16 Ocak 2015

AV KİM, AVCI KİM? /Prof.Dr.Abdullah Özbek

   
Mevlanâ ünlü eseri Mesnevi’de anlatıyor…
Bir gün, kil yeme alışkanlığı olan birisi, bir aktara[1] gidipkelle şekeri almak ister.[2]
Yalnız bu aktar hem hileci, hem hırsız, hem de iki yüzlü birisidir. Terazisinin dirhemi de kildendir.[3]
Adama, “Gerçekten şeker almaya niyetin varsa, sabret de birdirhem bulayım”, der. 
Adamın acelesi vardır. Gerekmez, der.
Bu arada kendi kendisine de şöyle der:

-Kil yemeyi adet edinen kişi için bu nedir ki? Bana göre kilaltından daha iyi! Kil benim gönlümün istediği meyve!
Aktar, bu sözü de duyduktan sonra, (dirhem aramaktan vaz geçip) terazinin bir gözüne kil, öbür gözüne de şeker koyar.
Fakat şekeri kesecek bir aleti olmadığı için biraz gecikir. Öyle ya, kırıp denkleştirmesi lazım.
Bu esnada aktarın yüzü öbür tarafa dönüktür.
Adam daha fazla dayanamazFırsat bu fırsattır, deyip gizlice terazinin gözüne konulan kilden çalıp yemeye başlar.
Yalnız, aktarın aniden dönmesinden de çok korkmaktadır. Ya yakalanırsa?
Bu iş, kurnaz aktarın gözünden kaçmaz.
Aksine, işi ağırdan alır. Çünkü daha fazla yemesi işine gelmektedir.
Bir taraftan da içinden şöyle der:
-A sararmış suratlı! Haydi, biraz daha fazla çal! Toprağımı (kili) çalman bana fazla zarar vermez. Sen kendi yanından et koparıp yiyorsun! Benden korkman, senin eşekliğindendir. Aslında ben de senin az yemenden korkuyorum. Sakın beni aptal sanma. Sen hele bir dur! Kimin akıllı, kimin ahmak olduğunu, şekeri tartınca anlarsın!
Mevlanâ konuyu daha iyi anlaşılır hale getirmek için şöyle bir misâl daha verir:
Kuş uzaktan bir tane görüp mutlu olur. Ama o tane de kuşun yolunu kesmiş olur.
Dünyalık elde etmek isteyen kişiyi de aynı şekilde değerlendirir.
Aslında düşündürmek istediği şu olsa gerek:
Mal mülk ve makam hırsı, takıntılar, (insanın kafasından atamadığı hayaller, düşünceler ve fayda sağlamayan alışkanlıklar),insanın basiretini bağlar ve iradesini elinden alır.
Bu gidişin sonu pek hayra alâmet değildir.
En kötüsü de, ava giderken av olmaktır!

[1] Aktar (Attar): Baharat ve ya güzel kokular satan kimse ve ya dükkan.
[2] Kelle şekeri: 2-3 kiloluk kütleler halinde üretilen ve üzerine vurularak parçalanmak suretiyle tüketilen şeker.
[3] Dirhem, (3.148 gr.) bir ağırlık ölçüsüdür. Dört yüz dirhem bir okka (1283 gr.)eder.

Bu yazı hocamız Abdullah Özbek Abimin http://www.abdullahozbek.org/ resmi internet sitesinde 11.12.2013 tarihinde yayınlanmıştır...

**********Sitemizde yayınlanan yazı, fotoğraf ve dokümanlar başka bir site ya da dergi-gazetede yayınlanacaksa önceden yazılı izin gerektirir. Sitelerimizde yayınlanan diğer doküman veya belgeler , kaynak gösterilmek ve sitesinin ilgili sayfasına link verilmek koşuluyla yeniden yayınlanabilir.Bekir AKKAYA **********

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...