Hani bir söz vardır…
Güleriz ağlanacak halimize!
Birçok meselede gerçekten böyleyiz.
Meselâ ülkede bazı açılışlar yapılmaktadır… Bunların bir
kısmı yerinde ve faydalı. Sayılarının artması da gerekli.
Ama öyleleri var ki, onların hizmete açılması bir
eksikliğin göstergesidir. Bunlar devreye
sokulurken, sevinme yerine, en
başta üzüntülerin ortaya konması gerekir.
Bunların başında sağlık kuruluşları var…
Ne diyorlar?
—Şu kadar hastane vs. açtık!
Şöyle dense daha mantıklı olmaz mı?
—Bu kadar hastane açmaya mecbur kaldık. İlerde, mevcutların
kalitesini artırmak şartıyla, bunların sayılarını azaltmaya çalışacağız.
Neden böyle?
Çünkü fazla sağlık tesisleri açmak demek, ülkede o kadar
çok hasta var, demektir. Önemli olan, insanları hastanelere az muhtaç olur
hale getirmektir. Asıl yatırım buralara yapılmalı.
Bunu söylerken, hiçbir zaman, “hastaneler
olmamalı” demek istemiyoruz.
Vatandaşın bu konudaki aklı ve duası ne kadar anlamlı, değil
mi?
Ne diyor?
—Allah ne muhtaç etsin, ne de yokluğunu göstersin!
Polis sayısını artırmak da aynı şey. Demek ki memlekette
büyük bir güvenlik sorunu var…
Şimdi bir de özel güvenlikçiler çıktı. Sayıları da
her geçen gün artıyor. Bu da, gittikçe insanların birbirlerine olan itimatlarının
azaldığını göstermektedir.
Diğer taraftan şunları da görmek gerekir:
Nerden bakılırsa bakılsın, özel güvenlik elemanı istihdamı, hem
korkuyu ve hem de maliyetleri artırmak demektir. Bununun bedelini, bir
şekilde, hepimiz ödüyoruz.
Bakınız, bazı resmi kuruluşlar, siteler, apartmanlar ve
benzeri yerler, güvenlik kamerası taktırdıkları için övünüyor. Maalesef,
bunu büyük bir gururla söylüyorlar. Buna açıkça “akıl tutulması” denir.
Bir zamanlar bir seçim arifesinde bir siyasî lider, iktidara
geldiğinde, vatandaşa iki anahtar dağıtacağını vaat etmişti. Bir diğeri, rakipleri
ne verirse kendisinin iki mislini vereceğini söylemişti. Bir başkası, her
aileye maaş dağıtacağından dem vuruyordu…
Gerçi bunların hepsi vatandaşı kandırmak için söyleniyordu.
Kanacak kimseler olunca da, kandıracaklar da elbet olacaktır.
Huzur evleri, çocuk yuvaları, kadın ve erkek sığınma evleri
açmak da yine utanılacak bir boyuttur. Bunlara mecbur oluşun üzüntüsü dile
getirilmeli ve tedbirler alınmalıdır.
Aynı şekilde hâkim ve adliye sarayları sayılarının
artırılması da hoş değildir.
Sormak lazım…
—Hiç bataklık ortada iken, fazla sinek öldürmekle övünülür
mü?
—Yoksa, büyük ve fazla olsun da ne olursa olsun mu, diyoruz?
Kafamızı nasıl bu hale dönüştürdüler?
Eğer böyleyse, akıldan bir zorumuz var, demektir. Bu da
neyin fazla açılışının yapılması gerektiğine dair bir ipucu vermektedir.
Demek ki bir yerlerde bir kırıklık var.
Dileriz, bir gün tamir edilir…
Fakat bunun için, kaç fırın ekmek yemek lazım, onu kestirmek
zor.
Başta bunun hesap ve kitabı iyi yapılmalı.
Yoksa birileri gelip hayatı tersten okutur.
En kötüsü de ne, biliyor musunuz?
Doğru okuduğumuzu zannedip bunun kavgasını vermek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...