9 Şubat 2007

ŞİMDİLERDE MUTLUMU/ABDULLAH SAYGI

Şimdilerde şairin tabiri ile Yolun yarısına gelmiş bir nesil olduk.Çocukluğunu yada ergenliğini Özal öncesi yaşamış kişiler oluverdik.
30,40 yaş arasındaki toplumumuzun tüm bireyleri onca olumsuzluğa yokluğa ve karmaşalığa rağmen geçmişte kalan o yıllara,günlere müthiş bir özlem , her bireyin ruhunda yatmaktadır.

Bende böyle…..

O dönemin gençliğine çoçukluğuna veya o yılların masumiyeti saflığımıdır bilinmez 78,79,80 güzel yurdum kaosun içinde her yerde , yol , cadde sokaklarda silahlar patlamakta kaza kursununa gitmemek için insanlar iç içe yerlerde yatmakta her yer karışık.
Evlerde olur olmaz aramalar baskınlar.Yolda yürüken birileri durdurup kimlik sormakta hafta sonları evinin duvarına yazılmış sokağına asılmış afişleri indirilmekte yazılar boyanmakta.
Şimdillerde bu karamsar ortamlar yok ama o
dönemi dahi özler olduk insanların düzeni kaydı.Dayanıp birbirine kol kanat olan hal hatır soran düşünce elinden tutan bir toplum yok oluverdi.

Düşene düştüğü yeri bile zından eden bir toplum oluverdik vesselam.

Ne güzeldi samimi ve karşılıksız dostluklar.

Cicili bicili oyuncaklar yoktu kıyafet yoktu ayakkabı potin yoktu o yıllar daha sade daha içten bir toplumu , bağrında yaşatıyordu. Tüm olumsuzluklara rağmen.

Dışarı çıkmak oyun oynamaya gitmek gibi bir deyim vardı.pıtık , saklambaç , can can , kışın kaykınma ..

Oyuncakları vardı çamurdan araba , fındık çubuğundan direksiyon , yaparak araba sürmek gibi .

Okul yollarında 1,5 saat yürüyerek dere tepe aşarak okumak vardı.şimdilerde peh….
Aklını yitirmiş bunlar demezlermi? Milattan önceyimi anlatıyorsun derler.
Derler ya…

Güzelim memleketimde fındığı mısırı hep beraber imece ile tek vucut toplum olarak çalışılmazmıydı.Maniler , Ninniler inletirdi bahçeleri.
Ağlayanla ağlanır gülenle gülünürdü.
Şimdilerde peh…..

Üç tekerlekli meşe ağacının çatal olan yerinden yapılmış bisiklet bile vardı.Kayaklar tahta bavulun yarısı alınıp 2 ağacın üzerine monte edilerek kar aracı yapılıp kızak yapılırdı.Yeni alınmış naylon lastiklerin altları ısıtılan eyişle tırnakları eritilip buz pateni haline getirilirdi.
Hey gidi günler hey….
Naylonun üzerine oturup kıç ıslak eve gidilirdi ocak ateşinin önüne kıvrılı verilirdi.
şimdilerde peh….

Haşlık denen bir şey bilinmeyen deyimdi.oğlum çeyrek ekmek 100 gram helva al.vardı bizde…şimdilerdemi eh ……
Ha bu alınması gerekenlerden artırılan para ile bayramlarda karpuz , şeker , Pazar ekmeği alınırdı ya……

E işte o dönemin çocukları şimdilerde çocuk yetiştiriyor.

Sahip olamadıkları oyuncaklarla dolu odaları.

Yedikleri dayakların inadına seslerini bile çıkarmıyorlar çocuklarına.

Dizlerinden dirseklerinden yara kabuğu eksik olmuyordu ama şimdilerde çocuklarından kan alınırken aşı yapılırken bile fenalaşıyorlar.

Çocuklarını kapı önüne dışarı çıkaramıyorlar zaman zaman haklı sebeplerle.

Psikolojisi bozulur diye hayır bile demiyorlar.

O zamanın çocuklarının şimdiki cocukları doyumsuz.çoğu bilgisayar başında patates cipsi yemekte hepsi zehir gibi akıllı ama onca imkana rağmen okula gelince pek azı seviyor.

Okulun açılacağı haftanın öncesinde zevkle yapılan sonunda işkenceye dönen defter kaplamanın ne olduğundan habersizler.Defterlerin kaplanmaya ihtiyacı yok çünkü kağıt onlar için buruşturulup atılabilecek bir şey.

Defterden kağıt koparmanın nasıl olupta yasak olabileceğini akılları almıyor.
Pekiiiiii…..

Mutlularmı ?

Umarım mutlulardır.

Peki Çocuklarını bizler gibi özlemle arzu ve istekle sevip anacaklarmı. ?

Umarım…

09.02.2007
Abdullah SAYGI
BURSA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...