Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
6 Nisan 2023
Türkiyede Cumhuriyetin Sonu 2023- dublaj
26 Aralık 2022
Kumru İlçesi ve Kumru Öğretmenevi Tanıtımı (ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİNDEN) (38 FOTOĞRAF)
Bu tanıtım yazısı ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİ’nde Bekir AKKAYA imzası ile çok sayıda fotoğrafla 18 Ocak 2007 tarihinde yayımlanmıştır.
Kumru’nun Tarihi, Turizm ve Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Tanıtımı
Tarihi ve Özellikleri
Orta Karadeniz Bölgesi’nde, Ordu İline bağlı bir ilçe olan Kumru, doğusunda Korgan batısında Akkuş, kuzeyinde Fatsa, kuzeybatısında Ünye ve güneyinde Niksar ilçeleri ile çevrilidir. İlçe toprakları dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlçe topraklarının güneyini Canik Dağları engebelendirir. Elekçi Deresi ve kolları bu dağları derin biçimde parçalamıştır. Canik Dağlarının vadileri arasında
yer alan ilçe merkezinin ortasından Elekçi deresi geçmektedir. İlçe topraklarını Elekçi Deresi dışında Pınaralan, Akkancık, Soğukpınar, Kırkkızlar, Boyacılı, Karacalar ve Çatılı akarsuları sulamaktadır.
Kumru’da Karadeniz iklimi hüküm sürmekte olup, yazları sıcak, kışları soğuk geçmektedir. Kış ayları genellikle yağmur ve kar yağışlıdır. Her mevsimde yağış görülür. Ordu İl merkezine uzaklığı 60 km, Samsun merkeze ise 142km’dir. Kumru İlçesinin deniz seviyesinden yüksekliği 450 m.dir. Yüzölçümü 344 km2 olan ilçenin toplam nüfusu (2000 Yılı sayım sonuçlarına göre) 44.307’dir. Bu nüfus Kumru Merkezde 18.000’dir.
İlçede dağlar ormanlarla kaplı olup, gürgen, karaağaç, meşe, kestane, ceviz ve yüksek kesimlerde iğne yapraklı ağaçları bulunmaktadır. Bu ormanlarda az da olsa kayın ağaçlarına da rastlanmaktadır.
İlçenin ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen belli başlı ürünler, fındık, mısır ve patatestir. Az miktarda arpa, fasulye, kendir, buğday, armut ve elma yetiştirilir. Hayvancılıkta ise sığır, koyun ve keçi yetiştirilir. Arıcılık da yapılmaktadır. Ormancılık ilçenin bir diğer gelir kaynağıdır.
İlçenin eski isminin Karacaali ve Karaçalı olduğu söylenmektedir. Ancak Kumru adının nerden kaynaklandığı konusunda bazı iddialar bulunmaktadır. Bunlardan birine göre Elekçi Deresi bilinmeyen bir tarihte taşarak ilçeyi kum içerisinde bırakmıştır. Bu nedenle de Kumlu ismi ile tanınmış ve daha sonra bu isim Kumru’ya dönüşmüştür. Bir diğer iddiaya göre de Kuman Türkleri uzun süre burada kalmış ve yaşadıkları bu yöreye Kumru ismini vermişlerdir.
Yörede arkeolojik kazı çalışması yapılmamakla birlikte 2000 yılında Kültür Bakanlığı ve İstanbul Üniversitesi’nin ortaklaşa yaptıkları 10 günlük yüzey araştırmaları sonucunda Eski çağ tarihi ile ilgili önemli kalıntılara ulaşılmıştır. Bir çok kaya mezarı ve yerleşim yeri tespit edilmiştir.. Yüzey araştırmaların sonucuna göre ilçenin tarihi M.Ö. 584-555 yıllarında Pers İmparatorluğu’na kadar gitmektedir. Küşnefak, Fizme Tekke, Karaağaç, Kömerik gibi köylerinde yerleşimin tarihi M.Ö 4500 yıllarına kadar uzanmaktadır. Pers İmparatorluğu’na son veren Makedonyalılar, ardından Roma, Bizans ve Rum Pontus Devleti buraya bir süreliğinehakimolmuştur.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra bazı Oğuz boyları buraya yerleşmişlerdir. Kaynaklarda Sultan II.Kılıçarslan zamanında Selçuklu Devletine bağlı Danişmendlilerin burayı ele geçirdikleri belirtilmektedir. Bundan sonra yöre Danişmendliler ile Bizanslılar arasında birkaç kez el değiştirmiştir. Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra yörede İlhanlı Devleti, Eretna Beyliği, Kadı Burhanettin Beylikleri egemenlik kurmuşlardır. XIV.yüzyılın sonlarına doğru Hacıemiroğulları Ordu’nun bir bölümünde olduğu gibi buraya da hakim olmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Rum Pontus Devletini ortadan kaldırmasından sonraOsmanlıtopraklarınakatılmıştır.
