Değerli Hocam Prof.Dr. Abdullah Özbek çok büyük bir emek vererek normal bir ansiklopediyi aratmayacak derecede Nasrettin Hoca ile ilgili kapsamlı bir kitap yazmıştı. “Bir Eğitimci Olarak Nasrettin Hoca” adını taşıyan kitap 526 sayfa olup ayrıca kitapta 530 dip not ve onlarca Nasrettin Hoca ile ilgili yazılmış kaynak kitaplara da yer verilmiş.
Tam baskıya girmeden önce sayılı sayıda basılan kitaplardan
bir tanesi de incelemem ve görüş ve düşüncelerimi raporlamam için bana da
gönderilmişti. Not alarak okuduğum bu değerli kitaptan fazlasıyla istifade
etmiştim. Eğer elinizde yoksa bu kitabı mutlaka edinin. Belki de sahasında ilk
ve tek olan bu kitapta Nasrettin Hoca ile ilgili tüm fıkralar yer aldığı gibi
sade bir dille hocanın ne demek istediği de çok yönlü olarak analiz edilmiş
bulunmaktadır.
Kitabı satır satır okuyarak aldığım notları ve yorumları 04.04.2005 tarihinde Hocam ve
Ağabeyim Prof.Dr.Abdullah Özbek’e göndermiştim.
İşte o notlar. Bekir AKKAYA/20.10.2021/KUMRU
Değerli Hocam, Abdullah Ağabey,
Büyük bir keyifle okuduğum “Bir Eğitimci Olarak Nasrettin Hoca” adlı kitabınızdan dolayı
öncelikle teşekkür eder, Sizlerden Allah razı olsun der, selam ve saygılarımı iletirim. Kitapla ilgili söylemek istediğim
aslında tek bir söz olabilir o da “ Bu tür yaklaşımla yazılan kitapların
eksikliği ve noksan olduğu ve Nasrettin Hoca kitabıyla sizin bunu başlatmış olduğunuz
ve çok gerekli bir durum olduğu, özellikle Türk ve Müslüman yazarlarda bu tür
kitap çalışmalarının pek olmadığı”na dikkat çekmek isteğimdir. Belki de var ben
pek bilmiyorum…Örnek olarak Doğan Cüceloğlu’nun “Savaşçısı” ya da çok satıyor
okuyun dedikleri “Simyacı” bu tür yaklaşımla yazılan bana göre bir kitap türü.
Hep şunu düşünmüşümdür; Acaba bizde bu tür yazanlar neden olmaz?
Beyin fırtınasına yol açacak ya da
günlük yaşantılardan yola çıkarak “Bir Eğitimci Olarak Nasrettin Hoca”da olduğu
gibi bir yaklaşımda bulunacak Türk ve Müslüman kültürünü yansıtacak bir kitap
türü şu anda pek bulunmuyor. Önemsediğimden değil örnek olsun diye yazıyorum,
bir Savaşçı denilen kitap, daha çok batı yaşantısını örnek göstererek
Hıristiyanlık temel alınarak bir yaşam tarzı öğütlüyor. Ne enteresan ki bu tür
kitaplar da yok satıyor. Satıyor, Neden ? Yaşantılardan yola çıkarak, yaşama
biçimi öneriyor. Sizin de sözünü ettiğiniz şekilde insanların yaşadıklarını
önemsiyormuş numarası ile, yeni bir yaşam biçimi öneriyor. Yıllardan beri
fotoğraf çeken biri olarak ben hep şunu gördüm. 20-30 kişiyi
fotoğraflıyorsunuz. Sonra o kişilere fotoğrafları sunduğunuzda insanlar
kendilerini arıyor…O halde eğitimin her türünde bilinenlerden yola çıkmak en
uygunu.
Bana göre bu tür kitapları yazmak zor.
