27 Haziran 2018

KUYİAD İDDİA ETTİĞİ "GAYRİ AHLAKİ PAYLAŞIMI" İSPAT ETMELİ

KUYİAD, AÇIKLAMASINDA YER ALAN
HAKARET İÇERİKLİ PAYLAŞIMLAR VE GAYRİ AHLAKİ PAYLAŞIMLARI MUTLAKA ORTAYA KOYMALISINIZ. AKSİ TAKDİRDE HAKKA GİRDİNİZ VE ZALİMSİNİZ…
İŞTE KUYİADIN İLGİLİ AÇIKLAMASI
********

Kuyiad Derneğinden Manifesto gibi açıklama.!
Son günlerde Sosyal medyadan Kumru Belediye Başkanı'na karşı eleştiri nin ötesinde yapılan yorum ve paylaşımlar üzerine Kumru belediye Başkan nın ardından Kumrulu Yönetici ve iş adamları derneği de bir açıklama yayınladı..

Kuyiad Resmi Facebook Hesabından Başkan Asım ZOLAN imzası ile yayınlanan Açıklama Şöyle;
Kumru bir sevdadır; hiç bitmeyecek!"
Son günlerde sosyal medya üzerinden yapılan hakaret içerikli paylaşımlar bize yani bir Kumruluya hiç ama hiç yakışmamıştır. Kumru,

26 Haziran 2018

Havai Fişekle Kuyruğu Dik Tutma Çabası /Emrah KAVCI

Ak Parti, milletvekili seçimlerinde Türkiye genelinde %5 civarında oy kaybetti. Ordu'da ise %15'ten fazla... Kumru ilçemizde ise %22,27 ki. İlçemiz Kumru'da ise 23  puan hokus pokus yok oldu.
Kendi aralarında reiscilik oynayan, şahsi arkadaşlarıyla yerel yönetimcilik oynayanlar bunda kesin etken oldu.
 Ordu’da 20 belediyenin 20'si de Ak Parti’de  olduğu halde, vatandaş bir şikayet bir istek dile getirdiğinde, bu iş büyükşehirin, bu iş küçük sehirin diye topu birbirine atanlar oldu.
 Niçin Türkiye'de  Ak Parti’ye verilen oy %5’düştü de, Ordu'da neden %15 daha fazla düştü. Bu düşüş Kumru'da nasıl %23 kadar yüksek gerçekleşti?
 Hatta bazı ilçelerde fazlası da var. Aynı insanlar

20 Haziran 2018

Siz Adamsanız Ben de Adamım-1 / Bekir AKKAYA

İMAM - AZAM: "HÜM RİCAL, NAHNÜ RİCAL" = ONLAR ADAMSA BİZ DE ADAMIZ 
Fıkıh dersinde öğrendiğim en önemli sözlerden bir tanesini İmamımız İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerinin “HÜM RİCAL, NAHNÜ RİCAL = ONLAR ADAMSA BİZ DE ADAMIZ” sözünü bugüne kadar hiç aklımdan çıkarmadım. Hayatımın 50 yılına bu söz damgasını vurmuştur.
Sözlerimi söylerken ve yazılarımı yazarken ben bu sözün gücünü düşünerek kendime verdiğim ve kıymet nedeniyle fiiliyata geçerim. Yani “SİZLER ADAMSANIZ VE SİZLERİN BİR FİKRİ ZİKRİ VAR İSE AYNI DURUM BENİM İÇİN DE GEÇERLİDİR.” SİZLER ADAMSANIZ BEN DE ADAMIM. SİZLERİN BİR FİKRİ ZİKRİ VAR İSE BENİM DE BİR FİKRİM VE ZİKRİM VARDIR.
24 Haziranda bir seçim var. Ve bu seçim mevcut

17 Haziran 2018

Ziya Bilgin Hoca'nın Hatıra Defterime Yazdıklarım


--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Selamet Kurt Hoca'nın Hatıra Defterine Yazdığım


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Bir İsmet Kaymak Yazısı


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© 
Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

14 Haziran 2018

Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

12 Haziran 2018

HANİFE ARINCI TEYZEMİZ VEFAT ETTİ

Kumru Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Arıncı ve Köprübaşı Günaydın Kıraathanesi İşletmecisi Macit Arıncı’nın anneleri, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Yunus Arıncı’nın babaannesi, AK Parti İstanbul Il Özel Kalem Müdürü Abdullah Arıdoru’nun  Halası Hanife Arıncı Teyzemiz 12.06.2018 Salı bugün Hak’ın rahmetine kavuşmuştur.                               

