Tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Aralık 2022

Kumru İlçesi ve Kumru Öğretmenevi Tanıtımı (ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİNDEN) (38 FOTOĞRAF)

Bu tanıtım yazısı ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİ’nde Bekir AKKAYA imzası ile çok sayıda fotoğrafla 18 Ocak 2007 tarihinde yayımlanmıştır.

Kumru’nun Tarihi, Turizm ve Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Tanıtımı

Tarihi ve Özellikleri

Orta Karadeniz Bölgesi’nde, Ordu İline bağlı bir ilçe olan Kumru, doğusunda Korgan batısında Akkuş, kuzeyinde Fatsa, kuzeybatısında Ünye ve güneyinde Niksar ilçeleri ile çevrilidir. İlçe toprakları dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlçe topraklarının güneyini Canik Dağları engebelendirir. Elekçi Deresi ve kolları bu dağları derin biçimde parçalamıştır. Canik Dağlarının vadileri arasında

yer alan ilçe merkezinin ortasından Elekçi deresi geçmektedir. İlçe topraklarını Elekçi Deresi dışında Pınaralan, Akkancık, Soğukpınar, Kırkkızlar, Boyacılı, Karacalar ve Çatılı akarsuları sulamaktadır.

            Kumru’da Karadeniz iklimi hüküm sürmekte olup, yazları sıcak, kışları soğuk geçmektedir. Kış ayları genellikle yağmur ve kar yağışlıdır. Her mevsimde yağış görülür. Ordu İl merkezine uzaklığı 60 km, Samsun merkeze ise 142km’dir. Kumru İlçesinin deniz seviyesinden yüksekliği 450 m.dir. Yüzölçümü 344 km2 olan ilçenin toplam nüfusu (2000 Yılı sayım sonuçlarına göre) 44.307’dir. Bu nüfus Kumru Merkezde 18.000’dir.

İlçede dağlar ormanlarla kaplı olup, gürgen, karaağaç, meşe, kestane, ceviz ve yüksek kesimlerde iğne yapraklı ağaçları bulunmaktadır. Bu ormanlarda az da olsa kayın ağaçlarına da rastlanmaktadır.

             İlçenin ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen belli başlı ürünler, fındık, mısır ve patatestir. Az miktarda arpa, fasulye, kendir, buğday, armut ve elma yetiştirilir. Hayvancılıkta ise sığır, koyun ve keçi yetiştirilir. Arıcılık da yapılmaktadır. Ormancılık ilçenin bir diğer gelir kaynağıdır.

              İlçenin eski isminin Karacaali ve Karaçalı olduğu söylenmektedir. Ancak Kumru adının nerden kaynaklandığı konusunda bazı iddialar bulunmaktadır. Bunlardan birine göre Elekçi Deresi bilinmeyen bir tarihte taşarak ilçeyi kum içerisinde bırakmıştır. Bu nedenle de Kumlu ismi ile tanınmış ve daha sonra bu isim Kumru’ya dönüşmüştür. Bir diğer iddiaya göre de Kuman Türkleri uzun süre burada kalmış ve yaşadıkları bu yöreye Kumru ismini vermişlerdir.

            Yörede arkeolojik kazı çalışması yapılmamakla birlikte 2000 yılında Kültür Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi’nin ortaklaşa yaptıkları 10 günlük yüzey araştırmaları sonucunda Eski çağ tarihi ile ilgili önemli kalıntılara ulaşılmıştır. Bir çok kaya mezarı ve yerleşim yeri tespit edilmiştir.. Yüzey araştırmaların sonucuna göre  ilçenin tarihi M.Ö. 584-555 yıllarında Pers İmparatorluğu’na kadar gitmektedir. Küşnefak, Fizme Tekke, Karaağaç, Kömerik gibi köylerinde yerleşimin tarihi  M.Ö 4500 yıllarına kadar uzanmaktadır. Pers İmparatorluğu’na son veren Makedonyalılar, ardından Roma, Bizans ve Rum Pontus Devleti buraya bir süreliğinehakimolmuştur.

              Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra bazı Oğuz boyları buraya yerleşmişlerdir. Kaynaklarda Sultan II.Kılıçarslan zamanında Selçuklu Devletine bağlı Danişmendlilerin burayı ele geçirdikleri belirtilmektedir. Bundan sonra yöre Danişmendliler ile Bizanslılar arasında birkaç kez el değiştirmiştir. Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra yörede İlhanlı Devleti, Eretna Beyliği, Kadı Burhanettin Beylikleri egemenlik kurmuşlardır. XIV.yüzyılın sonlarına doğru Hacıemiroğulları Ordu’nun bir bölümünde olduğu gibi buraya da hakim olmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Rum Pontus Devletini ortadan kaldırmasından sonraOsmanlıtopraklarınakatılmıştır.

             Osmanlı döneminde Kumru’da Meydan ve Serkeş isimli iki yerleşim birimi bulunmaktaydı. Bunlardan Meydan 1642 yılında kaza olarak Ünye Sancağına bağlıydı. 1892’de Fatsa’ya bağlı bir nahiye konumunda olup, 1928’de Fatsa’nın Kumru nahiyesine bağlı bir köy olmuştur. Serkeş ise, 1642’de Canik kazasına bağlı iken 1872’de Ünye’ye bağlı bir nahiye iken, 1882’de Fatsa kazasına bağlı nahiye olmuştur.

              Cumhuriyet döneminde Kumru nahiye konumunu 1960 yılına kadar sürdürmüş, bu tarihte de ilçe olmuştur.

