Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

17 Aralık 2021

Kumru'da Kız Çocuklarını Okutma Seferberliği'nin Hikayesi (2006)

İki yıl önce Ramazan ayında bir iftar vaktinde Kumru Din Görevlileri Derneğinde Kumru Kaymakamı İlhami Doğan, Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek, Kumru Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Hocaoğlu, Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül, Kumru Öğretmenevi Müdürü Bekir Akkaya, Kumrunun önde gelen tüm esnafları, şu anda Samsun’da bulunan Sosyal Hizmetler Müdür Yardımcısı Ali Fuat Karaman ve Gazeteci Murat Yürekli’nin yoğun çabaları sonucu iftarda bir araya gelmişlerdi.

Okuma fırsatı bulamayan köylerdeki  kızlar   İlköğretimi bitirdikten sonra Kumru’nun köylerinde kızlar okumak istediği halde okuma fırsatı bulamıyorlardı. En azından bu kızlar bir lise eğitimini nasıl gerçekleştirebilirlerdi?
kalabileceği bir yer yapılmasının faydalı olabileceği kararlaştırıldı. Bu amaçla Kumru Kaymakamlığına, Kumru Belediye Başkanlığına, Kumru Müftülüğüne ve Erçallar gibi Kumrulu esnaflara gidilerek buranın yapılması için bir maddi hesap çıkartıldı. Akabinde işe başlanıldı. İşte iki yıl önce Din görevlileri derneğindeki iftar yemeği Kumru Belediyesince bu amaçla verilmişti. O gün yukarıdaki durum, katılanlara aktarıldı. Bütün katılan davetliler yardıma hazır olduklarını belirtmişlerdi.


Bütün bunlar olurken okulların açıldığı bugünlerde liseli kız öğrenciler okullarına devam etmektedir. Gerek Hatipli Caminin altındaki kız öğrenciler için ve gerekse tutulan dört dairedeki öğrenciler için hemen şimdi bir şeylerin yapılması gerekiyordu.

          Toplantının asıl amacı “Haydi Kızlar Okula” kampanyasının Kumru’

          Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül, hayırseverlerden yardım isteyerek kendi okulunda lise 1’e kayıt yaptıran kız öğrencilerin kalmaları için bir ev tutmuştu. Ama bunları gören köydeki kızlar Kumru Çok Programlı Lisesine ve  İmam Hatip Lisesine kayıt yaptırmış olsalar da kalacakları pansiyon veya yurt olmadığı için öğrenimlerini yarıda bırakıyorlardı. Bazı öğrenciler direnerek Kumruda bazı duyarlı esnaf ve öğretmenlerden yardım talep ediyorlardı. Bu amaçla da birkaç öğrenci için birkaç ev tutulmuş, en azından bazı kız çocukları liseyi bitirme başarısı gösteriyorlardı.

          Bu amaçla duyarlı Kumrulu esnaf ve eğitimciler defalarca bir araya gelmişti. Amaçları “Haydi kızlar okula” kampanyasına köydeki kızları okutarak katılmak. İşin doğrusu zor bir durumdu. 30’ün üzerinde köyü bulunan  Kumru’nun kızlara yönelik bir yurdunun bulunmaması acı bir durumdu.

          Başta Murat Yürekli, Ali Fuat Karaman, İbrahim Tatlıgül ve Bekir Akkaya olmak üzere Kumru’da bu sıkıntının aşılması için yoğun çaba sarf edildi. Nihayet Hatipli Camiinin altında 360m2’lik boş alanın kullanılmadan boş yere durduğu öğrenildi.

          Yetkili birimlerle görüşülerek bu alanın lisede okumak isteyen kızların

          Ve aradan iki yıl geçti. Bugün 2006’ın bir ramazanını daha yaşıyoruz. Dünden bu güne o gün alınan kararlar hayata geçirilmiş, Hatipli Camiinin altı 100 milyar harcanarak kız yurdu haline getirilmiş, kızlar Kumrulu esnafın destekleri, Kumru Belediyesi ve samsun İlk Adım Belediyesinin destekleri ile iki yıldan bu yana Lise tahsiline mutlu bir şekilde devam etmişlerdi.

