Genel anlamda söylenen ve yazılanların doğruluklarından hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Farklı fikir ve görüşler arasında yüzeysel anlamda itiraz edilecek bir durumda yoktur. Bu kastedilenin ne olduğu anlaşılıncaya kadar kimsede pek itirazda bulunmaz…
Konuşma ve yazma fiilini işleyen birinin özellikle dikkat etmesi gereken en önemli hususların başında, kullandığı kelime ve kavramların ne anama geldiğini öğrenmesidir. Bunun içinde mutlaka yanında bir lügat bulundurması zorunludur. Genel anlamda bu doğru olsa da işin ehli için o kelime ve kavramların hangi kaynaktan elindeki lügate aktarıldığını ve diğer kaynaklarda bu kelime ve kavramların ne anlama geldiğini de bilmesi zorunluluktur. Bu durum sıradan insanlar içinde geçerli bir kuraldır. Bunun sonunda meydana getirilen yazı veya görüş genelde kabul edilen bir durumdur.
İki kişinin bir araya gelerek konuşmaları ya da en fazla okuduğumuz yazılar genelde bu türden olup, itiraz edilen noktalarda olsa yazılan ve söylenenin dışında pek yapılmamakta ya da yapıldığı sanılmaktadır.
“Duruş” ve “İlke” kelimelerini inceleyerek söylemek istediklerimizi açıklamaya çalışalım. Lugatlarda “Duruş” kelimesi Durma tarzı olarak tarif edilirken, “ilke”; Temel düşünce, temel bilgi, prensip olarak açıklanmıştır. Bir yerde duruş ve ilkenin önemi üzerinde duruluyorsa buna hiçbir kimsenin itiraz etmesi mümkün değildir. Ne kadar konuşulsa konuşulsun,
ya da ne kadar yazılırsa yazılsın duruş ve ilke noktasında herkes hemfikirdir. Neden ? Herkesin mutlaka bir duruşu olmalıdır. Herkesin mutla bir ilkesi olmalıdır. Yazı ve söylemlerde neler yok ki? Duruş ve ilkenin faziletleri., faydaları, insan hayatına katkıları ya da bilmem neleri. Hatta bu konuda çoklarımız nice tavsiyeler üzerine çok kitaplar okumuş ya da çoklarımız çok nasihatler dinlemişizdir…Biz bunları söylerken, siz hayatınıza yön veren kelime ve kavramları da aklınızdan geçirebilirsiniz. Neticede her birimiz her konuda olduğu gibi bu noktada da çok şeyler biliyoruzdur. Emin olun duruş ve ilkelerimizden de hiç taviz vermeyiz!
Bu noktaya bir itirazınız yoksa şu soruyu birlikte soralım. Neye göre duruş veya neye göre ilke? Söylenilenler ve yazılanlar neye göre? Siz istediğiniz kelime ve kavramı ilke ve duruş yerine koyup öylede okuyabilirsiniz. Neye göre dostluk, neye göre hizmet, neye göre komşu, neye göre edep ve ahlak?..Eğer cevabınız “bana göre” ya da “ağabeyime” göre diyorsanız lütfen bu yazının bundan sonraki bölümünü okumayınız. “Televizyonda duydum” ya da “gazeteden okudum” diyorsanız, size söyleyecek bir sözümüz kesinlikle olamaz. Allah yardım etsin.
Lügatlerdeki kelimenin tarifine kimsenin itirazı olamaz dedik. Eğer “ilke” kelimesi “ temel düşünce ve temel bilgi ise, sözlüklerde böyle, burada sorulması gereken “temel düşüncenin ve temel bilginin” ne olduğudur. Yani ilkenin kaynağının ne olduğudur.
Ben kaynağın doğru ve yanlışlığı üzerinde durmuyorum. Zaten doğru ve yanlış kavramları da kaynağa göre değişmektedir. Kaynak aynı ise kelime ve kavramlardan çıkan manalarda aynı olacaktır. Havada uçuşan, her dil ve kültürün kullandığı kaynağı belirsiz her ne ise hiçbir değeri ve kıymeti olamaz. Bir duruş, bir ilke ve bir ahlaktan dem vuruluyorsa neye görenin ardından kaynakta sorgulanmalıdır. Söyleyen bir türkü sanatçısı değilse ya da futbol oynamıyorsa hangi makamdan tele vurduğunu da belirtmelidir. Nihayetinde futbolun bile bir kaynağı, müziğinde bir notası mevcuttur. Kimsede sekiz notayı beğenmiyorum “benden on iki nota olsun, benim canım öyle istiyor” lüksüne de sahip değildir.
Her gün her alanda dinlediklerimizi ya da okuduklarımızı bu bakış açısı ile düşünebilirsek benim kanaatim çok şeylere kısa yoldan ulaşabilir, bir çok ilişkilerimizi de arzu ettiğimiz noktaya ulaştırabiliriz. Özgür irade ile kaynaktan beslenmek ve inandığımız kaynağa yönelerek bir çok abur cuburdan ve lüzumsuz çokluklardan da kurtulabiliriz. Doğruluğu ve yanlışlığı çok önemli değil, gerçekten inandığımız değerlerden ödün vermeyerek her insanın arayıp ta bulamadığı itibar ve saygınlığı inandığımız ilke ve duruşu göstererek tüm insanlar yanında elde edebiliriz. Ne demek mi istedik? En yakın karelere bakın anlarsınız!
