13 Ocak 2008

TESPİTLER- Prof.Dr.Abdullah ÖZBEK

Kumru'muzun Değerli İlim Adamı Prof.Dr.Abdullah Özbek'in özel sitesi olan http://www.abdullahozbek.org/'dan okuyup faydalandığımız kendi tespitlerini sizlerle de paylaşmak istedik. Buyurun birlikte okuyalım...
Dünyada en kötü şey, çirkinlikleri ayakta tutan güzelliklerdir...

Kendinden bekleneni yapanlar, robotlar gibidir. Siz daha iyisini yapmalısınız ki, daha hür ve mutlu olasınız…

Yetkililerin kendi arabalarıyla gezmediği şehirlerde, yollar bir türlü düzgün olmuyor. Yetkileri bittiğinde de onları kimse dinlemiyor…

Birbirinin baş olmasını çekemeyen iki akıllı, bir ahmağı baş yapmada kolayca anlaşır. Bu akla hep şaşarım!..

Yeni bir geminiz yoksa, boşuna eski
geminizi yakmayınız…

Gençler!.. Büyüklerin sizi gaza getirmesine fazla kapılmayın… En iyisi mi siz, kendinizi iyi yetiştirmeye bakın!..

Ahmakları akıllandırmak istiyorsanız, ya cebine biraz para koyunuz ya da bir makama getiriniz. O zaman, nasıl hikmetler savurduğuna akıl sır ermez!..

Düzeltilmesi en zor olan yanlış, bir ideolojiye ya din’e dayandırılan yanlıştır….

Başkalarının kerâmetini anlatan bir sürü kerâmet tellalı gördüm… Aslında bunlar, çaktırmadan, kendi kerâmetlerini anlatıyorlardı…

Haklı olabilirsiniz… Ama her zaman işe yaramaz…

Hayatından din’i, istesen de atamazsın… Çünkü her alana nüfuz etmiştir… Öyleyse, doğrusunu öğrenmeye çalış…

Bir yerde kaliteli dindar yoksa orada kaliteli ateist de yoktur…

Kendi dilini iyi öğrenmeyenler, acaba neyi iyi öğrenirler?..

Ne kadar çabalasanız da saksıda çınar yetiştiremezsiniz!..

Herkes, yaptığı işin, “faydalı” olduğuna inanabilir. Bütün mesele, faydanın ne olduğunu iyi kavramaktır.

Ödün vererek ödül almaya kalkarsan, bir gün ödün patlayabilir…

Bir değere bağlanmayan insanlar, ipini koparmış danalara benzer. Sonra tut, tutabilirsen!..

Kimliğini başkalarına bakarak ve de kızarak belirleyen, bir gün gelir, kim olduğundan şüphe duyabilir…

Doğru çözümler üretmek için, mutlaka doğru teşhisler koymalısınız. Ama her doğru teşhisiniz, size, doğru çözüm üretme yetkisi vermez…

Bir zâlimin hakkınızı savunması, zulmü meşru görmenize yol açmasın!..

Bazı gerçekleri söylemeniz, bütün cihanı karşınıza almanıza yol açabilir. Ama değer…

Suçluyu saklayan, bir gün cıyaklayabilir…

Doğru söze kafa sallamak yetmez… Gereğini de yerine getirmek gerekir…

“Düşmanının düşmanını dost bilme anlayışı” ile kazanılacak bir dostluk, güven veren bir dostluk olamaz…

İnsanlara, yetenekleri doğrultusunda müspet güçlenme fırsatı veriniz. Yoksa onların nerede güç gösterisinde bulunacaklarını hesap edemezsiniz…

Yönettiği kişilerin arasını açmaya çalışan bir kişi, kesinlikle iyi bir yönetici olamaz…

İnsanlar, korktukları için size saygı duyuyorsa, biliniz ki çok kötüsünüz!..

Hırsızı bekçi yaparsanız, bekçi olmak isteyenleri hırsızlığa teşvik etmiş olursunuz…

Gözü etli sütlüden başka bir şey görmeyenler, pek etliye sütlüye karışmazlar…

Minnetsizlik adı altında kendi haklarını savunmayanlar, başkalarına büyük haksızlık yapmış olurlar…

Her kitap okuduğunuzda, “Ey vah!.. Bunu okumasaydım, mutlaka eksik kalacaktım.” diyebiliyorsanız, gerçekten okumuş sayılırsınız…

Eleştirilerin çok eleştirildiği bir toplumda, gereksiz takdirler fazla rağbet görür…

Çoğu kişi, gaza basılınca giden arabanın üstünlüğünü dile getirir. Siz bir de, frene basılınca durup durmadığına bakınız!..