          Bu iki yıl içersinde kız öğrencilerin lisede okumaları fazlalaştıkça Hatipli Camiinin altı bugün yetmez hale gelmiş ve bu amaçla da bu yıl dört daire daha kiralanmıştı.

          Gazeteci ve Hayırda gönüllü Murat Yürekli durumu Kumru’ya gelen Kumrulu iş adamlarına iletmiş, Yetkili birimlerle bir araya gelinerek Kumrulu kız çocukların en az liseyi bitirmeleri için bir yurdun yapılması adına önümüzdeki yıllarda önemli sözler almıştır.

          İş Adamı ve İstanbul’da yaşayan Kumrulu Ali Peru “ liseye gitmek için yeni tutulan dört dairenin kirasını ödeyeceğini belirterek, önümüzdeki yıllarda Kumru’ya mutlaka bir kız yurdunun yapılması gerektiği üzerinde durmuştur. Mali Müşavir Mustafa Çaya ve Ali Peru’nun oğlu Dâhiliye Uzmanı Dr. Celalettin Peru var olan duruma büyük katkı yapmakla birlikte yurt projesi için ellerinden ne gelirse yapacaklarını söylemişlerdir.

          Bu yazıları sizlere ulaştırmamın amacı, bu güzel faaliyete “nasıl katkı yapılabilir? Sorusuna cevap aramaktan ibarettir. Ve bu yazı Karadeniz Haber Postası Gazetesi’nde, “Kent Haber İnternet Sitesi”ve “Kumru Haber İnternet sitesinde” üç bölüm halinde yayımlanmaktadır.

          Hatipli Camiinin altının kız öğrencilerine yetmemesi üzerine  Murat Yürekli’nin çabaları sonucu İstanbul Kumrulular Dernek Başkanı Celalettin Dervişoğlu, Eski Dernek Başkanı Harun Topalcı, Mali Müşavir Mustafa Çaya, İş Adamı Yüksel Yaylak ve İş Adamı Adnan Yavuzer ve bir çok Dernek yöneticisi geçtiğimiz günlerde  Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek’i ziyaret ederek kız yurdu için kendilerine belediyenin bir yer göstermesi halinde bu yurdun 2007 yılında bitirileceğini ifade etmişlerdir. Bu bir araya gelişte Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül ve Bekir Akkaya’da  hazır bulunmuştur.

          Aynı gün öğrencilerin kaldığı daireler Kumru Kaymakamı Üzeyir Yılmaz’a gezdirilerek kendisine bilgi verildi. Kumru Kaymakamı Üzeyir Yılmaz öğrencilerle bir süre konuştuktan sonra “çok güzel faydalı bir iş başarıyorsunuz. Kız çocuklarımız adına yaptıklarınızı tebrik ediyor, Kaymakamlık olarak yaptıklarınıza destek olacağız” açıklamasında bulundu.

          Hayırda Gönüllü ve Gazeteci Murat Yüreklinin yoğun çabaları sonucu Ramazanın ilk günü, durumdan haberdar olan ve yardımlarını esirgemeyen esnaflara Belediyenin katkıları ile Kınalılar Aile Çay Bahçesinde bir iftar yemeği verildi. Davet edilenlerin tamamının hazır olduğu iftar yemeğinin ardından yukarda yazmaya çalıştığımız konular bizzat işin bilenlerince dünü ve bugünü ile davetlilere anlatıldı.

          Kumrulu kızları okutmak amacıyla verilen İftar Yemeğine Kumru Kaymakamı Üzeyir Yılmaz, Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek, Kumru Müftüsü Abdullah Pamuklu, Kumru Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Hocaoğlu, Kumru Çok Proğramlı Lisesi Müdürü Şükrü Dizek, Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül, Ak Parti İlçe Başkanı Hamza Karar, İl Encümen Azası İsmet Erçal, İl Encümen Azası Cemal Salgut, Deva Eczanesi Sahibi Eczacı Mehmet Bilgü, Karadeniz Haber Postası Kumru Temsilcisi  Gazeteci Murat Yürekli ve Kumru Öğretmenevi Müdürü Bekir Akkaya ile birlikte çok sayıda Kumrulu İş Adamı ve esnaf katıldı.