TURİZM

Kumru turizm açısından son derece elverişlidir. Sahile (Fatsa’ya)  32 kilometre olan Kumru’nun Düzoba ve Ericek gibi ünlü yaylalarının yanında sayısız turizm açısından görülmeye değer yerleşim yerleri mevcuttur. Son derece cana yakın insanları nedeniyle sıcak hane sahipliği sonucu bugüne kadar bir otel dahi yapımına gidilmemiştir. Otel olarak tek ve son derece modern tek konaklama yeri 14 yatak kapasitesi ile Kumru Öğretmenevi ve ASO Müdürlüğü bulunmaktadır. Kuzeyde ilçeye 7km uzaklıkta Ericek tepesi ve yaylası, acı suyu böğürtleni ve çileği  son derece meşhurdur. Kayabaşından Bakacak ve Ericek tepesinden Kumru’yu hatta Fatsa’yı kuşbakışı görmek mümkündür.

Düzoba yaylası Kumru merkeze 25 km olup, Fatsa’ya, yani denize uzaklığı 60 km’dir. Her yıl yapılan Nineler Güzellik Yarışması ve Dedeler Güreşi önemli etkinliklerdendir. Düzaba Yaylasında bulunan Güç Taşı yıl boyu yüzlerce ümitsize ve çocuğu olmayanlara  ümit vermektedir. Ericek Yaylası 100 dönümlük bir alana sahip olup Kumru’ya uzaklık 7 kilometre kadardır. Son zamanlarda turizm açısından resmi çalışmalar başlamıştır. Küşnefak Kayası civarı ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sit alanı haline getirilmiştir.

Erçallar Uygur Evi ve Erçallar Kültür Sarayında ayda bir kez “Kumru Geceleri” adı altında yörenin kültürüne uygun eğlence geceleri düzenlenmektedir. İş Adamı İsmet Erçal tarafından Özelde Kumru ve Genelde her açıdan kişisel ve çok zengin bir müze oluşturulmuştur.

Kumru – Fatsa arası yol çalışmaları son bulmuş ve tüm köy yolları asfaltlanmaya başlanmıştır. Fizme ve Yukarıdamlalı Belediyeleri olarak iki belde belediyesi bulunan Kumru’da Abdi Hoca (Abdurrahman Hilmi Bilici)’nin kabri en çok ziyaret edilen yerlerdendir. Çok sayıda şifalı suyu bulunan Kumru’da Son çalışmalarla sıcak suların olduğu da görülmüştür. Fizme ve Yukarıdamlalı toprakları okunmuş inancıyla davul girmeyen yerleşim yerleridir.

  Kaldırım çalışmaları ve sokakların ışıklandırılması ile Kumru yakın bir zamanda Kumru-Niksar yolunun da faaliyete girmesi ile olması gereken yere hızla ilerlemektedir.


KUMRU ÖĞRETMENEVİ VE AKŞAMSANAT OKULU MÜDÜRLÜĞÜ

Kumru İlçesinde Öğretmenevi 1989 yılında Kumru Belediye Sarayının ikinci katında 240m2 alanda açılmıştır. O günden bu yana 2 odada 10 yatakla hizmet vermiştir. 2005 yılında yönetim ve denetimin yoğun çabaları sonucu Ak Parti Grup Başkanvekili ve Ordu Millet Vekili Eyüp Fatsa’nın katkıları ile Belediye Sarayının 5. katında 24 Kasım 2006 Öğretmenler Gününde yeni hizmet alanı muhteşem bir törenle açılarak hizmet vermeye başlamıştır.

24 saat sıcak suları akan 7 modern tek ve çift kişilik odalarda bulunan 14 yatak kapasitesi bulunan Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü, sadece üye öğretmenlere değil kamu kurumlarına ve her türlü misafire hizmet vermektedir.

600m2 alana sahip olan Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü lokal bölümü sigaralı ve sigarasız oyun salonları bulunmaktadır. Ayrıca Kütüphane ve Bilgisayar odası mevcut olan Öğretmen evinde bir de kafeterya birimi yer almaktadır.

Kumru Belediyesi tarafından tahsis edilen öğretmenevi misafir ağırlama yönünden ilçede çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Tüm yatak odalarında son derece modern duş kabinleri ww’ler yer almaktadır.

Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürü olarak Bekir AKKAYA ve Müdür Yardımcısı olarak Adem Şahin idareci olarak görev yapmakta olup 1 adet SSK’lı işçi ile birlikte toplam 2 personel bulunmaktadır.

Yeni açılan hizmet binasında şimdilik hiç bilgisayar bulunmamakta ve acilen bilgisayara ihtiyaç vardır. Ayrıca personel eksikliği dünden bugüne hep bulunmaktadır.

Yeni açılan hizmet binası nedeniyle bugüne kadar yapılan işler nedeniyle yeni alınan malzemeler dahil toplam 125.000YTL harcanmış olup acil olarak ödenmesi gereken 25.000YTL borç bulunmaktadır.

KAYNAK  BİLGİLER VE TÜM FOTOĞRAFLAR Bekir Akkaya

HAZIRLAYAN: Bekir AKKAYA Kumru Öğretmenevi ve ASO Müdürü

Kumru Sitesi -2002-© http://www.kumru.org

ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİ’nde Bekir AKKAYA imzası ile  18 Ocak 2007 tarihinde yayımlanan Fotoğraflar






































BEKİR AKKAYA

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Kumru İlçesi ve Kumru Öğretmenevi Tanıtımı (ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİNDEN) (38 FOTOĞRAF)

Bu tanıtım yazısı ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİ’nde Bekir AKKAYA imzası ile çok sayıda fotoğrafla 18 Ocak 2007 tarihinde yayımlanmıştır.

