Çevremde bazı insanların durumlarını
ben kedilerin sakarlıklarına benzetirim. Yıllar önce Terme’de bir düğüne
gitmiştim. Zil – zurna sarhoş bir adam kendini müziğin sesine kaptırarak
kendinden geçmiş bir halde oynuyordu. Meydanda tüm kalabalık adamı izliyor ve
kahkahalarla gülüyorlardı. Sarhoş adam sadece kafasını sallıyor ve
çevresindekilerden habersiz kendini büyük bir coşku ile oynamaya vermişti.
Kendinin oynadığını sanıyordu.
Kedilerin emin bir şekilde yürümesi ve
sarhoşun oynaması gibi çevremizde de bu türden insanlarla karşılaşmamak mümkün
değil. Her kesimden ve her sınıftan. Adam kendini öyle sanıyor.
Aslında o kişi için bu durum büyük bir
sermaye. Kafanın duvara çarpmasına ya da yüksekten düşmesine kadar “kendini bir
şey sanma durumu” büyük bir sermaye.
Albert Einstein;
“Dahiliğin mutlak bir sınırı vardır, aptallığın asla.” Derken bu tür sakar insanları kastetmiştir her
halde.
2006 yılında okuduğum
“Apdallar üzerine” yazılmış bir yazıyı özetleyerek yerel bir gazetede
paylaşmıştım. Çok hoşuma giden o
yazıların internet adreslerini sizlerle ile paylaşayım. Yazıları okuyunca
sizlerin de hoşunuza gideceğinizden eminim. İşte Apdallar üzerine yazılmış bu
iki yazı http://bekirakkaya.blogspot.com.tr/2007/12/aptalln-ilac-yok-1ariv.html ve http://bekirakkaya.blogspot.com.tr/2007/12/aptalln-ilac-yok-2ariv.html
Kendini mürebbiye sanan biri geçenlerde kendini aracı olarak
görevlendirdiği birine beni “sikaya” çekmesi için görev vermişti. Büyük bir
heyecanla görevi yerine getiren aracı daha sonraları “sikaya” çekilmiş. Aracı, bana görevimi ve olmam gerekenleri, benim dışımda iki kişinin yanında iletilmişti.
“Sikaya” çekilmem kapalı bir odada beş kişilik bir ortamda gerçekleşmişti.
“Mürebbiye
Efendi” bu kez yüzlerce kişinin olduğu bir mekânda “emin adımlarla aldığı
görevi yerine getiren aracıyı “sikaya” çekmiş.” Hayli güldüm…Mani yazıyorsanız “kafiye”
uymuş…Alkışladım…
Kedilerle,
insanların apdalları arasında mutlak bir
ilişki mevcut. Kediler de abdallar da aynı sonuçla karşılaşıyor. Düşünmeden
kolu bacağı kırma ve kazanımları elden çıkarma pahasına yapılan bu durumları
izah etmem, emin olun benim boyumu aşıyor.
2000
yılında “Ben Tiyatro İzlemeye Gidiyorum” diye bir yazı kaleme almıştım. O
günden bu yana tam 17 yıl oldu. Kimler geldi, kimler geçti. Yine kimler gelecek, kimler
geçecek. Bir yıl öncesinde olduğum ameliyat sebebiyle bana “ Bedduamız geçti,
oh oldu” dediklerinden bana bir “ Geçmiş Olsun” demeyenler bugün damdan düşen kedilerden
beter durumdalar. İlenmeleri ve bedduaları kendilerini vurdu. Şimdi iç içeyiz…
Çarpmayı düşünenler çarpıldılar…Hep öyle oldu. Ve hep böyle olacak. Allah beter
etsin!
Kimileri
kendilerini gerçek Mürebbiye sanıyorlar…Gördüğümüz ve yaşadığımız tecrübelerden
çıkan sonuç “ Eden bulur “ dünyası. Mayanızda – genlerinizde doğal dışı bir
durum varsa ya da “oldum” sandığınız durum öncesi dışardan doğal dışı bir durum
söz konusu ise bekleyin “ÇARPILMANIZ KAÇINILMAZDIR.” Çokları aynı davranış ve
fiilleri nedeniyle telef oldu. Ve aptallar hep telef olur…
Kediler emin adımlarla yürür ve sonunda paldır
küldür düşer…
Kumrudan selam ve saygılar….
Bekir Akkaya/ 19 Kasım 2016 /Kumru
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...