Osmanlı döneminde Kumru’da Meydan ve Serkeş isimli iki yerleşim birimi bulunmaktaydı. Bunlardan Meydan 1642 yılında kaza olarak Ünye Sancağına bağlıydı. 1892’de Fatsa’ya bağlı bir nahiye konumunda olup, 1928’de Fatsa’nın Kumru nahiyesine bağlı bir köy olmuştur. Serkeş ise, 1642’de Canik kazasına bağlı iken 1872’de Ünye’ye bağlı bir nahiye iken, 1882’de Fatsa kazasına bağlı nahiye olmuştur.
Cumhuriyet döneminde Kumru nahiye konumunu 1960 yılına kadar sürdürmüş, bu tarihte de ilçe olmuştur.
TURİZM
Kumru turizm açısından son derece elverişlidir. Sahile (Fatsa’ya) 32 kilometre olan Kumru’nun Düzoba ve Ericek gibi ünlü yaylalarının yanında sayısız turizm açısından görülmeye değer yerleşim yerleri mevcuttur. Son derece cana yakın insanları nedeniyle sıcak hane sahipliği sonucu bugüne kadar bir otel dahi yapımına gidilmemiştir. Otel olarak tek ve son derece modern tek konaklama yeri 14 yatak kapasitesi ile Kumru Öğretmenevi ve ASO Müdürlüğü bulunmaktadır. Kuzeyde ilçeye 7km uzaklıkta Ericek tepesi ve yaylası, acı suyu böğürtleni ve çileği son derece meşhurdur. Kayabaşından Bakacak ve Ericek tepesinden Kumru’yu hatta Fatsa’yı kuşbakışı görmek mümkündür.
Düzoba yaylası Kumru merkeze 25 km olup, Fatsa’ya, yani denize uzaklığı 60 km’dir. Her yıl yapılan Nineler Güzellik Yarışması ve Dedeler Güreşi önemli etkinliklerdendir. Düzaba Yaylasında bulunan Güç Taşı yıl boyu yüzlerce ümitsize ve çocuğu olmayanlara ümit vermektedir. Ericek Yaylası 100 dönümlük bir alana sahip olup Kumru’ya uzaklık 7 kilometre kadardır. Son zamanlarda turizm açısından resmi çalışmalar başlamıştır. Küşnefak Kayası civarı ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sit alanı haline getirilmiştir.
Erçallar Uygur Evi ve Erçallar Kültür Sarayında ayda bir kez “Kumru Geceleri” adı altında yörenin kültürüne uygun eğlence geceleri düzenlenmektedir. İş Adamı İsmet Erçal tarafından Özelde Kumru ve Genelde her açıdan kişisel ve çok zengin bir müze oluşturulmuştur.
Kumru – Fatsa arası yol çalışmaları son bulmuş ve tüm köy yolları asfaltlanmaya başlanmıştır. Fizme ve Yukarıdamlalı Belediyeleri olarak iki belde belediyesi bulunan Kumru’da Abdi Hoca (Abdurrahman Hilmi Bilici)’nin kabri en çok ziyaret edilen yerlerdendir. Çok sayıda şifalı suyu bulunan Kumru’da Son çalışmalarla sıcak suların olduğu da görülmüştür. Fizme ve Yukarıdamlalı toprakları okunmuş inancıyla davul girmeyen yerleşim yerleridir.
Kaldırım çalışmaları ve sokakların ışıklandırılması ile Kumru yakın bir zamanda Kumru-Niksar yolunun da faaliyete girmesi ile olması gereken yere hızla ilerlemektedir.
KUMRU ÖĞRETMENEVİ VE AKŞAMSANAT OKULU MÜDÜRLÜĞÜ
Kumru İlçesinde Öğretmenevi 1989 yılında Kumru Belediye Sarayının ikinci katında 240m2 alanda açılmıştır. O günden bu yana 2 odada 10 yatakla hizmet vermiştir. 2005 yılında yönetim ve denetimin yoğun çabaları sonucu Ak Parti Grup Başkanvekili ve Ordu Millet Vekili Eyüp Fatsa’nın katkıları ile Belediye Sarayının 5. katında 24 Kasım 2006 Öğretmenler Gününde yeni hizmet alanı muhteşem bir törenle açılarak hizmet vermeye başlamıştır.
