8 Mayıs 2022

Kumru'yu Fatsa ve Ünye'ye Taşıyalım– 2 /Fotoğraflarla) / Bekir AKKAYA

Yazımın geçen haftaki bölümü hayli ilgi gördü. Gurbette olan bir çok insanla yüz yüze tanışmıyor olsak ta iki bin yılından bu yana internet ortamında yaptığımız yayınlar bir çok insanın hala hafızlarında.
Sizlerin gördüğü yorumların dışında çok sayıda mesaj aldım. Hatta bir çok dostlarla telefon ve WhataApp’la görüşe imkânımız oldu.
Yazımı okuyan büyük bir kesim “Kumru’da göç olduğunu ve kendilerinin göç nedeniyle gurbette bulunduklarını” ifade ediyorlar.
Kumrulu büyük bir kesim “Kumru’da göç olduğunu” biliyor. Ve söyledikleri de kitaba uyuyor. Hatta Kumrulu sebebini bile dillendiriyor. Kumrulu geçmiş yıllarda yaşadığı Kumru’daki canlılığı arıyor. Çözümleri kitaba da uyuyor.
Kumru merkezde evler ve dükkanların büyük çoğunluğu boş. Dolu olanlar hevesle açıyorlar ve çok geçmeden kapatıyorlar. Memurların büyük bir kısmı Fatsa’da, Ünye’de ve hatta Ordu’da kirada oturuyor. Bunların nedenlerine yazımızın ilerleyen bölümlerinde değinilecek.
Aslında bir evde zorunlu ya da geçici de olsa odadan odaya geçme bir göçtür. Aynı şehir ve köyde bir evden bir eve geçmekte “göç” anlamına gelir.
Dünden bugüne Kumru’da insan ilişkileri açısında da bir sıkıntı ve bir göç mevcut. Karı kocanın bir yatakta sırt sırta yatması, aile arasındaki geçimsizlikler, yerel yönetimlerin üzerlerine düşen görevleri yapmamaları, teknolojinin bu kadar hayatımıza girip insan ilişkilerini zayıflatması, kurumlar arası ilişkilerin zayıflaması da  “göç” anlamı ifade eder. Bu yalnızlık aslında Fatsa’da var, Ordu’da da. Öylede olsa bazı önlemleri almakta çok zor değil. Köyler emin olun Kumru’dan canlı ve neşeli.
          
  Göçün nedenleri arasında, daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak gibi ekonomik nedenlerinin yanında,  aradığını bulamama, kültür, eğlence merkezlerinin olmaması, eğitim, sağlık ve ulaşım gibi zorunlu hizmetlerin sağlanamaması, hatta su ve elektrik kesintilerinin hat safhaya çıkması, kısır çekişmeler, dedikodular, yalan ve iftira ile insanların taciz edilmeleri, yandaşlık, adam kayırma  Kumru ve köy fark etmez yaşadığı yerin terkine neden olmaktadır. 
            Hani şair diyor ya;
            “Hüzünlüdür benim gönlüm bütün gün,
            Gün neylesin içime dolmuş hüzün.”
            Zorunlu ya da gönüllü fark etmez. Huzur olmayan bir yerde durulmaz.
            “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur” Sözüne itibar edilen Kumru’da insanlar birbirlerini çıra ile aramak zorunda kalıyorlar. Ne yazık ki “çıra” da bu devirde zaten yok.
           
Göç olayının temelindeki faktör, mutsuzluk, huzursuzluk ve insanların daha rahat yaşama arzusudur.  Ayrıca eğitim şartlarının yetersizliği de insanları şehirlere sürüklemiştir ama Kumru bu noktada şehir olarak bile görülmemektedir. Kumru’nun eksikliklerine merhem olmak ve var olan eksiklikleri gidermek için görevde bulunanlar dahi çoluk – çocuklarının eğitimi için Fatsa, Ünye ve Ordu’ya gidiş – geliş yapıyorlar sa bu konuda söylenecek söz bitmiştir. Kumru’da eğitim eksikse görevde olanlar o eksiklikleri gidermek için Kumru’da görev yapıyorlardır. Örnek olacaklar bu tür olumsuzlukları kendileri yapıyorlar ise o zaman “göç” zaten kaçınılmazdır.
            Bu girişten sonra “göç” kelimesinin coğrafik olarak bilimsel ne anlama geldiğine bakarak yazımıza devam edelim.
           