Cenaze namazı 13.06.2018 Çarşamba günü  Kumru Merkez Camii’nde kılındıktan sonra Kumru Eski Çok Değirmen Mahallesi'nde bulunan aile kabristanlığına defnedilecektir. Hanife Teyze’mize Allahtan rahmet yakınlarına Allah’tan sabırlar diliyorum. Mekânı Cennet olsun. Allah rahmet eylesin. 
Bekir AKKAYA/12.06.2018/KUMRU

***************

©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

10 Haziran 2018

Leyle-i Kadrimiz mübarek olsun. /Bekir AKKAYA

Leyle-i Kadrimiz mübarek olsun. /Bekir AKKAYA

©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Örencik Kır Evleri / Araş.Gör. Neşe Nur AKKAYA

Örencik Kır Evleri
Emine Öğün, Mehmet Öğün

Değerlendirme: Araş.Gör. Neşe Nur Akkaya

 Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği, moderatörlüğünü Celâleddin Çelik ve Halil İbrahim Düzenli’nin yaptığı Ev ve Mimari konuşmaları program dizisinin konukları “Örencik Kır Evleri” isimli sunumlarıyla Emine ve Mehmet Öğün’dü. Program, Düzenli’nin Mehmet Öğün ve Emine Öğün’ün 9 adet küçük, mütevazi evden oluşan Örencik kır evleri üzerine bir yazılarında, epigraf olarak metne aldıkları Ahmet Haşim’in “Yarı Yol” şiirinden bahsiyle başladı:                                                    “Nasıl istersen öyle dinle, bakın:                                                                                                                  Dalların zirvesindeyiz ancak,                                                                                                                       Yarı yoldan ziyâde yerden uzak,                                                                                                                 Yarı yoldan ziyâde mâha yakın.”                                                                                                                                 “Ahmet Haşim’in şiirindeki gibi, varılan her zirvenin, başlangıç ile varış arasında, bazen ‘yere’, bazen ‘maha’ daha yakın bir ara-durak olduğu” ifadesi ile Örencik kır evlerinin tanımı şu şekilde yapılıyor: “Alçakgönüllü olmak kaydıyla tabiattan yararlanmaya izin veriyor; geçmişe önyargısız ve kompleks duymadan başvurmayı öğütlüyordu. Bu durumda da sade bir mimari dil adeta kader haline geldi.”                                                                                             Emine Öğün, bahsi geçen kır evlerinin, bir kır sayfiyesi inşa etme amacıyla ortaya çıkmadığını; Turgut Cansever ile 1999 Marmara depreminden sonra yeni şehirler nasıl kurulur meselesi üzerine tartışırken Mehmet Öğün ile girilen bir arayışın ürünü olduğunu ifade ediyor.                                                                                                                                         Emine Öğün’e göre, Örencik kır evleri, 2000-2005 yıllarında Roma betonu temel duvarları üzerinde basit ahşap karkas şeklinde vücuda getirilen tek katlı evlerdir. Mehmet Öğün ise “Geçmişte var olup da terk edilmiş ahşap strüktür, ahşap ev geleneğimiz bugün için bir üretim tarzı, bir sonuç getirebilir mi?’’ düşüncesiyle bir deneme yapmaya çalıştıklarını dile getiriyor. İkisi de evleri tabiata dokunmadan ve var olan dokuyu bozmadan inşa etmek istiyorlar. Kendilerine şu soruyu soruyorlar: “Tabiatla nasıl bir ilişki kurulmalı ki güzelliği heba etmeden onunla birlikte yeni bir katmanda bir güzellik oluşturalım? Bu mümkün mü?”                 
            Emine Öğün sunumunda Örencik kır evlerinin tasarım ve yapım sürecini görsellerle anlatıyor. Başlangıçta tasarlanan 40-45 tip plan, daha sonra birbirine eklemlenen, açık ve orta sofalı plan tipini tekrar eden, bir kısmı ise iç avlulu 24 tipe azaltılıyor. Bunlar bir çeşit “odalardan oluşan evler’’, basit dikdörtgen prizmalar. Vaziyet planı eğime ve makilere göre yerleştirilmiş, arazideki ayak izleri diye düşünülebilir. Toprağı eşme 60-70 cm, basit bir hafriyat var, yapı son derece hafif. Roma betonu temel üzerine ahşap ev, statik sorunu olmayan bir sistem. Evler ortalama 120m2 ve hayatında hiç ahşap karkas kurmamış 5-6 kişilik bir grupla, çatısı dahil 8-10 gün gibi kısa bir sürede inşa edilebiliyor. Burada Turgut Cansever’in fikri olan ve Hadi Bey Yalısı’nda uyguladığı farklı boyutlarda tipik piramidal kesitli dövme demir çivilerin kullanılması önemli bir yer teşkil ediyor. Çiviler, ahşapla aralarında boşluk kalmayacak, ahşap onları saracak şekilde 6 ve 8’lik burgulu matkap kılavuzla delinip çakılıyor. Çürüme dışında son derece sağlam, çürüme olduğunda da o parçayı kolaylıkla değiştirmek mümkün oluyor.                                                                          