24 saat sıcak suları akan 7 modern tek ve çift kişilik odalarda bulunan 14 yatak kapasitesi bulunan Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü, sadece üye öğretmenlere değil kamu kurumlarına ve her türlü misafire hizmet vermektedir.
600m2 alana sahip olan Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü lokal bölümü sigaralı ve sigarasız oyun salonları bulunmaktadır. Ayrıca Kütüphane ve Bilgisayar odası mevcut olan Öğretmen evinde bir de kafeterya birimi yer almaktadır.
Kumru Belediyesi tarafından tahsis edilen öğretmenevi misafir ağırlama yönünden ilçede çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Tüm yatak odalarında son derece modern duş kabinleri ww’ler yer almaktadır.
Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürü olarak Bekir AKKAYA ve Müdür Yardımcısı olarak Adem Şahin idareci olarak görev yapmakta olup 1 adet SSK’lı işçi ile birlikte toplam 2 personel bulunmaktadır.
Yeni açılan hizmet binasında şimdilik hiç bilgisayar bulunmamakta ve acilen bilgisayara ihtiyaç vardır. Ayrıca personel eksikliği dünden bugüne hep bulunmaktadır.
Yeni açılan hizmet binası nedeniyle bugüne kadar yapılan işler nedeniyle yeni alınan malzemeler dahil toplam 125.000YTL harcanmış olup acil olarak ödenmesi gereken 25.000YTL borç bulunmaktadır.
KAYNAK BİLGİLER VE TÜM FOTOĞRAFLAR Bekir Akkaya
HAZIRLAYAN: Bekir AKKAYA Kumru Öğretmenevi ve ASO Müdürü
Kumru Sitesi -2002-© http://www.kumru.org
ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİ’nde Bekir AKKAYA imzası ile 18 Ocak 2007 tarihinde yayımlanan Fotoğraflar
BEKİR AKKAYA
Kumru İlçesi ve Kumru Öğretmenevi Tanıtımı (ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİNDEN) (38 FOTOĞRAF)
Bu tanıtım yazısı ÖĞRETMENEVLERİ DERGİSİ’nde Bekir AKKAYA imzası ile çok sayıda fotoğrafla 18 Ocak 2007 tarihinde yayımlanmıştır.
Kumru’nun Tarihi, Turizm ve Kumru Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Tanıtımı
Tarihi ve Özellikleri
Orta Karadeniz Bölgesi’nde, Ordu İline bağlı bir ilçe olan Kumru, doğusunda Korgan batısında Akkuş, kuzeyinde Fatsa, kuzeybatısında Ünye ve güneyinde Niksar ilçeleri ile çevrilidir. İlçe toprakları dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlçe topraklarının güneyini Canik Dağları engebelendirir. Elekçi Deresi ve kolları bu dağları derin biçimde parçalamıştır. Canik Dağlarının vadileri arasında
14 Aralık 2022
Fizme Alimleri Anma Proğramı -2009
Fizme Alimleri Anma Proğramı -2009
6 Haziran 2022
Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!
Kaynak : Yazarı belli değil…
Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!
1 Haziran 2022
Kumru Öğretmenevi Açılışımız 2006 yılında gerçekleşmişti. İşte o davetiye
Kumru Öğretmenevi Açılışımız 2006 yılında gerçekleşmişti. İşte o davetiye
25 Mayıs 2022
Kumru İlçesi Evliyaları ve Abdi Hoca Destanı /Bekir AKKAYA
Yazımızla İlgili Açıklama:
Kumru İlçesi Evliyaları İlk olarak Ordu Haber Gazetesi - Mart-1998 tarihli sayısında Bekir Akkaya imzası ile yayımlanmış olup yazımız daha sonra Provizyon Gazetesi’nin 5 Kasım 2004 tarihli sayısında güncellenerek tekraren okuyuculara ulaştırılmıştır.
14 Kasım 2004 tarihinde Kenthaber Kültür ve Haber Sitesinde http://www.kenthaber.com/karadeniz/ordu/kumru/Haber/Genel/Normal/kumru-evliyalari/012a012f-8d24-4cf9-a1be-d81c96706d35 adresinde tekrar yayımlanmış olup yazının altında onlarca yorum yapılmıştır. Daha sonraları yayın hayatına son veren Kenthaber internet sayfasında bulunan yazı ve bir kısım
yorumlara https://bekirakkaya.wordpress.com/category/bekir-akkaya-arastirmalari/page/7/ adresinden ulaşmak mümkündür.Yine bu yazımız kaynak belirtilerek tamamı “Türkiye Evliyaları” kitabında yer almıştır. Şu anda ise bir çok internet sayfasında yazımız orijinal haliyle bulunmakta olup bu yazımızda daha önceki yazılarımızda yer almayan “Abdi Hoca Destanı”nın tamamını yazımız içerisine ilave etmiş bulunmaktayız.
