Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

9 Aralık 2021

NEYE GÖRE DURUŞ, NEYE GÖRE İLKE?

Genel anlamda söylenen ve yazılanların doğruluklarından hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Farklı fikir ve görüşler arasında yüzeysel anlamda itiraz edilecek bir durumda yoktur. Bu kastedilenin ne olduğu anlaşılıncaya kadar kimsede pek itirazda bulunmaz…

Konuşma ve yazma fiilini işleyen birinin özellikle dikkat etmesi gereken en önemli hususların başında, kullandığı kelime ve kavramların ne anama geldiğini öğrenmesidir. Bunun içinde mutlaka yanında bir lügat bulundurması zorunludur. Genel anlamda bu doğru olsa da işin ehli için o kelime ve kavramların hangi kaynaktan elindeki lügate aktarıldığını ve diğer kaynaklarda bu kelime ve kavramların ne anlama geldiğini de bilmesi zorunluluktur. Bu durum sıradan insanlar içinde geçerli bir kuraldır. Bunun sonunda meydana getirilen yazı veya görüş genelde kabul edilen bir durumdur.

İki kişinin bir araya gelerek konuşmaları ya da en fazla okuduğumuz yazılar genelde bu türden olup, itiraz edilen noktalarda olsa yazılan ve söylenenin dışında pek yapılmamakta ya da yapıldığı sanılmaktadır.

“Duruş” ve “İlke” kelimelerini inceleyerek söylemek istediklerimizi açıklamaya çalışalım. Lugatlarda “Duruş” kelimesi Durma tarzı olarak tarif edilirken, “ilke”; Temel düşünce, temel bilgi, prensip olarak açıklanmıştır. Bir yerde duruş ve ilkenin önemi üzerinde duruluyorsa buna hiçbir kimsenin itiraz etmesi mümkün değildir. Ne kadar konuşulsa konuşulsun,

NEYE GÖRE DURUŞ, NEYE GÖRE İLKE?

Genel anlamda söylenen ve yazılanların doğruluklarından hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Farklı fikir ve görüşler arasında yüzeysel anlamda itiraz edilecek bir durumda yoktur. Bu kastedilenin ne olduğu anlaşılıncaya kadar kimsede pek itirazda bulunmaz…

Konuşma ve yazma fiilini işleyen birinin özellikle dikkat etmesi gereken en önemli hususların

Aptallığın İlacı Yok-2 /Bekir AKKAYA

Geçen haftaki yazımda Yeni Şafak’ta Ali Bayramoğlu’nun aptallar konusundaki görüşlerini sizlerle paylaşmış ve aynı yazıda Carlo M. Cipolla’nın “Aptallığın Temel Yasaları” adlı makalesinde belirttiği Aptallığın Altı Temel Yasasından üç tanesini sizlerle paylaşmaya çalışmıştım.

            Özetle “Akılsız yaratıkların insan ilişkilerinde kendilerine ve ilişki içersinde bulundukları insanlara zarar verdiği halde yaptıkları işlerin neden yaptığını hiç kimse bilmez, anlamaz ya da açıklayamaz. Bu böyledir ve izahı da mümkün değildir. Yapanlar ise aptal insanlardır

deyip insan özelliklerini Carlo M. Cipolla’nın ifadeleri ile aşağıdaki gibi açıklamaya çalışmıştık.

            “İnsanlar dört temel gruba ayrılırlar: Saflar, zekiler, haydutlar ve aptallar. İnsanların büyük bir bölümü tutarlı davranmaz. Bazı durumlarda bir insan zekice hareket eder ve başka hallerde aynı insan pek safça davranır. Zeki bir insan bazen haydutça, bazen safça davranır. Zeki bir insan bazen haydutça, bazen safça hareket edebilir. Kuralın tek önemli istisnası her türlü etkinlikte doğal olarak tam bir tutarlılık gösteren aptal insandır.

            Saf insan bir eylemde bulunup kendisine yarar sağlamadan ya da kendisi zarar görerek başkasına yarar sağlayan insandır.

            Bir kişi kendisine yarar değerine zarar vermişse, bu yararı diğerinin zararı üzerinden elde etmişse haydutça davranmıştır.

