23 Mayıs 2013

ŞİİRLERLE ERBAKAN / EKREM ŞEMA

ERBAKAN’IN NASİBİ

Dinin Yıldızı ismi verilmişti Erbakan’a
Şükür, bunu ifade etmek nasip oldu bana,
Kara bulut yıldızların önünü kapatmışken,
Üfleyip parçalamak, nasip oldu Erbakan’a.

İsmini anmak bile yasaklanmıştı, Allah’ın
Yoluna engeller konulmuştu Resulullah’ın.
Çekilin kara bulutlar, yıldızlar buradalar,
Bakın! Diye haykırmak, nasip oldu Erbakan’a.

Her iktidarın şamar oğlanı sayıp vurduğu,
Köpeğin ısırdığı, atın tekme savurduğu,
İnandığı gibi yaşamayı imkansız sanan,
Müslümanı uyartmak, nasip oldu Erbakan’a.

Böyle azim, böyle gayret bir başkasında var mı?
Yaptığı çalışmalar küçük bir ömre sığar mı?
Tek başına yürümeye başladığı bu yola,
Yüzmilyonları katmak, nasip oldu Erbakan’a.



Büyülüler, medyunlar, uşaklar, aklı yalınlar,
Sahte yıldızlar, cüzdanlılar, ensesi kalınlar...
Yollarına çıkıp önüne dikenler koydular, 
Hepsini ezip geçmek, nasip oldu Erbakan’a.

Herbirinin ışıttı önünü, açtı yolunu,
Kuyudakileri çıkardı, tuttu da kolunu,
Emanete müstehaktır diye bildiklerinin,
İhanetine gelmek, nasip oldu Erbakan’a.

Bizler de şahidiz, hep görevinin başındaydı.
Daim Hakk’ın yanında, Hak-Batıl savaşındaydı.
Ömrünü böyle geçirdiğini bilmeyen mi var?
Müslümanın duası, nasip oldu Erbakan’a,

Ekrem ŞAMA



GÖREVİNİ YAPTI ERBAKAN

Alim, arif, müşfik, mütebessim, çalışkan.
Bin yıllık ateşle, bu meşaleyi yakan,
Liderliği görür, O'na dikkatli bakan,
Tarih şahittir ki, görev yaptı Erbakan.

***
İşte Din Yıldızı, işte Hilal Lideri!
İşte cehde hazır, Milli Görüş erleri!
Dünyayı kuşatmış, O'nun sevgi çemberi,
Hilal şahittir ki, görev yaptı Erbakan.

***
O'nu anlatmak mı? Haşa, nedir seviyem?
Dönenlere baktım, hepsi kurda kuşa yem,
Şahitlik edecek, il il, köy köy Türkiyem!
Millet şahittir ki, görev yaptı Erbakan.

***
Hayırlara motor, şerlere ise hep fren,
İnen yaya kalır, çok hızlı gidiyor tren.
Ferasetli lider, çağ ötesini gören,
Zaman şahittir ki, görev yaptı Erbakan...

***
İktidarlar vardı, güçlülerin piyonu,
Bıraktıkları da, hep zam zulüm reyonu.
O makama geçti, icraat şampiyonu,
Makam şahittir ki, görev yaptı Erbakan.

***
Çilesini çekti, dokudu ilmik ilmik,
Yeşerdi boy attı, Milli Görüş'çü gençlik,
El ele, kol kola, baş dik, irade çelik,
Gençlik şahittir ki, görev yaptı Erbakan.

***
Duruşuyla onur kattı onurumuza,
İnançlı kadrolar, geldi omuz omuza,
İşte haykırıyoruz, gitmeden sonsuza;
Bizler şahidiz ki, görev yaptı Erbakan.

***
Kula engel olmak, kötü olan her işte,
Emretmek iyiyi, yaptığı budur işte.
Yükselirken Hak Yol, batıllar hep inişte,
Vahiy şahittir ki, görev yaptı Erbakan.

***
Dik durdu çalıştı, Allah izin verdikçe,
En güçlü bizleriz, kalpler toplu vurdukça,
Hep liderimizdir, canlar tende durdukça,
Allah şahittir ki, görev yaptı Erbakan.

Ekrem ŞAMA


YÜZYILIN LİDERİ ERBAKAN

Biliriz şu sözleri, ki muazzez, mübarek;
Sizden olan lidere, itaat etmek gerek,...
Üstün bir ümmet çıksın, insanların içinden,
İyiyi emr, kötüden men'i görev bilerek...

Yazdıkları okunsun, nurla yazan kalemin,
Yüzyılın liderini tanıdı ruy-i zemin.

Kimisi sehpa kurdu, kimi binerek ezdi,
Silmişlerdi cihadı, ilmihaller bilmezdi.
Mümin kafir münafık, yeniden oldu ayan,
Sınırlar belliydi de, çizgileri O çizdi...

Ferasetle bakınca, görecek ki her mümin,
Yüzyılın liderini tanıdı ruy-i zemin.

Gözünüze müslüman gözlüklerini takın,
Kimler yanında, kimler karşısında bakın,
En makbul şahitlikmiş, hasmının şahitliği,
Nasıl paniklediler, görülmesiyle Hakk'ın?

Tepkisine bakılsın hainin ve zalimin,
Yüzyılın liderini tanıdı ruy-i zemin.

Liderliğini tasdik etti doğuyla batı,
Tuttuğu yola bakın, liderliğin isbatı,
Ömür boyu İla-yı Kelimetullah gaye,
Nice zulümler gördü, bırakmadı sebatı.

Bizlere de gösterdi şükür Rabb-ül alemin,
Yüzyılın liderini tanıdı ruy-i zemin...

Hayata geçer ise kıymetlidir her ilim,
İlmiyle amel eden, işte O gerçek alim.
Topluca yapışmalı, Yaradan'ın ipine,
Parçalanmış bir dünya, zulüm üstüne zulüm...