Bekir AKKAYA /Vav Bilgi
KUMRU EVLİYALARI
A- EVLİYA NEDİR? YA DA ORDU EVLİYALARI KİTABI ÜZERİNE :
EVLİYA: Veliler. Velayet ve keramet sahibi. Allah'a yakın adam, iyi ahlak sahibi. KERAMET: Evliyadan sadır olan harikulade hal. (1)
EVLİYA VELİ: Tasavvufta, velayet (ermişlik) makamına ulaşan kimsenin Çoğul şekli evliyadır. Allah'ın dost ve sevgili kulu.
KERAMET: Allanın veli kullarının gösterdiği olağanüstü haller. Veliyi veli kılan onun keramet göstermesi değil, Islamın kurallarını uygun olarak yaşamasıdır. (2)
Sözcüklerden anladığımız kadarıyla Evliya; Hayatını, nefsinin arzularını yok etmeye çalışarak ibadetle geçiren; kendisinde gayb-den haber verme, halleri keşfetme gibi olağanüstü haller zuhur ettiğine inanılan, keramet sahibi olduğu kabul edilen ermiş kişilere EVLİYA denilir,
Evliya, Velinin çoğulu yani cem'idir. Veli, Kur'an'daki anlamıyla Allah'ın dostu, sevgili kulu demektir.
Yine sözcüklerden anladığımız kadarıyla, Keramet evliyadan ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Evliya için, zaman ve mekana göre, bir çok keramet söz konusu Alabilir, Ancak kerametini açıklamamış nice evliyalar vardır ki, biz bunların kim olduklarını bilemeyiz, Keramet haktır, doğrudur. Fakat, evliya için keramet bir hedef yani gaye değildir. Mutasavvuflara göre, evliyanın kerametini gizlemesi esastır.
Halkımız, hakkında sadece duyduğu menkıbelere göre bilgi sahibi olduğu bu kişilerin kabirlerini, türbe veya makamlarını ziyaret ederek, onların ruhaniyetlerinden yardım dilemek suretiyle, manevi bir tatmine kavuşurlar. (3)
"ORDU EVLİYALARI" KİTABI ÜZERİNE
Sayın Nuri Kahraman Bey'in Başkanlığını yaptığı, Ordu Ensar Vakf’ının çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil. Gerek düzenlediği "Pilav Günleri" ile, gerekse çıkardığı dergi ve kitaplarla ve diğer etkinlikleri ile, vakıf, Ordu'nun göz bebeği' 11.si şu anda yapılan ramazan ayında devam eden “Kitap Günleri” halen devam etmektedir.
Ordu Essar vakfının düzenlediği 1996 yılındaki Ordu İmam-Hatip Lisesi Mezunlarını bir araya getirmek maksadı ile yapılan "Pilav günü"ne ben de katıldım. İşte bu esnada elime vakfın çıkardığı bir kitap geçti. Kitap, ORDUNUN TARİH BABASI" diye bilinen, Üstat Sıtkı Çebi'nindir. Ensar Vakfı tarafından basılmış büyük bir araştırma ürünü olduğu, kitabı okuyanlar' anlayacaklardır. Kitabı okuyunca bilmediğim, duymadığım bir çok evliyanın Ordu toprakları içerisinde de bulunduğunu Öğrendim. Ancak, kitabı okuyunca üzüldüm de. Çünkü merkez dahil Ordu'nun on dokuz ilçesi mevcut, ilçelerin bir çoğunda evliya olduğu zikrediliyor. Ancak, Kumru ilçesinde hiç bir evliyadan söz edilmiyor. Oysa, diğer ilçelerde olduğu gibi Kumru'da da evliyanın olduğu yöre halkı tarafından bilinmektedir.
