3 Temmuz 2018

YAYLAYA ÇIKAN SANATCI(!) CD’Yİ ANKARA’DA UNUTMUŞ! /Bekir Akkaya (2004 YILINDA YAZILDI)

CD’Yİ ANKARA’DA UNUTMUŞ!
(“Oynama Şıkıdım Şıkıdım! Ah Ne Acayipsin!”)
Şenlik- menlik derken artık her il ve ilçemizin de birbirine çok benzeyen adlarla şenlikli günleri var artık. Nasıl seçim zamanlarında sokaklar ve duvarlar afiş ve resimlerle süslenirse, bu aylarda da duvarlarımızı yayla veya bir tür şenlik afişleri ile donatır olduk.
Yayla yaşantısı ve buna bağlı olarak yayla kültürü yeni bir durum değil. Anadolu’nun her bölgesinde geçmişi yıllar öncesine dayanan mutlaka bir yayla yaşantısı mevcuttur. Şehirlerde bunalan insanların özellikle dinlenmek maksadı ile yaylalara çıkarak derin bir nefes almasından daha tabii bir durum olamaz. Ancak tele vole kültürü doğrultusunda hem
de büyük masraflar yapılarak yayla şenlikleri adı altında şehirlerin gürültülü ve alışıla gelmiş sıkıcı davranışlarını yaylalara çıkarmanın kime ne kadar yararı olduğunu ben anlamış değilim?
Yayla turizmini geliştirerek, bilhassa şehir hayatının sıkıcı atmosferinden birkaç günlüğüne de olsa uzaklaşarak doğal bir ortamda temiz bir hava ve buz gibi su içerek birkaç günlüğüne dinlenebilmek her birimizin elbette arzuladığı bir durumdur. Bu fikre hiç kimsenin bir diyeceği zaten olamaz. Ancak şehrin sıkıcı ve bunaltıcı havasını yaylalara taşıyarak en azından yaylalarımızda yaşayan insanlarımıza inat eğlendiğini veya eğlendirdiğini söyleme, pek inandırıcı bir durum değildir.
Yayla şenliklerine ben şahsen karşı olan biri değilim. Ben, yayla şenliği için gelenlerin yaylada bir günlüğüne dahi olsa yayla yaşantısını yaşamalarını ve
buna fırsat verilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Ancak, şehirden götürülüp bidonlar içersindeki ılık suları şenliğe gelenlere para ile satmak ve bu durumları şenliğin bir etkinliği veya para kazanma yolu haline getirmek yayla kelimesine yakışmayan bir durumdur. Soğuk bir su kaynağı bulunmayan ya da yaylaya çıkıp ta iki bardak bir soğuk su içmeyen, yaylaya çıkmış sayılır mı? Kola meşrubat işin kadevesi…
Geçen hafta Kumru Erecek’e gelen bir sanatçı “cd’yi unuttum.” Diyerek sahneye çıkmadı. Yani beyefendi cd’yi takacak kendisi sahnede boy gösterecek, güya konser verecek. Ben buradan ilgililere bir teklifte bulunuyorum. Bu yöntemle, ilgili bilmem ne sanatçısına verdikleri paranın yarısını bana versinler ben de halka en az o sanatçılar kadar konser vermeye söz veriyorum. Afişte Ankaralı değil de Kumru’lu Bekir yazar…Ses mi dediniz? CD çalardan haberiniz yok her halde? nasılsa ben dudaklarımı oynatacam!
Gerek yörenin tanıtımına ve gelişmesine katkıda bulunacağı düşünülen ve gerekse konumuna istinaden davet edilen misafirlere hane sahibi olarak elbette özen gösterilmelidir. Ancak resmi törenlerde uygulanan protokol ve resmi davranış hem de yayla şenliklerinde ne derece anlamlı olur? Ya da eğlenmek maksadı ile bir araya gelen bu insanlara kendilerini göstermek, adını ifade edemediğim amaçlarını buralarda da bir şekilde vatandaşın eğlencelerini istismar ederek “yakında çıkacak CD’min bilmem kaçıncı çalışması gibi ifadelerle kendilerini pazarlamaya çalışmak hangi sanatçıya yakışır? Şehirlerde zaten her TV kanalında starlardan ve poplardan geçilmezken bu tür sanatçı denilen CD çalarları hem de büyük paralar vererek buralara özel davetlerle çağırmanın kime ve hangi yaylamıza yararı olur?