            Zeki insanların eylemlerinde her iki taraf da yarar sağlar.

            Aptal bir insan, kendisine hiçbir yarar sağlamadan, hatta bazen zarara uğrayarak, başka insan ya da insan topluluğuna zarar veren kişidir.

            Geçen hafta Aptallığın altı yasasından üçünü yazmıştık. Şimdi ise aptallığın diğer yasalarına birlikte göz atalım.

            “Aptallığın 4. Temel Yasası:

            Aptal olmayanlar her zaman aptalların zarar potansiyelini küçümser. Özellikle de aptal olmayanlar herhangi bir anda ve yerde, herhangi bir durumda, aptal insanlarla ilişki kurmanın veya onlarla bir araya gelmenin kaçınılmaz olarak pahalıya mal olan bir yanlışa yol açtığını sürekli unuturlar.

            Aptallığın 5. Temel Yasası:

            Aptal insan var olan en tehlikeli insan türüdür. Aptal, haydut insandan daha tehlikelidir. Aptalın eylemleri mantık kurallarına uymadığı için şu sonuçlar ortaya çıkar

1.     İnsan genellikle saldırının şaşkınlığıyla kalakalır.

2.              Saldırının bilincine varınca da insan mantıklı bir savunma yapamaz. Çünkü saldırının kendisi herhangi bir yapıdan yoksundur.

Aptallığın 6. Temel Yasası:

            Zeki insan zeki olduğunu biliyordur. Haydut, haydut olduğunun bilincindedir. Safderun kendi saflık duygusu içinde üzücü bir şekilde boğulup kalmıştır. Bütün kişilerin aksine aptal, aptal olduğunu bilmez. Bu da onun yıkıcı eylemine daha büyük güç, etki ve üretkenlik kazandırmaya kuvvetle yardımcı olur.

            Durum işte bu…

            Artık farkındasınız…

            Ne var ki bu durumun farkında olmanız size kesinlikle hiç bir şey kazandırmaz…

            Aptallar sizi o ya da bu şekilde kuşatmaya devam edeceklerdir.”

            Buluşmak ümidiyle…

                                                                                                                      Bekir AKKAYA

                                                                                                                    Kumru-07.04.2006

............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Aptallığın İlacı Yok-2 /Bekir AKKAYA

Geçen haftaki yazımda Yeni Şafak’ta Ali Bayramoğlu’nun aptallar konusundaki görüşlerini sizlerle paylaşmış ve aynı yazıda Carlo M. Cipolla’nın “Aptallığın Temel Yasaları” adlı makalesinde belirttiği Aptallığın Altı Temel Yasasından üç tanesini sizlerle paylaşmaya çalışmıştım.

            Özetle “Akılsız yaratıkların insan ilişkilerinde kendilerine ve ilişki içersinde bulundukları insanlara zarar verdiği halde yaptıkları işlerin neden yaptığını hiç kimse bilmez, anlamaz ya da açıklayamaz. Bu böyledir ve izahı da mümkün değildir. Yapanlar ise aptal insanlardır

7 Aralık 2021

#CANLI - Teke Tek'te Murat Bardakçı ve Prof. Dr. Erhan Afyoncu soruları yanıtlıyor...


.............© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

#CANLI - Teke Tek'te Murat Bardakçı ve Prof. Dr. Erhan Afyoncu soruları yanıtlıyor...


............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Yılmaz Yalçıner (Abdullah Birisi) Vefat Etmiş (Allah rahmet eylesin. Mekanı Cennet Olsun)

Yılmaz Yalçınar’in “Yokuşlarda Susamak” romanını okuduğumda ülkücülüğe heveslendim.   1978 yıllarında benim için çok önemli ve haftalık her çıktığında toplatılan  tüm sayılarını didik didik okuduğum ve hala 40’ın üstünde sayısı orijinal haliyle kendim ciltlediğim ve benden bulunan ŞURA dergisine zaman zaman yine müracaat ederim. Bu dergi benim düşüncemi ve görüşümü tamamen farklılaştırdı. O günden bu yana bakış açımda hiç zorluk çekmedim şükrolsun.

