Firari FETÖ'cüden örgütü karıştıran itiraflar!.. Sorulara çala çala örgütlendik: Ahmet Dönmez daha önce de 15 Temmuz ihanetinin arkasında arkasında FETÖ ve teröristbaşı Fetullah Gülen’in olduğunu yazmıştı.
******
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©******
----------------------
- Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.
2 Mart 2020
Firari FETÖ'cüden örgütü karıştıran itiraflar!.. Sorulara çala çala örgütlendik
Firari FETÖ'cüden örgütü karıştıran itiraflar!.. Sorulara çala çala örgütlendik
Firari FETÖ'cüden örgütü karıştıran itiraflar!.. Sorulara çala çala örgütlendik: Ahmet Dönmez daha önce de 15 Temmuz ihanetinin arkasında arkasında FETÖ ve teröristbaşı Fetullah Gülen’in olduğunu yazmıştı.
******
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©******
----------------------
- Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
******
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©******
----------------------
- Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Derin Devlet Adamı Erbakan ve SİHA
![]() |
İşte SİHA'ların ardındaki derin güç! Necmeddin Erbakan.. Yıl: 2009 |
****** ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©****** ---------------------- - Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Etiketler:
Biyoğrafi,
Fotoğraf Galeri,
Fotoğraflarım,
Spor-Sağlık
Derin Devlet Adamı Erbakan ve SİHA
![]() |
İşte SİHA'ların ardındaki derin güç!
Necmeddin Erbakan.. Yıl: 2009
|
****** ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©****** ---------------------- - Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Etiketler:
Biyoğrafi,
Fotoğraf Galeri,
Fotoğraflarım,
Spor-Sağlık
28 Şubat 2020
Onurluca Ölenlere Selam Olsun/ Kenan Cebeci
Bugün 28 Şubat. Zulmün zirve yaptığı sembol birgün. Tarih tekerrürden ibaret. İdlip bölgesinde barışı ve zulme uğrayan mazlumları korumayı görev kabul etmiş otuz üç vatan evladının zalim Esat ve işbirlikçisi Ruslar tarafından kalleşçe şehit edildiği gün. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin, yaralı gazilerimize şifalar versin.
Silahlı kuvvetlerimiz Türkiye Cumhuriyetinin huzuru ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü için hudutlarımızın ötesinde görev yapmaktadır.
Ancak gerek içimizdeki hainler, vatan ve şehadet bilincinden mahrum gaflet ve delalet içindeki birçok vatansızlar, “Bizim
askerin orada ne işi var “ diyebiliyorlar. Aynı zihniyet “orada ABD’nin - Rusların, Fransızların ne işi var” diye soramazlar. Zira bu düşünce dışardan beslenmektedir. Bugün ülkesindeki durumu görüp, şereflice bağımsızlık ve inançlarını özgürce yaşamak için cihat etmeyip, sığıntı olarak sınır kapılarına koşan insanların yaptığı ne kadar kınanacaksa, bizim Suriye’de ne işimiz var diyenler de aynı karaktertedir. İnanıyorum ki, bu zihniyetteki insanlar da ülkesi tehlikeye düşünce aynı yolu tercih ederler. Onurluca ölmeyi tercih edemezler. Bu ittihat terakki zihniyeti ege adalarını, orada ne işimiz var deyip, Yunanistan’a peşkeş çekmişlerdi.Bilinmelidir ki Anadolu’nun güvenlik hattı; batıda balkanlardan, doğuda Hazar’a, güneyde Şam, Erbil ve Basra hattından devam eder. Sayın Cumhur başkanı bu bilinçle hareket etmektedir. (Rabbim ömrüne bereket, kendisine sağlık afiyet versin.
Evladının şehadet haberini aldığında, “vatan sağ olsun” diyen analar-babalar var oldukça kimse bu millete zincir vuramaz. Böylesi babanın eli öpülür, karşısında yaka iliklenir, selama durulur.
Selam şehitlerimize
Selam gazilerimize
Selam o kutlu ana babalara.
Kenan CEBECİ /28 Şubat 2020/ Ünye
-----------
****** ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©****** ---------------------- - Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Etiketler:
Edebiyat,
Kültür-Sanat,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
Onurluca Ölenlere Selam Olsun/ Kenan Cebeci
Bugün 28 Şubat. Zulmün zirve yaptığı
sembol birgün. Tarih tekerrürden ibaret. İdlip bölgesinde barışı ve zulme
uğrayan mazlumları korumayı görev kabul etmiş otuz üç vatan evladının zalim
Esat ve işbirlikçisi Ruslar tarafından kalleşçe şehit edildiği gün. Rabbim
şehitlerimize rahmet eylesin, yaralı gazilerimize şifalar versin.