Tarifine bakılsın arif olan alimin,
Yüzyılın liderini tanıdı ruy-i zemin.

Erbakan ismi ile özdeş oldu mücahit,
İlimde sanayide siyasette müceddit,
Sanki yeniden gelmiş, çağın önüne geçmiş,
Yüzyıl önceki Hakan-ı Veli Abdülhamit!

Çizdiği yöne doğru bakılsın fennin ilmin,
Yüzyılın liderini tanıdı ruy-i zemin...

Ekrem Şama

ERBAKAN’DAN ÖĞRENDİK

Cihadı unutmuş, paslı bir nesildik,
Onun sesini duyduk, kulak kesildik,
Süt sağmak için, tekelere asıldık;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz cihad nedir, Erbakan’dan öğrendik!..

Doğudan batıya, zulüm gören her fert,
Katar, onun dertlerine yeni bir dert,
Kah ağlar, kah güler, buyruğu tatlı sert;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz lider kimdir, Erbakan’dan öğrendik!..

Göremezdik, yolun başını sonunu,
Ömür boyu öğretti hep, konu konu,
Biz koşarken daim, önde gördük onu;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz hedef nedir, Erbakan’dan öğrendik!..

Etrafına dizildik, hepimiz saf saf,
Kimseyi kovmaz, olmasın diye israf,
O konuşunca, yankı verir her taraf;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz vefa nedir, Erbakan’dan öğrendik!..

Neden, nasıl çalışırız, bile bile,
Bizi yönlendirdi, kafile kafile,
Her adımımız, dayanır bir delile;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz şuur nedir, Erbakan’dan öğrendik!..

Görev için harcanmalı tüm gücümüz,
Elbette Kur’an’dır, Sünnet’tir ölçümüz,
Allah ve Resül uğrunadır göçümüz;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz gayret nedir, Erbakan’dan öğrendik!..

Yol bilmezdik, arardık hep sağı solu,
O ışık tuttu, gösterdi doğru yolu,
Onurumuzla çalıştık, dolu dolu;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz onur nedir, Erbakan’dan öğrendik!..

Batıl karşısında, eğmedi başını,
Davası uğruna, terk etti işini, 
O liderimiz, bırakmayız peşini;

Çilekeş, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz dik durmayı, Erbakan’dan öğrendik!..

Ekrem Şama


ERBAKAN HOCAMA!



Şu dünyanın kalbi dünyadan göçtü;
Feleğin çarkları dönmüyor Hocam!
Damlalar sel oldu yüreğe düştü;
Gözyaşımız artık dinmiyor Hocam!

Alıştık başta hep seni görmeye,
Alıştık senden alıp da vermeye,
Alıştık senin meyveni dermeye;
Sensizlik yüreğe sinmiyor Hocam!

Barışır mıyız sensiz bir hayatla,
Şimdi ağlıyoruz sessiz feryatla,
İmtihandayız sabırla sebatla,
Yürekler kabardı inmiyor Hocam!

Gül gamzeler şimdi cennette açar,
Sensizlik bize vurulan bir hançer,
Bu hançer yürekleri deler geçer,
Yaralı yürekler onmuyor Hocam!

Ekrem Şama



MİLLİ GÖRÜŞ MÜCAHİDELERİ

Din yıldızı doğdu, o gün şafak vaktiydi,
Buz tutmuş cemreler için toprak vaktiydi,
Şeytanların huzuru kaçtı Hakk vaktiydi;
Çiçek açtı Havva soylu Mücahideler!

Yollar çizildi köşe bucak memlekete,
Erbakan azmi aşılandı tüm gayrete,
Cihad pusulası takılınca hizmete;
Çıktı Asiye sabırlı Mücahideler!

Lider Erbakan bayrak yapıldı cihada,
Analar, kızlar, bacılar vardı sahada,
Rahat terk edildi, edilecek daha da;
Yürüdü Meryem onurlu Mücahideler!

Madem ki tebliğ gidecekti evden eve,
Kolları sıvadı kadınlar seve seve,
Ayşenur, Emine, Feyza, Nazmiye, Merve;
Hepsi Hatice vefalı Mücahideler!

Cihad deyince feda edildi bebekler,
Koştular dilde dualar, elde çiçekler,
Milli Görüş bu, elbet fedakarlık bekler!
Varolsun Fatma değerli Mücahideler!

Cihadda kadın erkek sanki etle tırnak,
Şartların şartı, emre itaatkar olmak,
Her adımda şehitlik sevabını bulmak;
Bunlar Sümeyye yürekli Mücahideler!

Hedef Hakkı üstün tutan bir Medeniyet, 
Malı mülkü evladı fedadır şehadet,
Nizam, Selamet, Refah, Fazilet, Saadet;
Koştu hep Zeynep gayretli Mücahideler!

Ertuğrullar, Osmanlar, Muratlar, Mehmetler,
İmanlı bir nesil içindir hep zahmetler,
Mücahit Erbakan’a dilerken rahmetler;
İffetli Malhatun gibi Mücahideler!

Mal, mülk, şan, şöhret, sizi döndüremez yoldan,
Çare özümüzde, medet beklenmez elden,
Emir Kur’an’dandır, reçetesi Resül’den;
Hep Nene Hatun şuurlu Mücahideler!

İş başa düştü, onlar cihada koştular,
Mücahit Erbakan, diye diye coştular,
Hakkı tavsiye eden dille konuştular;
Gayretli Elif duruşlu Mücahideler!

Hamurunuz toprak mayanız İslam ile,
Dillerde haklı söz, ellerde selam ile,
Yolunuz çizilmiş mukaddes kelam ile;
Selam olsun size, şanlı mücahideler!..
Selam olsun sana, ey Mücahit Erbakan!..