 Hele de BEYENNAME 1398 dosyasını okuyanın fikri yapısının değişmemesi mümkün değil. Mutlaka da okunmalı.

Yılmaz Yalçıner ve arkadaşları benim için bir efsanedir. Abdullah Birisi


olarak ta takip ettiğim Yılmaz Yalçınar’ın  1980’de ihitali protostu nedeniyle uçak kaçırmasını daha sonraları “iyi ki başarısız olmuş ve iyi ki İRAN’a gitmemişiz “diye ifade etmiştir. Ve ardından uzun yıllar ceza evinde kalması hep benim üzmüştür. Daha sonra çıkmasının ardında ABDULLAH BİRİSİ diye yazdığı yazıları hep takip ettim. Ardından yazma yasağı getirilmesi kendinin ÇOCUK SAYFASI yapması zorunluluğu doğmuştur.

Geçen yıl süper bir sözlük hazırlayan Yılmaz Yalçıner Facebook’tan fikirlerini ve düşüncelerini paylaşıyordu. Ben de takip ediyorum.

Bugün ise vefatını öğrendim. Rabbim gani gani rahmet eylesin…(Bekir AKKAYA)

KISACA YILMAZ YALÇINER YA DA ABDULLAH BİRİSİ

İki üniversite mezunu olan Yılmaz Yalçıner, 1970'li ve 1980'li yıllarda çeşitli gazetelerde ve dergilerde çizerlik, köşe yazarlığı, genel yayın yönetmenliği yaptı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbe döneminde bir yolcu uçağını İran'ın Tahran kentine kaçırma girişiminden dolayı 36 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İşte, Yılmaz Yalçıner biyografisi...

Verdiği bir röportajda, gençlik yıllarından bahseden Yılmaz Yalçıner, Ülkücülüğe yakın olduğunu şu sözlerle anlattı: "Ankaralı bir memur ailesi çocuğuyum. Hacettepeliyim. O çevrenin en okumuşu olarak, ilk gençlik yıllarımda Türk Ocağı'na devam etti. Sonra Alparslan Türkeş Albay Türkiye'ye döndü. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne müfettiş olarak girince biz de o partinin gençlik kollarını kurduk. Ahmet Tahtakılıç parti başkanıydı. Yapılan seçimle Türkeş Bey genel başkanlığı kazandı ve parti yeni bir ekibin eline geçmiş oldu. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Ülkü Ocakları'nı kurduk 3 arkadaş." Öte yandan yazar Mekki Yassıkaya, MHP'nin üç hilalden oluşan amblemini Yılmaz Yalçıner'in tasarladığını söyledi.

Muğla'nın Marmaris ilçesinde yaşamını sürdüren Yılmaz Yalçıner, 7


Kasım 2021 tarihinde 75 yaşında hayata gözlerini yumdu. Deneyimli basın mensubunun ölüm nedenine ilişkin bir açıklama yapılmadı.

Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Mahmut Bıyıklı, sosyal medya hesabından, "Davanın çilekeşlerinden gazeteci, yazar Yılmaz Yalçıner ağabey de göçünü toplamış. Mekanı cennet menzili mübarek olsun inşallah" ifadelerini kullandı.

Yılmaz Yalçıner'in de içinde yer aldığı grup tarafından yolcu uçağının kaçırılma girişimi / 1980

YILMAZ YALÇINER'İN HAYATI

1946 yılında Ankara'nın Hacettepe ilçesinde dünyaya geldi.


İlk ve orta öğreniminin ardından Ankara'da okudu. Lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı. İkinci üniversite olarak İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Yüksek Okulu'ndan mezun oldu.

'Bugün', 'Bizim Anadolu', 'Son Havadis', 'Sebil' gazetelerinde çizerlik, yazı işleri müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

1965-1978 yılları arasında Ankara merkezli olarak 'Kuvayı Milliye', 'Adım, 'Vesika', 'Şura' dergilerini çıkardı.

Sebil gazetesinden gelen isimler tarafından neşredilen 'Tevhid' dergisinin önde gelen isimleri arasnda yer aldı.