Kumru’nun Tarihi, Turizm ve Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Tanıtımı

Tarihi ve Özellikleri

Orta Karadeniz Bölgesi’nde, Ordu İline bağlı bir ilçe olan Kumru, doğusunda Korgan batısında Akkuş, kuzeyinde Fatsa, kuzeybatısında Ünye ve güneyinde Niksar ilçeleri ile çevrilidir. İlçe toprakları dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlçe topraklarının güneyini Canik Dağları engebelendirir. Elekçi Deresi ve kolları bu dağları derin biçimde parçalamıştır. Canik Dağlarının vadileri arasında

6 Haziran 2022

Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!

BU GÜN ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ OLARAK TARİH BOYUNCA YAŞAYACAĞI EN ÇETİN VE ZOR GÜNLERİNi YAŞAMAKTAYIZ.
-Dava partiler üstüdür.
Unutmayın kazanılması gereken seçim değil savaş var.
-Yenilmesi gereken parti değil sistem var.
Halk, parti kavgasına yönlendirilip pasifize ediliyorlar.
1)ABD Türkiye'yi çembere alıyor.
Yunan adaları ve Trakya sınırına kadar üs kurdu.
PYD'yi silahlandırıp bölgeye üs kurdu.
ABD Türkiye'yi tehdit eden Doğu Akdeniz tasarısını senatoya sundu. Türkiye'ye baskıyı artırdı.
Türkiye'de lider, otorite ve yönetim boşluğu oluşmasını bekliyor.
2) 2025'e kadar kadar parçalanacak 25 ülkeden biri de Türkiye idi. 2013'ten sonra oluşturulacak bir otorite boşluğu ile Türkiye işgale açık hale getirilip en az üçe bölünme planı uygulanacaktı.
İlk hedef otorite boşluğu idi.
FETÖ otorite boşluğu oluşturmakla görevlendirildi.
3) Ve bölme mesajını verdiler.
New York Times Gazetesi 2016 yılında ABD Başkanı Wilson'un 100 yıl önce çizdiği Türkiye'yi üçe bölen haritayı tekrar yayınladı.
Times Gazetesi ABD derin devletine bağlı.
Uygulayacakları planların mesajı gazetede verilir.
4) Haritanın paylaşıldığı 2016 yılı 15 Temmuz Darbesinin yılı.
Tesadüf değil.
Haritaya göre ,
Marmara, İstanbul ve İzmir'i de içine alan bölge Uluslararası Constantinopolitan Devleti,
Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu Anadolu’da Kürdistan, orta bölge Türkiye diye bölünmüş.
5) Geçen sene CHP İzmir belediye başkanı Tunç Soyer İzmir'in kendi bayrağı ve parasının olması gerektiğini söyledi.
Wilson haritasında İzmir ayrı bir devlete bağlı olarak görünüyor.
Tunç Soyer'in de Wilson gibi bir mason olduğunu bilmeyen yok. Soyer'in konuşması tesadüf değil.
6) ABD derin devletine çalışan Henry Kissenger:
"Kıyamet Savaşı olacak, Ortadoğu'daki dengeler tamamen değişecek.
7 ülke işgal edilip Büyük İsrail Devleti kurulacak.
Bu 7 ülkeden biri kesinlikle Türkiye olacak" demişti.
Türkiye'yi işgal edip stratejik bölmeyi yapacaklar.
7) FETÖ darbe girişimini organize eden sözde “Yurtta sulh konseyi” üyesi eski Tuğamiral Sinan Sürer’in odasında ele geçirilen dokümanlarda, Türkiye’yi iç savaşa sürekleyecek ve bölünmesine neden olacak plan tespit edildi.
FETÖ bu kirli kurguya hizmet ediyordu.
Hizmet hareketi (!)
8)Planları şöyleydi:
Deniz Kuvvetelerini FETÖ ile ele geçir.
Akdeniz'de operasyon yapamayacak hale getir.
15 Temmuz darbesiyle de Türkiye'yi içine kapa pasifize et.
Akdeniz, Suriye, Afrika,Ortadoğu'da Türkiye'siz paylaşım yap, harita çiz.
Tüm planları bozuldu.
Örtülü Savaştayız.
9) Türkiye neden bölünecek.
Güneydoğu petrol denizi.
Uzaydan tespit edildi.
Çökecekler!
Kapadokya'ya kadar Büyük İsrail toprağı.
Bölünmeden çökemezler.
Bölgede güçlü devlet ve otorite istenmiyor.
Irak, Suriye, Libya, Türkiye, İran gibi , Bölünüp minimalize edilecek.
10) Türkiye 2016-2021 arasında otorite ilan ederek oyunu bozdu. İçeride bölme odakları tasfiye edildi. Dışarıda kuşatma odakları askeri operasyonlarla delindi!
Akdeniz'e inip Libya ile anlaşarak savunma kalkanı kurduk.
Ordu, MİT ve silahlar hızla modernize edildi.
11) 2016'dan sonra ABD Yunanistan'ın kuzeyinden güneyine kadar askeri olarak yerleşmeye başladı.
Silah ve savaş mühimmatı yığdı.
Ve hala yığmaya da devam ediyor. Tam bu arada dünyanın gözü önünde Yunan vekil 2020'de Türkiye bayrağını ikiye yırttı.
Mesaj net. Türkiye'yi böleceğiz!
12) Türkiye büyük hamlesini yaptı. MİT için güvenlikli ve aktif olacak KALE adında bina yaptı.
Metafizik istihbarat ve yüksek teknoloji eklendi.
Dinleme ve sızma imkansız.
Dış operasyon izni verildi.
İsrail Hakan Fidan üzerinden KALE'yi tehdit etti.
Çünkü MİT'i kaybettiler!
13) Kritik bir 10 yıl başladı.
Saldırılar artacak.
Türkiye TSK ve MİT'i temizleyip milli silahlarla modernize ederek savunma için hazır hale getirdi.
ABD ve İsrail TSK ve MİT'i hedef tahtasına oturttu.
FETÖ'nün temizlenmesi ile TSK ve MİT'i kaybettiler.
Almak için gelecekler.
14) Birlik şart! Türkiye'de iç savaş çıkarıp otorite boşluğu planlıyorlar. Futbol, parti, ideoloji, ekonomi gibi birçok konu kaşınarak kontrollü kaos oluşturulacak.
Darbe ve iç savaşın anahtar kelimeleri demokrasi ve özgürlük. Hedef petrol ve enerji kaynaklarının kontrolü.
15) Herkes uyanık olmalı.
Parti kavgaları arttığı an ajanlar Türkiye'ye damlar.
İç savaşı körükler.
Dava partiler üstüdür.
Unutmayın kazanılması gereken seçim değil savaş var.
Yenilmesi gereken parti değil sistem var.
Halk, parti kavgasına yönlendirilip pasifize ediliyor.
16) Türkiye yakında büyük Mavi Vatan Tatbikatı yaparak meydan okuyacak.
Sondaj gemileri ile Mavi Vatan'a yerleşme zemini kurdu.
İHA-SİHA ile kukla piyonları etkisiz hale getirdi.
Ayasofya ile stratejik mesaj verdi. Particilik ideolojisiyle düşünmeyin. Tarihin en büyük tehtidiyle karşıyayız.
ARKADAŞLAR OYUNLARA GELMEYELİM .