Ekrem Şama



Türkiye, İran, Mısır, Malezya, Pakistan, Bangladeş, Nijerya, Endonezya Devletleri arasında 1997 yılında imzalanmış olan D-8 (Kalkınmakta olan sekiz ülke) anlaşmasını konu alan ve Temmuz-2005 tarihinde bu anlaşmanın taraflarınca düzenlenmiş olan şiir ve makale yarışmasında ödül kazanan şiirim.


YENİ BİR DÜNYA İÇİN D - 8

Hep merak edilir, nedir acep sekizler? 
Kısa yazıyorum, ama anlayın sizler...

Ben hayran olmaktan kendimi alamadım, 
'Yeni bir dünya' ya doğru atılmış adım.

Böyle bir birliğin getirisi çok büyük, 
Bu büyük birliğe bizler ettik öncülük.

Kural tanımayan sanayileşmiş güçler, 
Potansiyel gücü anladılar bu sefer.

İlişkiler gözden geçirilecekti yeniden, 
Gelişmiş yediler, irkildiler aniden.

Türkiye'miz önder, İran, Mısır, Malezya, 
Pakistan, Bangladeş, Nijerya, Endonezya.

Kalkınmakta olan, sekizyüzmilyon nüfus, 
Büyük potansiyel, tam dostça bir konsensus.

Birliğin mimarı tanırlar Erbakan'ı, 
Güçlü Hükumet'in Muhterem Başbakan'ı.

Hiçbir ülke değil, sömürüye müstehak, 
Birliğin temeli kabul edilmişti: Hak...

Bu birliğin altı esası var hak için, 
Hakları güçlere karşı korumak için.

Esas gaye barış olmalı kavga değil, 
Barışa ermeli her millet mütekamil.

Diyalogla çözüm, her sorun için tek tek, 
Menfaatlere de çok dikkat edilerek...

Sömürü emeli her devirde demode, 
İş birliği esas olmalı ilişkide.

Kabul edilemez hiçbir ezme gayesi, 
Adalet olacak birliğin sermayesi.

Kim kimden üstünmüş, olabilir mi böyle? 
Her karar alınır, eşitlik ilkesiyle.

Zulme uğrayamaz, fertlerden hiç birisi, 
Hakim kılınmalı her yerde demokrasi.

Artık kuvvet değil, hak tutulmalı üstün, 
Kuvvetli yıkmadan, dünyamızı büsbütün.

Diğer ülkelerle, ticaret gelişmeli, 
İç ticaretimiz, olacak çok verimli.

Temel sanayide, iş bölümü olacak, 
Yerli yapılacak, araba, gemi, uçak...

Sınırlanmayacak böyle güzel bir birlik, 
Genişleyebilir, ama sekiz şimdilik...

Dünya örgütleri ve İslam ülkeleri, 
İlişkiye açık birliğin ilkeleri.

Doğal kaynakları, petrolü, hammaddesi, 
Sekizlerde boldur, zenginliklerin hepsi.

Barış hakim olup, unutulacak savaş, 
Kaynaklar servete dönüşür yavaş yavaş...

Sekiz ülke ile oluştu bu omurga, 
Dünyaya vuruldu hilal şeklinde damga.

Altyapı hazırdır, artık yürütmek ister, 
Şimdi lazım olan dirayetli bir lider.

Ekrem Şama



(ANAKARADA 2005 YILI TEMMUZ AYINDA YAPILAN AYNI KONULU YARIŞMADA MANSİYONLA ÖDÜLLENDİRİLMİŞTİR)



ULU HAKAN VE ERBAKAN

Dün ihanete uğramıştı Ulu Hakan
Siyonist maşalarını öğren ve tanı;
Bugün de aynısını yaşıyor Erbakan,
Bakın BOP tezgahına koydular vatanı…

Sonradan çok aradılar Ulu Hakan’ı,
Osmanlı’yı yıkanları öğren ve tanı;
Yarın iyi anlayacaklar Erbakan’ı
Dünküler gibi terk ederlerken vatanı…



Ekrem Şama

BAKAN-BAŞBAKAN-BAŞKAN-ERBAKAN

Şimdi Rahmeti Rahman’a kavuştu Erbakan,
Neler gördü neler, onun hayatına bakan:

Kime atlama taşı yapılmışsa Erbakan, 
Bırakın vekil olmayı, bakan oldu bakan!

Kime atlama taşı yapılmışsa Erbakan,
Bırakın zengin olmayı, bakan oldu bakan!

Kime atlama taşı yapılmışsa Erbakan,
Bırakın adam olmayı, bakan oldu bakan!

Kime atlama taşı yapılmışsa Erbakan,
Bırakın bakanı, başbakan oldu başbakan!

Kime atlama taşı yapılmışsa Erbakan, 
Bırakın başbakanlığı, başkan oldu başkan!

Benim kırkiki yıldır liderimdi Erbakan,
Şimdi benim, bu olanlara ibretle bakan!..


Ekrem Şama


ASİL DURUŞ; MİLLİ GÖRÜŞ

(BAĞIMSIZLAR HAREKETİ)

O zaman siyasi kördük, yıllara takıldık.
Milli görüşü bilmiyorduk hep kullanıldık.

Kapitalist bize hep sağ gözünü kırpardı,
Vatan, Millet, Sakarya... Edebiyat yapardı.

AP doğdu, Demokrat Parti'nin küllerinden,
Masonlar beslendi Demirel'in ellerinden.

Sömürgeci tezgah uyanışları hep boğdu,
Aydın düşüncelerden bir Milli Görüş doğdu.

Altmışdokuzda çekilmişti candan Bismillah,
Konyalılar bağımsıza oy yağdırdı siftah.

Dağlar gibi oylar geldi, üç vekillik kadar,
Geçerli oy kadar da geçersiz sayılanlar...

Altmışdokuzda işaret aldık Erbakan’dan,
Varız buradayız! Dedi milletim de candan.


