7 Mayıs 2007

“Şah ve Mat “ /Bekir AKKAYA

Hayatlarında sürekli başarısız olanlara öğüt olması açısından satranç oyunu ile insan yaşantısı üzerine birkaç söz söylemek istiyorum.
Satranç genelde siyah beyaz olmak üzere 16 taş ve 64 kare bir alanda oynanan bir oyundur. İki oyuncudan biri siyah taşları diğeri ise beyaz taşları seçer. Genel kural oyuna başlarken beyaz kare sağ tarafta olması gerekir. Kura ile belirlenen beyaz taş sahibi oyuna ilk başlayan oyuncu olur.
Sekiz piyon taşların en önünde olup oynama esnasında dik çıkıp çapraz yer değiştirir. Dama oyunundan farkı yeme zorunluluğu yoktur. Genelde zeki insanların oynadığı oyun diye adlandırılan satrançta en güçsüz taşlar piyonlar olup sekiz tanedir. Böyle olmasına rağmen oyunun ilerleyen bölümlerinde en güçlü taş olan vezirlik makamına kadar yükselebilen tek taş yine piyondur.
Taşların biri siyahta diğeri de beyazda bulunan satrançta ikide fil vardır. Piyondan güçlü olan filler çapraz gider ve çapraz yer. Bütün taşlar rakibin yediği taşın olduğu yere oturur. 64 karenin en baş karelerinde iki oyuncunun iki kalesi vardır. Kaleler dik gider ve dik yerler. Vezirden sonra en önemli taşlardır. Onun hemen yanında iki at mevcuttur.
Atlar kaleden sonra önemli taş olarak bilinir ve küçük “L” şeklinde hareket eder. Vezir en önemli taş olup kale ve fil gibi gitme özelliğine sahiptir. Bütün bu taşların tamamı karşı taraftaki şahı “MAT=teslim almak ve kendi şahını korumak için vardır. Bütün taşların görevi şahı korumak olmasına rağmen, şah tek kare hareket eder. Diğer kurallar oynandıkça öğrenilir ya da öğrendim zannedilir. Zannedilir diyorum, çünkü bazıları, yüzlerce kez “Mat” olduğu halde yenilmesinin sebebi hikmetini ya da satrancın mantığını kavrayamaz.
Ben satranç oyunu ile insan hayatının tüm alanlarını karşılaştırdığımda enteresan benzerlikler görüyorum. Satrançta sürekli mat olanlar ya da başarısız olanlar büyük ihtimal hayatlarında da mat oluyorlardır. Satranç ekip çalışmasını gerektiren bir oyundur. Taşlar arasından piyon gibi, vezir gibi unvanlar bulunsa da oyun içersinde üstün astını dikkate alması bir zorunluluktur. Vezirin “ne olacak piyondan ya da filden” demesi kendi vezirliğinin de sonu demektir. Taşlar arasında en ufak bir gurur ve kibir şahın sonu ve oyunun sonucu demektir. Kendi başına buyruk olanların satrançta başarılı olmaları mümkün değildir. Önüne ve arkasına bakmadan hareket eden vezir karşı rakibin ağına her an düşebilir. Sadece kendi oyununu düşünen bir oyuncu büyük ihtimal mat olmaya mahkûmdur. Hayatta cezp edici ani çıkışlar nasıl hayatı etkiliyorsa, yem olarak verilen bir taşa iştahla sarılmak ve düşünmeden harekette saf dışı kalmanız için bir nedendir. Satrançta sabır ve işbirliği, olmazsa olmaz bir kuraldır. Baştan söylediğimiz gibi her oyun karşı şahı mat etmek, kendi şahını koruma içindir. Şah giderse oyunda biter. İşin en ilginci şah en önemli taş olmasına rağmen hareket alanı bir karedir. Ne piyon gibi ne de diğer taşlar gibi hareket edemez. Yani baş olan bilecek konumunu ve ağırlığını. Hem piyon olacağım ve hem vezir gibi davranacam diyemez. Küçük büyük gibi ayrım yapamayacağı gibi, diğer taşlarında hareket alanlarını kısıtlayamaz.
Dostlarımız uzun yazmama kızıyor…Yine de ben satranç meraklılarına ya da sırtı her gün yere gelenlere bir kaç öğüt vermek istiyorum.
Ani çıkışlardan uzak durunuz. Heyecanlanmayınız. Verileni almadan önce biraz düşününüz. Sizden küçük insanları pardon taşları küçümsemeyiniz. Temkinli olunuz, iş birliğine önem veriniz. Konumunuzu ve ağırlığınızı biliniz. Yinede her gün yeniliyor ya da mat oluyorsanız Satranç oynamayınız diyeceğim ama hayat devam ediyor. Buluşmak ümidiyle…
Bekir Akkaya/ KentHaber/ Kumru
Yayın Tarihi : 11 Ocak 2006 Çarşamba
Güncelleme :13 Ocak 2006 Cuma 12:43
Yorumlarınız
my IP: 81.213.59.xxx Tarih : 16.01.2006 10:55:52hocam yine konuşturmuşun kılasını valla ne söylim mükemmel bir yazı hele hele sonu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...