Kaynak : Yazarı belli değil…

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!

BU GÜN ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ OLARAK TARİH BOYUNCA YAŞAYACAĞI EN ÇETİN VE ZOR GÜNLERİNi YAŞAMAKTAYIZ.
-Dava partiler üstüdür.
Unutmayın kazanılması gereken seçim değil savaş var.
-Yenilmesi gereken parti değil sistem var.
Halk, parti kavgasına yönlendirilip pasifize ediliyorlar.
1)ABD Türkiye'yi çembere alıyor.
Yunan adaları ve Trakya sınırına kadar üs kurdu.
PYD'yi silahlandırıp bölgeye üs kurdu.
ABD Türkiye'yi tehdit eden Doğu Akdeniz tasarısını

25 Mayıs 2022

Kumru İlçesi Evliyaları ve Abdi Hoca Destanı /Bekir AKKAYA

Yazımızla İlgili Açıklama:

Kumru İlçesi Evliyaları İlk olarak Ordu Haber Gazetesi - Mart-1998 tarihli sayısında Bekir Akkaya imzası ile yayımlanmış olup yazımız daha sonra Provizyon Gazetesi’nin 5 Kasım 2004 tarihli sayısında güncellenerek tekraren okuyuculara ulaştırılmıştır.

14 Kasım 2004 tarihinde Kenthaber Kültür ve Haber Sitesinde http://www.kenthaber.com/karadeniz/ordu/kumru/Haber/Genel/Normal/kumru-evliyalari/012a012f-8d24-4cf9-a1be-d81c96706d35  adresinde  tekrar yayımlanmış olup yazının altında onlarca yorum yapılmıştır. Daha sonraları yayın hayatına son veren Kenthaber internet sayfasında bulunan yazı ve bir kısım

yorumlara https://bekirakkaya.wordpress.com/category/bekir-akkaya-arastirmalari/page/7/ adresinden ulaşmak mümkündür.

Yine bu yazımız kaynak belirtilerek tamamı “Türkiye Evliyaları” kitabında yer almıştır. Şu anda ise bir çok internet sayfasında yazımız orijinal haliyle bulunmakta olup bu yazımızda daha önceki yazılarımızda yer almayan “Abdi Hoca Destanı”nın tamamını yazımız içerisine ilave etmiş bulunmaktayız.

                                                             Bekir AKKAYA /Vav Bilgi  

KUMRU EVLİYALARI

A-    EVLİYA NEDİR?  YA DA ORDU EVLİYALARI KİTABI ÜZERİNE :

EVLİYA: Veliler. Velayet ve keramet sa­hibi. Allah'a yakın adam, iyi ahlak sahibi. KERAMET: Evliyadan sadır olan hariku­lade hal. (1)

EVLİYA VELİ: Tasavvufta, velayet (er­mişlik) makamına ulaşan kimsenin Çoğul şekli evliyadır. Allah'ın dost ve sevgili kulu.

 KERAMET: Allanın veli kullarının göster­diği olağanüstü haller. Veliyi veli kılan onun keramet göstermesi değil, Islamın kuralları­nı uygun olarak yaşamasıdır. (2)

Sözcüklerden anladığımız kadarıyla Ev­liya; Hayatını, nefsinin arzularını yok etmeye çalışarak ibadetle geçiren; kendisinde gayb-den haber verme, halleri keşfetme gibi ola­ğanüstü haller zuhur ettiğine inanılan, kera­met sahibi olduğu kabul edilen ermiş kişilere EVLİYA denilir,

Evliya, Velinin çoğulu yani cem'idir. Veli, Kur'an'daki anlamıyla Allah'ın dostu, sevgili kulu demektir.