Ülke ve insanlık yararına olan şeylere karşı çıkarak “aydın” olduğunu tescil ettirmek isteyen pek çok zavallılar, her zaman, her yerde görülür. Fakat asıl zavallılar ise, bunların peşlerine takılanlardır…

Sağlığında anne ve babasını üzenler, öldüklerinde mezarlarını öyle iyi yaptırıyorlar ki..

Adam sağlığında din’e, diyânete ve âhirete, aklına ne geldiyse verip veriştiriyor… Bu görüş ve davranışına ses çıkaran falan da olmuyor… Ama adam ölünce, öyle bir dinî tören tutturuyorlar ki… Namazlar, dualar, kırkıncı ve elli ikinci geceler… Hatta sene-i devriyesinde okutulan mevlitler, fatihalar, yasinler… Ve de verilen ziyafetler… Nasılsa itiraz edecek hali yok!.. Bu yapılan, haksızlık değil de nedir!..

Borç yiğidin kamçısıdır, diyorlar… Siz yine de yememeye çalışın…

Bu âlemde, hür olarak gezdiğine inanan nice insanlar vardır!.. Halbuki kafaları esirdir… Farkında olmasalar da…

Olmayanı varmış gibi gösterenler, bir gün, olanı yok gibi göstermeye başlar…

Bir konuyu tek bir kitaptan okursanız, yazar gibi düşünürsünüz… Ama çok kitaptan okursanız, kendiniz gibi düşünmeye başlarsınız… Tercih sizin...

Kendinizi övdürmek için, rast gele başkalarını övmeye kalkışmayınız!..

Sözüm hocalara… Dersinizi zorlaştırarak kaliteli olmaya çalışmayınız…

Kim bilir, adamların ve çevren sayesinde “büyük adam” unvanını elde etmişsindir. Ama siz kendinizi nasıl buluyorsunuz?... Kimsenin olmadığı yerde…

Eşeğin eşekliğine kızılmaz…

Gerçekleri her şeyden çok seviniz… Yalnız bile kalsanız…

Hiç yalan söylemeden, hayatını anlatabilecek kaç kişi vardır?..

Başkalarının akılsızlığından yararlanarak akıllı geçinmeye çalışanlar, aptalın ta kendisidir.

Sakın, kalabalıkta bir şey vaat etmeye kalkışma… Sonra, çok sıkıntı çekersin!..

İnsanları tümüyle sevmeniz gerekmez!.. Ama yaptıkları hayırlı işlere katılınız….

Toplum eğitilmiş olursa, iyi işlerin övülmesine gerek kalmaz…

İnsanların kavga etmelerinden çıkar umanlar, büyük bir vahşet içindedir…

İnsanı insanlıktan çıkaran hataları değil, hata tekrarlarıdır!..

İlim adamlarının ortak vasıfları, iyi gözlemci olmalarıdır…

En azla yetinmeyi göze alanlar, gerçekleri kolay söylerler!.. Ve de hür yaşarlar…

Kimi insanlar, toplulukta hakaret edip tenhada özür dilemeye kalkışır… Bu gibi kurnazları iyi tanımalısın…

Bana bir şey olmaz diyen kimse, o anda kendine neler olduğunu bir bilse!..

Eşinizi seçerken gözlerinizden çok kulağınızı kullanınız… Yaşlandığınızda bunu daha iyi anlayacaksınız!..

Yalan söylemek zor bir iştir. Çünkü devamlı hatırında tutmak zorundasın…

Para her şeyi yapar, diyenlere söylüyorum… Çok çok zengin bir adam, yana yakıla, hasta çocuğunu tedavi ettiremediğini söylüyordu… Hem de milletin ortasında…

Sıkıntılarınızı paylaşmak için değil, neşelenmek için anlattıran bir dost, asla dost değildir!..

Deve kendi gücünün farkında olsa, eşeğin arkasından gitmez!..

Bir kavramın ya da ideolojinin ne olduğunu anlamak için, onun ilk defa nasıl ortaya çıktığına bakmak gerekir… Yoksa insanlar, “bana göre, sana göre, ona göre” tartışmalarıyla boşuna yorulur.

Çoğu insan, çöpten ve çöplükten şikâyet eder. Ama, kimin çöpü ve çöplüğü olduğunu pek düşünmez…

Düşmanın silahıyla silahlanan, bir gün o silahın elinden alınacağını bilmelidir…

Kargaya kartal ismi vermekle onu kartal yapamazsınız!..