          İftardan sonra bir araya gelerek bu iftarda buluşmamızın nedenini açış konuşması olarak Murat Yüreki yaptı…

          Daha sonra Kumru Müftüsü Abdullah Pamuklu iki yılda yapılanları ve var olan durumu ve yapılması gerekenlerle ilgili geniş açıklamalarda bulundu. Kız öğrenci sayılarını ve okumak isteyen öğrencilere yapılması gerekenlerin neler olduğunu belirterek, iki yılda 98 milyar masraf yaptıklarını, katkı yapanları bir bir anarak kendilerin teşekkür etti. Bundan sonraki yapılması gerekenler için yardım talep etti.

          Daha sonra İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül “ Öğrenci sayılarını belirterek okumak isteyen kız öğrencileri boş çevirmek istemediklerini, geleceğin annelerinin en azından bir lise bitirmek istemelerinin çok anlamlı olduğunu buna seyirci kalınmasının mümkün olmadığını” ifade etti. Köylerde kız öğrencilerin ilköğretimden sonra okuyamadıklarını belirterek acilen bir kız yurduna ihtiyaç duyulduğunu bu konuda Kumru ve Kumru dışındaki iş adamlarının bunu yapacakları sözünü verdiğini, Kaymakamımızın ve belediye başkanımızın bu konudaki duyarlılıklarına öğrenciler adına teşekkür ediyorum” dedi.

          Kız çocuklarının okumalarına yönelik iftar yemeğinde  Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül’ün ardından Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek “ Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yardımdan kaçınmayacaklarını belirterek “bunun için kalıcı bir çözüm gerek, derhal yurt yapılmasına başlanılması gerektiğini söyledi. İki yıldan bu yana belediye olarak bu öğrencilere gereken yardımın yapıldığını ifade ederek esnaflarımızdan bizi geri çevirenin olmadığını söyledi. Kumrudaki dışardan gelen esnafların ise bu yardımlara sıcak bakmadığını belirterek, hem Kumruda Kumrunun insanından kazandıkları halde bir kuruş yardım yapmadıklarının doğru bir durum olmadığını belirtti. Bu organizeyi yapanlara, katılanlara ve özellikle de Murat Yürekliye çok teşekkür ediyorum” dedi.

          En son konuşmayı Kumru Kaymakamı Üzeyir Yılmaz yaptı. Kumru Kaymakamı Üzeyir Yılmaz Konuşmasında “ Eğitimin önemine vurgu yaparak bu işe el atan kim varsa teşekkür ettiğini” söyledi. Kumru Kaymakamı Üzeyir Yılmaz “ Siz Kumruda olup bitenleri pek bilemezsiniz. İnanın çocuklar okumak istiyor. Kızlar okumak istiyor. Geleceğimiz bu çocuklara aittir. Geleceğin güzelliği kız çocuklarımızın okumasından geçer. Çocuklarımız parasızlıktan okuyamıyor. Kızlarımız kalma yerleri olmadığından okuyamıyor. Ben bugün çocukların kaldıkları yeri gördüm. Gerçekten bu çocuklara sahip çıkmak lazım. Biz Kaymakamlık olarak zaten yardım ediyoruz. Bu çocuklara sahip çıkmazsanız büyük suç işlemiş olursunuz. Ve ben sizlere bunun hesabını emin olun sorarım…Ne kadar güzel bir şey yaptığınızı biliyorsunuz ki buradasınız. Eğitim için her zaman kaymakamlık olarak yanınızda olduğumu bilmelisiniz. Kızlarımız en azından bir lise mezunu olmalıdır” diyerek  “Tüm katkı yapan herkese ve öğretmenlerimize teşekkür ediyorum” dedi.

          Daha sonra bu yıl yapılacaklar için bir yardım kampanyası başlatıldı. Katılanların yoğun ilgisi ve parasal destek sözleri ile toplantı son buldu.*

İki gün önce Kumru Belediyesi Erçallar Kültür Sarayında bir iftar yemeği verdi. Katılımın yüksek olduğu iftar yemeğinde Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek uzun bir konuşma yaptı. Kumru’da yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi veren Başkan Ticabi Civelek kendisi ve belediye ile ilgili eleştirileri haksızlık olarak niteledi. Konuşmanın bir yerinde Başkan “burs verdikleri öğrencilerin sayısından da söz etti. Başkan Ticabi Civelek “ Geçen yıl 150 öğrenciye burs verdiklerini, bu yıl ise öğrenci sayısının 200’e yaklaştığını bildirdi. Başkan Ticabi Civelek “ Hiçbir öğrencimizi geri çevirmiyoruz. Müracaat eden tüm öğrencilerimize kesinlikle burs veriyoruz. Öğrencileri zengin-fakir diye da ayırmıyoruz. Çünkü bizim anlayışımıza göre öğrencilerin zengini olmaz.” Dedi.