Yine sözcüklerden anladığımız kadarıy­la, Keramet evliyadan ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Evliya için, zaman ve meka­na göre, bir çok keramet söz konusu Alabilir, Ancak kerametini açıklamamış nice evliyalar vardır ki, biz bunların kim olduklarını bileme­yiz, Keramet haktır, doğrudur. Fakat, evliya için keramet bir hedef yani gaye değildir. Mutasavvuflara göre, evliyanın kerametini gizlemesi esastır.

Halkımız, hakkında sadece duyduğu menkıbelere göre bilgi sahibi olduğu bu kişi­lerin kabirlerini, türbe veya makamlarını zi­yaret ederek, onların ruhaniyetlerinden yar­dım dilemek suretiyle, manevi bir tatmine kavuşurlar. (3)

"ORDU EVLİYALARI" KİTABI ÜZERİNE      

Sayın Nuri Kahraman Bey'in Başkanlığını yaptığı, Ordu Ensar Vakf’ının çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil. Gerek düzenlediği "Pilav Günleri" ile, gerek­se  çıkardığı dergi ve kitaplarla ve di­ğer etkinlikleri ile, vakıf, Ordu'nun göz bebe­ği' 11.si şu anda yapılan ramazan ayında devam eden “Kitap  Günleri” halen devam etmektedir.

Ordu Essar vakfının düzenlediği 1996 yılındaki Ordu İmam-Hatip Lisesi Mezunlarını bir araya getirmek maksadı ile yapılan "Pilav günü"ne ben de katıldım. İşte bu esnada elime vakfın çıkardığı bir kitap geçti. Kitap, ORDUNUN TARİH BABASI" diye bilinen, Üstat Sıtkı Çebi'nindir. Ensar Vakfı tarafından basılmış büyük bir araştır­ma ürünü olduğu, kitabı okuyanlar' anlaya­caklardır. Kitabı okuyunca bilmediğim, duy­madığım bir çok evliyanın Ordu toprakları içerisinde de bulunduğunu Öğrendim. Ancak, kitabı okuyunca üzüldüm de. Çünkü merkez dahil Ordu'nun on dokuz ilçe­si mevcut, ilçelerin bir çoğunda evliya oldu­ğu zikrediliyor. Ancak, Kumru ilçesinde hiç bir evliyadan söz edilmiyor. Oysa, diğer ilçelerde olduğu gibi Kumru'da da evliyanın olduğu yöre halkı tarafından bilinmektedir.

ORDU'NUN TARİH BABASI-ARAŞTIR-MACI- YAZAR Muhterem SITKI CEBİ, Ordu Haber Gazetesi'nin 4. sayısında bizim bu ifadelerimizi doğrular nitelikte bilgiler veriyor. Ve şöyle diyor: "Henüz ulaşamadığını bazı evliyalar var, bunu da kitap çıktıktan sonra Öğrendim. İkinci baskıda bunları gözden ge-çireçeğim." Yine aynı

Sıtkı Çebi
Araştırmacı-Yazar
Fotoğraf : https://www.haberler.com/

söyleşide Üstad Sıtkı Çebi: “-Karadeniz’de türbe şekli yapı geleneği yok. Kabirleri türbe şeklinde örtmekten ziyade, çoklukla etrafını 1 veya 1.5 metre yüksekliğinde aralıklı tahta perde ile çevirmenin tercih edildiğini, kubbeli yapıların yakın tarihten itibaren yapılmaya başlandığını, söylüyor.(4)  Bu ifadeler de Kumru'da çok sayıda evliya olduğunu bize gösteriyor.

B- KUMRU EVLİYALARI

KUMRU İLÇESİNDE EVLİYA VAR!

Bizim araştırmalarımıza göre Kumru İl­çesinde evliya var. Hem de çok fazla. Aslında başlı başına araştırmaya değer bir konu. Üstat Sıtkı Çebi'nin ifadelerinden anlaşıla­cağı gibi, sağlığında evliyalığı kesin olarak bilinen büyük zatların kabirleri bile normal kabir konumunda. Bu tür kabirlerde, diğer kabirlerden değişik tarz sadece (fıraktu denilen) ağaçlarla çevrili olması. Halkın da buraları sık sık ziyaret etmesi olarak söylenebilir. Ancak, bu zatlarla ilgili halkın dilinde bir çok olağanüstü olayların anlatılır olması, kabirlerde yatan kişinin Allah dostu biri olması gerçeğini ortaya koyuyor.

Kumru İlçesi Evliyaları ve Nerede Oldukları

Kurmru İlçesi’nde ve köylerinde evliya olarak bilinen yerleri sıralamamız gerekirse, benim şahsen tespit edebildiklerim şunlardır

1-Ezetlü Evliyası (Aşağıdamlalı)

 2. Büyüktepe Evliyası (Balı)

3. Isıtma Evliyası (Akçadere)

 4. Mezarlık Yanı Evliyası (Çatılı)

 5. Tuzak Evliyası (Ça­tılı]

 6. Okçulu Evliyası (Çatılı)

 7. Boğaz Ev­liyası (Çatılı)

8. Pistan Evliyası (Çatılı)

 9. Karın Evliyası (Derbent)

10.Hıcılık Evliyası (Derbent)

11. Karortmen Evliyası (Derbent)

 12. Erene Düzü Evliyası (Divanitürk)

 13. Boğmaca Evliyası (Duman)

 14. Deli Kız Evliyası (Esence-Pencik]

 I5.Garibler Evliyası (Eskiçok Değirmen)