Buluşmak ümidiyle…
BEKİR AKKAYA /30 Kasım 2005 /KARADENİZ HABER POSTASI
Konuşma ve yazma fiilini işleyen birinin özellikle dikkat etmesi gereken en önemli hususların başında, kullandığı kelime ve kavramların ne anama geldiğini öğrenmesidir. Bunun içinde mutlaka yanında bir lügat bulundurması zorunludur. Genel anlamda bu doğru olsa da işin ehli için o kelime ve kavramların hangi kaynaktan elindeki lügate aktarıldığını ve diğer kaynaklarda bu kelime ve kavramların ne anlama geldiğini de bilmesi zorunluluktur. Bu durum sıradan insanlar içinde geçerli bir kuraldır. Bunun sonunda meydana getirilen yazı veya görüş genelde kabul edilen bir durumdur.
İki kişinin bir araya gelerek konuşmaları ya da en fazla okuduğumuz yazılar genelde bu türden olup, itiraz edilen noktalarda olsa yazılan ve söylenenin dışında pek yapılmamakta ya da yapıldığı sanılmaktadır.
“Duruş” ve “İlke” kelimelerini inceleyerek söylemek istediklerimizi açıklamaya çalışalım. Lugatlarda “Duruş” kelimesi Durma tarzı olarak tarif edilirken, “ilke”; Temel düşünce, temel bilgi, prensip olarak açıklanmıştır. Bir yerde duruş ve ilkenin önemi üzerinde duruluyorsa buna hiçbir kimsenin itiraz etmesi mümkün değildir. Ne kadar konuşulsa konuşulsun,
ya da ne kadar yazılırsa yazılsın duruş ve ilke noktasında herkes hemfikirdir. Neden ? Herkesin mutlaka bir duruşu olmalıdır. Herkesin mutla bir ilkesi olmalıdır. Yazı ve söylemlerde neler yok ki? Duruş ve ilkenin faziletleri., faydaları, insan hayatına katkıları ya da bilmem neleri. Hatta bu konuda çoklarımız nice tavsiyeler üzerine çok kitaplar okumuş ya da çoklarımız çok nasihatler dinlemişizdir…Biz bunları söylerken, siz hayatınıza yön veren kelime ve kavramları da aklınızdan geçirebilirsiniz. Neticede her birimiz her konuda olduğu gibi bu noktada da çok şeyler biliyoruzdur. Emin olun duruş ve ilkelerimizden de hiç taviz vermeyiz!
Bu noktaya bir itirazınız yoksa şu soruyu birlikte soralım. Neye göre duruş veya neye göre ilke? Söylenilenler ve yazılanlar neye göre? Siz istediğiniz kelime ve kavramı ilke ve duruş yerine koyup öylede okuyabilirsiniz. Neye göre dostluk, neye göre hizmet, neye göre komşu, neye göre edep ve ahlak?..Eğer cevabınız “bana göre” ya da “ağabeyime” göre diyorsanız lütfen bu yazının bundan sonraki bölümünü okumayınız. “Televizyonda duydum” ya da “gazeteden okudum” diyorsanız, size söyleyecek bir sözümüz kesinlikle olamaz. Allah yardım etsin.
Lügatlerdeki kelimenin tarifine kimsenin itirazı olamaz dedik. Eğer “ilke” kelimesi “ temel düşünce ve temel bilgi ise, sözlüklerde böyle, burada sorulması gereken “temel düşüncenin ve temel bilginin” ne olduğudur. Yani ilkenin kaynağının ne olduğudur.
Ben kaynağın doğru ve yanlışlığı üzerinde durmuyorum. Zaten doğru ve yanlış kavramları da kaynağa göre değişmektedir. Kaynak aynı ise kelime ve kavramlardan çıkan manalarda aynı olacaktır. Havada uçuşan, her dil ve kültürün kullandığı kaynağı belirsiz her ne ise hiçbir değeri ve kıymeti olamaz. Bir duruş, bir ilke ve bir ahlaktan dem vuruluyorsa neye görenin ardından kaynakta sorgulanmalıdır. Söyleyen bir türkü sanatçısı değilse ya da futbol oynamıyorsa hangi makamdan tele vurduğunu da belirtmelidir. Nihayetinde futbolun bile bir kaynağı, müziğinde bir notası mevcuttur. Kimsede sekiz notayı beğenmiyorum “benden on iki nota olsun, benim canım öyle istiyor” lüksüne de sahip değildir.
Her gün her alanda dinlediklerimizi ya da okuduklarımızı bu bakış açısı ile düşünebilirsek benim kanaatim çok şeylere kısa yoldan ulaşabilir, bir çok ilişkilerimizi de arzu ettiğimiz noktaya ulaştırabiliriz. Özgür irade ile kaynaktan beslenmek ve inandığımız kaynağa yönelerek bir çok abur cuburdan ve lüzumsuz çokluklardan da kurtulabiliriz. Doğruluğu ve yanlışlığı çok önemli değil, gerçekten inandığımız değerlerden ödün vermeyerek her insanın arayıp ta bulamadığı itibar ve saygınlığı inandığımız ilke ve duruşu göstererek tüm insanlar yanında elde edebiliriz. Ne demek mi istedik? En yakın karelere bakın anlarsınız!
Buluşmak ümidiyle…
BEKİR AKKAYA /30 Kasım 2005 /KARADENİZ HABER POSTASI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...