İç sıvalar için geleneksel Bağdadi çıta çakma kullanılıyor. Marangoz ve ahşaplar Bodrum’dan geliyor. Örencik’te normal yerli ikinci sınıf çam kullanılıyor. Öğün, standart basit geçmelerle inşa edilen evleri ve mertekleri anlatırken: “Kuş, kanatlarını açmış da havalanacakmış gibi bir tesir… Yukarıdan aşağı, hafif... Aniden uçup gidecekmiş gibi” ifadesini kullanarak tabiatla kurdukları korkak, temkinli, oraya ait olma çabasını dile getiriyor. Konuşmada, ayrıca basit bilginin önemi vurgulanıyor. Kiremitler kalıpla yapılmış değil; Çorum’dan getirtilen levhada kırılarak yapılan Osmanlı kiremidi kullanılıyor. Bu bölge rüzgarlı olmasına rağmen kıtıklı harçla tatbik edildiğinde aderans çok iyi sağlanıyor ve kiremitler uçmuyor.                     
                  Mehmet Öğün, yalın, çok basit ve karmaşık olmayan inşaat teknolojilerine dayanarak güzel yerleşmelerin meydana getirilebileceğini; mimaride aynı özenle, aynı özle, farklı yerlerde, farklı özellikte çok hızlı inşa etmenin mümkün olduğunu söylüyor. Amacın zenginlere konaklar yapmak değil, orta ve orta altı gelir düzeyindeki insanlara yaşanabilir çevreler oluşturmak olmasından söz ediyor. Yukarıdan aşağı kiremit, ahşap, taş, çimento, boya.  Malzemeler tabiattan, bunun dışında her şey bilgiye dayanıyor. Küçük, azla yetinen, alçakgönüllü ölçülerle, düşük maliyetlerde, tabiat ve komşuyla ilişkilerin olduğu evler yapmak mümkün.                                                                                              Emine Öğün de gelenekte insanın kendi ihtiyacını karşılayarak evini inşa ettiğini ya da kolaylıkla inşa ettirebileceklerine ulaştığını ifade ediyor. Denenmiş bilginin kullanılması gerekiyor. Yere ait olma, yere dikkatle bakma çabasına işaret ediyor.Yerleştikleri arsaya verdiği ağır hasarları yeşil çatılarla gizlemeye çalışan yapılar yerine; Örencik kır evleri kendini gizlemeden ve vurucu kırmızı rengiyle tabiata ekleniyor. Bu bağlamda Mehmet Öğün aşı boyasının, güneşin eğimine göre farklı tonlara bürünerek diğer canlı tabiat unsurlarının tabiatta değişmesi gibi, canlı varlıklara dönüştüğünü dile getiriyor. Öte yandan bu kırmızı duvarlar 1-1,5 metrelik sarı, yöreye ait taşların yukarısındalar. Dolayısıyla “Tabiata hantalca abanan masif kütleler yerine; adeta yere basmıyor da havada duruyor gibi, parmaklarının ucuyla incitmemek üzere tabiata dokunuyor gibi. Büyük bir uyum var. Kamuflajla örtme sahteciliğini reddediyoruz. Evler tabiata ilişiyor fakat benzemeye çalışmıyor” diye ekliyor. Emine Öğün, Turgut Cansever’in buna “suniliğin tabiliği” dediğini ifade ediyor.                                                                                                                                                                                                                         Düzenli, buna “sathın bilinci” kavramını ekliyor ve devamında kavramları pekiştiriyor: “Sonsuz mekan içerisinde insan eli ile yapılanın sınırlılığının bilinci ile sonsuz olanın yerine geçme ya da onun yerine göz dikme iddiası yoktur. Olanın maddesi, gereklilikleri, kendisi neyse sonsuz olanın içinde yerine onu koyar. Burada iki şey önemlidir: Birincisi sınırlılık bilinci. İkincisi sonsuz mekanın içerisindeki konumlanışıyla onu tıkayıcı ya da sabitleyici bir şeye dönüşmüyor. Cansever bunu kümülatif bütünlük şeklinde ifade ediyor.” Mehmet Öğün de “Kümülatif bütünlük, üzerine ek almaya açık bir bütünlüktür” diye ilave ediyor. Vaziyetten de bunu