Ata bakarak eşeği anlatmaya çalışmayınız… Uzun süre kimseyi kandıramazsınız!..

İnsanları sevmenin en önemli yollarından birisi de, işe yaradıklarını ispat etmelerine yardımcı olmaktır….

Suç işleyenlerin yakalanmadıklarına bakıp da sakın suç işlemeye teşebbüs etme… Yoksa onların yükünü de sırtına vururlar!..

Yerli yersiz, doğum kontrolünün yüksek faydaları hakkında konuşan ilim adamlarına bir çift sözüm var… Şayet birileri, sizlerin gelişini önlemiş olsaydı, acaba dünyada neler eksik olurdu? Bir de bu açıdan düşünseniz!..

Hayvanat bahçesinde neler yeneceği konusunda maymunu yetkili kılıyorlar; herkesi fındık fıstık yemeye mecbur ediyor. Daha sonra, aynı görevi aslana veriyorlar; o da aynısını yapıyor. Alışmış bir kere!..

Kalitenin vize alamayacağı sınır yoktur…

Problemi çözemiyorsan, çözene engel olma!..

Söylenemeyecek doğru söz yoktur. Fakat, söyleyemeyecekler çoktur…

Eğer bir insan, zehri, kendisi de içerek satıyorsa, mutlaka alıcı bulur. Çünkü bu, bir samimiyet kanunudur!..

İyilik yaptığını zannettiğin insanlardan sana kötülük gelebilir. Sakın bunu, iyiliğin bir sonucu olarak yorumlama… Kim bilir, belki de “iyilik” yapmamışsındır!..

Ortalık yerde dolaşan, öyle yüzsüzler var ki… Bir zamanlar sövdüklerine, şimdi övgü yağdırıyorlar!.. Hem de gözümüzün içine baka baka!..

Amacı olmayan kişiye, hayatta her şey anlamsız gelir.

Mademki çukuru kapatamıyorsun; hiç olmazsa bir “uyarı levhası” koy!..

Suça teşvik etmenin en basit yolu, suçluları cezalandırmamaktır…

Herkes farklı açıdan baktığı için, bir nesnenin farklı fotoğraf kareleri ortaya çıkabilir. Ama bu karelerin sahipleri, kendisininkine benzemeyenleri tahribe kalkarsa, bir gün ortada ne çeken kalır ne de çekilen!..

Hiç spor yapmayan ve bu işten hiç anlamayan birisinin takım tutmasını, hiç mi hiç anlamış değilim… Câhilliğimi, lütfen bağışlayınız… Ya da bana birileri anlatsın…

Kimileri, “senin de hakkın var” diyerek, hem sofraya “buyur” eder, hem de yediğin lokmaları sayar!.. Aslında hiç yedirmeyecek de…

Hastalık nankör değildir. Sen onu ihmal etsen bile o seni ihmal etmez…

Bazı kişi ve çevreler, yaptığı işin basitliği ve kötülüğü anlaşılmasın diye, ona çok yüksek değerler yükler… Ondan sonra da sapla saman birbirine karışır…

Doğrularının ne olduğu belli olmayan kişiler ve toplumlar, işlerine geldikleri gibi birbirlerini suçlarlar.

Herkes, sevdiği şeyi korumak ve yüceltmek ister. Yalnız, yaptığı işin ne anlama geldiğini bilmiyorsa, sonuç felaket olabilir… Tıpkı, ayı ile arkadaş olan adamın hikâyesinde olduğu gibi… Uyuyan arkadaşının yüzüne konan sineğe sinirlenip kocaman taşı alır ve olanca kuvvetiyle indirir!.. Sonrası, malum…

Eğer bir yerde kurtlar, kuzu postuna bürünüp sürekli koyunları katlediyorsa, zamanla kuzunun anlamı değişebilir… Artık, lügatlerdeki kuzu tarifi, hiç bir işe yaramaz!..

Düşmanın silahından farklı bir silah bulmadıkça, mücadeleyi kaybedersin…

Bir çok yardım kuruluşları, fakir fukarayı, yiyeceğe ve giyeceğe muhtaçtan olmaktan kurtarıyorlar; ama kendilerine muhtaç yapıyorlar!.. Tıpkı kurttan kuzuyu kurtarıp sonra da kesmek gibi…

Eğer engeli aşma plânın ve gücün yoksa, dibine kadar varmanın bir anlamı yoktur…

Üstlerine dalkavuk olanlar, altlarına zâlimdir…

Kuralları oyun bittikten sonra konulacak olan bir oyuna, sakın girme!..

Tüccar ol; ama tüccar kafalı olma!..

