Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

26 Ağustos 2006

Simyacı’dan Notlar-1/Bekir Akkaya

Çıktığında çok satanların en başında yer alan Özdemir İncenin Türkçe’ye çevirdiği Paulo Coelho’nun “Simyacı” adındaki kitabının 25. baskısını birkaç yıl önce okumuştum. İslam’ın Tasavvuf yönünden habersiz kesimlerce yere göğe sığdırılamayan kitabı dikkatli bir şekilde Okumakla kalmayıp, önemli bulduğum cümleleri not almıştım. İslam Tasavvufunu az çok bilenler kitapta çok enteresan bir durumun olmadığını göreceklerdir. Kitap baştan sona benim anladığım kadarıyla Hıristiyanlığın mistik yönünü hayata yansıtmaya yönelik kaleme alınmış. İslam’ın tasavvuf yönüne ve hayatına yabancı olanlar için kitapta ilginç cümleler mevcut.
Hıristiyanlığı kaynak olarak alan batı kaynaklı bu tür kitaplar önemsenirken, kimsenin aklına İslam’ın Tasavvufla ilgili asıl ötelerin ötesi söylemleri bütün kütüphanelerimizde yüzlerce olduğu halde kimsenin dikkatini çekmiyor. Roman türünden İslam tasavvuf hayatını gerçek hayata yansıtma ve kitaba dönüştürme bizde pek yaygın değil. Gerçek hayattan uzak “veliler -evliyalar kitapları ve filmleri bana göre İslami hayattan çok uzak bir yaşam öneriyor. Söz konusu bu tür yayınlar, tasavvufi hayatının,

25 Ağustos 2006

Ozan Selami'yi Rahmetle Anıyorum!/Bekir Akkaya

1956 yılında Kumru Kadıncık Köyünde doğan, Kumrulu Ozan Selami (Selahattin Sara) 1997 yılında Kumru için yazdığı bir şiirinin son dörtlüğünde "İnsanları güleç yüzlü, Sevgi dolu şirin sözlü, Selami gibi Ozanı, Var bilinmez Yeşil Kumru." Diyordu. Selahattin Sara bundan dört yıl önce genç yaşta vefat etti. Hayatta olduğunda kıymet görmemesinden ve tanınmamasından üzüntü duyduğunu, yazdığı şiirden anlıyoruz.
Selahattin Sara(Ozan Selami) iyi bir dostumdu. İki günde bir, bir araya gelir sohbet ederdik. Gazete ve dergilerde çok sayıda yayınlanmış şiirleri vardı. Yayınlanmamış yüzlerce birbirinden

19 Ağustos 2006

"Bu Külüstür 200 Yapar! "/Bekir AKKAYA

Dünden bugüne hayatın her alanını anlamsız ve basit hale getirirdik. En ciddi işlerimiz bile yalınlaştı. Gülme ile ağlama nasıl anlamını yetirdiyse, ölme ile doğma da aynı derecede yozlaştı ve anlamını yetirdi. Yaşamın tadı ve tuzu kalmadı. Ölümü bile espriye döktük. Bir cenaze ile bir düğünün arasında hiçbir fark yok. Hatta eğlencelerimiz ölümden öncelikli hale geldi. Zoraki cenazelere gidilip, aceleyle kaçma yolları arıyoruz.
Cinayet ve kazalar oranında para hırslarımız ve dünyalık meşgalelerimiz de o derece arttı. Ölen için çok anlamsızca “ölmüş” ifadesi kullanılırken, kendimizle hiçbir bağlantı kurulamaz oldu. Ölüm ve ölenler için ne bir destan ne bir ağıt ne de bir şiir yazma zamanımız var.
Teknoloji, ulaşım ve haberleşme sınırları ortadan kaldırdı. Bizim köy ya da bizim şehir ifadeleri anlam yetirdi. Ani ve anlamsız ölüm hadiseleri yas tutmaları gerekenleri bile kahkahaya boğma gibi bir durum oluşturdu.
Eskiden ölüm düşeyinde olan için “Kur’an” okunur, son sözünün “Lailahe İllallah” demesi için telkin yapılırdı. Şimdi ise “ölüm düşeği” çok zor. “Hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun!” türünden. Parçalanmak ya da yanmak

12 Ağustos 2006

Rızasız Nikah’tan Saadet Olmaz! /Bekir Akkaya


Geçen hafta sizlere Kumru Ziraat Odası’nın üyesi olduğumu ifade etmiştim. Yine ilgili yazıda Ziraat Odalarının 15/5/1957 tarihli ve 6964 sayılı Ziraat Odaları Kanunu ile kurulduğunu, görev ve yetkilerini ayrıntılı bir şekilde ilgili kanundan alarak aynen yazmıştım. Ve yazımın sonunda da “bir çiftçi olarak Kumru Ziraat Odası tarafından bu görev ve yetkilerin ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmediğini öğrenmek istiyorum.” İfadesini kullanmıştım.