ORDU'NUN TARİH BABASI-ARAŞTIR-MACI- YAZAR Muhterem SITKI CEBİ, Ordu Haber Gazetesi'nin 4. sayısında bizim bu ifadelerimizi doğrular nitelikte bilgiler veriyor. Ve şöyle diyor: "Henüz ulaşamadığını bazı evliyalar var, bunu da kitap çıktıktan sonra Öğrendim. İkinci baskıda bunları gözden ge-çireçeğim." Yine aynı
Sıtkı Çebi Araştırmacı-Yazar Fotoğraf : https://www.haberler.com/ |
söyleşide Üstad Sıtkı Çebi: “-Karadeniz’de türbe şekli yapı geleneği yok. Kabirleri türbe şeklinde örtmekten ziyade, çoklukla etrafını 1 veya 1.5 metre yüksekliğinde aralıklı tahta perde ile çevirmenin tercih edildiğini, kubbeli yapıların yakın tarihten itibaren yapılmaya başlandığını, söylüyor.(4) Bu ifadeler de Kumru'da çok sayıda evliya olduğunu bize gösteriyor.
B- KUMRU EVLİYALARI
KUMRU İLÇESİNDE EVLİYA VAR!
Bizim araştırmalarımıza göre Kumru İlçesinde evliya var. Hem de çok fazla. Aslında başlı başına araştırmaya değer bir konu. Üstat Sıtkı Çebi'nin ifadelerinden anlaşılacağı gibi, sağlığında evliyalığı kesin olarak bilinen büyük zatların kabirleri bile normal kabir konumunda. Bu tür kabirlerde, diğer kabirlerden değişik tarz sadece (fıraktu denilen) ağaçlarla çevrili olması. Halkın da buraları sık sık ziyaret etmesi olarak söylenebilir. Ancak, bu zatlarla ilgili halkın dilinde bir çok olağanüstü olayların anlatılır olması, kabirlerde yatan kişinin Allah dostu biri olması gerçeğini ortaya koyuyor.
Kumru İlçesi Evliyaları ve Nerede Oldukları
Kurmru İlçesi’nde ve köylerinde evliya olarak bilinen yerleri sıralamamız gerekirse, benim şahsen tespit edebildiklerim şunlardır
1-Ezetlü Evliyası (Aşağıdamlalı)
2. Büyüktepe Evliyası (Balı)
3. Isıtma Evliyası (Akçadere)
4. Mezarlık Yanı Evliyası (Çatılı)
5. Tuzak Evliyası (Çatılı]
6. Okçulu Evliyası (Çatılı)
7. Boğaz Evliyası (Çatılı)
8. Pistan Evliyası (Çatılı)
9. Karın Evliyası (Derbent)
10.Hıcılık Evliyası (Derbent)
11. Karortmen Evliyası (Derbent)
12. Erene Düzü Evliyası (Divanitürk)
13. Boğmaca Evliyası (Duman)
14. Deli Kız Evliyası (Esence-Pencik]
I5.Garibler Evliyası (Eskiçok Değirmen)
16. Kepez Evliyası (Ortca)
17. Dikmen Evliyası (Gökçeli)
18, Şehitler Evliyası (Gökçeli)
19. Karaavu Evliyası (Güneycik)
20. Hatip Evliyası ' (GÜneycik)
21. Karacalar Evliyası
22. Büyüker Evliyası (Konaklı)
23. Hıdırcık Evliyası (Konaklı)
24. Dörek Evliyası (Ortaca)
25. Tekke Evliyası (Şenyurt)
26. Tekke Yalın Evliyası (Tekke Köy)
27. Aşağıalan Evliyası (Yalnızdam)
28i. Çetir (Çiz) Evliyası (Güneycik)
29. Hacıveli Evliyası (Divani Kayabaşısı)
30. Abak Evliyası (Divani) vs.
Köylerle birlikte evliyaların isimlerini zikretmeye çalıştık. Burada bilgilerini yazamadığım Fizme Köyü’nde, her kabristanlıkta sayısız evliya menkıbeleri mevcut ki inşallah ileriki zamanlarda birileri araştırır ortaya koyar İnanın dinlediklerim başlı başına bir kitap konusu.
Ayrıca, evliya diye tanınan yatırların dışında, Kumru ve köylerinde kerametleri dilden dile anlatılan tanınmış Allah Dostlarının da sayısız kabirleri mevcut. Bu zatların da hayatları ayrı bir inceleme konusu. Bu kişilerin de kabirleri sık sık halk tarafından ziyaret edilir. Halk onları evliya olarak bilir. Bunların hepsinin isimlerini bu yazımda yazmam biliyorum ki sıkıcı olacak. Konumuza ışık tutması için ve ileride araştırmalara bir iz oluşturması açısından bazı isimleri zikretmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Örneklik açısından bazı isimler şunlardır.