Silahlı kuvvetlerimiz Türkiye
Cumhuriyetinin huzuru ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü için hudutlarımızın
ötesinde görev yapmaktadır.
Ancak gerek içimizdeki hainler, vatan
ve şehadet bilincinden mahrum gaflet ve delalet içindeki birçok vatansızlar,
“Bizim
Etiketler:
Edebiyat,
Kültür-Sanat,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
25 Şubat 2020
Olmak ya da Olmamak /Adem HAKSÖYLER
Bazen bu duygunun içimden geçtiği zamanlar oldu. ’’Olmak yada olmamak’ Neydi beni olmaya yada olmamaya itenler. Baktım ki yazılacak şey çok fazla ben de kısaca anlatayım istedim. Bazen alıp başını kaçasın gelir, hiç insan denilen canlının olmadığı, ıssız bir yere. Robinson gibi. Neydi hikaye; gemi batar, adam(ROBİNSON)denizde yüzer, bir adaya çıkar. Yanında Cuma diye biri ile başlarlar adada yaşamaya. Ne güzel bir hayat, savaş yok, televizyon yok, araba yok, benzin derdi yok, tüp derdi yok, ütü derdi yok, tıraş derdi yok, odun bitti, para gitti derdi yok, kaşın havada ya da gözünün üstünde kaşın var derdi yok. Bunlar çok basit şeyler, en önemlisi Cuma ile oturup beni çekiştirecek, benimle oturup Cumay’ı çekiştirip dedikodu yapacak adam yok. Ne güzel! Devletleri yıkan dedi kodu vebasını hallettin mi, geri kalan sadece yaşamını sağlayacak şeyleri halletmek.
Ama şimdi öyle değil. Herkes çok biliyor. Hatta herkes en iyisini biliyor. O yüzden, şimdi fikirleri beyan etme zamanı. Durmayalım, herkes bir şey söylesin. Haaaaa… unuttum soru sormayı kusura bakmayın, benim öyle pek aklım çalışmadığı için soruyorum. Bu adada eski hayatlarından esame olmayan bu iki kişiden “hangisi ağa olacak, hangisinin dedikleri yapılacak?” Bu hallolursa orada hayat çok iyi olacak sizce hangisi? Eminim çoğumuzun aklından geçen, Cuma’nın dediklerinin olmasıdır. Çünkü; fırsatı geçirdik ya ele hemen beynimizin bir yerinde bulunan ve bizi sürekli dürtükleyen intikam, hırs, düşünceleri bilinç altından fırlar. (Tabi ki her kes için değil) Hadi sizin dediğiniz olsun köle efendi, efendide köle olsun. Cuma istiyor Robinson yapıyor,Cuma istiyor,Robinson yapıyor. Günler aylar hatta yıllar böyle geçiyor. Bir gün yıllar sonra o adanın yanından geçmekte olan bir köle ticareti yapan gemi adada ateş yandığını fark edip adamları ile adaya çıkıyor. İlk gözlerine utanmaz edası ile sırıtan, gölgede yatan Cuma çarpıyor. Kısa bir süre sonra Robinson’u görüyorlar. Adamların işi köle ticareti ve o zamandaki kölelerin menşei, rengi belli, hemen Robinson’a yaklaşıp kölesi için ne istediğini soruyorlar o da ‘’bu adadan götürme karşılığı size 100 altın, bu fırsatçıyı da burada bırakmanız için 200 altın veririm’’ diyor. Öylede yapıyorlar. Cuma adada bir başına kalıyor. Cuma adada kalınca gidip çetele tuttukları ağacın kabuğuna bakıyor, sayıyor, aradan tam beş yıl geçmiş. Demek ki diyor ‘’bu adada beş yılda bir devran dönüyor’’ Cuma pişman, Cuma öksüz Cuma mahsun. Valla efendisi bırakmış Cuma’yı da ben mi? Bekleyeceğim,bende bıraktım kendi halinde geldim. Nemi oldu Cuma’ya? Onu bir yıl bitti. Dört yıl sonra gelen gemidekiler söyleyecek. Ya… işte böyle. Elimize fırsat geçti mi, ya beylik istiyoruz, ya da beyi asmaya kalkıyoruz. Ama görüntüde kurtulduk sandığımız kölelikten de kurtulamıyoruz. Beynimizdeki ve yaşantımızdaki kölelikten kurtulmak dileği ile saygılarımı sunuyorum. Adem Haksöyler / 13 Nisan 2005/ KUMRUTV/KUMRU
Bu yazı 2005 yılında Gazeteci İlhan Tinc'nin yönetiminde yayın yapan KUMRU TV'de yayınlanmıştır...
****** ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©****** ---------------------- - Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Etiketler:
Haber-Yorum,
Hakkımda,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
Olmak ya da Olmamak /Adem HAKSÖYLER
Bazen bu duygunun içimden geçtiği
zamanlar oldu. ’’Olmak yada olmamak’ Neydi beni olmaya yada olmamaya itenler. Baktım
ki yazılacak şey çok fazla ben de kısaca anlatayım istedim.
Bazen alıp başını kaçasın gelir, hiç insan
denilen canlının olmadığı, ıssız bir
yere. Robinson gibi.
Neydi hikaye; gemi batar,
adam(ROBİNSON)denizde yüzer, bir adaya çıkar. Yanında Cuma diye biri ile
başlarlar
Etiketler:
Haber-Yorum,
Hakkımda,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
23 Şubat 2020
Kumrulu Mustafa Salur: “Depremler Önceden Bilinecek!” /Bekir AKKAYA
24 Ocak Cuma günü Elazığ – Sivrice ve Malatya merkezli Suriye, Gürcistan ve Ermenistan’ı kapsayan 6,8 büyüklüğünde meydana gelen deprem Türkiye’yi büyük bir yasa boğmuştu. Ve bugün de İran’da olan depremin ardından yine vefat edenlerimiz mevcut. Depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Türkiye’miz deprem kuşağı altında. Türkiye’de olduğu kadar, tüm Dünyada sık sık depremler meydana gelmektedir. Depremlerden
onlarca insan vefat etmekte ve büyük kayıplar verilmektedir.Kısaca deprem: Yerküre içerisindeki kırık(fay) düzlemleri üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yer değiştirme hareketinden kaynaklanan titreşimlerin, dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsması olayına "deprem" denilmektedir.
Her deprem olduğunda onlarca belgesel izliyorum. Yine öyle yaptım. Yine depremle ilgili uzmanlarımızı dikkatle takip ediyorum.
Deprem uzmanlarının tamamı Türkiye ile ilgili görüşlerini ortaya koyarlarken harita üzerinde Türkiye’nin deprem haritaları üzerinde ülkemizde deprem olacak yerlerin altını özellikle çiziyorlar. Can kaybı olmaması ve binaların yıkılmaması için devletimizi ve ilgilileri sık sık uyarıyorlar.
Depremlerin meydana gelmesi ve olması hakkında hiç kimse farklı bir görüş ileri sürmüyor. Tüm deprem uzmanları depremin ne zaman olacağının bilinmesinin mümkün olmadığını ve tüm dünyada bunun için yüklü paralar harcanarak bilimsel çalışmalar yapıldığını ifade ediyorlar.
Bu girişten sonra beni takip eden dostlarla bir hatıramı anlatmak istiyorum.
Yıl 2000
Gezmek için gittiğim İstanbul’da İş adamı İsmet Erçal’la bir araya geldik. Amacımız İstanbul’da birlikte gezmek ve en önemlisi İsmet Erçal’ın çok önemsediği ve hürmet gösterdiği Mustafa Salur amca ile tanışmak.
Bir iki gün önceden randevu talep edip nerede ve hangi saatte buluşacağımızı kararlaştırdık. Kumrulu Mustafa Salur amcamız yürüttüğü önemli görevleri ve de o günlerde ağır hastalığı nedeniyle kimse ile görüştürülmemektedir. Sık sık İsmet Erçal ile birlikte olmalarından kaynaklı İsmet Erçal’ın randevu talebine olumlu cevap verildi. Yoksa görüşmek imkansız gibi bir şeydi.