          İstanbul’daki Kumrulular Derneği’nin ve Erçalları AŞ.’nin de çok sayıda Öğrencilere burs verdiklerini bilmeyenimiz yoktur. Biz yetişkinler için çok anlam ifade etmeyen paralar bir öğrencinin çok işine yaramaktadır. Öğrencilerin o aldıkları paralar beş on yıl sonra yetişmiş ve eğitilmiş bir birey olarak hepimize daha fazla hizmet olarak geri döndüğü bir gerçektir.

          Başkan Ticabi Civelek’in açıklamasından çıkan en önemli sonuç ise 200 Kumrulu öğrencinin şu anda Üniversitede okuduğudur ki, bu Kumru’muz için büyük bir rakamdır. İki haftadır sözünü ettiğimiz Kumru’daki kız öğrencilerin okuması için yapılan çalışmaların kalıcı bir çözüme kavuşturulması gerekir. Gerçekten bu tür yapılan hizmetlerin zorlukları vardır. Ve bu tür hizmetlerde gönüllülük ve fedakârlık esastır.  İnsanlar yapamadıklarından değil, yapma gücü olup ta yapmadıklarından mesuldür.

          Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sağlıklı ve huzurlu günler diler saygılar sunarım.

          Buluşmak Ümidiyle…

BEKİR AKKAYA-10.04.2006 / Karadeniz Haber Postası Gazetesi

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Kumru'da Kız Çocuklarını Okutma Seferberliği'nin Hikayesi (2006)

İki yıl önce Ramazan ayında bir iftar vaktinde Kumru Din Görevlileri Derneğinde Kumru Kaymakamı İlhami Doğan, Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek, Kumru Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Hocaoğlu, Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül, Kumru Öğretmenevi Müdürü Bekir Akkaya, Kumrunun önde gelen tüm esnafları, şu anda Samsun’da bulunan Sosyal Hizmetler Müdür Yardımcısı Ali Fuat Karaman ve Gazeteci Murat Yürekli’nin yoğun çabaları sonucu iftarda bir araya gelmişlerdi.

