13 Mayıs 2010

Kim için çalışmalıyız? /Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK

Bir gün büyük şehirlerimizden birinde gezerken, bazı kavşak noktalarına asılmış bir resim ve altındaki ifade dikkatimi çekti…


Meğerse o yörenin büyük başkanı imiş…

Ne yazıyordu, biliyor musunuz?

-Biz sizin için çalışıyoruz…

Ne anlamlı söz, değil mi? Duygulanmamak elde değil.

Yalnız insan sormadan da edemiyor. Meselâ
halk bir araya gelip şöyle bir ricada bulunsa…

-Bey efendi! Bizim için bu kadar yorulmasanız. Ne olur, istifa edip de biraz dinlenseniz, iyi olmaz mı?

Ne dersiniz, yapar mı?

Hiç sanmam.

Aslında bu tipler, sadece kendileri için çalışır. Bunlar insanı da, şehri de, şehirciliği de, kültürü ve medeniyeti de bilmez. Tek bildikleri, bugün lider olarak gördüğü kişiye, ya da bir partiye kurnazca bağlılıktır. Onun için de her gün şehrin bir tarafını yerli yersiz kazarlar. Mesele, iş yapıyor görünmek…

Bir özellikleri de, kendilerini “vazgeçilmez” olarak görmektir.

Bunları dile getirirken, elbette, hiçbir iş yapmadıklarını söylemek istemiyoruz.

En başta, gelecekte yapılması muhtemel olan pek çok iyi işleri, bir gecekondu zihniyetiyle engellemektedirler. Başkalarına fırsat vermedikleri için de, ortada sadece onların eseri gözükmektedir.

İşin en vahim tarafı da bu olsa gerek!

Halka gelince…

Bu işte onların hiç mi sorumluluğu yok?

Neden yöneticilerden demokratik ve ahlâkî değerler ölçüsünde hesap soramazlar? Neden, bizden olsun da çamurdan olsun, anlayışıyla adam tutarlar?

Hiç bu kafa ile memleketin düzelmesi mümkün mü?

Her şeyden önce, kendi adlarına sorumluluk verirken, ehliyetli ve erdemli kişiler üzerinde fikir birliği etmeleri gerekiyor.

O zaman ilân tahtalarındaki yazı nasıl olur, biliyor musunuz?

-Biz kendi sorumluluklarımızı yerine getirmek için çalışıyoruz.

Öyle ya, herkes kendi sorumluluklarını yerine getirmeye gayret etse, mesele kalmaz.

Yalnız bunun bir kafa ve eğitim meselesi olduğunu unutmamak gerekir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...