görmek mümkün. Evlerin her biri planimetrik olarak çoklu parçalar barındırıyor. İhtiyaca göre sonradan eklemlemeler yapılabiliyor. Doku, zaman içinde hayatla birlikte değişen gelişen bir organizma; bitmiş, donmuş, tek seferde planlanmış olmaktan farklı. Öğün, harpuşta kiremitlerinin de Çorum’dan getirtildiğini belirtiyor. Bugüne ait üretimin nişanesi olarak da harpuştayı tamamlayacak bir prekast eleman sırası duvarın üzerinde yer alıyor. Emine Öğün bunu, “Ne geçmişi ne bugünü kutsama” şeklinde ifade ediyor. Hangisi meseleyi çözerse onu kullanmak önemli...                                                                                                                                                                                                                                       İlaveten Emine Öğün Örencik kır evlerinin Mies’in Farnsworth evi gibi şeffaf olduğunu dile getiriyor. Odaların üç yönden ışık alınmasına dikkat ediliyor. Binanın herhangi bir ucundan diğerine tabiat, ışık, en ufak gölge fark ediliyor. Bu durum güvenlik hissi veriyor. Peyzajda çayırla evler iç içe, ağaç ve bitkilerle de mahremiyet sağlanıyor. Konuşmasının devamında Öğün, inşaat süreciyle ilgili büyük problemlerin konuşulmasının gerekliliğini, işi bilenle, usta çırak ilişkisi içinde eğitimin gerektiğini ifade ediyor. Bu tür evlerin yapılması için bu tür taleplerin gerektiğini belirten Mehmet Öğün ise, akıllardan kar maksimizasyonundan başka bir şeyin geçmediğini dile getiriyor. Dolayısıyla siyasette, mesken politikalarının masaya yatırılması, yere göre malzemeler ve mimarların belirlenmelisi gerekiyor.                                                                                                                                                                              Emine Öğün 1915’te Tahtakale’de istenen ebat ve sayılarda payanda, eli böğründe, başlık vs. satıldığını, prafabrikasyonun olduğunu ama artık bunun olmadığını hatırlatıyor: “Amerika’da galvaniz c profillerle binalar inşa ediyorlar. Dört hanım altı günde erkek gücü olmadan bir binayı inşa edebiliyor. Bu projenin bir ayağı endüstri iken, ikinci ayağı yeni şehirler inşa etme meselesi. Bozuk orman alanlarına artan nüfusu nakletme ihtiyacıyla karşı karşıyayız. Bunu yapmak yerine şehirleri patlatıyoruz. Burada şu önemli: Nüfusu bozuk orman alanlarına naklederken hangi hususlara dikkat edilmeli? Tabiatla ilişkileri nasıl kurmalı? Örencik kır evleri aslında buna cevap arıyor.”                                                                       Düzenli, 1915’lerdeki bu uygulamaların gerilik olarak algılandığını dile getiriyor. En gelişmiş refah düzeyine ve en iyi teknolojiye sahip Amerika’nın konut stokunun %90’ının ahşap, bunların da %82’sinin müstakil evler olduğunu dile getiriyor. Endüstrileşmeyi kentleşme hızına adapte edemediğimizi ve kendimizi keşfetmeye ihtiyacımız olduğuna değiniyor. Emine Öğün, Anadolu’daki ahşap geleneğinin aksine imar kanunlarının varlığından ve yalnızca mimarların değil, inşaat mühendislerinin de buna kafa yorması gerektiğinden söz açıyor. Mehmet Öğün ise 1940’lardaki bir gazete haberini hatırlatıyor: “Büyük İnkişaf! Apartmanı tercih ediyoruz!” Apartmana doğru gittikçe geliştiğimiz gibi bir kabul var. Bu kabul bugün de devam ediyor.                                                                                                     Konuşmanın sonunda Emine ve Mehmet Öğün çok düşünmek, çok çalışmak gerektiğini, bunun için de cesur mimarlara ihtiyaç olduğunu vurguluyorlar. Konuşma Emine Öğün’ün şu cümleleriyle sona eriyor: “Su ve hava gibi, barınmaya da ihtiyacımız var. Bu gerçek bir hak... Bu hak bugün itibariyle gasp edilmiş halde. Çünkü bugün konut üretimi aslında spekülatif rant, bir kar aracı. Halbuki ticaret fahiş karla yapılmamalı. Bu gayri ahlaki ve gayri İslami. Bunu tetiklemek, desteklemek Müslümanca değil.”                                                                     Kaynak : https://www.bisav.org.tr/tr-tr/Bulten/285/1748/orencik_kir_evleri