 16. Kepez Ev­liyası (Ortca)

 17. Dikmen Evliyası (Gökçe­li)

18, Şehitler Evliyası (Gökçeli)

 19. Karaavu Evliyası (Güneycik)

 20. Hatip Evliyası ' (GÜneycik)

 21. Karacalar Evliyası

22. Büyüker Evliyası (Konaklı)

 23. Hıdırcık Evli­yası (Konaklı)

24. Dörek Evliyası (Ortaca)

 25. Tekke Evliyası (Şenyurt)

 26. Tekke Ya­lın Evliyası (Tekke Köy)

 27. Aşağıalan Evliyası (Yalnızdam)

 28i. Çetir (Çiz) Evliyası (Gü­neycik)

 29. Hacıveli Evliyası (Divani Kayabaşısı)

 30. Abak Evliyası (Divani) vs.

Köylerle birlikte evliyaların isimlerini zikretmeye çalıştık. Burada bilgilerini yazamadığım Fizme Köyü’nde, her kabristanlıkta sayısız evliya menkıbeleri mevcut ki inşallah ileriki zamanlarda birileri araştırır ortaya koyar İnanın dinlediklerim başlı başına bir kitap konusu.

Ayrıca, evliya diye tanınan yatırların dışında, Kumru ve köylerinde kerametleri dilden dile anlatılan tanınmış Allah Dostlarının da sayısız kabirleri mevcut. Bu zatların da hayatları ayrı bir inceleme konusu. Bu kişilerin de kabirleri sık sık halk tarafından ziyaret edilir. Halk onları evliya olarak bilir. Bunların hepsinin isimlerini bu yazımda yazmam biliyorum ki sıkıcı olacak.  Konumuza ışık tutması için ve ileride araştırmalara bir iz oluşturması açısından bazı isimleri zikretmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Örneklik açısından bazı isimler şunlardır.

 1. Müderris Abdu Hoca (Akçaalantürk)

 2. Sülman Efendi (Akçadere)

 3. Mırozu Ömer Hoca (Keşlik-Ezetli)

 4. Müderris Mehmet Efendi (Keşlik)

 5. Abdullahi Meki Hazretleri (Çakıllı)

 6. Abdullahi Mekki Hazretlerinin Babası (Dereköy-Yukarıdarmlalı)

 7. Müderris Ali Rıza Efendi (Fizme}

 8. Kör Hafız (Fizme)

 9. Yanaşma Halil Hoca (Işılga) (Balı)

 10. Hacı Mehmet Efendi (Balı)

 11. Kırca Hoca (Ballık)

 12. Koca Hatipler (çatılı)

 13. Ehliman Haco (Derbent)

 14. Hacel Ali Hoca (Esence - Pencik)

 15. Üsin Hoca (Güneycik)

 16. Hacı Hasan Sunma (Ortaca)

 17.Hatip Hoca (Gümüş) (Konaklı]

 18. Sait Hoca (Kovancılı)

 19. Paşa Hoca (Küçükakçakese)

 20. Hüseyin Nargül Hoca (Şenyurt)

 21. Hatip Mehmet (Tekke)

Yusuf Ziya Işık
Ordu Müftüsü

22. Yusuf Ziya Işık (Yeniakçaalan)

 23. Şaştım Hoca (Demircili)

 24. Ahmet Hoca (Demircili)

 25. Abdi Hoca (Fizme)

 26. Hamit Hoca Kısık (Tarakçı) (Fizme-Karapınar)

 27. Halil Hoca (Tatlıgül) (Çokdeğirmen)

 28. Ömer Hoca (Fatsa) (Çokdeğirmen)

 29. Kitapcı Mehmet Hoca (Fizme)

 30. Abdullah Hoca (Nutkullu Hafız) (Fizme)

 31. Mehmet Alkan Hoca (Küçük Hafız) (Fizme) vs.

Evliyalar olarak, Demircili'de Ehliman, Ayvalı'da, Kömerik, yine Ayvalı'da Kayaba­şı, Demircili'de karaağu ve yine Demircili'de Üçler Evliyalarını söylemeden geçmemiz mümkün değildir. Konumuza ışık tutması açısından Kumru'da en fazla adından söz edilen Fizmeli Abdi Hoca­yı tanıtalım.

C-    KUMRU EVLİYALARINDAN VE BÜYÜK ALİM Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ]

Fizmeli Abdi Hoca
Abdurrahman Hilmi Bilici
Asıl adı Abdurrahman Hilmi Bilici olan Abdi Hoca, 1860 yılında Kumru'nun Aşağıdamlalı Köyü’nün Avdullu Mahallesinde doğdu. Avdullu bugün Kumru ilçemizin yeni bir köyü olmuştur. Yörede, "Abdi Hoca" olarak tanınır. Yörenin tanınan en meşhur din alimlerinden birisidir.

Öğrenimine ilk olarak, şu anda Kumru Merkez camii olarak hizmet veren, Kumru Medresesi’nde başlamıştır. Daha sonra Korgan İlçesinin bugünkü Yeni Pınar (Findekse) Mahallesinde bulunan Sarı Müftü’nün Babası Mustafa Efen-di'den dersler almıştır..

İlme ve öğrenmeye karşı büyük merakı olan Abdi Hoca, ilmini daha da artırmak için Ünye İlçesi’ne gitti. Ünye'de Hacı Yusuf Efendi'den dersler aldı. Abdi Hoca, Ömrünün yirmi yılını ilim öğrenmeye adamıştır.

