Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

20 Kasım 2024

BİZ DE VARIZ OYUNU /2003/ Bekir AKKAYA

Okuyucuya Not : Bu yazı 2003 yılında yayımlanmıştır

Hocaya sormuşlar : - Hocam cenaze götürürken tabutun neresinde bulunmak daha iyidir? Hoca : - Tabutun içersinde bulunmayın da neresinde olursanız olun." diye cevap vermiş.

Aynı soru tiyatro için sorulsa ne cevap verilebilir acaba! Oyunculuk mu? Yoksa izleyicilik mi? Ya da o sahneden ve salondan uzak durmak mı?

Aynı soru şöyle de sorulabilir. Ev denilen yapının içinde mi, dışında mı olmak gerekiyor? Ya da dünyanın, yani şu yaşadığımız gezegenin içinde mi, dışında mı bulunmak gerekiyor? Eğer  yaşamdan söz ediyorsanız ve bu yaşamı devam ettirmek istiyorsanız tiyatroda ya salonu, ya da sahneyi

tercih edeceksiniz. Hangi bölümde bulunursanız bulunun tiyatro çatısı içersinde bulunmaya mecbursunuz. Bu durum ev için de, dünya için de geçerli bir kuraldır.

Peki tiyatro binasında ben nerdeyim?

Dedik ya biz yerimizi biliriz. Bizim yerimiz izleyici bölümü olup, babamdan kalma benim koltuk, ona babasından kalmış. Ben kendimi bildiğimden bu yana hep babamın yanında oldum. Sahnede oyunlar oynanır, babam bana oyunun inceliklerini anlatırdı. Şimdi de ben benim çocuklara aynı incelikleri anlatıyorum. O da tabi ki kendi çocuğuna anlatacak.Oyuncular ve oyunlar değişir de izleyici bölümünde sözünü ettiğimiz gelenek değişmez. Üstatlar önde olur hep. Hiç kimse bu durumdan da rahatsız değildir. Zaten izleyicilik sabır ve dikkat ister. Ve zor iştir. Kendine sahip olamayan, sahnedeki olan akıl dışı durum ve davranışlara katlanamayan, iradesi zayıf olan, hissi, nefsi tavır ve davranışlarda bulunan kişilerin izleyici olması mümkün değildir.

Tiyatroda sahne ve salon işlev açısından tam birbirlerinin tersi bir durum sergiler. Salon sesiz, sahne o kadar hareketli ve gürültülüdür. Sahnede aniden bir kedi veya fare görülebilir. Yada bir eşek anırabilir. Aniden bir ağlama veya uluma duyulabilir. Hiç olmaması gereken davranışlar, içkiler, meyhaneler, sigaralar ve her türlü içecekler içilebilir. Biri dolandırılabilir, biri bir kuyuyu veya suyu hortumlayabilir. Yani sahnede her şey oyunun konusuna göre işlenebilir. Bu durumda izleyici son derece ve sabırla sonu beklemek zorundadır. İzleyicilik kimilerine göre basit gözükse de, oyuncular da bütün yaptıklarını izleyicilere yapar. Yine de insanlar ne hikmetse hep oyuncu olmak isterler. Görüntüde de olsa sahne caziptir. Ve herkes oraya yönelir.

Aslında oyuncu olmak ta emek ister. Her önüne gelen de oyuncu olamaz. Allah vergisinin yanında oyuncu olmak için kendini geliştirmek ve çalışmak gerekir.

Genelde izleyiciler, tiyatroda deneyimli kişilerden oluşur. İzleyici bölümünde en ön koltuklar emekli oyunculara aittir. Ve onlar da bu şekilde izleyici bölümüne alınırlar.

Oyun oynamak için her türlü malzeme kullanılabilir. Malzemelerin çokluğu oyunun da kalitesini artırır. Oyunun kalitesine ve konusuna göre dünyada var olan canlı cansız, iyi - kötü ne varsa sahne malzemesidir. Sahnede bir çivinin, bir üç kağıtçının yeri vardır. Bir hırsız, bir şerefsiz sahne ve oyun için gereklidir.

Aslında tiyatroyu seviyorsanız bir şey olmaya karar vermek zorundasınız. İzleyicilik mi? Yoksa oyunculuk mu? Yardımcı malzemeler olmak sizin elinizde. Ya da araç gereç. İsterseniz izleyici bölümünde bir temizlikçi. Tercih sizin. Bu sizin çalışmanıza ve de yeteneğinize bağlı bir şeydir.