Son yıllarda bilinçsiz bir şenlik furyası başladı. Yayla şenlikleri sadece bunlardan birisidir. Faydası ve zararını hiç hesap etmeden, hiçbir ön çalışması yapılmadan yapılan şenlikler, kendilerini alkışlatmayı seven ve sahnede gözükmeyi her şeyden önemli gören birkaç kişinin dışında kimseyi tam anlamı ile memnun edeceğine pek ihtimal vermiyorum.
Yetkililere benden bir kaç öneri; bu kadar şenlik yerine birkaç ilçenin ortaklaşa hazırlıkları sonucu yöreye has şenlikler yapılmalıdır. Dışarıdan getirilen sanatçılar yerine yörenin sanatçıları getirilmeli, her yıl ses yarışmaları düzenlenerek dereceye girenler ödüllendirilmelidir. Kumru’da benim bildiğim 71 oyun vardır. Bunların bir çokları unutulmak üzere. Şenliklerde halkla iç içe bu oyunlar oynanmalıdır. Şenlikler bir gün değil en az üç – beş gün sürmeli, bilhassa yayla şenlikleri bir iki güne sığdırılmamalıdır. Yaylaya davet edilen sanatçılar “Akkuş’un Gürgenleri”ni bilmiyorsa sahneye çıkartılmamalı, hatta onlara yayla yasaklanmalıdır. Vs...
Bu yıl yapılan Kumru – Ericek Yaban Çileği Şenliğinde “KUMRU NİNELER GÜZELLİK YARIŞMASI” fikrini ortaya atarak 80 yaşın üstünde Yaşlı Ninelerimizi sahneye çıkarıp herkese duygulu anlar yaşatan ve 70 yaşın üstünde dedelerimizi güreştirerek şenliği renklendiren ERÇAL AŞ.’ye ve özellikle de değerli dostum İsmet Erçal’a teşekkür ediyor hepinize şenlikli günler diliyorum.
Buluşmak dileğiyle…
BEKİR AKKAYA
10 Temmuz 2004-Kumru
BEKİR AKKAYA
Yayın Tarihi : 9 Temmuz 2004 Cuma
Güncelleme :9 Temmuz 2004 Cuma 3:32
Yorumlarınız
Orhan Özdil IP: 81.213.253.xxx Tarih : 19.07.2004 19:59:27Editör arkadaşıma katılıyorum ben arkadaşımın yazısına eklemede bulunmak istiyorum bizler yayla şenlikleri adı altında daha bizim yerleşmeye yerleşim alanı kurupta kirletmeye gidemediğimiz torunlarımıza temiz olarak bırakmayı düşündüğümüz yaylalara yıllarca toprakta kaybolmayan kimyasal maddelerden üretilmiş naylon ve plastik ürünlerini kesilen hayvanların kalıntılarını ve çöplerimizi götürerek oraları o terremiz yaylalarımızı ve sularımızı kirletiyoruz. bir yayla şenliğinin ardından oradaki insanlar çekildikten sonra geride kalan manzaraya bakan oldumu. içimizde o güzelim çayırların çöplerle nasıl kirlendiğini gören oldumu, editör arkadaşım doğru söylemiş ben müziği hele o bangır bangır bağırtılı müziği şehirde herzaman duyuyorum ben yaylaya kuşların böceklerin rüzgardaki ağaçların seslerini onların çıkardığı notaları dinlemek ruhumu dinlendirmek için çıkıyorum böceği börteği ürkütmek için değil saygılarımla Orhan ÖZDİL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...