(MİLLİ NİZAM HAREKETİ)

Toplandı yüzotuz davetle Şura Meclisi,
İttifakla karar verdi gelenlerin hepsi.

Rahmetle anarız, Necip Fazıl, Eşref Edip,
Hep tecrübelerini koydular, zahmet edip.

Mehmet Zahit Kotku Hocamız buyurdu himmet,
Gayretler yönlendi, yüzümüz o istikamet.

Nice muhterem zevat söyledi görüşünü,
Milli görüş belirledi ASİL DURUŞunu.

Milli Nizam, demişti Hocaların Hocası, 
Tasdiklemişti ferasetlilerin nicesi...

Toplandı da bir avuç Milli Görüşçü adam,
Dokuzyüzyetmişde hayat buldu Milli Nizam.

İşte isim isim onsekiz kurucu adam
Başta liderimiz, Necmettin Erbakan Hocam.

İkincide Süleyman Arif Emre yazılı,
Tevfik Paksu, Ali Oğuz ve Ekrem Ocaklı.

Ömer Çoktosun, devamı Ali Haydar Aksay,
Saffet Solak, Ömer Faruk Ergin, Hasan Aksay.

Rifat Boynukalın ve Tahsin Armutçuoğlu,
Bahattin Çarhoğlu, Hüsamettin Fazıloğlu.

Nail Sürel, İsmail Fehmi Cumalıoğlu,
Mehmet Satoğlu, ve de İsmail Müftüoğlu

Bu liste bakanlığa gönderildi nihayet,
Kurucular kurulu diye geçer bu heyet.

Sağ el yukarıda işaret parmağı kalkık,
Bu bayrak Milli Görüşün simgesiydi artık.

Nizam'ın proğramı yazılmıştı Ankara'da,
Nizam, Selamet kelimeleri bir arada...

Refah, Fazilet, Saadet sözü alt satırda,
Hikmet damlacıklarıdır, kalıyor hatırda.

İki milletvekili geldiler teker teker
Hüsamettin Akmumcu, Hüseyin Abbas Beyler.

Mecliste üç kişilik ordu var idi şimdi,
Bu üç kişi meclisi adeta silkeledi.

Milletten gizlenen Ortak Pazar gerçekleri,
Tek tek milletin önüne sürüldü ileri.

İl il, köy köy, ev ev dolaştı ekip ve hocam,
Milli Görüşü tanıdı, köydeki her adam...

Basında "Hak geldi batıl zail oldu" diye,
"Milli Gazete"miz başladı mücadeleye.

“Maddi ve Manevi Kalkınma” yı duydu millet,
Nizam'dı "Ahlaklı Nesil" diyen ilk hareket.

Bazılarını korkuttu, Hak yol Nizam Marşı,
Düğmeye bastı, birileri partiye karşı...

İşte o marşın metinleri; yazdım bozmadan,
Ben de çok haykırmıştım, geçemedim yazmadan...

Hür dünyanın göbeğine,
Milli Nizam Yazacağız.
Kuşların göz bebeğine,
Milli Nizam Yazacağız.

Yola, ağaca, pınara,
Esen yele, yağan kara,
Yağmur yüklü bulutlara,
Milli Nizam yazacağız.

Koç burcuna, yay burcuna,
Bebeklerin avucuna,
Minarelerin ucuna,
Milli Nizam yazacağız.

Herkes duyacak, bilecek,
Gizlenmez gayrı bu gerçek,
Yaprak yaprak, çiçek çiçek.
Milli Nizam yazacağız...

Dokuzyüzyetmişbirde yapıldı büyük kongre,
Çok heybetli oldu, başka kongrelere göre...

Ünlü İsmet Paşa'yı bile almıştı telaş, 
Dostlar memnun, ortalık ısındı yavaş yavaş.

Siyonistler anladılar bu pabuç pahalı,
Bir yolunu bulup şu Nizam'ı kapamalı.

Anayasa mahkemesine gittiler derhal,
Sonra da Oniki Mart’tı, olağanüstü hal...

Tüzük ve çalışmalar eğilip çarpıtıldı,
Onaltı aylık olan parti de kapatıldı.

İmam Hatip Okullarını da yavaş yavaş,
Kapatmak için başlatıldı sinsi bir savaş..

Milli Görüşçülerde geri adım olamazdı,
Yetmişikide de Milli Selameti yazdı.


(MİLLİ SELAMET HAREKETİ)


Anahtarlı bayrak çekildi artık göndere,
Genel başkanımız da Süleyman Arif Emre.

Erbakan sonradan giriş yaptı Selamete,
Milli görüşçüler yeniden geldi gayrete.

Akmumcu ve Abbas derhal ettiler iltihak,
Böylece Meclis’te temsil ediliyordu Hak.

Selametçi adaylar belirlendi her ilde,
Korkut Özal da listeye girdi bir şekilde.

Böylece Truva Atı, adaydı Erzurumda,
Zeytinyağı gibi üste çıkar her durumda.

O gün bu gündür hep oldu bize çıbanbaşı,
Bozgunculuğa devam ediyor, geldi yaşı...

Çok oyunlar oynandı ama korudu Allah,
Her iş besmele ile başlardı, işte silah.

Seçimler Cumhuriyet’in ellinci yılında,
Kırksekiz Milletvekili Hocamın yanında

Üç tane de senatör gelmişti o Meclise,
Millet kulağı dikti Meclisteki hak sese.

Yeniden genel başkan olmuştu büyük lider,
Milli görüş hükümet ortağıdır ilk sefer.

O gün koltuk sevdası da hiç yoktu kimsede,
Görev ehline verilirdi istemese de,

Başbakan Yardımcısı oldu Lider Erbakan,
Adalet Bakanı İzmit’tendi, Şevket Kazan.

Süleyman Arif Emre, Devlet bakanı oldu,
Korkut Özal da Tarım Bakanlığına geldi.