Mustafa Salur amcanın hizmetinde bulunan çok sayıda insan mevcut. Bu vesile ile tanıştığım ve değerli bir insan olan Erzurumlu Medyum Adem Bu tür görevleri yürütmektedir. Daha sonraları da çok kez şahit olduğum Adem bey, Mustafa Salur amcaya “Baba” diye hitap ederek en yakın hizmetlerini kendisi görmektedir.
Daha sonra çok kez bir araya geldiğim Muhterem Mustafa Salur amca ile ben ilk kez bir araya gelecektim. İsmet Erçal’la birlikte bir lokantaya gidip Mustafa amcayı ve yanında gelecekleri beklemeye koyulduk.
Kumrulu Mustafa Salur Amca bir araçla lokantanın önüne getirildi. Mustafa amcayı araçtan Adem beyle diğer görevliler kollarının altına girerek getirdiler. Üç beş görevli Mustafa amcaya karşı o kadar saygılı ve itina gösteriyorlardı ki başlangıçta hayret ettim. Daha sonraları Mustafa Salur amcayı tanıdıkça ve onun ilim ve irfanına ve tasavvuftaki derinliğine şahit olduktan sonra Mustafa Salur amca, görünenin ve bilinenin ötesinden çok kıymetli bir insan olduğuna ben de kanaat getirdim.
Nihayet lokantada bir masa etrafında orada bulunanlarla birlikte büyük bir saygı ve edeple Mustafa Salur amca ile sohbete başladık.
Dostum İsmet Erçal, öncesinden bana Mustafa Salur’la ilgili bir çok şey anlatmıştı ama o gün bir araya gelinceye kadar çokta inanmamıştım. Ama o gün gördüm ki Mustafa Salur amca yaşadıkları ile dünyanın her türlü çilesini çekmiş ve yaşamış ve şimdi ise tasavvufta keramet ve keşif noktasında dolaşmaktadır. Bunu bizzat o gün ve daha sonraları da bir çok “hal” durumlarını gözlerimle gördüm. Mustafa amca inanılmaz derecede keramet sahibi takvası yüce bir Allah dostuydu. Allah razı olsun. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun inşallah.
Mustafa Salur amcayı tanıdığım ve elini öptüğüm o gün çok kıymetli konuşmalara şahit oldum. Sohbetin bir yerinde şöyle dedi;
“Bir gün gelecek dünya bütün gıdasını topraktan alacak. Toprak bir formülle topraktan yetişen tüm gıdaların yerini alacak. Ekip dikmeye insanlar zaman ayırmayacak. Ve kesinlikle insanlar aç kalmayacak ve açlık savaşları bitecek. Alış veriş merkezlerinde gıda maddesi kesinlikle satılmayacak.” Bu konuda uzun izahatta bulundu. İnşallah bu konuda ileriki günlerde yazmak nasip olur.
Mustafa Salur amca sohbetin bir yerinde depremlerden söz etti. Depremlerin neden ve nasıl olduğunu bilimin verileri ile açıkladı. Da sonra Kur’an-ı Kerim’in ışığında ve peygamberimizin hadisleri ile depremi bizlere nakletti. Dinle bilimin iç içe olduğunu, birbirlerinden ayrılmalarının mümkün olmadığı söyledi. İslam dininin ancak bilimle daha fazla anlaşılacağını ve insanın görevinin hem dünya ve hem de ahretle bütün olabileceğini ifade etti. Deprem konusunda benim aklımda kalan ve bu yazıyı yazmamın nedeni olan şu ifadeleri kullandı.
“Çok yakın bir zamanda bilim adamları depremleri öncesinden bilecek. Bugünkü gibi depremde can kaybı yaşanmayacak. Fıtrata uygun dayanıklı ve yüksek katlı apartmanlar yapılmadığı takdirde fazla mal kaybı da yaşanmayacak. Yüksek katlı binalar yapılsa da depremler önceden bilindiği için can kaybı yaşanmayacak ancak binaların yıkılması nedeniyle mal kayıpları hep yaşanacak. Kesinlikle bilimsel çalışmalar yapılarak evlerin araziye uygun standartlara uygun geliştirilmesi gerekir, Yüksek binalar değil, alçak binalar ve toprağa yakın olması gerekir.” İfadelerini kullandı.
Kumrulu Mustafa Salur amca depremin önceden bilineceğine dair ifadelerini şu sözlerle açıkladı.
