Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

9 Aralık 2020

Toprak Bizi Çağırıyor /Bekir AKKAYA

Zaman zaman aşırı bir şekilde hüzünlenirim.  Kendimi çaresiz, yalnız ve kimsesiz hissederim.

         Bugünlerde yine öyleyim. Kimsesiz, yalnız ve şaşkın…

         İsmini hatırlayamadığım bir şair şöyle diyor;

         “Hüzünlüdür benim gönlüm bütün gün, Gün neylesin içime dolmuş hüzün.”

         Bugünlerde bir türlü anlayamadığım bir anlamsızlık ve sıkıntı var üzerimde. İki gün önce kendimin de koyulacağı Fizme/Dikmeci mezarlığına uğradım. Fırsat buldukça hep ziyaret ederim zaten.

         Dikmeci mezarlığı büyük bir mezarlık. Çok sayıda mezarın dikili taşı bile kalmamış. Annemin söylediğine göre buraya “Garipler Mezarlığı”

denilirmiş. Benim annem ve babam da buradalar. Yanlarına gittiklerimde benimle hiçbir irtibatları yok. Annem ve babamla birlikte Karapınar Mahallesinde benim tanıdığım yüzlerce insan buradalar. Yaşarken birbirlerine kurşun sıkanlar bile iç içe yatıyorlar. Kimse kimseye “öte git” bile demiyor, belki de diyemiyor. Baş yanlarındaki taşları duranların, vefat tarihlerine bakıldığında ortalama yaşları 50’yi geçmiyor. Benim yaşım şu anda 60 ki, ben bu ortalamayı çoktan aşmışım.

         2020 yılında çok sayıda sevdiklerimi kaybettim. Bu vefatlar bildiğimiz hastalıklarla olan ölümler değil.

 Mesela bacanağım Fahri Aydına bu yıl vefat etti. Hiçbir hastalığı da yoktu. Balduzum vefat ettiği gün hastanede idi. Vefatını haber vermek için epey zorlandık. Bacanağım Fahri Aydına abdest alırken ayağı kayıp düştüğünde öldü.  Günlük dertleşir ve konuşurduk. Çok planları ve hayalleri vardı. Öldüğünü duyunca irkildim ve büyük şok geçirdim. Hayatı ve hikayesi yazılsa roman olur.

Geçen yıl teyzemin oğlu Yunus Çaya vefat etti. Günlük bir araya gelir dertleşirdik. Benim hastalığımda her gün hastaneye ziyaretime geldi. Beni vefat edecek diye korkar ve üzülürdü. Kendisinin ve bizlerin aniden öğrendiği hastalığı iki ay sürdü. Yatağa düşmeden Samsun Tıp Fakültesi’ne gidiş ve ardında hastanede vefat. Birçok konularda birçok insanlardan dertliydi. Söylemlerinde de yüzde yüz haklıydı. Haklılık ve haksızlık durumu vefatımız kadar anlamlı olamaz oysa. Huzurunuz bozuluyorsa haklılık ve haksızlık aynı kapıya çıkar oysa…

Çocukluğumuz dâhil fırsatını bulduğumuz her zaman diliminde beraber olduğumuz savcımız Zülkarneyn Kısık on gün önce vefat etti. Neşeli, sağlıklı ve huzur dolu bir kardeşimizdi. Her gün olmasa da haftada bir kez telefonla görüşürdük. İnternette paylaşımlarıma ara vermiştim. Vefatından 10 gün önce “paylaşımlarıma ara vermememi” söylemişti. Üç ay önce gittiğim İstanbul’da uzun konuşmalarımız oldu. Hatta Koronayı da epey konuştuk ve yorumlar yaptık. Ek kararname ile yer değişikliğini anlatması üzerine “emekli ol, bırak görevi” dediğimde düşündüğünü söylemişti.

31 Ekimde yazışmalarımız oldu ve ardından irtibatımız kesildi. Benim özelime en son gönderdiği 31 Ekimde Peygamberimizin Hayatını içeren uzun bir konuşmayı göndermişti. O günden sonra daha görüşemedik.  