Tiyatroda her şey olur ama, oyun için de oyun olmaz. Olursa ne olur, o iş gerçek anlamda tiyatro oyunu olmaz. Herkes yerini ve konumunu bilecek. Kedi maymunluğa, fare aslanlığa soyunmayacak. Tiyatroda ahenk olacak. Önceden koyulan kurallar hiç noksansız işleyecek. Tiyatrodan yoksun ve gerçeğin farkında olmayanlar olumsuz gelen seslere, ya da davranışlara bir anlam veremiyorsa da zamanla sonucu bekleyecek.

Tiyatrodan zevk almak bir birikim işidir. Sonradan bu birikim elde edilmez. Hayatı mutlu ve huzurlu yaşamak bulunduğunuz konumla orantılı. Değerler ve düşünceler çevre tiyatroların etkisiyle oluşur. Canlılık ve heyecan tiyatroda en önemli unsurdur. Yaşama sevinci, ya da paylaşım. Toplu yaşama, toplu oyun ve uyum. Karmakarışık gibi gözüken davranışlardan ders çıkarma. Ne fazla ne eksik.

Hayatta var olan tüm unsurlar tiyatroda mevcuttur. Haset ve kıskançlık. Oynarken öğrenme, pişme gerçeğe yönelme. Ana unsur insan ve mutluluk. Nefis terbiyesi hayatı sevme ve insan sevgisi...

Tüm bu yazdıklarımızdan sonra gelin bazı tiyatro salonlarında  amaca uygun olan veya olmayan  oyunlardan bazıları ile ilgili kısa bilgilere birlikte göz atalım.

OYUN 1.  ŞENLİK TE ŞENLİK OYUNU

Bu oyun tüm yörelerde oynanır. Anonimdir. Oyunda asıl amaç yöreyi tanıtmak ve yörede yetişen ürünü pazarlamak, yörenin doğal güzelliklerini turizme açarak halkın refah seviyesini yükseltmektir.

Aslında oyun gerçek manada oynanırsa hedefe de yaklaşmak mümkündür. Ve bir çok yerde bu oyun sayesinde yıl boyu hareket ve maddi ve manevi değer alış - verişi gözlenmektedir.

Oyundan hiç nasibi olmayanlar tarafından da zaman zaman sahnelenen bu oyun bilinçli izleyicileri son derece güldürmektedir. Isparta'da çay festivali, Rize'de gül festivali bunlara örnektir. Ya da Ceviz ağacı bulunmayan yerde ceviz festivali ya da ceviz helvası şenliği, ya da kayabaşında çilek festivali.

Ama ne olursa olsun bir oyundur...Bize yakışan izlemek varsa, çilek ya da helva yemek olacaktır.

OYUN 2 : BİZ DE VARIZ OYUNU

Bu oyunun tek amacı değil bir çok amacı vardır. Ancak en önemli amaç amaçsızlıktır. Seyirciye önceden verilmek istenen hiç bir hedef yoktur. Oyun sadece oynanmak istendiğinden oynanılır. Oynanan oyunlardan en ağır olmayan bir eser oy birliği ile seçilir. Ve oyun oynanmaya geçilir. Belki de amaçlar provalar esnasında gelir. Akla geldikçe ilaveler yapılır.

Önceden bir plan ve rol bu oyunda pek önemli değildir. Zaten oyuncularda da tiyatro eğitimi pek aranmaz. Daha doğrusu buna ihtiyaç duyulmaz. Amaç oynamaktır.

Oyuncularda aslık üstlük yoktur. Ezberi iyi olan bir cüce adam dev adam rolü üslenebilir. Sürekliliği de yoktur. Katkısı da. Eserden çok oyuncular anlamlıdır burada. Zaten oyunun da böyle bir amacı yoktur.

Oyun sonunda verilen mesajlar ve güzellikler hiç hatırlanmaz. Sadece beden, hareket, tarz, mimik kostüm konuşulur. Tebrikler çok iyi idin. Helal olsun. Muhteşemdin. Sen ne imişsin be abi. Senin bu yönünde mi vardı!

Eserin yazarı kimdi? Konusu ne idi? Verilmek istenen ne idi? Hangi dönem bu oyun  yaşandı? Ya da sıradaki oyun ne? Hatta bu konuda oynayanlarda bir şey bilmez. Bunlar hiç akla gelmez. Sorulmaz.

Bu tür oyunlar ne kadar oynanırsa oynanılsın süreklilik arz etmez. Oynanan oyundan hiç bir oyuncu bir tiyatro okuluna gitmez. Bir gerçek tiyatro sanatçısı yetişmez. Çünkü oyuncuların çoğunluğu eğitimlerini tamamlamıştır. Tiyatro dışında asıl mesleklerin zaten vardır. . Yeni bir eğitim için de yaş müsait değildir. Daha doğrusu tiyatro yönünden önleri kesiktir.

Bu şekilde her yer ve mekanda bir şekilde bu tür oyunlar sahneye konulur. Ve bize de düşen izleyicilik sorumluluğunun hakkını vermek amacıyla izlemek düşer.