Ticaret Bakanı Fehim Adak idi şimdi
Oğuzhan Asiltürk, İçişlerine verildi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı mühim,
Bakandı soyadı doğru, adı Abdülkerim.

Koalisyonun küçük ortağı idi ama,
En etkili ortak Selamet oldu daima...

Umreye gitti ilk kez Başbakan Yardımcısı,
Bazı yürekler yandı, halen vardır acısı.

Amerika emretmiş haşhaşı etmişti men,
Hükümet kararıyla yasak kalkmıştı hemen.

Bu arada Milli Görüş’ü tanıdı dünya,
Kabus oldu Rum’a Kıbrıs’ta gördüğü rüya.

Hocam Kıbrıs’a selam verdi “Bizim Asker”le
Girne’ye çıkarma yapıldı büyük zaferle...

Adanın tamamı edilmeli idi kontrol,
Teklife öcü gibi baktı Ecevit ve sol.

Kardeş ülkeler yüzlerini çevirdi bize,
Libya’dan neler geldi, hatırlatırım size.

Ambargo koydu Avrupası, Amerikası,
Hepsi de tutuyordu Rumlara ait yası.

Aynı şiddette cevap verdi Hükümetimiz;
Bu tavrınız hasmane, kapanır üsleriniz.

Tarihte ilk defa kapandı yabancı üsler,
Milli görüşün mazisini bu karar süsler.

Bazı vekillerin vardı aykırı sözleri,
Çok ilerisini görememişti gözleri..

Buna rağmen bütünlüğümüz hiç bozulmadı,
Selamet’in menfi hiç bir işi yazılmadı.

İktidarda ifade birliği ve ruh vardı,
Batı uşaklarında korku dağları sardı...

Hamleler bir bir başladı ambargoya rağmen,
Ağır sanayi konusu masadaydı hemen.

Yeniden açılan İmam Hatip Okulları,
Gözbebeği oldu, grafik daima yukarı.

İmefe geri döndü Ekonomik Kurul’dan,
Yıkım listesi çıkartılamadı bavuldan.

Ağır Sanayi, ve Yeniden Büyük Türkiye,
Fabrika Yapan Fabrika, dendi slogan diye.

Uçak imali için geçildi harekete
Ortağımız türlü engeller koydu sepete...

Kıbrıs zaferini kullanmak için halkçılar,
Bekleyemediler genel seçimlere kadar.

Tam hamleler başlamışken edilmez istifa...
Oyuna gelen sol gelmiyordu hiç insafa.

Onca icraat varken yıktırıldı hükümet.
Karaoğlan! Bu gün bari bunu itiraf et.

Yetmişbeş’te kuruldu dörtlü yeni iktidar,
Buna “İlk Milliyetçi Cephe” diyenler de var...

Erbakan, Demirel, Feyzioğlu ve de Türkeş...
Zannedilmişti ki, bunlar uyumlu dört kardeş.

Yeni hükümet meclisten güvenoyu aldı,
Koaliasyon yirmibeş ay iktidarda kaldı.

Bu defa yine anahtar Selamet olmuştu,
Ağır sanayi için büyük fırsat oluştu.

“Uydu değil lider Türkiye” isteniyordu,
Ağır sanayi hamlesi kapladı tüm yurdu.

Bütçeler tarihinde ilk defa, en büyük pay,
Sanayi Bakanlığınındı, gerisini say.

Edirne’den Hakkari’ye dek vatan illeri,
Sanayi hamlesine koştu; haydi ileri!

Kalkınma seferberliği başladı böylece.
İkiyüz fabrika’ya başlandı gündüz gece.

Yetmiş sanayi tesisi de girdi devreye,
Çeyrek asırlık hizmet sığdı kısa süreye.

Dünyanın yıldızı müslüman Muhammed Ali,
Hocama konuk oldu, karşıladı ahali.

Tartışılır oldu, istişare, karar, emir...
Yanlış yorum, birçoğunu, istifa ettirir.

İstifacılar tek tek gitti, büyük bir zarar,
Sonra hepsi itiraf etti; bu yanlış karar...

Yetmiş altı, “Erbakan Yılın Adamı”, idi,
Düşmanlar üzüldü ama dostlar çok sevindi.

Milyar devrinde ilk defa trilyon kelimesi,
Hocamdan geldi., dile kolaydı söylemesi...

Akıncı gençler arı gibi hep çalışırdı,
Gençliğimiz Hocamdan daima feyz alırdı.

Diyanete kadrolar gerek diye çıkıldı,
Birçok kadro ile faydalı işler yapıldı.

Erken seçim kararı Batı Kulüpten gelmiş,
Sebep Milli Görüş çıkarlarına engelmiş.

Yetmişyedi seçimleri ayrı bir heyecan,
Afişlerle donatıldı her sokak ve meydan.

Tarihi öne alsanız onaltıyıl birden,
Cumhurbaşkanı Özal, adayımızdı İzmir’den.

Seçim oldu, oy arttı, mebus indi yarıya,
İtibarımızsa yine çıktı yukarıya...

Tarih yazar ki, üçmilyon sahte oy verilmiş,
Milli Görüşten korkular böyle giderilmiş

Ecevit azınlık hükümeti kurdu güya,
Güvenoyundan döndü gördüğü pembe rüya.

İkinci defa Milliyetçi Cephe kuruldu,
Sular geçici bir an için tekrar duruldu.

O yıl sonuna kadar sürdü bu son hükümet,
Birilerini rahatsız etti temiz gayret.

Batı ciddi ciddi yıkım işine eğildi,
Onbir satılık adamla bu fırsatı sildi.

O gün yaşandı meşhur Güneş Motel olayı,
Onbirle tamamlandı Ecevit’teki sayı.

Bakanlık makamları satıldı haraç mezat,
Ecevit dürüst sanılır, işte size tezat.

Yine karardı yurdun aydınlanan gündüzü,
Hiç kızarmadı, Eco’nun ve Sülü’nün yüzü.

