Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
15 Mayıs 2022
TONLARCA KÖMÜR İŞLETİLMEYİ BEKLİYOR!
TONLARCA KÖMÜR İŞLETİLMEYİ BEKLİYOR!
14 Mayıs 2022
"Kitabım Çıkmadı Ama" Sen "Çıktı Diye Haber Yap!" Mesajlarına Örnektir!
Ekler
17 Ara 2007 09:31
Alıcı: ben
Merhaba sayın site yetkilisi,
Ben kumrulu bir şair adayıyım. 2008 yılında ilk şiir kitabım çıkıyor. Kitabın önsözünü ise dünya ve tıp biliminin yakından tanıdığı prof. dr. cüneyt turan yazdı. Kitabımla ilgili dökümanları size gönderiyorum. haberi yayınlarsanız çok sevinirim. teşekkürederim. iyi çalışmalar
A E,
--
"Ben şair bir adamım hayatsa kiralık bir katil"
...
Bekir AKKAYA <kumruhaber@gmail.com>
17 Ara 2007 10:14
Alıcı: ae
Sevgili Şair Kardeşim,
Sizinle tanışmadık...Şair olduğunuzu söylüyorsunuz ancak ortada hiç bir şiirin yok. Kitabınız yayınlandığında bizim sitede haber olur...Kitap çıkmadan hayali bir habere imza atmamız bizim site için mümkün değil...Sen benden resmen reklam yapmamı istiyorsun ki buda ancak para ile olan bir şeydir ki, bizim site için reklam parası biraz yüksek olur...Sen en iyisi şiir kitabın çıkınca bize bu yazıyı gönder...Ya da ucuz reklam yapan sitelerimiz var Kumru'da, sizin şairliğiniz belki de onların reklamı için de bir fırsat olur...www.kumru.org denilen site yöneticisi...cevapladı.
BEKİR AKKAYA
...
a e <a@gmail.com>
17 Ara 2007 11:00
Alıcı: ben
ilginize çok teşekkür ederim.
...
"Kitabım Çıkmadı Ama" Sen "Çıktı Diye Haber Yap!" Mesajlarına Örnektir!
Hazır Cevaplar Ama Düşündürücü
DERLEYEN: BEKİR AKKAYA
HAZIR CEVAPLAR
Sokrat Ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlayınca, Sokrat:
- Ne yani, demiş. Birde haklı yere mi öldürülseydim!
***
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında
ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz.
******
Bir filozofa sormuşlar: Şansa inanırmısınız?
Filozof: Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım.
*******
Bir toplantıda bir genç, M. Akif'i küçük düsürmek için:
- Afedersiniz, siz veteriner misiniz? demiş. M. Akif hiç
istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, biryeriniz mi ağrıyordu?
******
Bir doktor alkolsüz bira içilir mi? diye soran hastasına,N asreddin Hoca'nın
şu fıkrası ile cevap vermiş:
Adamın biri, Nasreddin Hoca'ya:
--Tuvalette bir şey yemek caizmidir? diye sorunca, Hoca:
--Caizdir, demiş. Ama içeride başka birşey yediğini zannederlerse, ne
diyeceksin?
******
N.Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:
--Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu?
Biz yolumuzu bulabilirdik.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
--Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş.
Yüzerek karşıya geçebilirdin.
*****
İmam-ı Azam hazretleri, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek
kenara çekildiğinde, yanındakiler neden böyle yaptığını sormuşlar.
Hazret, düşünmeden cevap vermiş
--Onun boynuzları var, benim ise aklım.
******
Yavuz Sultan Selim,birçok Osmanlı Padişahı gibi sefer hazırlıklarını gizli
tutarnış. Bir sefer hazırlığında veziri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi
sorunca, Yavuz ona: Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş.
--Vezir, Yavuz'dan cevap alacağı ümidiyle:
--Evet, Hünkarım bilirim, dediğinde; Yavuz cevabı yapıştırmış:
--Ben de bilirim.
******
Öğrenci;
--Hocam,diye sormuş.İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir''diyorlar.Ne dersiniz?
Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
--O mantığa göre çınar ağacı da maydonozun gelişmiş şeklidir.
*******
Selçuk Sultanlarından biri,Mevlana'yı ziyaret ederek,saltanatları arasında
ne fark olduğunu sorduğunda, o büyük zattan şu cevabı almış:
--Senin saltanatın, gözlerin açık kaldığı müddetçe bakidir. Benim saltanatım
ise, gözlerimi kapadığımda başlar.
*****
Lokman Hekim'e:
--Hastalarımıza ne yedirelim? diye sorduklarında, şu cevabı vermiş:
--Acı söz yedirmeyin de, ne yedirirseniz olur.
*****
Bir Fransız yazar,Mehmet Akif'e:
--Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu? diye sorduğunda Akif:
--Daha önceleri öyleydi, karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık ve
bir türlü içeri sokamıyoruz.
******
Alaaddin Başar'a:
--Şeytan,niçin meyhaneye gidenlere vesvese vermiyor? diye sorduklarında:
--Vermez tabi, demiş. Eğer verse kazayla camiye giderler.