“Bilindiği gibi deprem; Yerküre içerisindeki kırık(fay) düzlemleri üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yer değiştirme hareketinden kaynaklanan titreşimlerin, dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsması olayıdır. “
“Dünyanın 4/3 su ile kaplıdır. Kaplıca suları ve içme suları yer altından çıkmaktadır. Bugün içtiğimiz sular evimize kadar borularla taşınarak getirilmektedir. Bir noktada su ile bütün evler bir şekilde birbirlerine bağlıdır. Yakın bir gelecekte çeşmelere ve evlerde bulunan musluklara bir cihaz bağlanarak yer altında faylarda oluşan enerji deprem öncesi su vasıtası ile musluklarımızda ya da çeşmelerde bulunan cihazlar alarm verecek, deprem öncesi insanlar depremin olacağını önceden bileceklerdir. Bu cihaz yakın zamanda piyasaya sokulacaktır.”
Mümkün mü? Bana göre mümkün ve depremin tanımından ve kırılan faylardan ve oluşan enerjiden söz ediliyorsa bu olabilir diye düşünüyorum.
İki bin yılında İstanbul’da tanıdığım ve elini öpmek ve duasını almakla nasiplendiğim Muhterem Mustafa Salur amcaya dostum İsmet Erçal ve orada bulunanların şahit olduğu bir soru sormuştum.
Bugün, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan o gün cezaevinde idi. Parti kurulacağı ve başına da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’nın getirileceği söyleniyordu. Daha da ötesi Erdoğan için o günün gazeteleri ve medyası “Muhtar Bile Olamaz” manşeti atıyorlardı. İşte ben o gün Muhterem Mustafa Salur amcaya şöyle bir soru sordum.
-Efendim; Recep Tayyi Erdoğan cezaevinde. Ve siyaseten yasaklı ve cezaevinden çıksa da siyaset yapamayacak. Bu konu ile ilgili ne buyurursunuz?
Mustafa Salur amca aynen bana şöyle demişti.
“Recep Tayyip Erdoğan cezaevinden çıkacak, başbakan ve cumhurbaşkanı olacak ve Türkiye’yi uzun yıllar idare edecektir. Hatta Türkiye’de köklü değişiklikler yapacak, kimse onu engelleyemeyecek.” Demişti.
Mustafa Salur amcamız bundan 12 yıl önce İstanbul’da vefat etti. Kabri İstanbul’da.
Kumru’muzun çok değerli bir insanıydı. İstanbul’da çok sayıda sevenleri bulunuyordu. Sadece Kumrulular değil Türkiye’nin dört bir tarafında kendisini takip edenler ve onu emrinde olan çok değerli insanlar vardı. Eminim ki, şu anda mutlaka Mustafa amca kendi yerine birilerini bırakmıştır. Yılda birkaç kez Kumru’ya gelirdi. Dostum İsmet Erçal misafir eder ve hizmetini büyük bir itina ve hürmetle dostum Adem bey yerine getirirdi.
Çok uzun sohbetlerim oldu. Erçallar’ın misafirhanesinde çok istifade ettim. Adem beyden de çok istifade ettim.
Mustafa Salur Amcaya Allah’tan rahmet diliyorum. Adem kardeşime de selam ve saygılarımı sunuyorum. Beni bu güzel insanlarla tanıştıran değerli dostum İsmet Erçal’a da selamlarımı ve teşekkürlerimi iletiyorum.
Bekir AKKAYA / 24.02.2020 /İYAD/KUMRU HABER/KUMRU
****** ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©****** ---------------------- - Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Etiketler:
Araştırma-İnceleme,
Biyoğrafi,
Haber-Yorum,
Yazılarım
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
KONULAR
Haber-Yorum
(1835)
Fotoğraf Galeri
(1414)
Fotoğraflarım
(1257)
Biyoğrafi
(1010)
Yazılarım
(1006)
Kitap-Dergi-Gazete
(963)
Kültür-Sanat
(867)
Yazarlarımız-Şairlerimiz
(858)
Hakkımda
(657)
Araştırma-İnceleme
(603)
Eğitim
(595)
Edebiyat
(590)
Spor-Sağlık
(484)
Kumpas-Polemik
(456)
Kurum -Kuruluş
(381)
İslam
(368)
Hatıra
(281)
Video Galeri
(265)
Belgesel
(217)
İmam Hatipliyim
(194)
Tarih
(174)
Şiir Arşivi
(116)
Türkülerimiz
(71)
Şiirlerim
(56)
Röportaj
(49)