Tez gelmişti bu rüşvet hükümetine ecel,
Hükümet kurdu, Selamet destekli Demirel.

Meşhur deyimini tarihe kazıdı lider;
Türkiye’yi taşıyamaz "Batı Kulüp" çüler.

"Kadayıfın altını" anlayamadı toplum,
Ben de “Batı Kulüp” nedir bu gün anlıyorum.

Demireli açıkça tanıyacaktı seçmen,
Teşkilatlarımız halkla kucaklaştı hemen.

Demirel’in bir Dışişleri Bakanı vardı,
Zalim İsrail’i incitmekten çok korkardı.

Hayrettin Erkmen’di hiç gelmiyordu insafa,
Gensoruyla düşürüldü tarihte ilk defa.


Tek başına iktidarımız muhtemel oldu.
Sinsi planlar da bir yandan devreye sokuldu.

Altı Eylül... Yüzbinler Konya'ya sığıdırldı,
Kudüs için siyoniste lanet yağdırıldı...

Dolu cuntacı bardağını miting taşırdı,
O zihniyete de bu bahane yakışırdı.

On yıllık periyot yapılan yine yapıldı,
Lidere ve kadroya iftiralar atıldı.

Bir anayasa dayatıldı Türk’e alenen,
“Hayır” yasaklandı “evet” dedi, her oy veren..

Tek anayasa değil, cumhurbaşkanlığı da,
Oylanmış oldu bu tek yanlı referandumda.

Cuntacıbaşı cumhurun başı oldu cebren,
Cunta rejimi yedi yıl uzamıştı cehren.

(REFAH HAREKETİ)

Bu dönemde Milli Görüş taklidi kazandı,
Milli Görüşün izleri her yerden kazındı..

Küller içinden doğan gence Refah denildi,
Kısa sürede reçetesi çok beğenildi.

Milli Görüşçüler gece gündüz çalışarak,
Dağa taşa kazındı bu defa “Hilal Başak”

Genel Başkanlığı üstlenmişti, Ahmet Tekdal,
Milli görüş erleri, yine davaya hammal.

“Refah Gelecek Zulüm Bitecek” oldu ezber.
Halk da söz verdi: “Refah diyeceğiz bu sefer”

Dokuzyüzseksenyedi’de Hocamız Erbakan,
Kongre ile Refah’a seçildi genel başkan.

Türkiye Hocasını ne kadar da özlemiş,
Yıllar boyu hep O’nun dönüşünü gözlemiş.

Seksendokuzda Turgut Özal Cumhurbaşkanı,
Milletin beğendiğiyse dindar olan yanı.

Doksan’da birdenbire patladı Körfez Krizi,
Hocam dedi: İsrail bu, uyarırım sizi.

Bugün Irak’taki zulümlere bir bakınca,
Anlıyoruz ki, o gün görmüş Erbakan Hoca


Doksanbir’de genel seçimler yapıldı erken,
Milli Görüş ne kasdetti Adil Düzen derken?

Seçim ittifakı... Çokları sırtta taşındı,
Birlik için verilmiş sözler çok tez aşındı

Dindardır diye sevilen Özal vefat etti,
Cenaze tablosu, halkı tanımaya yetti.

Tekbirlerle, taşındı, naaş ta kabre kadar,
Tekbir ruhu milletimizin mayasında var.

Cumbaba diye meşhur biri geldi makama,
Halk yedi yıl daha dayanacak bu adama.

Silik, hükümetler devrindeki her tahribat,
Millette ne bir huzur bıraktı ne de rahat.

Bosna’da, Azerbaycan’da ve Çeçenistanda,
Müslüman yüzbinler biçildi kısa zamanda.

Yaktı ciğeri Beş Nisan develüasyonu,
Millet gördü Milli Görüşsüz koaliasyonu.

Çelik kadrolar sokaklara evlere girdi,
Bir karanlık dönemi doksandörtte devirdi.

Şehirlerde yepyeni açılımlar başladı,
İsraf, rüşvet, kayırma aniden yavaşladı.

Temiz insan ,temiz çevreler, tertemiz şehir.
Parmakla gösterilir oldu şehirler bir bir.

Hizmet ne, insanlık ne, tanıştı her bir insan,
Halkın en sevgilisi oldu hocam Erbakan.


Milli görüş mayasıyla zorlar oldu kolay,
Her belediye yeni hizmetler yaptı her ay.

İstanbul, Ankara, Sakarya, Erzurum, Konya...
Milli Görüş neler yaptı, hayran kaldı dünya.

Belediyeler Refah’ı boğar sandı batı,
Gördü ki tekeden süt çıkıyor, şafak attı....

Açılan tesislerden kafalar hep karıştı,
Her belediye hizmette adeta yarıştı.

Teşkilatla belediyeler verdi el ele 
Seçen seçilen arasında yoktu mesele.


Varoşlar merkez kadar hizmete kavuşmuşken,
Millet değerini farketti, kendiliğinden...

Ggüçlüysen, herkes sana doğru koşar; kaide,
Böyle katılmıştı baba ismiyle biri de.

Pazara kadar değil, mezara kadar deyip,
Meclise taşındı ve kaçtı, minel garaip.

Doksanbeş seçimi, Milli Görüş’ün atağı,
Refah Partisi halkla kurmuştu gönül bağı...

Hocamızın başbakanlığını engellemek,
İsteyenler çok harcadılar zaman ve emek.

Nice karanlık niyetli kişi ve kurum hep,
Yırtındılar, Milli Görüş’ü durdurmak, sebep.

Anayol formülü denenmek istendiyse de,
Nefesleri kesildi çok kısa bir sürede...

Artık başbakandı, Dünya Lideri Erbakan,
Şükür secdesine vardı şuurlu her insan.

---------------------------------------------------------------------------
Kurulan Erbakan hükümeti koalisyon,
Heyecanla dolu, hükümet, meclis, komisyon.