1. Müderris Abdu Hoca (Akçaalantürk)
2. Sülman Efendi (Akçadere)
3. Mırozu Ömer Hoca (Keşlik-Ezetli)
4. Müderris Mehmet Efendi (Keşlik)
5. Abdullahi Meki Hazretleri (Çakıllı)
6. Abdullahi Mekki Hazretlerinin Babası (Dereköy-Yukarıdarmlalı)
7. Müderris Ali Rıza Efendi (Fizme}
8. Kör Hafız (Fizme)
9. Yanaşma Halil Hoca (Işılga) (Balı)
10. Hacı Mehmet Efendi (Balı)
11. Kırca Hoca (Ballık)
12. Koca Hatipler (çatılı)
13. Ehliman Haco (Derbent)
14. Hacel Ali Hoca (Esence - Pencik)
15. Üsin Hoca (Güneycik)
16. Hacı Hasan Sunma (Ortaca)
17.Hatip Hoca (Gümüş) (Konaklı]
18. Sait Hoca (Kovancılı)
19. Paşa Hoca (Küçükakçakese)
20. Hüseyin Nargül Hoca (Şenyurt)
21. Hatip Mehmet (Tekke)
Yusuf Ziya Işık Ordu Müftüsü |
22. Yusuf Ziya Işık (Yeniakçaalan)
23. Şaştım Hoca (Demircili)
24. Ahmet Hoca (Demircili)
25. Abdi Hoca (Fizme)
26. Hamit Hoca Kısık (Tarakçı) (Fizme-Karapınar)
27. Halil Hoca (Tatlıgül) (Çokdeğirmen)
28. Ömer Hoca (Fatsa) (Çokdeğirmen)
29. Kitapcı Mehmet Hoca (Fizme)
30. Abdullah Hoca (Nutkullu Hafız) (Fizme)
31. Mehmet Alkan Hoca (Küçük Hafız) (Fizme) vs.
Evliyalar olarak, Demircili'de Ehliman, Ayvalı'da, Kömerik, yine Ayvalı'da Kayabaşı, Demircili'de karaağu ve yine Demircili'de Üçler Evliyalarını söylemeden geçmemiz mümkün değildir. Konumuza ışık tutması açısından Kumru'da en fazla adından söz edilen Fizmeli Abdi Hocayı tanıtalım.
C- KUMRU EVLİYALARINDAN VE BÜYÜK ALİM Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ]
Fizmeli Abdi Hoca Abdurrahman Hilmi Bilici |
Öğrenimine ilk olarak, şu anda Kumru Merkez camii olarak hizmet veren, Kumru Medresesi’nde başlamıştır. Daha sonra Korgan İlçesinin bugünkü Yeni Pınar (Findekse) Mahallesinde bulunan Sarı Müftü’nün Babası Mustafa Efen-di'den dersler almıştır..
İlme ve öğrenmeye karşı büyük merakı olan Abdi Hoca, ilmini daha da artırmak için Ünye İlçesi’ne gitti. Ünye'de Hacı Yusuf Efendi'den dersler aldı. Abdi Hoca, Ömrünün yirmi yılını ilim öğrenmeye adamıştır.
Daha sonra öğrendiklerini memleketinde öğretebilmek ve insan yetiştirmek amacıyla Kumru'ya gelerek iki yere medrese açmıştır. Birinci medreseyi Kumru'nun Aşağıdamlalı Köyü’nün Çakıllı Mahallesinde (Çakıllı bugün Aşağıdamlalı Köyünden ayrılarak, Kurtuluş Köyü’nün bir mahallesidir. Bugün ise Fizme Beldesi’nin bir mahallesidir.) Diğerini ise, bugün Aşağıdamlalı Köyünün topraklarında bulunan Akdana Mahallesi’nde açmıştır. Açtığı bu medreselerde kırk yıl öğrenci okutarak iki defa icazet vermiştir.
Ünü her tarafa yayılan Abdi Hocaya yaptığı hizmetlerden Ötürü devletçe bir sancak verilmiştir. Bugün bu sancak, halen şu anda Korgan'da ikamet eden torunu Ahmet Bilici'de bulunmaktadır.
Ömrünün (Tamamını ilme ve Öğrenmeye adayan Abdi Hoca 1957 yılında Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) Köyünün. Avdullu Mahallesi’nde vefat etmiştir. Kabri şu anda yeni köy olan Avdullu Köyü’nde bulunmaktadır. Kabri uzak ve yakından sık sık ziyaret edilen Abdi Hoca, bugün de tüm çevre ilçeler tarafından tanınmaktadır. (5)
Abdi Hoca’nın Vefatında Yazılmış Destan
Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ] hakkında halkın dilinde ‘destan’ olarak bilinen Halk Şairi Fizmeli Hüseyin Akan (Alçaco Hafız oğlu Hüseyin tarafından yazılmış destanın tamamını şöyledir.