OYUN :  3.   EĞİTME, GELİŞTİRME -HAZIRLAMA OYUNU

Bu oyunun amacı isminden de anlaşıldığı gibi çocuklara yönelik oyundur. Burada oyuncularda çocuktur. Rehberlik yapanlar yetişkin insanlardır. Daha doğrusu izleyiciler ve gerçeği görenler bilerek çocuklara bu oyunu oynatırlar. Bu oyunun konusu hayattır. Hayatın gerçeklerini oyun yolu ile gelecek nesle öğretmek, en önemlisi ise çocukları ve gençleri geleceğe hazırlamak.

Bu oyun daha çok eğitim kurumlarında ders dışı etkinlik olarak görülür ve uygulanır. Oynanan oyunlar yıl sonunda izleyicilere sunulur. Bunun yanında gerçekten başarılı olan öğrenciler bu oyunlar sonunda tiyatro veya buna benzer yerlere gönderilerek gerçek oyunculuğa hazırlanılır. Bu oyunlardan sonra çıkar gerçek oyuncular. Bu oyunlardır çocuklara tiyatro sevgisi kazandıran. Bu oyunu sergileyen öğrenciler ya ilkokul, ya orta okul, ya da üniversite öğrencileridir. Eğitimini tamamlayan veya tamamlamaya çalışan gençler bu oyunlar sonucunda keşfedilir.

Yaşı atmış, işi bitmiş ya da BİZDE VARIZ, BİZDE OYNUYORUZ oyunlarının aksine bu oyunlar gelecek vaat eder. sonucu her yönü ile görülen oyunlara yatırım yapmak yerine bu oyunlara yatırım yapmak gerekir. Bu oyunlar için bilet satmak, çocukları teşvik etmek bilinçli tiyatro izleyicilerin en önemli vazifesidir.

Geleceği olmayan hiç bir oyuna yatırım yapılmaz. Ya gerçek tiyatro oyuncularına ya da yetişen geleceğin tiyatrolarına eğilmek gerek. Bu iki oyun türlerinin yanında bulunmak gerek. Gençlerin elinden tutmak gerek. Onları doyurmak, onları teşvik etmek, onları ödüllendirmek gerek. Yüzde yüz sonu olan BİZDE VARIZ " oyun türlerine gitsek te sürekliliği olmadığını, gelecek vaat etmediklerini, oynamak için, tatmin olunmak için, oynandığını bilmek gerek.

At yarışlarında hiç kimse yaşlı ve topal ata oynamaz. Ona para yatırmaz. Ya da yaşlı at veya topal atların yarışları için kimse bilet alarak sahalara gitmez. Hiç bir televizyon topal atların yarışlarını canlı yayınlamaz. At yarışlarında ata giydirilen elbiseler çok önemli değildir. Ata binen de. Koşan ve sonuca götüren at önemlidir. Önemli olan parayı yakalamak, tahmini iyi yapmak, iyi ata oynayabilmektir.

Ben tiyatroyu severim, izlemeyi de...Yatırım iyi oyunculara ve iyi koşuculara yapılmalı. Ya da ilerde önü açık olan okullulara yönelinmeli. Ama hiç bir oyundan da geri kalmamalı.

Tiyatro gerçeği yakalamaya yönelik bir sanattır.

Okullarda yapılan tiyatro etkinlikleri artırılmalı, tiyatro üstatları bu tür etkinliklere önem vermelidir. Veliler çocukları tiyatroya mutlaka götürmeli ve gerçek hayatla tiyatro oyunları arasındaki ilişkiyi çocuklara mutlaka hissettirmelidir.

Tiyatro affetmez. Gerçek hayat hiç affetmez.

Ben süreklilik arz eden şeyi severim. Balık yemek değil, balık tutmak önemlidir. Önemli olan balık yemeyi öğretmek değil, balık tutmayı öğretmektir.

Siz bazı davranışları ve işleri yapsanız da bu kesinlikle tiyatro olmaz. Tiyatroda bir ritim, bir uyum, bir ahenk vardır. Tiyatro süreklidir. Tiyatro hayatın kendisidir. Tiyatroda sahne ile salon birbirlerinden ayrılmaz. Tiyatro affetmez. Çünkü hayat affetmez.

Tiyatroya gitmek gerekir. Ve tiyatroya vaktinde gitmek gerekir. Eğer vaktinde gitmez iseniz kapılar kapanır. Tiyatro affetmez. Çünkü hayat affetmez.

Sizlerden ayrılarak tiyatroya gidiyorum. İzlenimlerimi sizlere aktaracağım. Şimdilik hoşça kalın. 15.06.2003 - Bekir Akkaya ya da Rıza Razı

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...