Dünya kurulduğundan bu yana, güçlü insan tanımlaması çok değişiklik göstermiştir. Daha çok vurup kıran, iri yapılı insanlar güçlü olarak tanımlanmıştır. Bunun yanında para ve sermaye sahipleri de hep güçlü olarak gösterilmiştir. Bu gün dahi sermaye güç olarak gösterilse de, korku, endişe ve güvensizliğin bulunduğu yerde güçten söz etmek doğru değildir. Güç gösterisi olarak lanse edilen değerler aslında, yok olma sıkıntısını da beraberine bulundurur. Bu değerlere sahip olanlar ellerindeki güç faktörlerini kaybetme telaşı içersindedirler.
Günümüzde
modern psikoloji, güçlü ve zayıf insanları farklı bir şekilde tanımlar. Bu ise insan
bilincinin gelişimi ile doğrudan ilgilidir.
İnsan bilinci Ken Keyes’ göre yedi basamaktır. Her ne kadar insan
bilincinin bulunduğu noktalar , kişiye göre değişse de, yapılan her basamak
bireyin bulunduğu yeri de çok az yanılma ile belirler. Ken Keyes’e göre, bilinç
merkezleri ya da insanların bulunduğu noktalar üç düşük merkez ve dört yüksek
bilinç merkezleridir. Düşük merkezler;
1. Güvenlik Merkezi, 2. Duygu merkezi, 3. Güç merkezi. Yüksek bilinç merkezleri; 1. Sevgi
Merkezi, 2. Bolluk Merkezi, 3. Bilinçli Farkındalık, 4. Kozmik Bilinç
merkezleridir.
Bu basamakları aşağıdan yukarı olarak düşünürsek, altta olan üç merkezdeki kişilerin özellikleri güçsüz oldukları görülür.
En alt basamakta bulunan 1. sıradaki güvenlik merkezindeki insanların özellikleri şunlardır. Bu basamakta duran insanlar kendilerini güvenlikte kabul etmezler. Hep savunma durumunda bulunurlar. Enerjilerini savunmaya harcarlar. Kendilerinin güvenliği sebebiyle herkesi düşman kabul ederler. Bu insanlar çok yorgundur. Gün boyu uyusalar da dinlenemezler. Bu basamakta duran insanlar çok zayıf ve en alt basamaktaki insanlardır.
2.
basamak olan duygu merkezi de alt basamak olup bu basamakta yer alan insanlarda
zayıf ve çaresiz insanlardır. Bunların en belirgin özellikleri ise; buradaki
insanların hayatı boş görünür. Anlık zevk peşindedirler. Bu basamaktaki
insanlar sürekli kendilerini çevre ile kıyaslarlar. Bunlarda kesinlikle var
olanla yetinme yoktur. Bunlar huzur ve mutluluğa kesinlikle ulaşamazlar.
Alt
basamaklardan üçüncü merdiven olan güç merkezi, diğer iki basamağa göre
yüksektedir. Ancak bu basamakta duran insanlar hep çelişkidedir. Bunlar da
güçsüz insanlardır. Burada bilinç
insanları yönetme, prestij, zenginlik, gurur, statü ve politik güçle meşgul
olur. Bu insanlar çevresine sürekli emreden, insanlara düşüncelerini esrarla
kabul ettirmeye çalışan davranışlar gösterir. Bu insanlar çevresinden sürekli
tepki görür. Ayrıca bu insanlarda sürekli kaybetme korkusu vardır.
Yukarıda
ifade ettiğimiz ilk üç basamak güçsüz ve zayıf insanların özelliklerini ve
davranışlarını göstermektedir. Aslında bu tanımlama ve özellikler tasavvuffta
da söz konusudur. Bütün bunlara rağmen
önemli olan kişinin kendisini nasıl hissettiğidir. Bu basamakları beğenmeyip
kendilerini daha yüksek basamaklarda görmekte mümkündür. Çünkü insan kendini
nasıl hissederse en doğru tanımlama da budur. Yine de biz Ken Keyes’e kulak
verelim.
Ken
Keyes’e göre dört basamak güçlü insanların bulunduğu noktalardır. Eğer
basamakları yukarıya doğru sıralarsak 4. sırada yüksek bilincin 1.si olan sevgi
merkezi bulunur. Bu basamakta bulunan insanlar alt basamaktaki insanlara göre
güçlü, yüksekteki basamaktakilere göre ise alttadır. Bu basamakta bulunan
insanların özellikleri ise, Bu basamaktaki
insanlar başkalarını yargılamaz. İnsanları olduğu gibi kabul eder. Bu
insanların sağlığı ve morali iyidir. Kimseyi düşman olarak görmezler. Herkesi
koşulsuz olarak severler. Buradaki insanlar, insanlardan kaçmazlar. Bu
düzeydeki insanlarda önceki basamaklardaki sorunlar sorun olarak değerlendirilmez.
