Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

7 Mayıs 2007

Acilde, Beş Gün Beş Gece!/ Bekir Akkaya

Bir çok kitapta kıyamet sahneleri anlatılırken “Mahşer anında hiç bir kimse, hiç bir kimseye yardım edemeyecek ve her kes kendi başının çaresine bakacak” ifadeleri sık sık tekrarlanır. Bu cümleyi yüzlerce kez okuduğum halde gözlerimi yumar fakat bir türlü canlandıramaz ve yaşadıklarımla ilişkilendirir ne anlama geldiğini anladığımı zannederdim. Ve anlamadığı Samsun Tıp Fakültesi Acil bölümünde beş gün beş gece kaldığımda farkına vardım. Büyük ihtimal büyük hastanelerin bu bölümleri 24 saat aralıksız bu şekildedir. Allah kimseyi düşürmesin ama ölümlü insan için son çare olarak sevenleri tarafından ulaştırılan bir yer hastanelerin acil bölümleri.
Siz bulunduğunuz yerlerde sağlık ve sıhhatiniz olduğu sürece gerek olumlu veya olumsuz durumlardayken buralarda emin olun aralıksız bir can pazarı yaşanıyor. Hastalar sedyelerde taşınırken hasta yakınları bütün yıkılmışlıkları ve çaresizlikleri ile doktorlardan bir ümit haberi bekliyor. Ölenler ve taşınanlar yeni gelen ambulanslar kimseyi ilgilendirmiyor.
Herkes şaşkın bakışlarla ve belki de ilk kez hiçliğini , yalnızlığını ve çaresizliğini iliklerine kadar yaşayarak kendi yakını ve canı için göz yaşı döküyor. Bir mahşer anı sahnesi ve kimse kimseyle ilgilenecek ne gücü bulabiliyor ne de parçalanmış cesetleri görebiliyor.
O ana kadar kendilerine göre bir çok güç ve sermaye noktasında yapamayacaklarının olmadığını düşünenler ya da normal yolda yürürken bile bir kimlik
sergilemeye çalışanlar koridorlarda zaman geçtikçe bir derviş kılığına bürünerek ne kadar hiç olduklarının farkına varıyor. Ben şahsen insanların en sağlıklı durumlarında hastanelerin acil bölümlerine turlar düzenleyerek en azından tatillerin bir kısmını buralarda geçirmelerini öneriyorum. Çünkü buralar sanki mahşerin ufak bir görüntüsü ve insan acziyetinin somut göstergesi. Malın mülkün , makam ve mevkiinin hiç para etmediğinin muhteşem bir belgeseli.
Türkiye’de sağlık problemin kendisi hastalıklı. İstenilen düzeye nasıl gelir ve kaç yılda gelir tahmin etmek çok zor. Son zamanlarda yapılan düzenlemeler insanın içini ferahlatsa da yapılması gerekenlerin dahi yapılmaması hastane acillerinde daha da göze çarpıyor. Tüpten zehirlenen ve son derece acil bir vaka olan İbrahim And’ın oğlu ve buna benzer zehirlenmelerde hastaya takılan oksijen aletinin bırakın Samsun Tıp Fakültesini Türkiye’de ikisi Ankara’da birinin de İstanbul’da olmak üzere üç adet olduğunu ilgili bölümden duyarsanız ne düşünürsünüz? Böyle bir acil hastanın ambulansla Ankara ve İstanbul’a yetişmesi için ne yapabilirsiniz? Bu vesile ile İbrahim And ve yakınlarına geçmiş olsun dileklerimi iletirken hastaya da acil şifalar diliyorum.
Ben Samsun Tıp fakültesine Kumru Devlet Hastanesi’nden sevk alarak gittim. Benim yakınım bir yeşil kartlı. Yeşil kart bana göre bir devrim niteliğindedir. Fakir fukaranın beklenenden çok işini görüyor. Hiçbir sağlık güvencesi olmayan vatandaşların bir yıl öncesine kadar yaşadıklarını yaşayan biri olarak yeşil kartlı hastaların mutluluklarını görmeyen varsa söylenecek bir şey olamaz. İhtiyaç olmayanların yeşil kart almaları ise bu yazının konusu değildir. Hatalar ve eksiklikler tüm alanlarda olmasına rağmen bunu genellemekte son derece yanlıştır.
Sağlık her insan için önemlidir. Sağlık Kumru içinde, Fatsa içinde Türkiye içinde önemlidir. Bir doktorun “yeni düzenlemeye göre bazı ilaçları bundan böyle uzman doktor yazmak zorunda. Bulunduğum ilçenin nüfusu 20 bin kadar olmasına rağmen bütün ilaçları hastalar bana getiriyorlar. Gündüz akşama kadar sadece reçete yazsam bitiremiyorum. Bu yüzden gelen hastalara da bakamıyorum” dediğini duyunca kulaklarıma inanamadım. Bir hasta olarak çekine çekine “ Hocam sizden başka bu hastanede başka uzman yok mu?” deyince sanki sorumlu benmişim gibi “ var ama dayısı olan kağıt üzerinde burada gözüküyor, başka ilçelerde görev yapıyorlar” diyerek sevk kağıdımı imzalayıp önüme atınca rüya gördüğümü anladım(!)
İnanın Samsun Tıp Fakültesinin acil bölümünde beş gün beş gece demir oturakların üzerinde otururken buna benzer bir çok kabus ve rüyalar gördüm. Hepside sağlık üzerine ve hepside hastane ve doktorlar üzerine…Ve inanın ki neyin gerçek ve neyin rüya olduğunun hala farkında değilim. Sağlığınıza dikkat edin, Sağlıcakla kalın!
Bekir Akkaya
Yayın Tarihi : 11 Şubat 2006 Cumartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...