12 Eylül 1980 Askeri Darbe'nin ardından THY'ye ait yolcu uçağını kaçırmak suçuyla 36 yıl hapis cezasına çarptırılan Yılmaz Yalçıner, 1991 yılında tahliye oldu.

Son olarak 'Cuma' dergisi ve 'Akit' gazetesinde yazılar yazı. 'Yokuşlarda Susamak' adlı bir romanı bulunuyor.

Yılmaz Yalçıner, 7 Kasım 2021 tarihinde 75 yaşında hayatını kaybetti.

KAYNAK : https://www.karar.com/karar-biyografi/yilmaz-yalciner-kimdir-neden-oldu-kac-yasindaydi-1642100

UÇAK KAÇIRMA HİKAYESİNİ OKUMAK İÇİN BURAYA MÜRACAT

https://kemalkaplan.blogspot.com/2018/12/diyarbakir-ucagi-neden-kacirildi.html

UÇAK KAÇIRMA OLAYINDA BAŞARISIZ OLDUĞUNE SEVİNME VE PİŞMANLIK HABERİ

https://www.airporthaber.com/havacilik-haberleri/ucagi-neden-kacirmak-istedi-36823h.html

............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Yılmaz Yalçıner (Abdullah Birisi) Vefat Etmiş (Allah rahmet eylesin. Mekanı Cennet Olsun)

Yılmaz Yalçınar’in “Yokuşlarda Susamak” romanını okuduğumda ülkücülüğe heveslendim.   1978 yıllarında benim için çok önemli ve haftalık her çıktığında toplatılan  tüm sayılarını didik didik okuduğum ve hala 40’ın üstünde sayısı orijinal haliyle kendim ciltlediğim ve benden bulunan ŞURA dergisine

5 Aralık 2021

ASLINDA DELİYE HER GÜN BAYRAM (Arşiv Yazıları- 2005 ) /Bekir AKKAYA

Çocukluğumuzda “Ya ya ya, şa şa şa, yarın bayram olsa!” sloganı eşliğinde yürürdük. Bizim cıvıltılarımızı duyanlar pencerelere koşarak bizlere el sallarlar bizde bundan büyük keyif alırdık. Yüreklerimizde kin, garez ve haset duyguları olmadığından herkesi sever, her günümüzü bayram coşkusu içersinde geçirirdik. 

            Son zamanlarda bu coşkuyu ve bayram havasını Kumru’da  her gün yaşıyoruz desem hiç abartı yapmış olmam. Sokaklar cıvıl cıvıl ve herkes bir yerlerde gönüllerine göre eğleniyor ve hoşça vakit geçiriyor. Proğramlar, yarışmalar, tiyatrolar ve turnuvalar, eğer az delilik varsa her gün bayram Kumru’da…

            Zaman zaman insan bilemediğimiz nedenlerden dolayı hüzünleşir ya da asabileşir. Bu durumlarda ben beklemeyi tercih ederim. Çünkü zaman her şeyin ilacıdır. Zaman zamanda insanda bir bayram coşkusu oluşur. Başka yöreleri bilmem mümkün değil ama Kumru’da bu yıl her gün bir bayram coşkusu mevcut. Sayısız etkinlikler üst üste yapılıyor.

            Geçen yazılarımın birinde “Komşu Köyün Delisi” Tiyatrosundan söz etmiştim. Üstün Dökmen’in yazdığı “Komşu Köyün Delisi” adlı tiyatro oyunu Kumru Erçallar Kültür Sarayı’nda sahnelendi. Yönetmenliğini Harun Muslu’nun yaptığı komedi türündeki oyunda başrolde deli rolü ile Ekrem Saygı verdi veriştirdi. Ağzına Sağlık Emi!.. Üstün Dökmenin eseri, Yönetmen Harun Muslu ve oyunda rol alan ekiple bir araya gelince muhteşem bir oyun ortaya çıktı. Mizahın gücünü bu oyunla görmek mümkün. Yada mizahçının nelere kadir olduğunu…Herkesin mutlaka birkaç kez izlemesi gerektiğini düşündüğüm bu oyun ve ekibi yürekten alkışlıyorum. Hakikaten delilik büyük bir nimet yeri ve zamanında kullanmasını bilenlere. Herkesin kendini akıllı zannettiği bu günlerde bu tiyatro eseri , bu ekiple mutlaka başka ilçelerde de izlenmeli. Özellikle de bazı akıllı geçinenlere bir değil birkaç kez izlettirilmelidir. Teşekkürler Harun Muslu, teşekkürler tüm oyunda rol alanlar…”Ben senin ananı, avradını Silif……..”

