15 Mayıs 2010

Atatürk’ün Gençliğe Armağanı /Lale TÜRKOĞLU

Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması’yla yurdumuz tamamen elimizden alınmıştı.


Topraklarımız işgalci devletler arasında pay edilmişti.

Padişah, hükümet, yönetim, işgalcilere teslim olmuş hatta onlara şirin davranıyorlardı.

Fransız ve İngiliz işgal kuvvetlerine
ilk tepki ATATÜRK’den geldi.

Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken 1919 yılı Mayısın 19’unda Mustafa Kemal Paşa beraberindeki 19 kişi ile Samsun’a ayakbastı. Samsun’da görülen manzara pek parlak değildi. Halk kendini koruyamayacak durumdaydı.

Mustafa Kemal uzun zamandan beri zaten ülkenin içinde bulunduğu duruma üzülmekte ve bir şeyler yapmak amacı ile Anadolu’ya geçmek için fırsat kollamaktadır.
Samsun’a yapılan bu yolculuk Türk Milleti için dönüm noktası, kurtuluşun başlangıcı oldu ve Anadolu’daki kurtuluş mücadelesi başladı. Mücadele boyunca Türk milletinin yetiştirdiği gençler kanlarının son damlasına kadar bağımsızlık için savaştı. O nedenle önemi büyük olan 19 Mayıs tarihini Mustafa Kemal Türk gençliğine armağan etmiştir.

Atatürk’ Samsun’a çıkmasının ardından Türk ulusu; kadınıyla, kızıyla top yekün bir Kurtuluş Savaşı Destanı yazdı.


19 Mayıs 1919’dan 23 Nisan 1920’ye kadar geçen süreçte, işgal altında bir imparatorluğun, umutsuzluğun, yokluğun içinden; bağımsızlık ruhunu canlandırmak, milli egemenlik inancını yeniden ayağa kaldırmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmak, tüm dünya devletlerine, acıyla, inatla, gözyaşıyla yazılan bir destanı duyurmak, kolay olmadı.



19 Mayıs 1919’da bu zafere atılan ilk adımı, bayram olarak kutlarken o günlerin coşku ve kararlılığını hissetmek, anlamını iyi kavramak ve yeni nesillere çok iyi anlatmak gerekir.



Zor günlerin birinde ATATÜRK yanındakilere şöyle seslenmiştir:



“Efendiler!

Bazı arkadaşların, yoksulluk içinde
bu büyük davanın başarılamayacağını zannederek memleketlerine dönmek arzusunda olduklarını duydum.

Arkadaşlar;

Ben sizleri bu milli davaya silah zoruyla davet etmedim. Görüyorsunuz ki sizi burada tutmak için de silahım yoktur.

Dilediğiniz gibi memleketlerinize geri dönebilirsiniz, fakat şunu biliniz ki bütün arkadaşlarım beni yalnız bırakıp gitseler, ben bu Meclis-i Ailede tek başıma kalsam da mücadeleye ahdettim.

Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankara’ya kadar gelecek olursa ben bir elime Türk bayrağını alıp Elma Dağı’na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra da bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım.

Bu bayrak kanımı sindire sindire emerken ben de milletim uğruna hayata veda edeceğim.

Huzurunuzda buna ant içiyorum”



KEMAL ATATÜRK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...