Bu hafta Kumru’da en üst düzey Ziraat Odası yöneticisi ile tam olmasa da görüşme imkânımız oldu. İlgili kanunla ifade edilen görev ve yetkiler Kumru’da tam olarak uygulandığını söylemek mümkün değil. Bunu söylerken, Odanın olabilmesi için kurumlar arası zorunlu kanuni işlerden söz etmiyorum. Benim gibi üreticinin “Doğrudan Gelir Desteği” alabilmek için yılda bir kez “çiftçilik belgesi” almak, bunun içinde aidat ödemek zorunda bırakılmam çiftçiye yönelik bir hizmet olamaz.

11 Ağustos 2006

Bitkisel İlaçlar Üzerine /Bekir Akkaya


Geçen hafta Kumru Kınalılar Aile Çay Bahçesi'nde birkaç arkadaşla sohbet ederken "bitkisel ilaçlarla tedavi" özerine epey sohbet yaptık. Hepimizin "Koca Karı İlaçları" diye bildiğimiz tedavi uygulamalarını gizli veya açık bizim yaşıtlarımızdan uygulamayan büyük ihtimal yoktur. Birkaç yıl önce Kumru ve köylerinde bu tür tedavi yöntemlerini ve uygulamalarını araştıran biri olarak ilçemizde halkın birçok hastalık için bu yöntemleri uyguladığını yakinen biliyorum. Bizim bölgemizde birçok ot ve bitki türü orijinal ismi ile farklı olarak bilinse de baharatçılarda aradığınız her türlü malzemeyi bulma imkânımız vardır. Kendi üzerimde bile uygulayıp sonuç aldığım "okuma" ve "otların karışımı" ile yapılan ilaçlar bizim gibi tahsillileri bile hayrete düşürmüştür. Bizden de öte birçok kitapta bitkisel ilaç kullanımının Avrupa'da yasak olmadığını okuduğumda "Bizde neden yasak?" sorusu ister istemez aklımdan geçer.

Murat DEMİR'den

kumru kent anket‏ sitesine
Sayın BEKİR AKKAYA
Anketinize bir gecede 3500 tane başarısız oyu kullanılmış. Sizce böyle bir olasılık varmı? Kumrulu olup bilgisayarı olan o kadar kişi yoktur. Ya anketi doğru dürüst yapın yada ordan kaldırın.
murat demir (deathbluee@hotmail.com)
BİZİM CEVABIMIZ: İLGİLİ SİTELERLE BİZİM HİÇ BİR İLGİMİZ YOKTUR. BEKİR AKKAYA

5 Ağustos 2006

Ziraat Odası Üyesiymişim!/Bekir Akkaya

Babam 96 yaşında vefat etti ve vefatına kadar Kumru Ziraat Odasına üye idi. Babamdan miras olarak ufak arazilerle birlikte birde bana ziraat odası üyeliği kaldı. Bir ara babamın “ ziraat odasına üye olmuyorum ve aidat ta ödemiyorum.” Dediğini adım gibi biliyorum. Hatta çok zaman tüm köydekilerin bu konuyu konuştuklarına çocuk halimle şahit ben, şimdilerde bir ziraat odası üyesiyim.

İşin doğrusu geçen hafta yapılan mitinge ve bu hafta “doğrudan gelir desteği” için müracaata kadar ziraat odasına ne gittim ne de bir eylemlerini biliyordum. İlçe tarım müdürlüğüne gittiğimde ve oradan dosyayı ziraat odasına götürdüğümde bir miktar da üye aidatı ödediğimde asil üye olduğumu öğrendim. Bilgi istediğimde bana “biz bilgi memuru değiliz. Git başka yerlerden öğren” dediler.

1 Ağustos 2006

Muhammet BİLİKCİ'DEN

Hocam merhabalar,

Kumru ilçesi E.Çokdğirmen köyünden Muhammet BİLİKCİ ben,

İstanbulda yaşıyorum, google ve benzer arama motorlarında sık sık taramalar yapıyorum kumru ve kumru ile ilgili sanal ortamda birçok kumru sitesine rastladım ve genellikle sizin öncülüğünüzde ilerlediğini farkettim.
öyle zannediyorum ki sizde bu konuda birşeyler yapmak adına istekli ve arzulusunuz fakat, şuana kadar verim alınabilmiş tutarlı bir site göremedim.

Hocam demek istediğim şu ki birçok alan yerine tek bir alanda birşeşseneiz daha iyi olacak..
Hocam cevabınızı bekliyorum, bu konuda sizin kadr inan bende birşeyler yapmak adına bende istekliyim, arşivimde gerek kumruda gerekse köylerinde çektiğim birçok foto mevcut..

Kısa zamanda cevabınızı bekliyorum..

Saygı ve selamlar..


--------- Muhammet BİLİKCİ
muhammet (muhammetbilikci@gmail.com)