Ne yapıyorsan, sonunu düşünerek yap…

Bir ateş yakmıyor, bir su boğmuyorsa, zâlimdir!..

Gül ile diken birbirinin simetriğidir. Sanatı bu bakış üzerine bina edersen, gerçek bir sanatkâr olabilirsin…

Bencil ve korkak kişiler, kendi isteklerini, toplumun da istekleriymiş gibi takdim eder.

İnsanı ve insanlığı aşağılarsanız, yüceltecek hiç bir değer bulamazsınız!..

Farklılıkların yüceltme ve aşağılama sebebi olduğu yerde, şeytana gerek yoktur… Ve burada kavga da hiç eksik olmaz…

Matematikte paydalar farklı ise, kolay hesap yapmak için, en küçük ya da en büyük ortak katı alınır. Peki, insanların ortak katının ne olduğunu hiç düşündünüz mü?

İnsanlar bağımlı olarak doğar, bağımlı olarak yaşar, bağımlı olarak ölür!.. Ama neye bağımlı oldukları hep tartışılır…

Bir işe adam almak istiyorsunuz. Sınavın sözlü bölümünde eline, “Yangında İlk Kurtarılacak” yazılı bir levha veriyorsunuz. Ardından,“Benim büroda nereyi uygun görürsen oraya yapıştır” diyorsunuz. O da gidip çöp kutusunun üstüne yapıştırıyor. Bu adamı işe alır mısınız? Tercih sizin…

Hak etmediği bir şeyi alan, bir gün, hak ettiği cezayı almak zorunda kalacağını aklının bir köşesine yazmalıdır!..

Gözünü sabun yakacak diye, hiç kimse çocuğunun kirli gezmesine müsaade etmez...

Kangren olmuş uzvu kesip atmazsanız, bir gün bütün vücudu kaybedersiniz…

Dünyada “başkası” dediğin şey, şu ya da bu şekilde, senin bir parçandır…

İnsanlar, farkında olmasalar da, birbirlerinin hizmetçisidir… İsimlere fazla takılmamak gerekir…

Bir fikir ne kadar yüce olursa olsun; eğer câhiller tarafından temsil ediliyorsa, hiçbir zaman hüsnü kabul görmez!..

Kendini küçük görme. Çünkü Yaratıcı küçük iş yapmaz!..

Hikmetler, tedavüldeki paraya benzer. Siz hiç, tedavülden kalkan para ile alış-veriş yapabilir misiniz?

Çoğu insan, savunduğu fikirlerin uygulamasını görse, en başta kendisi karşı çıkar…

Dışarıda büyüyen düşmanlardan korkma… Yalnız, kafanda büyüttüğün düşmanlar, seni mutlaka esir alır…

Öğrencilerime hep şunu söylerim… Ben hocalarımdan daha iyi yaptığımı düşünüyorum. Sizler de böyle düşünürseniz, mesele kalmaz!..

İşe birilerini alırken, mutlaka sizi geçebilecekleri seçiniz. Çünkü ilerde, taşıyacak gücünüz kalmayacak!..

Eşit olanlardan birini seçmede zorlanıyorsanız, size kolay bir yol söyleyeyim. Bilgide üstün olandan yana olunuz… Başınız ağrısa bile, fazla pişman olmazsınız…

Ayağını karaya basmadan, sakın gemileri yakmaya kalkışma…

Eğitim programlarında düşünmeye ağırlık verilse, kandırılacak insan az bulunur!..

Bindiğin araca kızarak enerjini boş yere tüketeceğine, o araçla iyi bir araç almaya git..

Birçok küçük işler, büyük isimler adı altında yapılır…

Kapasitesini kullanmayan insanlar, çok az bir yükle tıngır mıngır giden arabalara benzer…

Dostlarının zengin olmasını sakın kıskanma… En azından, senden bir şey istemezler…

Güvenilir olmak, zırhlı kafaları bile delen güçlü bir silahtır.

Haram yollarla belki hedefine ulaşabilirsin. Biraz sabırla, helal yoldan da aynı yere varabilirsin. Yalnız birincisinde yüzün kara; ikincisinde alnın açık olur… Tercih senin…

Tembelin bahanesi çok olur…

Kimi bilgiler, insanın bilgiye ulaşmasının önünde en büyük engeldir…

Soyunla değil, huyunla öğün…

Kötü insan yetiştirme formülüyle, iyi insan yetiştiremezsin…

Bir mecliste, yerini başkasına vereceksen ver; yalnız ondan sonra, bir başkasının yerini gasp etmeye kalkışma!..

Hak diye ortaya koyduğun şeylerin bir çoğu, belki de haksız oluşunun delilleridir!..

