16 Temmuz 2012

Tersten okutmak - Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK


Hani bir söz vardır…
Güleriz ağlanacak halimize!
Birçok meselede gerçekten böyleyiz.
Meselâ ülkede bazı açılışlar yapılmaktadır… Bunların bir kısmı yerinde ve faydalı. Sayılarının artması da gerekli.
Ama öyleleri var ki, onların hizmete açılması bir eksikliğin göstergesidir. Bunlar devreye
sokulurken, sevinme yerine, en başta üzüntülerin ortaya konması gerekir.
Bunların başında sağlık kuruluşları var…
Ne diyorlar?
—Şu kadar hastane vs. açtık!
Şöyle dense daha mantıklı olmaz mı?
—Bu kadar hastane açmaya mecbur kaldık. İlerde, mevcutların kalitesini artırmak şartıyla, bunların sayılarını azaltmaya çalışacağız.
Neden böyle?
Çünkü fazla sağlık tesisleri açmak demek, ülkede o kadar çok hasta var, demektir. Önemli olan, insanları hastanelere az muhtaç olur hale getirmektir. Asıl yatırım buralara yapılmalı.
Bunu söylerken, hiçbir zaman,hastaneler olmamalı” demek istemiyoruz.
Vatandaşın bu konudaki aklı ve duası ne kadar anlamlı, değil mi?
Ne diyor?
—Allah ne muhtaç etsin, ne de yokluğunu göstersin!
Polis sayısını artırmak da aynı şey. Demek ki memlekette büyük bir güvenlik sorunu var…
Şimdi bir de özel güvenlikçiler çıktı. Sayıları da her geçen gün artıyor. Bu da, gittikçe insanların birbirlerine olan itimatlarının azaldığını göstermektedir.
Diğer taraftan şunları da görmek gerekir:
Nerden bakılırsa bakılsın, özel güvenlik elemanı istihdamı, hem korkuyu ve hem de maliyetleri artırmak demektir. Bununun bedelini, bir şekilde, hepimiz ödüyoruz.
Bakınız, bazı resmi kuruluşlar, siteler, apartmanlar ve benzeri yerler, güvenlik kamerası taktırdıkları için övünüyor. Maalesef, bunu büyük bir gururla söylüyorlar. Buna açıkça “akıl tutulması” denir.
Bir zamanlar bir seçim arifesinde bir siyasî lider, iktidara geldiğinde, vatandaşa iki anahtar dağıtacağını vaat etmişti. Bir diğeri, rakipleri ne verirse kendisinin iki mislini vereceğini söylemişti. Bir başkası, her aileye maaş dağıtacağından dem vuruyordu…
Gerçi bunların hepsi vatandaşı kandırmak için söyleniyordu. Kanacak kimseler olunca da, kandıracaklar da elbet olacaktır.
Huzur evleri, çocuk yuvaları, kadın ve erkek sığınma evleri açmak da yine utanılacak bir boyuttur. Bunlara mecbur oluşun üzüntüsü dile getirilmeli ve tedbirler alınmalıdır.
Aynı şekilde hâkim ve adliye sarayları sayılarının artırılması da hoş değildir.
Sormak lazım…
—Hiç bataklık ortada iken, fazla sinek öldürmekle övünülür mü?
—Yoksa, büyük ve fazla olsun da ne olursa olsun mu, diyoruz? Kafamızı nasıl bu hale dönüştürdüler?
Eğer böyleyse, akıldan bir zorumuz var, demektir. Bu da neyin fazla açılışının yapılması gerektiğine dair bir ipucu vermektedir.
Demek ki bir yerlerde bir kırıklık var.
Dileriz, bir gün tamir edilir…
Fakat bunun için, kaç fırın ekmek yemek lazım, onu kestirmek zor.
Başta bunun hesap ve kitabı iyi yapılmalı.
Yoksa birileri gelip hayatı tersten okutur.
En kötüsü de ne, biliyor musunuz?
Doğru okuduğumuzu zannedip bunun kavgasını vermek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...