Bıçak Parası Üzerine /Bekir Akkaya

İki hafta önce yazdığımız “Yine Fatsa Devlet Hastanesi” yazımızla ilgili Fatsa Devlet Hastanesi Baştabipliği tarafından B1041SM4523801/2/5618 sayı ile adıma “gizli” ibareli bir yazı geldi. Karadeniz Haber Postası Gazetesinin internet sitesinde yazımla ilgili soruşturma başlatıldığını öğrenince, bilgilenmem amacıyla bana gelen yazının gizliliğinin kalmadığını düşünerek gelen yazıyı sizlerle paylaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
                    Bana gelen resmi yazının konusu olarak “ “Sadet” Başlıklı Yazınız Hk”. İfadesi geçmiş. Oysa, “Sadet” benim yazdığım köşenin adıdır. Har hafta yazdığımız yazının tüm başında bu “Sadet” kelimesi mutlaka yer alır. Söz konusu yazımızın başlığı “Yine Fatsa Devlet Hastanesi” idi. Aynı yazının açıklama bölümü aynen şöyledir. “Sayın Bekir Akkaya, İlçemizde çıkan Karadeniz Haber Postası Gazetesinin 18.09.2006 tarih ve 194 sayılı baskısının 4. sayfasındaki “Sadet” başlıklı yazınız ile
ilgili olarak gerekli incelemenin yapılması için Fatsa Kaymakamlık Makamına yazı yazılmıştır. Bilgilerinize rica ederim. Dr. Alaettin Arıkan –Radyoloji Uzmanı –Baştabip.” Dikkat edilirse başlıkla köşe adı burada da yanlış ifade edilmiş.
                Bundan ne çıkar diye düşünülse de ben aynı kanaatte değilim. Çünkü gazetede köşe ismi süreklilik arz ederken, başlık adı verilerek sıradan bir yazı ve haber olur ki bu da doğru bir durum değildir… Çünkü ilgili “Sadet” köşesinde yine hastane üzerine birkaç yazımız çıkmış hatta tekzip metninde zikredilmiş, “Bıçak parası” yazısına da tekzip metni sebep olmuştur. Yazımız üzerine inceleme başlatılması işin doğrusu bizi sevindirmiştir.
                Haber Vakti İnternet sitesinde ve Zaman Gazetesinde bu hafta yayınlanan ve şu anda yayında olan “Bıçak Parası” haberinin bir kısmını birlikte okuyalım. “Sağlık Bakanlığı'nın yaptırdığı bir araştırma 'bıçak parası' gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın neticelerini tespit için yapılan kapsamlı anketten ilginç sonuçlar çıktı. Ankete katılan düşük gelirli vatandaşların yüzde 37'si daha iyi bir tedavi için doktora 'bıçak parası' verdiği ifade ederken, yüksek gelir grubundaki vatandaşların yüzde 57'sinin ise 'doktora hediye' verme yoluna gittiği belirlendi. Katılımcıların yüzde 30'u hekimlerin ilgisizliğinden şikâyet ederken, yüzde 44'ü hastalara ilgi, güler yüz ve saygı gösterilmesi gerektiğinivurguluyor.
                Sağlık çalışanlarının yüzde 56’sı hastalık ya da tedavi ile ilgili neler olabileceği konusunda hastaları uyarmıyor. Hastaların yüzde 50’si ilaçların yan etkisi konusunda bilgi verilmemesindenyakınıyor.
                Denetime rağmen bir türlü engel olunamayan ‘doktora bıçak parası ve hediye’ konusunda da ilginç sonuçlar elde edildi. Düşük gelirli hastaların yüzde 37’si tedavisinin yapılamayacağını veya erteleneceğini düşündüğü için hekime ‘bıçak parası’ verdiğini söylüyor. Yüksek gelir grubunda ise katılımcıların yüzde 57’si daha iyi tedavi olmak için doktora hediye verdiğini belirtiyor. Hastane veya personelle ilgili şikâyetler genellikle hasta hakları birimi yerine başhekimlere yapılıyor. Hastaların sadece yüzde 7’si şikâyetlerini hasta hakları birimine iletirken, yüzde 52’si hastane yöneticisi ile görüşmeyi tercih ediyor. Hastalara göre şikâyeti çözmek için ilgili kişiler yeteri kadar uğraş vermiyor. Genel olarak şikâyet sonucu ortaya konan çözümler memnun edici bulunmuyor. “
                Bıçak parasını ben neden mi verdim? Düşük gelirli hastaların yüzde 37’si gibi yakınımın tedavisinin yapılmayacağını ya da kendisine zarar geleceğini düşündüğüm için. Birde ben vermedim daha önceden söylediğim gibi benden kuzu kuzu alındı. Bıçak parasını toptan değil, ilgili doktorun “kazandıkça getirirsin!” talimatına uygun taksitle kazandıkça götürdüm. İlgili bey geçenlerde “hizmet aşkından olsa gerek” konuşurken Fatsa’da yapılan ve ilerde yapılacak hizmetlerinde bir yılda kaç ameliyatın gerçekleştirildiğini ifade ediyordu. Birde eline geçen ya da geçecek “bıçak parasını” söylese de bize düşeni öğrenmiş olsak ta en azından borcumuzu peşin ödeyip bari aşağılanmasak.
            Buluşmak ümidiyle…
            Bekir AKKAYA /30.09.2006/ Karadeniz Haber Postası Gazetesi