Göç: Dini, ekonomik, toplumsal, siyasi, doğal ve diğer sebeplerden dolayı insanların sürekli yaşadığı yerlerden başka yerlere toplu ya da bireysel olarak yaşamak için hayatlarının tamamını veya bir bölümünü geçirmek üzere yaptıkları yer değişikliğine denir.
Ayrıca kuşların, balıkların ve bazı hayvan türlerinin, belli mevsimlerde dünyanın çeşitli yerlerine gitmeleri de göç adıyla anılır. Bir Elekçi Deremiz var. Eskiden balıktan geçilmezdi. Şimdi onlar da yok. Büyük ihtimal onlar da “göç” etmişlerdir.
Sağlık koşulları da göçe etken olsa da Kumru ve köylerinde bu durum diğer
yerleşim birimlerinden farklı değildir. İster istemez kendi durumuna göre herkes en iyi hastane ve doktoru tercih etmektedir. Sağlıkta yapılan iyileştirmeler tüm Türkiye’deki hastaneleri birbirlerine bağlamıştır. Önemli olan hastanın bir yerden bir yere taşınmasında zor olan durumların ortadan kaldırılmasıdır ki, dünden bu yana ulaşım her gün Kumru ve köylerinde iyiye gitmektedir.
Göç olayı sürekli veya geçici olabilir. Göç olayları bazen gönüllü, bazen de zorunlu olabilir. Göçler bazen kısa mesafeli olduğu gibi, bazen de uzun mesafelerde de gerçekleşebilir. Ama “göç” tür,  ve sonuç; ;  “hüzün” ve ayrılıştır.
            Genel manada göçler Zorunlu ve Gönüllü olmak üzere iki kısma ayrılır.
Zorunlu göçler: Savaşlar, sınır değişiklikleri, Mübadele ( Antlaşmalarla sağlanan nüfus değişiklikleri),Etnik baskılar, Salgın hastalıklar, doğal afetler, Kamulaştırma sonucu oluşan göçlerdir. Allah’ımıza şükür ilçemiz Kumru’da  bu başlıkta bir göçten söz edilemez. 
Gönüllü Göçler: İş bulmak, eğitim görmek, sağlık şartlarından yararlanmak, macera aramak, Şehirdeki kültürel sanatsal faaliyetlerden yararlanmak, beyin göçü gibi göçlerdir. Bu göçleri “geçici göç olarak ta değerlendirebiliriz.
Bu tür “göç” durumu diğer yerleşim birimleri ile karşılıklı olur. Eğer yerel yönetimler ve paydaşlar ilçelerine gereken özeni gösterirlerse gidildiği kadar geleni de olur. Burada önemli olan ilçenin gelişmişliği özellikle de belediyelerinin hizmetleri önemlidir. Yerleşim birimlerinin zenginleri ve kendilerini halkın üstünde görenler üzerlerine ne düşüyorsa maddi ve manevi olarak yapmak zorundadırlar.
İstanbul ve Ankara’da Kumru adıyla başlayan derneklerimiz mevcuttur. Hatta İstanbul’da Kumrulu İş Adamları adında ismini dahi öğrenemediğim bir sivil toplum kuruluşu var. Ne yaparlar? Ne için varlar? Hiç öğrenemedim. Kumru ve köylerine ya da Kumru insanına ne gibi katkıları ve hizmetleri olur? “Göç” konusunda bir fikirleri ya da bir projeleri olup olmadığını pek bilmiyorum.
 Yapılan hizmetler hep ağırlama üzerine ve genelde de siyasi kişilikler üzerine. Sanki üstlerinde görünmeyen bir el onları yönlendiriyor. Siyasiler , onları görmeleri gerekirken onlar siyasilerin izini sürüyorlar. Dünden bu yana bu şekil hiç değişmiyor. Başka il ve ilçelerde sivil toplum kuruluşları böyle değil. Hizmeti isteyeceksin. Proje geliştirerek siyasileri bu konuda yönlendirmek gerekirken ağırlama, fotoğraf çektirme ve plaket alıp verme dışında hiçbir şey gözükmüyor. Tam bir komedi.
Aklıma gelmişken  çok değerli Kumru Kaymakamlarımızdan şimdi vefat etmiş olan Mehmet Sarıcan’ın şahsen bana anlattığı bir hatırayı burada nakletmek istiyorum.
Kumru Kaymakamı Mehmet Sarıcan Anlatıyor;
“On kadar kaymakam adayı dil öğrenmek maksadı ile İngiltere’de bulunuyorduk. Günün birinde on kaymakam adayı bir şehrin yerel yönetimini incelemek maksadıyla yerel yönetim binasına gittik. İlk ziyaret ettiğimiz kişi yerel yönetimden sorumlu bizdeki adı belediye başkanı olan kişiyi ziyaret oldu. Yerel yönetimlerle ilgili epey bilgi aldık. Bizdeki merak ya; içimizden bir arkadaş dedi k;
“Sayın başkanım, bu görev için ne kadar maaş alıyorsunuz?” deyince, güldü ve şöyle dedi : “Bu şehre beni zengin diye belediye başkanı yaptılar. Benim bir çok fabrikam var. Ben maddi ve manevi olarak şehrime en iyi hizmet edenlerden biriyim. Maaş filan da almıyorum.” dedi.
Kumru’da hizmetleri ile öne çıkmış ve hükümet binasının arkasındaki caddeye adı konulmuş sizlerden bir Fatiha istediğim Değerli Kaymakamımız Mehmet Sarıcan’ın bana 1999 yılında anlattığı hatırası.
Bizim derneklerimiz ya da Kumrulu İş Adamları Derneği türünden sivil toplum kuruluşları ya da hizmete talip olanlarımız ilçelerine katkı yapabiliyorlar mı? Kumru’nun göç konusunda düşünceleri ve projeleri nelerdir?  Ya da derneklerde ya da sivil toplum kuruluşlarında görev alırken kendilerini kurtarmak eş ve