5.
basamak ise bolluk basamağıdır. Bu basamaktaki insanlar 4. basamağa göre daha
da güçlüdürler. Bu basamakta bulunan insanlar büyük bir bereket ve mutluluk ve
huzur içindedirler. Buradaki insanların hiçbir bağımlılığı yoktur. Bütün
insanları ve olayları buradaki insanlar, mutluluk için gerekli ve cömert
dünyanın bir parçası olarak görür. Güçsüz insanların sorun olarak gördüğü
hiçbir şey buradaki insanlarda hissedilmez.
Basamakların
altıncısı ise bilinçli farkındalık merkezidir. Bu basamak çok güçlü bilinci
bulunan insanların bulunduğu yerdir. Buradaki insanlar da insanları yargılama
ve değerlendirme yoktur. Bu merkeze ulaşanlar yalnız kendilerini gözlerler. Bu
basamakta sosyal roller yerine getirilir. V e hayat bir oyun olarak algılanır.
Bu oyunlar oynanırken incinme ve savunma yoktur. Hayattaki bütün davranışlar
tarafsız bir şekilde sürdürülür.
Son
ve yedinci basamak Kozmik bilinç basamağıdır. Bu en yüksek ve en güçlü
insanların bulunduğu noktadır. Bu durumda kişi her şeyle bir olur. Kişi artık
kendini gözlemez. Beden , zihin, duyu bir bütün olur. Bu kişilerde gözde
perdeler kalkmıştır. Sınır diye bir şey
yoktur. Bu basamaktaki kişiler hiçbir şeyden ayrı değildir. Tasavvufta bu
duruma gelenlerin “ENEL HAK” dedikleri bilinmektedir.
İnsanların
güç anlamında, erdemlilik anlamında hangi noktada bulunduklarını söylemek zor
olsa da modern psikolojinin bazı görüşleri ip uçlarını da vermektedir. Bu
bilime göre güçlü insan, hiçbir şeyin eksikliğini duymayan, kendisine güvenen,
gelecekten korkmayan, hiçbir bağımlılığı olmayan ve gerçek anlamda özgürlüğü
yakalamış insandır. Güçlü insan öfkesini yener. Sevgi doludur. Mutlu ve
başarılıdır. Güçlü insan etrafındakileri etkiler de kimse incinmez. Daha
doğrusu güçlü insan bilgiye sahip olan ve bu bilgileri kendine ve çevresine en
iyi şekilde kırmadan dökmeden suna bilen insandır.
Modern
psikolojiye göre zayıf insan ise; her zaman güçlü görünmeye çalışır. Bu şekilde
zayıflıklarının üstünü örtmeye çalışır. Zayıf insanlar övülmekten son derece
hoşlanır. Hiç dayanamadıkları şey ise eleştiridir zayıf insanların. Güçsüz
insanlara hatalarını kabul ettirmek imkansızdır. Güçsüz insanlar her şeye hakim
olmak, herkes tarafından takdir edilmek, başkalarından sürekli iyi yönlerini
duymak isterler. Sürekli huzursuzluk içersinde yaşadıklarından her yerde
huzursuzluk kaynağı olurlar. Çünkü güçsüz insanlar kıskançtırlar. Güçsüz ve
zayıf insan sık sık öfkeye kapılarak itibarını kaybeder ve kendini küçük
düşürür. Herkesi ve her olayı kişiliğine yönelik bir tehlike olarak görür.
Güçsüz insan ömrü boyu hep hayali düşmanlar üretir ve bunlarla mücadele ile
mutsuz olarak ömrünü bitirir. Güçsüz ve kişiliksiz insanlar para, şöhret, makam
ve sülalelerle öğünür. Her fırsatta bunları gündemde tutar. Ancak bugünkü bilgi
toplumunda hiç etkili olamazlar. Zayıf insanlar başkalarının görüşlerine derhal
karşı çıkarlar. Onlara hiç hak vermezler.
Samuel Smiles’in şu sözü ile yazımızı noktalayalım. “HER ŞEYİN İYİ TARAFINI GÖREBİLMEYİ BİR ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMEK , BİN STERNLİK BİR YILLIK KAZANÇTAN DAHA İYİDİR”
Bekir AKKAYA-KUMRU-OCAK-2001
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...