Dertlilerin dermanına
Bakın mevlanın fermanına
Rüzgar esmiş harmanına
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
Ağlayanlar alırdı derdini
Tutmuş idi sıdk ile dini
Kendisi hem tarikat ehli
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
Yatar yataktan bakıyor
Gözünden kanlı yaş akıyor
Dili durmaz daim okuyor
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
Senin için ağlıyor hava cem alem
Seni methetmeye acizdir dil ile kalem
Yardımcı olsun sana haliku’l- alem
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
957 eylül 24 Salı gecesi (6)
Dünyayı terk eyledi dünya havacesi
Ruhu teslim eyledi o mübarek gecesi
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Ol gece gökte ay yok iken
Gidenler görürdü yolun olsa diken
Haberci gitti elinde ışık yok iken
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Bütün dostları akdanaya geldiler
Ol zatın gittiğini gördüler
Üç alim peşpeşe vefat ettiler
Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan
Yıkayıp kapıya yatırdılar
Bütün halkı merasime getirdiler
Fatiha okuyup ihlas getirdiler
Gitti alimler yıkıldı cahiller
Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan
Tabutundan tutup bismillah dediler
Cümlesi peşine düşüp ağladılar
Peşinden cümlesi el bağladılar
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Vefat edince haber gitti her yere
İki kaza dört nahiye doldu hep bir yere
Namaz kılmak için kondu bir yere
Ağlan efendiler her yere oldu ilan
Senin için umum ihvan kederdedir
Şimdi havacemiz bir avuç kefendedir
O ıssız evler yangı verir gelenlere
Dayanamaz sıfatını görenler
Ne için ağlamasın bu halk niçin
İki yerde medrese okuttu
Bütün malları cihanı tuttu
Şimdi karayeller [karayerler] havacemi yuttu
Niçin ağlamasın bu millet niçin
Kapandı ol zatın kapıları
Issız kaldı hep yapuları
Dindirdi ağrıyan sızıları
Niçin ağlamasın bu millet niçin
Senin için ağladı dağ ile taş
Biz niçin ağlamayalım bugün
Gardaş bizlere durmak geçti yavaş
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Nur idi mubarek zatın gövdesi
Ruhu teslim olana kadar durmadı
Ruhu teslim olunca düştü ciğer kasesi
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Tabutu kaldı millet arasında
Herkes görmek için geldi davasında
Görmek imkan olmadı meclis arasında
Ağlayalım kardeşler akıtalım yaşları
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Cemaatin sayısını ancak allah bilir
Ben sandım ya rabbi dünya hep gelir
Bizim gibi cahiller bu kadar görür
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Tabutunu kimler götürür
Müezzinler hep sala verir
Namazı kılınır hem hatim hem dua edilir
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Cemaat yol vermez görmek için ol zatı
Mübarek sancak üstüde hem adı
Hiçbir cenazede bulunmaz onun tadı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Havam cem gitti ıssız oldu bu yerler
Kayıp oldu ortadan mübarek diller
Ah gitti alimler kaldı cahiller
Neylesin şu dünya neylesin
Dedi bana ağlar dağlar taşlar melekler
Beni ölüyor diye hem melekler
Benim hizmetim var dedi ol zat
Hiç kimseden hizmet ummazdı ilelebet
Ah gitti alimler kaldı cahiller
Sonra kabir başına getirdiler
Onca cemaat görmek için getirdiler
Çoğu görmeden geri döndüler
Hepsi gitti avlayu avlayu
Kabire koyup toprağı çektiler
Baş ucuna bir taş diktiler
Bütün dostları hep gittiler
Hepsi geri döndüler avlayu avlayu
Karıştı topraklara ol nuri mübarek
Yerin mekanını cennet eylesin felek
Şefaatin havacem anca senden dilek
Cemaatin hep gittiler avlayu avlayu
Avlayanları güldüren havacem
Ahiretten bize bildiren havacem
Senin için gündüzlerim gecem
İçimden geçmedi avlayu avlayu
Senin elinden tuttum elinden mübarek
Şeyhim isen eyle bana imdat
Gelir mi daha senin gibi bir zat
İçimden gezdim avlayu avlayu
Oğlu sabriye dört gün sonra
Göçüm gidecek demiş hem buğa
Dört günü tamamdı durmadı
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Ahir nefesinde unutmadı allahı
Ölüyorum korkmayınız vallahi
Çekilip kapuya gidin bir dahi
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Camiler gürleten gitti
Kürsüleri inleten gitti
Cihanın alimi ortadan gitti
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Hey camimiz ulu camimiz