            Kutlu Doğum Haftası nedeniyle ilçemiz Kumru her yerde olduğu gibi yoğun bir proğrama ev sahipliği yaptı. Mekan olarak Kumru Erçallar Kültür Sarayı’nın seçildiği proğramlara yoğun katılımın olduğu görüldü. Kumru Din Görevlileri Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği Organizesinde Milli Gençlik Vakfı'nın (MGV) çıkardığı Anadolu Gençlik dergisinin düzenlediği "Kuran Ziyafeti"ne ikisi yabancı 3 hafız katıldı. 500 kişilik Erçallar Kültür Sarayında 1500 kişi bir çokları ayakta olmak üzere Kuran dinledi. Salona sığmayan Kumruluların büyük çoğunluğu hafızları dışarıda dinlemek zorunda kaldı. Başta Dernek Başkanı Fahri Gürgezoğlu olmak üzere tüm dernek üyeleri Kumrululara ilk kez unutamayacakları bir ziyafette bulunarak büyük takdir topladı. Son derece başarılı programa vesile olmalarından dolayı kendilerine şükranlarımı sunuyorum.

            23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Kumru’da bulunan İlköğretim Okulları arasında Halı Saha Futbol Turnuvası Düzenlendi. Muhteşem oyunlar sergileyen minikler arasında yapılan maç Cuma günü yapılan final maçları ile son buldu. Kumru Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu ile Yukarıdamlalı İlköğretim Okulu takımları arasında yapılan maçta, Kumru Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu, Yukarıdamlalı İlköğretim Okulu Takımını yenerek kupanın sahibi oldu. Bu yazının yazıldığında 23 Nisan Bayramı Kutlama hazırlıkları yoğun bir biçimde devam ediyordu.

            Aldığımız bilgiye göre Kumru Müftülüğünce düzenlenen “Peygamberimize Mektup” yarışmasına binin üzerinde katılım olmuş. Bu arada herkesin elinde peygamberimizi hatırlatan bir gülle dolaştığını söyleyebilirim.  Bütün güzelliklerin üst üste geldiği nadir günler yaşıyoruz. Mutluluklar ve güzellikler hep daim olsun.

            Bir çok proğramları belki de yazamadık. Bu yazının yazıldığı anlarda yapılması planlanmış bazı programları da burada duyurmuş olalım. 23.04.2005 Cumartesi Saat: 20.00’de Kumru Belediyesinin Organizesinde Erçallar Kültür Sarayında “Mendilimde Gül Oya” adlı tiyatro oyunu sahnelenecektir. Yine Kumru Belediyesi Organizesinde 24 Nisan 2005 Pazar Günü Saat : 19.45’te İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Adem Saraç Hoca “ Peygamber Efendimizin Hayatımıza Doğması” konulu konferans verecek. Yine Kumru Müftülüğü Organizesinde 25 Nisan 2005 Pazartesi Günü Saat : 14.00’te Erçallar Kültür Sarayında Prof. Dr. Salim Öğüt “Çağımız Gençliğinin Problemleri ve Ailenin Önemi” konulu konferans verecek.

            Bu tür etkinliklerle bizlerin gözlerini ve gönüllerini doyuran herkese teşekkür ederken, Erçallar AŞ ve özellikle de İsmet Erçal Beyefendiye “Erçal Kültür Sarayı olmasa bu programlarda bu kadar verimli olmaz” düşüncesinden yola çıkarak kendilerini yürekten alkışlıyorum.23.4.2005

            Buluşmak ümidiyle.

           BEKİR AKKAYA /23.4.2005/KARADENİZ HABER POSTASI GAZETESİ

............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............