Cumhurbaşkanı dışında memnun oldu herkes,
Demirel fırsat gözlüyordu, tutmuştu nefes.

Milli Güvenlik Kurulunu hep öne sürüp,
Sık sık tehdit de ediyordu sertçe öksürüp.

Çözülüyordu, masaya gelen her bir sorun,
Yüzü gümüştü, işçinin çifçinin memurun.

İşçi gerçek ücret artışını gördü, bildi,
Çifçiye ürün bedeli hakkıyla verildi.

Memur, enflasyonun çok üstünde aldı, hemen,
Enflasyon düşüşe geçti, artışlara rağmen,

Emekliyi ilk defa güdüren bir hükümet,
Maaşını katladı, işte bolluk bereket.

Cepleri para gören her kesimden vatandaş,
Esnafı güldürmeye başladı yavaş yavaş

Özürlüler ilk defa devletçe hatırlandı,
Yoksullar sokaklardan birer birer toplandı.

Desteğe muhtaç her kesimden onca öğrenci,
Burslardaki artışla yaşamıştı sevinci.

Havuz sistemi, bir devrimdi, geçti hayata,
Yoksul öksüz ve yetim eriyordu rahata.

Kaynak paketleri açıklandı sıra sıra,
Basılmıştı rantiyeciye ait nasıra...

Yatırım, üretim, istihdam hızla artıyor, 
Türkiye dışarı hayal değil mal satıyor.

Faiz ödemeleri çok azalmıştı o yıl,
Her adımda rehber oldu tecrübe ve akıl.

İmefe gelmişti, ifsat edebilmek için,
Hocam dedi ki; bizi bize bırakın gidin.

Denk bütçe neymiş görüp öğreniyordu herkes,
Tüm halkımız almıştı şimdi rahat bir nefes..

Önlendi israfa, vurguna giden her kaynak,
Çok kızmıştı hortumu kesilen her asalak..

Kumarhanelere denildi ki artık yeter,
Kumar insanı bitirir, kanserden de beter.

“Çekiç Güç” hep ağrıtmıştı ülkenin başını,
Terörü destekler, döker timsah gözyaşını.

Melanetlerle doldurdukça her altı ayı
Daima Meclis’ten alırdı yeni onayı..

Yaptıklarını bilmezdik, kontrolümüz azdı,
Ne zararlar verirler haberimiz olmazdı.

Beşbin ajan doldurmuş, burnumuzun dibine,
Amerikaya sorduk: “Madem dostsun, bu da ne?

Bu Meclis babanızın onay makamı değil,
Al ajanlarını, istemeyiz artık çekil!


Çekiç gücü bize uygun değil, bitsin artık,
Biz Milli görüşçüyüz, böyle kararlaştırdık!.”

Petrol boru hattı açıldı, tekrar yeniden,
Irak sınır ticareti de canlandı aniden...

Karanlıkların müdavimleri boş durur mu?
Dile dolamaya başladılar bu durumu:

Şeriat çığlıkları başladı atılmaya,
Maya hep aynıydı, o kokuşmuş çürük maya!

Ülkemde bu hizmetler yapıldığı zamanda,
Dış politikada da neler oldu o anda?

Sömürgecilere karşı yeni bir blok gerek;
Hocam koştu işbirliği, diyalog diyerek.

Sekiz müslüman ülke dedi ki biz de varız,
Sömürü istilasına imandan duvarız.

De Sekiz bloku, böylece Hocamla kuruldu.
Sömürücüler sanki tam beyninden vuruldu..

Bir milyar insanın rüyasına girdi bu blok,
İşbirliği konuları mı, bir değil ki, çok!

Uçak, araba, gıda, tekstil, tank, füze, silah...
Bu blokun sırtı yere gelir mi ömür billah!

Tek kalp oldu, Türkiye, Bangladeş, Endonezya,
İran, Pakistan, Mısır, Nijerya, ve Malezya..

Blok için bekliyordu, birçok bağımsız ülke,
Kavgaya değil barışa dayanmıştı ilke.

Tarihler bu bloktan hep gıptayla söz edecek,
Önemi kavranırsa dünyaya olur örnek

Dünya tarihini inceleyerek bakarsak,
Görürüz ki, insanlar kadir bilmez, çok kaypak.

Üyelerin menfaatini görmeyip nice
Sendika ağası, baş kaldırdı, bilinçsizce.

Beşli çete diye, anılacak beş kuruluş,
Tarih sorgulayacak, bu nasıl nankör duruş?

Bu gün dövünürlermiş bu bilinçsiz ağalar,
Üyelerine sorsan, o günler için ağlar.

Denk, bütçe, öz kaynak... Baktılar ki asalaklar,
Sömürü bitecek ve sinek avlayacaklar.

Atina’ya gidip aldılar bir dizi karar,
Kararlarda hükümetin yıkılması da var.

Kılıf da İlke, inkılap, İrtica, laiklik,
Sıkıştıkça bu hep başvurdukları bir cinlik.

Güya konuşmuşmuş, “Bir üst düzeyden yetkili”,
Tehdit savurur “Bir muhalif milletvekili.”

Arkada yönetmendir Amerika, İsrail,
Milli görüş çıkarlarına tersti, bunu bil.

Batı Çalışma Grubu, planlıyordu, her şeyi,
Fişlediler, çok kişiyi ve müesseseyi.

Doğruyol Partisi üstünden idi oyunlar,
Milletvekilleri sanki insan değil, koyunlar…

Tehdit, vaad, şantaj, hepsinin bini bir para.
Kara paralar saydırıldı hep parmaklara.

Milli görüşü bölmek için yapılmıştı plan,
Bu plan işe yaramıyordu henüz o zaman.

Pompalı satışı artıyormuş, işe bakın,
Refahlılar silahlanıyor, olmasın sakın? (!)