yakınlarını üst kesimlere atlatmak amacıyla mı hizmetlerini sürdürüyorlar? Siyasilerle
fotoğraf çektirmek ve onların peşinde koşmak tüzükteki amaçların en önemli maddesi mi? Dünden bu yana tüm siyasi kişilikler değişse de bizim sivil toplum kuruluşları mensuplarının dernek ve teşkilattan anladıkları hiç mi değişikliğe uğramaz?  Ya bir kez de ilçenize yönelik bir hizmet alın da “filan sivil toplum kuruluşunun” çabaları ile şu oldu diyelim.  Kumru’da “Göç” e mani olmak için ne düşünüyorsunuz? Klasik anlamda sadece “Görünmek ve göstermek için ziyaret, karın doyurmak ve doymak için ziyafet ,  anlamlı bir işmiş gibi, günün anlam ve önemine binaen plaket ve facebook’ta beğeni toplamak için
fotoğraf çektirmekle dernek ya da teşkilat kurmak Kumru ve Kumru insanına hiçbir katkısı olmuyor.
Eğer gerçekten bir güç ve beceri varsa Kumru ve köylerinin problemlerine kafa yormak gerekir. Bakınız Fatsa ve Ünye’nin hızla nüfusu artarken Kumru’nun şehri tamamen boşalıyor.  
Yazımız Devam Edecek!
Görüşmek Ümidiyle…
Allah’a emanet olunuz.

Bekir AKKAYA / 14 Mart 2018 /KUMRU

©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...