Daha sonra öğrendiklerini memleketinde öğretebilmek ve insan yetiştirmek amacıyla Kumru'ya gelerek iki yere medrese açmıştır. Birinci medreseyi Kumru'nun Aşağıdamlalı Köyü’nün Çakıllı Mahallesinde (Çakıllı bugün Aşağıdamlalı Köyünden ayrılarak, Kurtuluş Köyü’nün bir mahallesidir. Bugün ise Fizme Beldesi’nin bir mahallesidir.) Diğerini ise, bugün Aşağıdamlalı Köyünün topraklarında bulunan Akdana Mahallesi’nde açmıştır. Açtığı bu medreselerde kırk yıl öğrenci okutarak iki defa icazet vermiştir.

Ünü her tarafa yayılan Abdi Hocaya yaptığı hizmetlerden Ötürü devletçe bir sancak verilmiştir. Bugün bu sancak, halen şu anda Korgan'da ikamet eden torunu Ahmet Bilici'de bulunmaktadır.

Ömrünün (Tamamını ilme ve Öğrenmeye adayan Abdi Hoca 1957 yılında Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) Köyünün. Avdullu Mahallesi’nde vefat etmiştir. Kabri şu anda yeni köy olan Avdullu Köyü’nde bulunmaktadır. Kabri uzak ve yakından sık sık ziyaret edilen Abdi Hoca, bugün de tüm çevre ilçeler tarafından tanınmaktadır. (5)

Abdi Hoca’nın Vefatında Yazılmış Destan

Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ] hakkında halkın dilinde ‘destan’ olarak bilinen Halk Şairi Fizmeli Hüseyin Akan (Alçaco Hafız oğlu Hüseyin tarafından yazılmış destanın tamamını şöyledir.

Dertlilerin dermanına

Bakın mevlanın fermanına

Rüzgar esmiş harmanına

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

Ağlayanlar alırdı derdini

Tutmuş idi sıdk ile dini

Kendisi hem tarikat ehli

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

Yatar yataktan bakıyor

Gözünden kanlı yaş akıyor

Dili durmaz daim okuyor

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

Senin için ağlıyor hava cem alem

Seni methetmeye acizdir dil ile kalem

Yardımcı olsun sana haliku’l- alem

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

957 eylül 24 Salı gecesi (6)

Dünyayı terk eyledi dünya havacesi

Ruhu teslim eyledi o mübarek gecesi

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

 

Ol gece gökte ay yok iken

Gidenler görürdü yolun olsa diken

Haberci gitti elinde ışık yok iken

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

 

Bütün dostları akdanaya geldiler

Ol zatın gittiğini gördüler

Üç alim peşpeşe vefat ettiler

Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan

 

Yıkayıp kapıya yatırdılar

Bütün halkı merasime getirdiler

Fatiha okuyup ihlas getirdiler

Gitti alimler yıkıldı cahiller

Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan

 

Tabutundan tutup bismillah dediler

Cümlesi peşine düşüp ağladılar

Peşinden cümlesi el bağladılar

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

 

Vefat edince haber gitti her yere

İki kaza dört nahiye doldu hep bir yere

Namaz kılmak için kondu bir yere

Ağlan efendiler her yere oldu ilan

 

Senin için umum ihvan kederdedir

Şimdi havacemiz bir avuç kefendedir

O ıssız evler yangı verir gelenlere

Dayanamaz sıfatını görenler

Ne için ağlamasın bu halk niçin

 

İki yerde medrese okuttu

Bütün malları cihanı tuttu

Şimdi karayeller [karayerler] havacemi yuttu

Niçin ağlamasın bu millet niçin

 

Kapandı ol zatın kapıları

Issız kaldı hep yapuları

Dindirdi ağrıyan sızıları

Niçin ağlamasın bu millet niçin

 

Senin için ağladı dağ ile taş

Biz niçin ağlamayalım bugün

Gardaş bizlere durmak geçti yavaş

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Nur idi mubarek zatın gövdesi

Ruhu teslim olana kadar durmadı

Ruhu teslim olunca düştü ciğer kasesi

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Tabutu kaldı millet arasında

Herkes görmek için geldi davasında

Görmek imkan olmadı meclis arasında

Ağlayalım kardeşler akıtalım yaşları

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Cemaatin sayısını ancak allah bilir

Ben sandım ya rabbi dünya hep gelir

Bizim gibi cahiller bu kadar görür

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Tabutunu kimler götürür

Müezzinler hep sala verir

Namazı kılınır hem hatim hem dua edilir

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Cemaat yol vermez görmek için ol zatı

Mübarek sancak üstüde hem adı

Hiçbir cenazede bulunmaz onun tadı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Havam cem gitti ıssız oldu bu yerler

Kayıp oldu ortadan mübarek diller

Ah gitti alimler kaldı cahiller

Neylesin şu dünya neylesin

 

Dedi bana ağlar dağlar taşlar melekler

Beni ölüyor diye hem melekler

Benim hizmetim var dedi ol zat

Hiç kimseden hizmet ummazdı ilelebet

Ah gitti alimler kaldı cahiller

 

Sonra kabir başına getirdiler

Onca cemaat görmek için getirdiler

Çoğu görmeden geri döndüler

Hepsi gitti avlayu avlayu

 

Kabire koyup toprağı çektiler

Baş ucuna bir taş diktiler

Bütün dostları hep gittiler

Hepsi geri döndüler avlayu avlayu

 

Karıştı topraklara ol nuri mübarek

Yerin mekanını cennet eylesin felek

Şefaatin havacem anca senden dilek

Cemaatin hep gittiler avlayu avlayu

 