Bıçak Parası Üzerine /Bekir Akkaya

İki hafta önce yazdığımız “Yine Fatsa Devlet Hastanesi” yazımızla ilgili Fatsa Devlet Hastanesi Baştabipliği tarafından B1041SM4523801/2/5618 sayı ile adıma “gizli” ibareli bir yazı geldi. Karadeniz Haber Postası Gazetesinin internet sitesinde yazımla ilgili soruşturma başlatıldığını öğrenince, bilgilenmem amacıyla bana gelen yazının gizliliğinin kalmadığını düşünerek gelen yazıyı sizlerle paylaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
                    Bana gelen resmi yazının konusu olarak “ “Sadet” Başlıklı Yazınız Hk”. İfadesi geçmiş. Oysa, “Sadet” benim yazdığım köşenin adıdır. Har hafta yazdığımız yazının tüm başında bu “Sadet” kelimesi mutlaka yer alır. Söz konusu yazımızın başlığı “Yine Fatsa Devlet Hastanesi” idi. Aynı yazının açıklama bölümü aynen şöyledir. “Sayın Bekir Akkaya, İlçemizde çıkan Karadeniz Haber Postası Gazetesinin 18.09.2006 tarih ve 194 sayılı baskısının 4. sayfasındaki “Sadet” başlıklı yazınız ile

İdris Bilgü Vefat Etti

Fizme Karapınar Mahallesinden rahmetli Halil Bilgü'nün oğlu İstanbulda oturan çok değerli Ağabeyimiz İdris Bilgü 17.12.2021 tarihinde bugün İstanbul' da vefat etmiştir. 
   Cenazesi yarın (cumartesi) öğle namazına müteakip Ümraniye Atakent Halilurrahman Camiinde cenaze namazı kılındıktam sonra Ihlamurkuyu mezarlığında toprağa verilecektir
   İdris Bilgü Ağabeye Allahtan rahmet ailesine ve sevenlerine rabiimden sabırlar diliyorum.. 
      Bekir Akkaya/17.12.2021/Kumru

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

İdris Bilgü Vefat Etti

Fizme Karapınar Mahallesinden rahmetli Halil Bilgü'nün oğlu İstanbulda oturan çok değerli Ağabeyimiz İdris Bilgü 17.12.2021 tarihinde bugün İstanbul' da vefat etmiştir. 
   Cenazesi yarın (cumartesi) öğle namazına müteakip Ümraniye Atakent Halilurrahman Camiinde cenaze namazı kılındıktam sonra Ihlamurkuyu mezarlığında toprağa verilecektir
   İdris Bilgü Ağabeye Allahtan rahmet ailesine ve sevenlerine rabiimden sabırlar diliyorum.. 
      Bekir Akkaya/17.12.2021/Kumru

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

16 Aralık 2021

Bizim dönem ya da Eyüp Fatsa (Arşiv Yazıları-2006)

Bizim yaşıtlarımız bir dönemin birikimleridir. Kibir ve gurur yapmadan ifade edeyim ki, 70’le 80’li yıllar arasında öğrenim görmüş ve o dönemi yaşamış kim olursa olsun birikimlidir ve düzeylidir. Çevremizde olup bitenlere baktığımızda o dönemin farkını bugün görmemiz mümkündür.

mezunu olmamdan bugün bile gurur duyuyorum. Bundan 30 yıl önce, her cuma akşamları bir dernek ya da teşkilatta konferans ve etkinliklere koşuşturmaktan, sayısız kitapları hatmetmekten ders çalışmaya bile fırsatımız olmazdı.

            Şahsen ben siyaset ve ticaretle hiç barışık olmadım. İnsanın en mükemmel oluşuna binaen insanlara ve özellikle insan kalanlara hep öncelik verdim. Üç bin öğrencili bir okulun

            Solculuğu da sağcılığı da o günlerde öğrendik. Bugünkü ilke ve duruşu da…O günün ne solcusuna ne sağcısına ne de İslamcısına bugün bir şey öğretmeye kalkışmak boşuna bir uğraştır. Çoklarının hayal bile edemediği bugünkü koşuşturmalar ya da birikimler o günün ürünleridir. Tuttuğumuz notlar bugün yazılsa üç beş ciltlik kitap olur. O günlerde boş vermişlerimiz, ya da bugünün cep telefonlu sarhoşları dolmuşa binmenin dışında bir varlık gösteremez. Paramız yoktu ama birbirimizle kaynaşmış on yıl kadar uzun sürelerle aynı yurt ve pansiyonları paylaşarak farkında olmadan dostluğun ve vefanın temellerini atmıştık. O günlerde vatan ve millet sevgisi her yer ve mekânda iliklerimize kadar işlemişti. Vatan topraklarına bir çakıl koymanın ya da bir taş döşemenin faziletini ve yüceliğini yeni değil ta o günlerde öğrendik. Yanlışta olsa, solcusu da sağcısı da birbirleri ile kavga etseler de tek arzuları vatana hizmet etmek olarak biliniyordu. Herkes kendi dönemini önemser. Ama seksen öncesi dönemlere bir göz atılırsa, farkın farkı ortaya çıkacaktır. Ayrım yapılmaksızın o günlerde şehit olanların niyetlerinin iyi niyet olduğuna yürekten inanıyorum.

