İlçemiz Kumru’nun Göç konusunu ele alacağım bu yazı birkaç bölüm
halinde yayınlanacak. Yazımın ilk bölümünde kendimle ilgili bir şeyler
karalamak istiyorum. Daha sonraki
bölümlerde ise “göç olup olmadığı” ele alınarak Kumru’da bazı problemlere
değinilecek. Emeklilerin Kumru’ya gelerek ev aldıkları ve köylere ev yaptıkları
konusu işlenecek. Aydar Yaylaları ile Uzun Gül anlatılarak Kumru İle
karşılaştırmalar yapılacak. Kültürel faaliyetlerin eksikliği irdelenip kamu kurumlarında
çalışanların Fatsa ve Ünye’ye gidiş- gelişler kaleme alınacak. Büyük alış-veriş merkezleri konusunun da
masaya yatırılacağı yazımızda “Ahşap ve tek katlı evlerin yapılması” konusunda
hatırlatmada bulunulacak. Yazımın ilk bölümü olan “Kumru İlçesi ve Ben -1” ile yazımıza başlayalım.
Kumru İlçemizle ilgili kalem oynatmak pek içimden gelmiyor.
Yakın zamanlardan bu yana insan ilişkileri seviyesinin derecesinin düşmesi,
muhabbetlerin “Çeşme başı muhabbeti” seviyesine düşürülmesi “,yetişmiş insanların Kumru’da
bulunmak istememeleri ve hatta Kumru’nun köylerine yerleşmek istemeleri ve
Kumru her gün boşalarak eski canlılığını koruyamaması, ister istemez bizleri de
etkilemektedir. İlçemi ve insanlarını çok
seviyor olsam da bu seviyesizlikten ben de nasiplendim. Biliyorum
ki, bir çok insan da bu tür
olumsuzluklarla karşı karşıya gelmiştir ya da gelmektedir.
İlginç ve izahı bir o kadar kolay seviye olarak çok düşük
derecede bir kumpas yaşadım. Çok basit kişilerin bile hiç düşünmeden
yapabilecekleri ve çevirebilecekleri sıradan bir film içerisinde kendimi
buldum. Filim de zaten benim açımdan
başlamadan bitti.
“Kumru’da infial
uyandırdı, Kumru ayağa kalktı” düzmece ifadeler eşliğinde sıralanan yalanlar
“balon” oldu patladı. Küfür ve hakaret edenlerin ettikleri her kötü fiil ve
yalan suratlarına yapıştı. Her şey alenileşti ve artık biliniyor. Çol çocuğunun
bu durumunu öğrenen onlarca aile bizzat yanıma gelerek bizlerden “özür diledi”
“af istedi.” Düzmecenin, iftiranın ve
kumpasın da bir usulü, bir şekli, bir edep ve ahlakı vardır. Kumpasın
derecesini bu derece aşağılara çekmek en azından seviyeli kumpasçılara bir
ayıptır.
Bana yapılan çirkinliklerin kimler tarafından yapıldığını bu
geçen zaman dilimi
içerisinde ayrıntılı bir şekilde öğrenme fırsatım oldu. Hakkımı helal etmediğimi her vesile ile ifade ediyorum. Asıl benim merak ettiğim, bu olayın tam göbeğinde olan aktörler değildir. Onlarla benim aramda tüm hukuklar açısından “benden yana bir alacaklı durum oluşmuştur” zaten. Bu dünyada bir hesap ve helalleşme olmasa da öbür dünyada kesinlikle elim yakalarında olacaktır. Ancak, durum açıkça ortada iken bu kirli işe alet olan bilerek ve isteyerek bu kirli işin uzağında, yakınında, içinde ya da dışında bulunanlar ve omuz verenler inandıkları “Allah”a ne diyecekler? Oyuna geldiniz/getirildiniz de ne oldu? Sizlere hangi yararı sağladı?
içerisinde ayrıntılı bir şekilde öğrenme fırsatım oldu. Hakkımı helal etmediğimi her vesile ile ifade ediyorum. Asıl benim merak ettiğim, bu olayın tam göbeğinde olan aktörler değildir. Onlarla benim aramda tüm hukuklar açısından “benden yana bir alacaklı durum oluşmuştur” zaten. Bu dünyada bir hesap ve helalleşme olmasa da öbür dünyada kesinlikle elim yakalarında olacaktır. Ancak, durum açıkça ortada iken bu kirli işe alet olan bilerek ve isteyerek bu kirli işin uzağında, yakınında, içinde ya da dışında bulunanlar ve omuz verenler inandıkları “Allah”a ne diyecekler? Oyuna geldiniz/getirildiniz de ne oldu? Sizlere hangi yararı sağladı?
İlahi adaletin gereği “
Yaptıklarınızla yüzleşmeden bu dünyadan da bu Kumru’dan da gidiş yok.” Bak
“yaptıklarınızla yüzleşiyorsunuz” işte. 28 Şubatlarda ulusal bazda “Bin yıl
sürecek” diyenlerin düştükleri durumlar, benim açımdan yerel bazda sizlerin
düştükleri durumlardan farklı değil ve olmayacak. Adaletsizce
yaptıklarınız, hak etmeden elde ettikleriniz ve kimsesizlerden aldıklarınız sizden ve “cinsinizden ve
cibilliyetlerinizden fazlası ile çıkacak.” Bilin ki her zaman ve mekânda bu
dünyada sizleri lanetleyen ve sizlere lanet okuyan birileri var. Birinin olmazsa,
birilerinin bedduası sizlere sirayet edecektir. Ben bu yönde alenen ve açıkça
dua ediyorum.