******
Bekir AKKAYA /10 Kasım 2007 /Kumru Haberci Gazetesi
Hazır Cevaplar Ama Düşündürücü
2007 YILI SON İFTAR EZANI VE MERKEZ CAMİİNDE BAYRAMLAŞMA DUASI (VİDEO)
2007 YILI SON İFTAR EZANI VE MERKEZ CAMİİNDE BAYRAMLAŞMA DUASI (VİDEO)
2007'de Kumru'muzun yolları ya da Şu PAT PAT Belası
Gittiğimiz her yerde var olan yol çalışmaları Kumru'da da devam ediyor. 1987 yılından bu yana Kumru'da şahsen gitmediğim hiçbir köy ve mahalle yolu kalmadı. 20 yıl önce bugünkü yollarımızla ilgili bir iddiada bulunsa idik emin olun hiç birimiz bugünkü durumu tahmin edemezdik. Asfalt yol olarak 1992 yılında, Karaağaç Köyü ile Kumru arasındaki 10 kilometrelik yoldan söz edebilirdik. Kumru- Korgan arası 17 kilometrelik yol bugün son derece düzgün ve asfalt. Kumru – Ünye arasında da aynı güzellikte bir yol mevcut. Kumru – Fatsa arasında ise yer
yer çalışmalar devam etse de son derece güzel bir yolla Fatsa'ya ulaşabiliyoruz. Bütün köylerimizin yolları ya bitirilmiş ya da çalışmalar hızla devam ediyor. Bu çalışmalar sadece bizim ilçemiz ya da ilimizle de sınırlı değil. Gittiğimiz her yerde bu çalışmalar devam ediyor. Daha doğrusu en yakın çevremizden en uzak çevremize kadar Türkiye'miz hızla yenileniyor ve kabuk değiştiriyor.Bu güzelliklerin şimdilik bir eksiği var ki ileriki günlerde biten yerleşim birimlerinde bu eksik mutlaka giderilecektir. Biz yine de bu konuda birkaç cümle söz etmek istiyoruz. Herkes kendi köyüne nereden ve nasıl gideceğini bilebiliyor. Ancak bilmeyenler için yol ayrımlarında mutlaka yönlendirici işaretler konulması çok faydalı olacaktır. Ayrıca köyün ya da beldelerin girişlerine köyün adı ve nüfusu yazılırsa yapılan çalışmalara da başka bir anlam katacağı kesindir.
Birileri çıkıp "Levhaları çocuklar kırar ya da ne gereği var bu ayrıntıların!" diyerek anlamsız açıklamada bulunmasın. Dünden bugüne çok şey değişti. Artık çocuklar da bu tür levhaların tahrip edilmeyeceğini yetişkinler kadar bilebiliyor. Geçenlerde bir asansör muhabbetinde asansörün yapılmama gerekçesi olarak " çocuklar oynar" düşüncesi ortaya atıldı. Artık çocuklarımız bizim çocukluktaki meraklarımıza bakmıyorlar bile. Öylede olsa, birileri bozar ya da kırar diye bazı yapılması gerekenleri ihmal etmek, ya da geleceğe ertelemenin hiçbir anlamı yok.
Çocuklarımız ve yol deyince aklıma, birkaç gün önce Çokdeğirmen Köyünde pat pat denilen şeytan aracının bir çocuğun daha ölümüne neden olduğu aklıma geldi. Resmi kayıtları bilmesem de ilçemiz Kumru ve köylerinde tam 4500 lombardın denilen şeytan aracı mevcutmuş. İnanılacak gibi değil ama rakam kesinlikle abartılı değil. Tam dört bin beş yüz şeytan aracı. Bildiğimiz kadarıyla bu şeytan araçlarından ilçemizde çok can kaybı oldu. Başta Kumru – Fatsa arasındaki yol olmak üzere tüm köy yollarımız eskisi gibi değil. Araçlar belirli bir hızla gitmek zorunda. İşin ilginç tarafı normal araçlar belirli bir hızla ilerlerken bu pat pat denilen şeytan araçlarının hiçbir hız sınırı yok. Ne trafik kuralı ne sinyal ne lamba. Her an karşılaşmak mümkün. Bir de el kol hareketleri ile araç sahiplerini tahrik etmeleri işin cabası. Yükü onlar taşıyacaklar, yolcuyu onlar taşıyacaklar, düğünü onlar yapacaklar, Çifti onlar sürecekler. En kötüsü ise kazalara onlar sebebiyet verip, ölümlere neden oldukları halde hiçbir kurala da tabii olmayacaklar. Şeytan araçlarının yapmayacağı hiçbir şey yok. Yetkililerin kesinlikle bu işe bir dur demeleri gerekiyor. Ana yollara ve ilçe içersine bu şeytan araçlarını sokmamak, olabilecek kazaları da baştan önlemek demektir.
Ramazan ayındayız. Gerçekten bu ay bereketli bir ay. Kumru'muz her zaman olduğu gibi cıvıl cıvıl ve canlı. Geçen akşam Ulubey'de iftar çadırında iftarımı açtım, ilk iftarımı ise Kabataş'ta iftar çadırında iftar yapmak nasip oldu. Acaba Kumru'muzda da bir iftar çadırı olsa idi, şirin Kumru'muza katkı yapar mıydı? diye düşünmeden edemedim.
Sevgi ve saygılarımızla. Hoşça kalın…
Bekir Akkaya/27 Eylül 2007 /Kumru Haberci Gazetesi



.png)