Böyle ipe sapa gelmez bir dizi iftira,
Bunları ciddi ciddi alan vardı nazara.

Medya patronları, dokunulmazlar, sırada,
Gaza gelen çok cühela da vardı arada.

Andıç denilen ince tertipler ve yalanlar,
Hortumu kopanlardı buna destek çıkanlar.

Bir bardak rakı mesele oldu, bir sofrada,
Kudüs gecesi de kezzap sayıldı yarada..

Emirsiz tank yürüttüler, sanki düşmanlar var,
Başka var mı, halkına bunun gibi bakanlar.

Yirmisekiz Şubat’ta, kendine etti yurdum,
Şimdi yazarken bile üzüntümden oturdum..

Demokrasiye destek vermedi hiç partiler.
Baskılara alkış tutmayı tercih ettiler.

Sonra onları da vurmuştu, tuttukları taş,
Olan biteni önce anlamadı vatandaş..

Hizmetine devam etti yine Milli görüş,
Baskılara rağmen, bozulmadı Asil Duruş.

Koalisyon ortağı sarsıldı, baskılardan,
Cazip teklifler çok yarı ayırırmış yardan.

İftiralarla ortam gerildikçe gerildi.
Refah dönemi böylece çabuk bitirildi.

Başbakanlık değişimi, mecburi istifa;
Şapkalı Baba’ca çekildi başka tarafa..

Noterden tasdikli senetleri etmedi tasvip,
Görevi de renksiz birine verdi götürüp…

Ortak çürük çıktı istifalar hep peşpeşe,
Eriyen yağ sanki, koyulmuş gibi güneşe..

Emir komuta devirleri geldi böylece,
Soygunlar şahlandı, yükler tutuldu haylice.

Bankalar eli ile, vurgun üstüne vurgun,
Vatandaşların sırtına yüklendi her soygun..

Tarih, Ocak bindokuzyüzdoksansekiz idi
İzi hiç silinmeyecek bir karar verildi..

Emirle Refah kapatıldı, bakarken Millet,
Nöbeti devraldı yeni adıyla Fazilet…

(FAZİLET HAREKETİ)

Emirle Refah kapatıldı, bakarken Millet,
Bindokuzyüzdoksansekiz, kuruldu Fazilet

Yeniden yasaklı sayıldı Hocam Erbakan,
Emaneti sırtına aldı “Abimiz Kutan.”

Refahın devamıdır sanılmasın diyerek,
Teşkilata yüzde altmış yeni isim gerek..

Seçimler oldu, oylar düştü, şaşkındı Millet,
Fazilete dedi ki, yüzon vekil devam et!

Hukuk, kanun, yönetmelik, bunlarda yazar mı?
Başörtülü bir vekil bu meclise sığar mı?

Kurumlar kurullar ve eski siyasiler hep,
Ayağa kalktılar, kadın özgürlüğü sebep.

Böyle bir vekili, gerekir ülkeden kovmak,
Murad aldılar, vatandaşlıktan çıkararak.

Milli Görüşü tam hazmetmemiş birileri,
Kararlar aldılar, harekete ters, bir seri..

Eski renksizler, renksizliklerini gösterdi,
Fitneciler böylece düğün bayram ederdi.

Yetki sahibi oldu nice şuursuz çömez,
Diyecek çok şey var, dilim edepli diyemez!

Çokları imtihan oluyordu, servet, şöhret,
İşin içine makam da girince sen seyret.

Milli görüş ruhuyla yapılan bunca işler...
Bazıları, keramet bizdendir zannetmişler.

Bazıları Amerika’da edilmiş ayar,
İşin içinde siyonist kuruluşlar da var.

Sözler verilmiş, rivayetleri hep yazıldı,
Bundan mıdır, Irak işgaline yol açıldı.

“Yenilikçi” diye bir gurup çıktı hiç yoktan,
Amaç bölmekmiş, böyle karar verilmiş çoktan.

Mebuslar, başkanlar başladı müthiş kulise,
Kim kalır, kim gider, bir parti kurulur ise.

Böylece planlar ulaşıyordu başarıya,
Milletvekilleri bölündü yarı yarıya..

Beyninde şuuru gelişmemiş niceleri,
Pazarlık yaptılar sabahadek geceleri

Hakaret ederlerdi hep emanetçi diye,
İtaat şuuruyla biz dönerdik deliye.

Bir de Genel Başkan’a diyorlardı çantacı,
Keyifle izliyordu olanları cuntacı.

Bunların genel merkezi sayılırdı İstanbul,
Dava mava, şuur muur haydi ara da bul!

Yüzde kırk, yüzde altmış ayırımı tuz biber,
Kongrelere fesatlar sokuldu birer birer!

Liderimize rağmen, olabilmek için baş,
Nice yalanlar atıldı, şaşarsın arkadaş!

Sonradan görüp de yoldan çıkmış nice başkan,
Hocamıza dil uzattılar hiç utanmadan.

Tarih elbet saklamayacak bir gün yazacak,
Mazlum hesap sormak için hizaya dizecek.

Yerin üstünde haklı haksız karışır bazen,
Altında, yüze çizgi çizilir desen desen.

O Gül Yüzlü Lider’e isyan ettiler lakin;
Kart zalimlere maşa oldular hale bakın!

Artık gerçekleşiyordu böldürüp kapatmak,
Açılıyordu harekette yeni bir yaprak.

Artık kapatılabilirdi, tam da zamanı,
Milli görüşçü! Oku da insanları tanı.

Kapatmak için sebepler arandı, ne mümkün?
Demişiz ki “Yasağı kanunsuz, başörtünün!.”

“Sebebe bak da hizaya gel” dense doğruydu.
Dışarıdaki karara içerisi uydu..

Saadet kuruluyordu, herkeste bir telaş,
Yenilikçilerin iknası beyhude uğraş.
 Ekrem Şema

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...