(Mavitürk) Mail grubu’ndan Murat İnce tarafından “alıntı” diye kaynak gösterilen bir yazı geldi. Yazı beni çok etkiledi. Sizlerin de ilgisini çekeceğine inandığım bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Amerikan Adlî Tıp Derneğinin 1994’te San Diego da tertiplenen ödül yemeğinde dernek başkanı Don Harper Mills, aktardığı acayip bir ölüm olayındaki adlî komplikasyonlarla dinleyicilerini şaşkına çevirmişti. Kaderin adaletine dair ince bir nükte taşıyan bu yaşanmış öykü, sanırız sizleri de hayrete sevk edecektir. 23 Mart 1994 te Ronald Opus un cesedini inceleyen adlî tabip, onun kafasından yediği kurşunla öldüğü sonucuna vardı. Müteveffa, on katlı bir binanın tepesinden, intihar niyetiyle aşağıya atlamıştı. (Umutsuzluğunu, geride bıraktığı bir notta açıklıyordu.) Ancak, dokuzuncu katın önünden geçerken pencereden gelen bir kurşun başına isabet etmiş, hayatı bu kurşunla sona ermişti. Apartmanın
Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.
7 Mayıs 2007
İnanılmaz Gerçek /Bekir AKKAYA
Etiketler:
Yazılarım
Şenliklerimiz "Geleneksel"miş! /Bekir AKKAYA
Şenliklerimiz "Geleneksel"miş! "Beni anlamıyor!" sitemi kelime ve kavramları kullanmamaktan değil, kullanılan kavram ve kelimelerin ne anlama geldiğinin bilinmemesindendir. Aynı dili konuşsak da, aynı kelime ve kavramlardan farklı anlamlar çıkarabiliyoruz. Cahilde olsak, çok bilmiş havalarına da girsek bu tür ukalalığı "bana göre" sözünü kaynak diye etrafımızdakilere dayatmaya çalışıyoruz. Oysa, bir konudan söz ederken, ilgili konunun olmazsa olmazlarını ortaya koyup, işin uzmanlarınca bilinen kelime ve kavramların orijinaline bağlı kalınması, olmazsa olmaz bir yöntem olmalıdır. Desteksiz "bana göre, sana göre" çekişmesi "sapla samanın birbirine karışması"na neden olur ki, buna bağlı olarak arzu edilen bir sonuçta hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Bu yüzden de tartışmalar ya kavga ile ya da dargınlıkla sona erer. Geçen haftaki "Şenliğe Hayır" yazım üzerine olumlu ve olumsuz enteresan tepkiler aldım. Bana gelenlerden bir tanesi epey ilgimi çekti. Gelen mesaj kısaca aynen şöyle " Gelenekleşmiş bir şenliğin
Etiketler:
Yazılarım
Rızasız nikahtan saadet olmaz! /Bekir AKKAYA
Geçen hafta sizlere Kumru Ziraat Odası’nın üyesi olduğumu ifade etmiştim. Yine ilgili yazıda Ziraat Odalarının 15/5/1957 tarihli ve 6964 sayılı Ziraat Odaları Kanunu ile kurulduğunu, görev ve yetkilerini ayrıntılı bir şekilde ilgili kanundan alarak aynen yazmıştım. Ve yazımın sonunda da “bir çiftçi olarak Kumru Ziraat Odası tarafından bu görev ve yetkilerin ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmediğini öğrenmek istiyorum.” İfadesini kullanmıştım. Bu hafta Kumru’da en üst düzey Ziraat Odası yöneticisi ile tam olmasa da görüşme imkânımız oldu. İlgili kanunla ifade edilen görev ve yetkiler Kumru’da tam olarak uygulandığını söylemek mümkün değil. Bunu söylerken, Odanın olabilmesi için kurumlar arası zorunlu kanuni işlerden söz etmiyorum. Benim gibi üreticinin “Doğrudan Gelir Desteği” alabilmek için yılda bir
Etiketler:
Yazılarım
Bilgece Yaşamakmış! /Bekir AKKAYA
Kişisel gelişim uzmanlarınca önerilen bazı kitap isimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. “Anlaşarak Mutlu Yaşayın, Bilgece Yaşamak, Hayata Gülümse, Her İnsan Hükümdardır, Kocanızın Başarısı Sizin Elinizde, Mutluluk ve Başarı Yolları, Yaşam Coşkusu, Yürek Bilekten Güçlüdür, Babalık Coşkusu, Çocuk Kalbi, Ev İşlerini Savaşa Dönüştürmeyin, Sinirlerinize Hakim Olun, İnsan Denen Meçhul, Olumlu Yaşama Sanatı, Etkili Dinleme, Başarılı İnsanın Karar Anı, Cesaret ve Fazilet Mücadelesi, vs…” Öğrendiklerimizle ilişkilerimiz arasında yüzde yüz bir çelişkiyi her gün yaşıyoruz. Ya bu kitaplar yalan ya bizde bir terslik var…Okudukça saldırıyor, öğrendikçe batıyoruz… Fiskos içersinde debelenen bir iş yeri. Dedikodu üreten bir fabrika ya da sokak…Kimin eli kimin cebinde belli değil…Öğrendikçe kibirleniyor, bilgilendikçe hırsa biniyoruz… Özden söz edenlerin aksine, söze cila çekiyoruz.