©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Ekrem Saygı'nın Annemin Vefatı Üzerine Taziye Yazısı


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

7 Haziran 2018

Louis I. Kahn and the Kimbell Art Museum: /Arş.Gör.Neşe Nur AKKAYA

Kültür Bakanlığı'ndan Bekir Akkaya'ya Teşekkür


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Hep aynı iftira


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Kumru Müftülüğünden Bekir Akkaya'ya Teşekkür Belgesi


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Ahmet Karaoğlanoğlu ile Bekir Akkaya Arasında Sohbet


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

6 Haziran 2018

Eğitimde Şenlikli Günler/ Bekir AKKAYA

Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz Kanal 7 TV’de okulların tatile gireceği 19 Ocak Cuma günü tatile girmesi nedeniyle önemli açıklamalarda bulundu. Eğitim sistemindeki gelişmelerle de ilgili bilgiler veren bakanımız “  Karnelerin öğrencilerin başarısını değil, verilenden ne kadarının kağıda dökülebildiğini veya dille ifade edilebildiğini gösterdiğini” ifade etti.

         "ÖDEV VERMEYİN"

         Yılmaz, öğrencilere tatilde dinlenmelerini tavsiye ederek, "Her zaman tatillere girerken Bakanlık olarak açıklama gönderiyoruz. Öğretmenlere diyoruz ki, 'Lütfen öğrencilerinize

Küfür Edenleri Her Gün Lanetliyorum /Bekir AKKAYA

Yıllardır Kumru’muzda yaşayan birisiyim. Gizli, saklı, kaçak ve köçek bir yanımız yok. Çapsız çapulcuların umduğu gibi kenara çekilerek sessiz ve sedasız duracak bir halimde yok. Her zaman yaptığım ve yıllardır karşıma çıkıp “beni de çek, beni de çek” deyip poz veren mübarekler arşivimde binlerce fotoğraftan bir ikisini yayınlayınca köpürüyorlar.
         Sizler küfüre devam ede durun. Çapsızlığınızın ve yaptığınız kumpasların üzerini örtmek için Kumrumuza gelen misafirlerimize dürüst ve nemuslu insanları olumsuz göstermeye gayrete devam edin.

Salih Mirzabeyoğlu Perde Arkasına Geçti /Bekir Akkaya

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu  Hakka Yürüdü…
            Furkan Dergisi tarafından “Perde arkasına  geçti” ifadesi kullanıldı.
            Bu ifadeyi çok sevdim. Allah rahmet eylesin. İnşallah cenaze namazına Katılmak nasip olacak. Yarın Ramazanın ikinci gün İstanbul Fatih Cemii’nde ikindi namazından sonra cenaze namazı kılınacak.
            İnternette dolaşırken benim tüm sayılarını okuduğum ve arşivimde bulunan “TARAF” dergisinin

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Korgan'da


©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©