Kumru’yu seven ve Kumru’da yaşayan biri olarak bu tür yaşayan ölüleri ve cesetleri gördükçe heyecanımı ve hevesimi yetirsem de muhatabımın bunlar olmadığını ve bunlarla ilgili hiçbir kelama gerek bulunmadığının bilincinde olduğumdan sözüm ve düşüncelerim direk siz değerli mükemmel insanlara, dost ve Kumru sevdalılarınadır. Gidicilere ve daha önceden olmayanlara “eli işte gözü oynaşta” olanlar kesinlikle benim açımdan yok hükmündedir.
Anlık hevesler ve günübirlik beraberlikler bizi tatmin etmez. Allah
için doğru bildiğimiz ilkeler ışığında yürür, istersek te Allah’tan isteriz. Kula kulluk
edenlerin ilahları onların olsun. Ekmeği nimet olarak Allah’ın verdiğini
bilir, puta tapanlar gibi ne insanı ne de ekmeği putlaştırmaz sonra da ihtiyaç
halinde ya da ihtiyaç bitince nimetleştirdiklerimizi yemez, üzerine de çöreklenmeyiz.
Nankörlerin bu dünyada da, ahirette de yeri ve son noktası rezilliktir ve
hüsrandır. Kibrin ve gururun abidesi Şeytan bu tür varlıklardan daha namuslu ve
edeplidir. Büyük ihtimal insan olamayan insanların geldiği nokta belki Şeytanı bile
utandırmaktadır.
Ben Kumru’nun çocuğu’yum. Soyağacından
da halis muhlis Türk ve Müslüman olduğumu ve babamın dediklerini devlet babamın
da doğruladığını, kısacası Fizme Karapınar’dan Halil Efendioğullarından Selim
Oğlu Ahmet Oğlu Kitapçı Mehmet Hoca’nın oğluyum.
Devlet memuru olup ta kesintisiz 30 yıldır kendi memleketinde
görev yapan
şanslı insanlardan biriyim. Daha da anlamlısı kendi köyünde ve daha da ötesi Kumru belediye binasında Kumru Öğretmenevi gibi bir yerde 1993 yılından 2010 yılına kadar görev yapmak herkese nasip olmaz. Bütün bunların yanı sıra tüm okullarda görev yapmam Kumru merkezde ve köyüm Fizme Karapınar’da oturmam bana çok büyük faydalar sağlamıştır. Yüzlerce insanlarla tanışmam ve yüzlerce insana bir şekilde hizmette bulunmamın yurdun her yanında karşılaştığım güzel insanların bana karşı muhabbetlerine neden olmaktadır.
şanslı insanlardan biriyim. Daha da anlamlısı kendi köyünde ve daha da ötesi Kumru belediye binasında Kumru Öğretmenevi gibi bir yerde 1993 yılından 2010 yılına kadar görev yapmak herkese nasip olmaz. Bütün bunların yanı sıra tüm okullarda görev yapmam Kumru merkezde ve köyüm Fizme Karapınar’da oturmam bana çok büyük faydalar sağlamıştır. Yüzlerce insanlarla tanışmam ve yüzlerce insana bir şekilde hizmette bulunmamın yurdun her yanında karşılaştığım güzel insanların bana karşı muhabbetlerine neden olmaktadır.
İtibarımı zedelemek isteyenler annemin cenazesinde yoktular.
Gelmediler/ gelemediler. İtibarımı
zedelemek isteyenleri oğlumun düğününe bilinçli davet etmedim. Davet
ettiklerimden İştirak etmeyen hiç kalmadı. Cenazeme de düğünüme de katılan tüm insanlardan
Allah razı olsun.
Etkisiz elemanlar her
yerde etkisiz. Nasipsizler her yer ve mekânda nasipsiz. Ben şahsen bazı şeyleri
yaşadım ve bitti. Hepsi bu. Bundan sonra “Allah’ın sevmediğini yapanlar
düşünsün.” “Hak” haktır ve mutlak iadesi , şarttır.
1967 yılında Aşağıdamlalı – Ecelli okulunda başladığım ilkokul
serüvenim 2017 yılına kadar sürdü. Yedi yılı çocukluğuma sayarsak ben Kumru’nun
50 yılının her yönünü bilen birisiyim. Devlet memurluğu görevimin de 30 yılını
hiçbir yere gitmeden Kumru’da geçirmiş çok şanslı insanlardanım.
Dünden bugüne yazmak istediğim çok şey var. Yazdıklarım ve
yayınladıklarım dışında emin olun Kumru’ya dair sadece basılmayı bekleyen 750
sayfalık hazır kitap taslağı elimin altında bulunmaktadır. Basılmasında hiçbir
mani olmasa da şimdilik rafa kaldırdım.
Kumruyu seviyorum. Ancak Kumru’dan hiçbir beklentimde yoktur.
Annemin ve babamın yattığı bu topraklar benim için çok kıymetlidir. Bu toprağın
çocuğuyum. Anneme, babama ve çevreme borcum var. Yıllarca devlet parası ile
okumuş birisiyim. Devletime de borcum var. Ve insana hizmet etmek, çevreye
faydalı olmak ve güzelleştirmek bir ibadettir. Buna inanıyorum.
Bundan sonraki yazımız (https://www.facebook.com/kumrumanset/) internet sitesinin “Kumru’da Göç Anketi” haberi
ve altında yapılan yorumlara katkı olması açısından kaleme alındı.
Haydi, hep birlikte
“Kumru’da Göç Var mı? Yok mu?” sorusuna cevap aramaya başlayalım. Göç varsa da,
yoksa da birlikte düşünmeye değer buluyorum.
Yazımızın devamında buluşmak ümidiyle…
Kumru’dan sevgi ve selamlar.
Bekir AKKAYA /03.03.2018/KUMRU
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©©
Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...