            Ölenler aramızda değiller. Sağ olanlar bulundukları yerlerde ülke ve ülke insanları için gece gündüz durmak bilmiyorlar. İnsan denen varlık tezde yetişmiyor. Yapılanları ya da niyetleri görmek duyarlı insanların en önemli sorumluluklarıdır. Eğer bir konuda illa da laf olsun diye karşı olmak, olumlu ya da olumsuz iş ve eylemlere tepki göstermek doğru bir duruş değildir. Asıl olan yapılanları ve niyetleri doğru görüp doğru okumak, yapıcı ve faydalı eksiklikleri gözler önüne sererek ülke ve ülke insanına yarar sağlamak olmalıdır.

            Bizim dönemimizde yetişenlerin bir yerde olmaları tesadüf değildir. Ta lise yıllarında kendilerini ispatlamış ve gelecekte gerek siyaset ve gerekse ticarette başarılı olacaklarını o günlerde ortaya koymuş bir çok değer bugün iş başındadır. Liderlik vasıflarını ve topluma hizmet edeceklerinin sinyalini o günlerde vermişlerdir.

            Siyaset ya da bulundukları yerlerde hizmeti ibadet  olarak gören ve gerçekten kalıcı hizmetlere imza atan dostlarımızın, önemli hizmet makamlarında bulunmaları bizlere gurur verirken, haksızlık yapılması ya da haksız yere rencide edilmeleri huzur ortamına zarar verir endişesi ile duyarlı insanlar kadar bizleri de endişelendirmektedir. Bu tür yaklaşımlar gerçek manada olmasa da insanların çalışma şevkini de bir ölçüde aza indirgemektedir.  

            Kim kime ceza verecek,  kim kimi cezalandırılacak? Her birey kendi cezasını verecekse kurum ve kuruluşlar ne iş yapacak? Askerimiz bizim, vekilimiz de bizimdir. Ortada bir sorun olsa da kanunlar çerçevesinde demokratik yollarla çözüme ulaşmak varken şiddet kullanmak kime ne kazandır?

            Bir üretici olarak fındığa düşük fiyat verildiğini bilenlerdenim. Dün olduğu gibi bugünde durumun fındık üreticisi lehine düzeleceğine inanıyorum. Gürgentepe’de Ordu Millet Vekili Sayın Eyüp Fatsa’ya karşı yapılan saldırının çok yanlış bir durum olduğuna inanıyorum. Millet Vekili Sayın Eyüp Fatsa bu saldırıyı kesinlikle hak etmemiştir. Kendi doğup büyüdüğü ilçeden daha çok, bütün gücünü kullanarak diğer ilçelere hizmet verme çabası içersinde olan biri,  kim olursa olsun böyle bir olayla karşı karşıya kalmamalıydı. Üstelik fındık fiyatı kararını bir milletvekilinin tek başına alması da mümkün değildir. Perde arkasında olup bitenler gün yüzüne çıktığında, saldırı yapanların da üzüntü duyacakları kesindir. Eyüp Fatsa’nın fındık konusunda üretici yararına düşündüğüne kesinlikle inanıyorum. Neticede Karadeniz Bölgesinde ve Ordu’da kendisi ile birlikte çok sayıda milletvekili de mevcuttur.  Ne var ki, milletvekili de olunsa bakanda bir hükümet kararıdır ki, tek başına kimse sorumlu tutulamaz. Sorumlu tutulsa dahi, yasaların suç saydığı bir eylemin haklılık payı olamaz.

            Bir Kumrulu ve 30 yıllık geçmişe dayanan bir dostum olarak Eyüp Fatsa’ya Geçmiş olsun diyor, hizmete yönelik hayallerini gerçekleştirme çabasında başarılar diliyorum.