Havace gelecek diye diye sevindirdiniz
Kürsülerde durur daha yeriniz
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Dillerinden ballar akarken
Bütün alem yüzüne bakarken
Şimdi yürekler hep yanarken
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Camileri daha kimler inletir
Vaiz edip halka kimler dinletir
Fizmenin şerefi hep sendedir
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Alametleri hep zahir oldu
Kendi gidip kayıp oldu
Dersine girenler bir lezzet buldu
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Hanelerin ıssız denilir
Geceleri derler namaz kılınır
Alametlerin anca bilinir
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Gündüz gelenlerin geri kaldı
Geceleri ıssız evlerin doldu
Kırklar yediler evinde namaz kıldı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Ol mübarek tenler toprağa kondu
Senin için binbir hatim okundu
Şimdi kabrin ziyaret hak olundu
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Aşık idi havacem cümle alem sana
Yanına gelenlere ederdin dua
Şimdi uğradı havacem sana vefa
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Issız evlerine gelenler bakıyor
Issız durması hocam yürek yakıyor
Bakanların gözlerinden yaşlar akıyor
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Halk toplanır arı çiçekten bal alır
Yaz mevsiminde arı peteğe işler gibi
İşler mi o petek arı söndüğü zaman
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Sabah olup kalktığın zaman
Hanelerine baktığın zaman
Sanırım gelmiştir ahır zaman
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Bahçelerin al çiçek açıyor
Dallarına kuşlar konuyor
Meyvelerinden yiyenler fatiha okuyor
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Gelin tarikatımızdan ayrılmayalım
Başka dallara sarılmayalım
Şeyhimiz gitti diye dağılmayalım
Niçin ağlamasın ihvanlar niçin
Vekil bırakmıştır ona ol felek
Vekildir ol hacı halil dilek
Taş olsun ona yanmayan yürek
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Tarikatların doğru olur sözü
Uyumaz tarikatlı ihvanın gözü
Zikirdir onların hep sözü
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Çok zordur tarikatın cesbi
Uyumaz tarikatın kalbi
Her derde ederler onlar sabrı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Havacem gitti yüreğine ateş bıraktı
Durdukça ol ateş yüreğimi yaktı
Havacemin ismi lisanı kalktı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Kıymetin bildirdi ol zat gidince
Bütün dünya ağladı sen vefat edince
Fetvayı sen verirdin kılı kıldan ince
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Gel şair hüseyin yakma yüreğin
Nedir havacemden dileğin
Yoktur ahiret için bir hazır emeğin
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Fizmeli Halk Şairi Hüseyin Akan (Alçaco) (7)
Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum. Bekir AKKAYA |
Bu Yazıda Yararlandığım Kaynaklar Şunlardır:
1 .Hayat Büyük Türkçe Sözlük. Hayat yayınları -İSTANBUL
2.Risale Masa Ansiklopedisi. Risale Yayınları. Komisyon. İstanbul
3.Ordu Evliyaları. Sıtkı Cebi. Ordu Ensar Vakfı Yayını. Ordu
4. Ordu Haber Gazetesi. Sıtkı Çebi İle Söyleşi -Yıl:1. Sayı:4 Kasım 1997. İstanbul
5. Dünü ve Bugünü ile Korgan, Selim Uzan. Gelişim Matbaacılık. Ankara
6. Babam Kitapcı Mehmet Hoca (Mehmet Akkaya) bana şu bilgileri vermiştir. Bölgemizde üç büyük âlim birer hafta arayla Salı günleri vefat etmişlerdir. 1957 yılının Eylül’ünde bir Salı günü müderris Abdi Hoca [24 Eylül 1957], öbür Salı günü Pencik/Esence’li müderris Hacı Ali Efendi, öbür Salı günü ise Yusuf Işık Efendi (Ordu Müftüsü) ardı ardına vefat etmişlerdir.
7. Halk Şairi Hüseyin Akan. Vicdan Sesi Matbaası, 1958, Samsun.
8.Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum. Bekir AKKAYA |
9. Fotoğraflar Bekir Akkaya’nın aşağıdaki blog ve facebook sayfalarından alınmıştır.
https://bekirakkaya.blogspot.com/
https://kumrubelgesel.blogspot.com/
https://bekirakkaya.wordpress.com/
https://bekirakkaya1.wordpress.com/
https://www.facebook.com/kumruhaber
https://www.facebook.com/kumrulubekir/
Bekir AKKAYA /23.04.2021 /vAv Bilgi
Kumru İlçesi Fotoğraf : Bekir AKKAYA |
----------------------------------------------------------------------------------------