Avlayanları güldüren havacem

Ahiretten bize bildiren havacem

Senin için gündüzlerim gecem

İçimden geçmedi avlayu avlayu

 

Senin elinden tuttum elinden mübarek

Şeyhim isen eyle bana imdat

Gelir mi daha senin gibi bir zat

İçimden gezdim avlayu avlayu

 

Oğlu sabriye dört gün sonra

Göçüm gidecek demiş hem buğa

Dört günü tamamdı durmadı

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Ahir nefesinde unutmadı allahı

Ölüyorum korkmayınız vallahi

Çekilip kapuya gidin bir dahi

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Camiler gürleten gitti

Kürsüleri inleten gitti

Cihanın alimi ortadan gitti

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Hey camimiz ulu camimiz

Havace gelecek diye diye sevindirdiniz

Kürsülerde durur daha yeriniz

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Dillerinden ballar akarken

Bütün alem yüzüne bakarken

Şimdi yürekler hep yanarken

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Camileri daha kimler inletir

Vaiz edip halka kimler dinletir

Fizmenin şerefi hep sendedir

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Alametleri hep zahir oldu

Kendi gidip kayıp oldu

Dersine girenler bir lezzet buldu

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Hanelerin ıssız denilir

Geceleri derler namaz kılınır

Alametlerin anca bilinir

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Gündüz gelenlerin geri kaldı

Geceleri ıssız evlerin doldu

Kırklar yediler evinde namaz kıldı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Ol mübarek tenler toprağa kondu

Senin için binbir hatim okundu

Şimdi kabrin ziyaret hak olundu

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Aşık idi havacem cümle alem sana

Yanına gelenlere ederdin dua

Şimdi uğradı havacem sana vefa

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Issız evlerine gelenler bakıyor

Issız durması hocam yürek yakıyor

Bakanların gözlerinden yaşlar akıyor

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Halk toplanır arı çiçekten bal alır

Yaz mevsiminde arı peteğe işler gibi

İşler mi o petek arı söndüğü zaman

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Sabah olup kalktığın zaman

Hanelerine baktığın zaman

Sanırım gelmiştir ahır zaman

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Bahçelerin al çiçek açıyor

Dallarına kuşlar konuyor

Meyvelerinden yiyenler fatiha okuyor

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Gelin tarikatımızdan ayrılmayalım

Başka dallara sarılmayalım

Şeyhimiz gitti diye dağılmayalım

Niçin ağlamasın ihvanlar niçin

 

Vekil bırakmıştır ona ol felek

Vekildir ol hacı halil dilek

Taş olsun ona yanmayan yürek

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Tarikatların doğru olur sözü

Uyumaz tarikatlı ihvanın gözü

Zikirdir onların hep sözü

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Çok zordur tarikatın cesbi

Uyumaz tarikatın kalbi

Her derde ederler onlar sabrı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Havacem gitti yüreğine ateş bıraktı

Durdukça ol ateş yüreğimi yaktı

Havacemin ismi lisanı kalktı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Kıymetin bildirdi ol zat gidince

Bütün dünya ağladı sen vefat edince

Fetvayı sen verirdin kılı kıldan ince

Niçin ağlamasın bu halk niçin


Gel şair hüseyin  yakma yüreğin

Nedir havacemden dileğin

Yoktur ahiret için bir hazır emeğin

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

          Fizmeli Halk Şairi Hüseyin Akan (Alçaco) (7)





Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı
Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır
Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum.
Bekir AKKAYA 


Bu Yazıda Yararlandığım Kaynaklar Şunlardır:

1 .Hayat Büyük Türkçe Sözlük. Hayat yayın­ları -İSTANBUL

2.Risale Masa Ansiklopedisi. Risale Yayın­ları. Komisyon. İstanbul

3.Ordu Evliyaları. Sıtkı Cebi. Ordu Ensar Vakfı Yayını. Ordu

4. Ordu Haber Gazetesi. Sıtkı Çebi İle Söyleşi -Yıl:1. Sayı:4  Kasım 1997. İstanbul

5. Dünü ve Bugünü ile Korgan, Selim Uzan. Gelişim Matbaacılık. Ankara

6. Babam Kitapcı Mehmet Hoca (Mehmet Akkaya) bana şu bilgileri vermiştir. Bölgemizde üç büyük âlim birer hafta arayla Salı günleri vefat etmişlerdir. 1957 yılının Eylül’ünde bir Salı günü müderris Abdi Hoca [24 Eylül 1957], öbür Salı günü Pencik/Esence’li müderris Hacı Ali Efendi, öbür Salı günü ise Yusuf Işık Efendi (Ordu Müftüsü) ardı ardına vefat etmişlerdir.

7. Halk Şairi Hüseyin Akan. Vicdan Sesi Matbaası, 1958, Samsun.

          8.Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır
Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum. Bekir AKKAYA 


           9. Fotoğraflar Bekir Akkaya’nın aşağıdaki blog ve facebook sayfalarından alınmıştır.

          https://bekirakkaya.blogspot.com/

          https://kumrubelgesel.blogspot.com/

          https://bekirakkaya.wordpress.com/

          https://bekirakkaya1.wordpress.com/

          https://www.facebook.com/kumruhaber

          https://www.facebook.com/kumrulubekir/

                                         Bekir AKKAYA /23.04.2021 /vAv Bilgi

Kumru İlçesi
Fotoğraf : Bekir AKKAYA


----------------------------------------------------------------------------------------

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............