            Buluşmak ümidiyle…

            Bekir AKKAYA /23.09.2006 /Karadeniz Haber Postası Gazetesi

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bizim dönem ya da Eyüp Fatsa (Arşiv Yazıları-2006)

Bizim yaşıtlarımız bir dönemin birikimleridir. Kibir ve gurur yapmadan ifade edeyim ki, 70’le 80’li yıllar arasında öğrenim görmüş ve o dönemi yaşamış kim olursa olsun birikimlidir ve düzeylidir. Çevremizde olup bitenlere baktığımızda o dönemin farkını bugün görmemiz mümkündür.

Abraham Lincoln ve Mutlak İrade

Geçen hafta sizlerle Paulo Coelho’nun “Simyacı”adındaki kitabın önemli cümlelerini paylaşmaya çalışmıştım. Şimdilerde ise “Bilinmeyen Bir Bilgi” adında Mehmet Ali Şadoğlu’nun bir kitabını okumaya çalışıyorum. “Bilinmeyen Bir Bilgi” adındaki 536 sayfalık kitap, bir Hıristiyan olan Paulo Coelho’nun “Simyacı”adındaki kitabın sayfa 86’daki şu cümlenin bir özeti gibi. “Kimse bilinmezden korkmamalı, çünkü herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şeyi ele geçirebilir. Hayat hikâyemizle (korku) dünya tarihinin aynı el tarafından yazılmış olduğunu anladığımız zaman bu korku uçup gider(Sahip olunan şeyleri yetirme veya gelecek korkusu)

            Amerikan Başkanlarından Abraham Lincoln eğitim ve eğitimciye çok önem veren, zamanında radikal birçok reform yapmış, insanların iyi bir eğitimle etkilenebileceğini düşünürdü. Oğlunun öğretmenine yazdığı mektup bütün dünyada elden ele dolaşır. Kendi düşünce yapısına göre kaleme aldığı mektup tamamen ahlaksal niteliktedir. İnsanın üstün yaratılmış olmasına binaen gerçekte nasıl bir insan olması gerektiğini özellikle mektupta vurguluyor. Ne gariptir ki, bütün önlemlere rağmen Abraham Lincoln’un dört oğlundan Edward dört yaşında, William on iki yaşında ve söz konusu ünlü mektubun muhatabı olan oğlu Thomas ise on sekiz yaşında tüberkülozdan ölüyor. Thomas çok haşarı, disiplinsiz ve başarısız bir çocuk olup, yoğun gayretlere, baskılara, telkin ve öğretilere rağmen, on iki yaşında bile yazı yazmayı beceremiyor. Ne başkan olan babası, ne mektup, ne öğretmenler ne de psikologlar kendisini etkileyememiş ve başarısızlığını engelleyememişlerdir. Ünlü ve güçlü insanların her türlü destek, imkân ve çabalarına karşın başarısız çocukları ile kimsesiz ve yoksul çocukların başarıları, mutlak iradenin bir sonucudur. Daha doğrusu hayat hikayemizle dünya tarihi denilen doğum ve ölüm dahil algıladıklarımız, korku, keder, sevinç ve mutluluklarımız aynı el ve aynı kalem tarafından yazılmıştır.  

            Bu uzun girişten sonra Abraham Lincoln'un oğlunun öğretmenine yazdığı ünlü mektuba birlikte göz atalım.
            "Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını, fakat şunu da öğret ona: Her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya kendini adamış bir lider vardır.Her düşmana karşı bir dost olduğunu da öğret ona.

            Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen, kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.
            Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını... Eğer  yapabilirsen; ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği zamanlar da tanı...
            Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.
            Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi...Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmasını öğret ona.
            Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma.Tüm insanları dinlemesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret...
           Eğer yapabilirsen üzüldüğünde bile nasıl gülümseyebileceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

            Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini...

             Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat hiçbir zaman kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.

            Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret.

            Ona nazik davran ama onu  kucaklama. Çünkü, ancak ateş çeliği saflaştırır.

            Bırak sabırsız olacak kadar cesaretine sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun.

            Ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret.

            Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır... Bu, büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsen bir bakalım...

            O ne kadar iyi, küçük bir insan,  oğlum..."

            Buluşmak ümidiyle…

            Bekir AKKAYA /02.09.2006/Karadeniz Haber Postası Gazetesi
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............