Etiketler:
Yazılarım
İsimsiz Müfessire Son Cevap! /Bekir AKKAYA
Geçen hafta , uzun bir mesajla ilgili görüşlerimi belirtmiştim. “Hayırdır İnşallah” yazısı üzerine bir müfessir efendi “haset” kelimesine takılmış ve hasetle ilgili ne kadar ayet varsa bir bir sıralamış desteksiz bir şekilde ayetleri tefsire kalkışmıştı. Önceki yazımda ben bu müfessir efendiye göndermelerde bulunmuş, kendilerine yararlı olur düşüncesi ile bazı çelişkililerini ve açık hatalarını belirtmeye çalışmıştım. İlk yazıdaki çelişkileri bu hafta bitirmeye çalışacağımı da yazımın sonunda ifade etmiştim. Yine eynı mantık ve büyük ihtimal resmi bir ip numarası ile müfessir efendi on sayfalık bir yazıyı bir kitaptan aynen alarak, kes-kopyala-yapıştır yöntemiyle göndermeyi sürdürmüştür. Öncekinden
Etiketler:
Yazılarım
Abraham Lincon ve Mutlak İrade /Bekir AKKAYA
Geçen hafta sizlerle Paulo Coelho’nun “Simyacı”adındaki kitabın önemli cümlelerini paylaşmaya çalışmıştım. Şimdilerde ise “Bilinmeyen Bir Bilgi” adında Mehmet Ali Şadoğlu’nun bir kitabını okumaya çalışıyorum. “Bilinmeyen Bir Bilgi” adındaki 536 sayfalık kitap, bir Hıristiyan olan Paulo Coelho’nun “Simyacı”adındaki kitabın sayfa 86’daki şu cümlenin bir özeti gibi. “Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir. Hayat hikâyemizle (korku) dünya tarihinin aynı el tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman bu korku
Etiketler:
Yazılarım
Belediye Kültür Bölümü Oluşturulsun! /Bekir AKKAYA
Kumru Belediyesinin Yayla şenlikleriyle ilgili karar hala tartışılıyor. Önceki haftalarda yazdığımız kararı destekleyen yazıya binaen olumlu ve olumsuz epey tepki aldım. Oysa ben ilgili yazıda şenliğin bu şekilde yapılmasının doğru olmadığını, sanatçı denilen CD'den okuyanlara verilen paranın yanlış olduğunu vurgulamıştım. Yayla veya diğer şenlikler için ilk yapılması gereken Kumru Belediyesi kendi bünyesinde bu tür etkinlikler için bir bölüm oluşturmalıdır. Belediye Kültür Bölümü ilçede yapılacak her türlü etkinlikte lokomotif görevi yapmalıdır. Bana göre yayla şenliklerimizin en büyük eksikliği programsız ve amaçsız yapılmasından kaynaklanan düzensizliklerdir. Yapılan etkinlikler sonunda insanlarda olumsuzluklar öne çıkıyorsa, akabinde yakınmalar oluyorsa demek ki olumlu bir durum olmamıştır. Böyle bir durumda yapmamak ve o kadar parayı boş yere harcamak bize göre en doğru yoldur. Daha önceden söz ettiğimiz gibi Kumru İlçesi'nin mutlaka kültürel ve folklorik bir haritası ortaya çıkarılmalıdır. Şenlikte
Etiketler:
Yazılarım
Kadavra'da Ölümü Aramak! /Bekir AKKAYA