Covid-19 nedeniyle hastaneye yattığını Mustafa Çaya kardeşimden ve İdris Bilgü Ağabey’den üç gün sonra öğrendim.

Savcımızın ağabeyi Harun Kısık Covid hastası oluyor. Hastaneye yatırmak için savcımız Zülkarneyn Kısık devreye giriyor. Ağabeyini hastaneye yatırdıktan hemen sonra kendisi de Koronaya yakalanıyor. Ve kendisini de bir başka hastaneye yatırıyorlar. İki kardeş başka hastanelerde yoğun bakımda tedavi altına alınıyor. Sonuç 10 gün önce savcımız Zülkarneyn Kısık ve bugünde kardeşi ağabeyi Harun Kısık vefat ediyor.

Harun Kısık ağabey de kardeşi Zülkarneyn Kısık Kadar çok kıymetli insandı. Allah her ikisine rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.

İlginç değil mi iki kardeşin on gün ara ile Covid-19 hastalığından vefat etmeleri? İlginç değil mi bacanağım Fahri Aydına’nın, hanımı hastanede iken ayağının kayıp vefat etmesi?

Bu tür ilginçlikler hep vardı ve var olacak. Ateş düştüğü yeri yaktığı için bun durumları bizler pek hissedemiyoruz. Şu anda ne acılar var, ne garip olaylar var. Şu anda binlerce insan hastane köşelerinde bunları yaşıyor. Allah hepsine yardımcı olsun.

Bu durumlar biz hayatta olanlara büyük bir ders olmalı aslında. Bütün hayatımızı insanları incitmeme üzerine kurmalı ve insanın her şeyden değerli olduğu gerçeği  akıldan hiç çıkarılmamalı

Hem inciniyoruz ve hem de incitiyoruz. Bilerek ya da bilmeyerek bunu yapıyoruz. Yaptıklarımız mal için ise hiç kimse öte tarafa hiçbir şey götürmediği bir vakıa. Haklı olmak zorunda değiliz. Karşımızdakiler mutlu olacaksa biz haksız olsak ne kaybederiz.

İnsan vefat edince onun yaşadığını belli eden tek iz ve emare başında yazılmış taştır. Bu taşta belli zaman sonra kaybolmaktadır.  Bugün vefat edenlerin mezarları iki yüz sene sonra kendiliğinden yok olacaktır. Kendinizin heykelini yapsanız ya da mumyalatsanız dahi bu siz değilsiniz. Ne yaparsanız yapın bu dünya gelip geçici kısa dönem içerisinde verilen süre içerisinde ruhla cesedin birlikte acı ya da tatlı bir oyalanmalarından ibarettir. En büyük zaafımız bu hayatı gerçek ve dünyayı baki zannederek çevremize ölümsüz bir dünyada hep baki kalacakmışız gibi davranma hatasına düşmekteyiz.

Ölüm gerçek ve kaçınılması imkansız bir hadise.

İnsan hariciden bütün varlıklar orijinal hali ile dünyadaki ömürlerini tamamlarken, insan denen mükemmel varlık ise huzursuz, doyumsuz, şükürsüz kısacık ömrünü hiç arzu edilmeyen bir şekilde sonlandırmaktadır. Küsülü olanlar barışsın. Dargın olanlar bu anlamsız davranışları çöpe atsın. Bu salgın dönemi bizi akıllandırmayacaksa başka bir zaman hiç olmaz. Görüşmediklerimize, küstüklerimize, dargın olduklarımıza bir “ALO” demek hepimize büyük bir sermaye olacaktır. Benimle küs olan varsa ben hazırım. Ya sizler de bir düşünün ve küskün olanlarınıza bir “ALO” deyin. Kimin sabaha sağ çıkacağı belli değil. En büyük sermayemiz vicdanımız. Hadi bundan sonra biraz da vicdanımızın sesine kulak verelim…

“Allah’tan geldik Allah’a gideceğiz.

İnsan için huzur Allah’ın istediği gibi yaşamaktan geçiyor. Gerisi boş vesselam…

Bekir Akkaya/09.12.2020/https://bekirakkaya.blogspot.com/ KUMRU

............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...