Komşularınla aran iyi değilse, sokağa bile rahat çıkamazsın!.. Bir de uzaklara gideceğini düşün!..

Hayat engelli bir koşudur…

Kız; ama yerinde!..

Eğer birilerinin yardımıyla yükseliyorsan, devamlı yükseklik korkusu çekersin!..

Elini yüzünü yıkamayacaksan, sabunu övmenin ne anlamı var?

En iyi eleştiri, daha güzelini ortaya koymaktır… Tabiî ki fırsat verirlerse…

Çamurdan çelik yapmaya çalışırsan, çamurdan çıkamazsın!..

Yalanın en korkunç tarafı, doğru söylediklerinizin de yalan hanesine yazılmasıdır.

Aynalar yalan söylemez, diyorlar. Öyle olsaydı, bazıları aynaya bakıp kızmazdı!..

İnsanların kendilerini beğendiğini sanırdım. Ama fotoğrafçılardaki gözlemlerim, yanıldığımı gösterdi.

Bir hastanın, kendisini tedavi eden doktora yalan söyleyeceğini, hiç düşünmezdim. Ama böyle olmadığını gördüm…

Toplumda, “Nefsin onda dokuzu kadındadır.” şeklinde bir ön yargı var. Benim araştırmalarım, tam tersini gösterdi.

Aile konusunda yaptığım araştırmalarda tespit ettiğim en dikkate değer sonuçlardan birisi şu oldu: Genelde, her ailede birisi, yemesini çok iyi biliyor!..

Bazen koyunlara dönüyoruz… Birimizi kurt kapsa, diğerleri otlamaya devam ediyor!..

Dilencilik çoğu kere, insanların merhamet duyguları kullanılarak yapılan bir hırsızlıktır…

Öyle bir dostluk kur ki, bozuştuğunda borcun olmasın!..

Yemeğe düşkünseniz, bir gün ava geleceğinizi aklınızdan çıkarmayınız!..

Dünyada güzel olarak görülen eserlerin çoğu, kötülerin eseridir. Çünkü bunlar, daha iyisini yapacak olanlara fırsat vermemişlerdir…

Her insanın, mutlaka, üstün bir tarafı vardır… Dünyaya, onun üstüne çıkıp da bakarsa, küçük dağları yaratmadığını anlar…

Söylüyorsan yap; yapmayacaksan söyleme!..

Bir şeyi istemeyebilirsin. Fakat neyi istediğini çok iyi bilmelisin…

Büyükler, neden hep hikmet buyururlar? Buyuracak başka şeyleri olmadığından mı yoksa?..

Tükürdüğünü yalayanlar, acaba çevreyi kirlettiklerinin farkına vardıkları için mi bunu yapıyorlar? Yoksa başkalarının işine yaramasın diye mi? Doğru şıkkı işaretleyiniz.

Kötülüklerin kalkmasını başkalarına havale edenler, bir gün gelir, havale geçirmekten kurtulamaz!..

İçinde kendin görünebileceğin elbiseleri giy…

En tehlikeli kalpazanlık, cinnetlerin sünnet diye piyasaya sürülmesidir.

Bazı kişilerin neden bu kadar saçmalama hakları var? Bilen varsa, bana da söylesin…

Toplum, birleşik kaplar gibidir. Bir taraf kel, bir taraf gül olmaz…

Gerçek sevgi, sevilen kişi için en iyi olanı istemektir…

Delikanlılık, delilik yapmak demek değildir.

Anne ve babalara sesleniyorum… Çocuklarınızı, bir sigorta olarak görmeyiniz.

Kapasitesini kullanmayan insanlar, yüksüz olarak tıngır mıngır giden arabalara benzer…

İnsan canından kurtulmakla, borçlarından da kurtulmuş sayılmaz…

Korkulması gereken şeyden kork…

Çocuklar!.. Ödevlerinizi yaparken ilgili kişilerden yardım alınız!..

Gece konanlar, gündüz uçacaklarını hesaba katmalıdır.

İnsanların şahsiyetlerini değil, yaptıklarını eleştir.

Başkalarını örnek alırken, sakın kendini unutma!..

İnsanlara, kullanmasını bilmedikleri hürriyeti vermek, onları daha çok köleleştirir…

Sadece oturacağın yer kadar yer işgal et…

İnsanlar suç işlediğinde, kanun namına yakalanıyor. Ya kanunlar suç işlerse?...

Yemek yemeyi problem etme; birçok sıkıntıdan kurtulursun…

KAYNAK : http://www.abdullahozbek.org/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...