Geçenlerde, Can Dündar'a ait olan slayt eşliğinde bir yazı okudum. Yazı ölmeden önce ölmeyi ve öldükten sonra olabilecekleri konu almış. Aynı yazının bir başka türünü ben "Zafer Dergisin'de çok önceleri "Kabus" başlığı altında okumuştum. O yazı ile bu yazı arasında pek bir fark yok. Her ikisi de öldüğünüzü düşünerek kabre girene dek ve kabirde olabilecek ihtimalleri, yaşamanızı bir an için düşünmeye sevk eden bir yazı. Tasavvufta da "rabıta" denilen eylemin bir bölümü "öldüğünü farz etme" eylemi üzerine kuruludur. Yani bizim dilde " ölmeden önce ölme" denilen eylem… Bu günlerde ben Mary Roach'ın "Kadavra" adlı kitabını okumaya çalışıyorum. Kitap kadavraların yaşantılarını anlatıyor. Bizim dildeki kadavranın karşılığı ölmüş insan bedenleri. Kadavralar doktorların okuduğu okullarda hayatlarını sürdürüyor. Neticede bir ameliyatı öğrenme canlı bedende olamayacağına göre, ölmüş bedenlerde bu kesip biçme işini yapmak tıpta da gelişmeyi sağlıyor. Ne Can Dündar'ın yeni yazısı ne de
Etiketler:
Yazılarım
Acilde, Beş Gün Beş Gece!/ Bekir Akkaya
Bir çok kitapta kıyamet sahneleri anlatılırken “Mahşer anında hiç bir kimse, hiç bir kimseye yardım edemeyecek ve her kes kendi başının çaresine bakacak” ifadeleri sık sık tekrarlanır. Bu cümleyi yüzlerce kez okuduğum halde gözlerimi yumar fakat bir türlü canlandıramaz ve yaşadıklarımla ilişkilendirir ne anlama geldiğini anladığımı zannederdim. Ve anlamadığı Samsun Tıp Fakültesi Acil bölümünde beş gün beş gece kaldığımda farkına vardım. Büyük ihtimal büyük hastanelerin bu bölümleri 24 saat aralıksız bu şekildedir. Allah kimseyi düşürmesin ama ölümlü insan için son çare olarak sevenleri tarafından ulaştırılan bir yer hastanelerin acil bölümleri.
Siz bulunduğunuz yerlerde sağlık ve sıhhatiniz olduğu sürece gerek olumlu veya olumsuz durumlardayken buralarda emin olun aralıksız bir can pazarı yaşanıyor. Hastalar sedyelerde taşınırken hasta yakınları bütün yıkılmışlıkları ve çaresizlikleri ile doktorlardan bir ümit haberi bekliyor. Ölenler ve taşınanlar yeni gelen ambulanslar kimseyi ilgilendirmiyor.
Siz bulunduğunuz yerlerde sağlık ve sıhhatiniz olduğu sürece gerek olumlu veya olumsuz durumlardayken buralarda emin olun aralıksız bir can pazarı yaşanıyor. Hastalar sedyelerde taşınırken hasta yakınları bütün yıkılmışlıkları ve çaresizlikleri ile doktorlardan bir ümit haberi bekliyor. Ölenler ve taşınanlar yeni gelen ambulanslar kimseyi ilgilendirmiyor.
Etiketler:
Yazılarım
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
KONULAR
Haber-Yorum
(1835)
Fotoğraf Galeri
(1414)
Fotoğraflarım
(1257)
Biyoğrafi
(1010)
Yazılarım
(1006)
Kitap-Dergi-Gazete
(963)
Kültür-Sanat
(867)
Yazarlarımız-Şairlerimiz
(858)
Hakkımda
(657)
Araştırma-İnceleme
(603)
Eğitim
(595)
Edebiyat
(590)
Spor-Sağlık
(484)
Kumpas-Polemik
(456)
Kurum -Kuruluş
(381)
İslam
(368)
Hatıra
(281)
Video Galeri
(265)
Belgesel
(217)
İmam Hatipliyim
(194)
Tarih
(174)
Şiir Arşivi
(116)
Türkülerimiz
(71)
Şiirlerim
(56)
Röportaj
(49)