Neden? Bilgi birikiminin yanında psikoloji ve sosyolojiyi de çok iyi bilmek
gerekir. En önemlisi kıvrak bir zekaya sahip olmak gerekir. Daha da önemlisi
insanı ve hitap ettiği insanın kültür değerlerini tanımak gerekir. O zaman
yazılabilir ancak…Bilimsel ya da şiirsel yazılanlar bu noktada çok kolay…Ama bu
tür kitap yazmak hem zor iddialı bir durum…Okuyucu bu tür kitaplarda kendini
bulacak, gülerek yanlışlığını görecek, doğruyu kabullenecek…
Aslında bizde malzeme bol. Bir Bostan
ve Gülistan yada Mesnevi, yada Kelile Ve Dimne gibi bizzat insanı ele alan kitaplar
bu bakış açısı ile yazılabilse…Ya da romanlaştırılsa…Hatta bir hikayeden bir
roman olur kanaatindeyim…Siz bunu Nasrettin Hocada yapmışsınız…İnanın haftalık
olarak kafama göre yazan biri olarak Narettin Hoca’dan yola çıkarak üç yazım
Gazetede yayımlandı bile…Tepki mi? Çok keyifli oluyor. Nasrettin Hocanın muhataplarının
yermesi de övmesi de insana keyif
veriyor…Tüm sakarlar her devirde aynı…
Bu tür kitaplara çok ihtiyaç var. Ve
herkese gerekli. Bizler genelde okumayan bir milletiz..Ancak bu tür kitapları
herkes okuyor. Dil sade ve halk dili…Türk halkının büyük çoğunluğunun
anlayacağı türden…Öğrencilerde bu tür kitapları çok seviyor…Ve çok
faydalı…Diğer kitaplarınız da böyle olursa çok güzel olacağına yürekten
inanıyorum…
Affınıza sığınarak aldığım notlardan
bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum…Bu noktada ben kendi bakış açımla
bunları söylüyorum. Tabi ki bu benim tarzım ve doğru da olamaz. Sadece bir
görüş…
1.
Genel manada
kitabı yukarıda değerlendirdim. Son derece başarılı bana göre bu türden benim
okuduğum bu düşüncede ilk kitap…Sol kesim ordan burdan devşirdiklerini
kendilerinin yazdıklarıymış gibi bize yutturuyorlar…Hem de yabancıların
kültürünü benimsetmek amacıyla…Bu benim değerlendirmem ve ben böyle görüyorum…Bu bakış açısından yola çıkarak “Bir Eğitimci
Olarak Nasrettin Hoca” kitabı önemli bir bakış açısı getirecektir.
2. Sayfa 36’daki “papuçla ağaca çıkma” fıkrasında Hoca” Dolduruşa gelmenin veya dolmuşa
binmenin ne olduğun biliyor. Ne kadar emin olunursa olunsun en olumsuz durumu da
gözden ırak tutmamak gerekir” diye de düşünmüş olabilir.
3. Sayfa 38’de “testiyi kırma” fıkrasında “ çocuğunu
bildiğinden, onun bildiği dilden uyarmış” olabilir.
4. Sayfa 38’de “kızı gelin etme” fıkrasında “Atını sağlam
kazığa bağlama, tedbiri elden bırakmama, işi alttan alma” gibi bir öğüt vermiş
olabilir.
5. Sayfa 40’ta “kazan kılıfı” fıkrasında “bilinen nesneden
yola çıkılarak bilinmeyene” metodu uygulanmış olabilir.
6. Sayfa 44’te “eşeğini satma” fıkrasında “ Kişileri alaya
almak, kendi abdallıklarına inandırmak, ya da maskaralıklarını akıl işi gibi
pahalıya satmak niyetinde olanlara bir ders” olabilir.
7. Sayfa 45’te “eşek ve kadın ölümü” fıkrasında “bütün kainattaki
varlıkların ölümlerinin aynı derecede olduğunu, her varlığın ölümünün kendi
başına çok önemli olduğunu, hiçbir varlığın önemsiz olmadığını en önemlisi
herkese göre varlıklar önem kazandığını, biri için önemsiz gibi gözüken bazı
şeylerin, bazıları için hayati önem kazandığını vurgulamak” gibi bir ders
olabilir.
8. Sayfa 46’da “ah gençliğim fıkrasında “ herkes kendini en
iyi bilir.” Düşüncesi de olabilir.
9. Sayfa 46’da ki “dışarda arama fıkrasında” Tasavvufta
mutluluk Allah’a ulaşmakla olur. İnsanlar asıl kaynağı bilmediği sürece
aradıklarını bir başka yerlerde ararlar…Örnek olarak mutluluğu kimi kadında,
kimi parada ya da mevki ve makamda…” bu düşünce de olabilir.
10. Sayfa 47’de hanıma iyidir diyenlere “onu asıl bana sorun
demekle” işin ehline sorulması” yönünde bir düşünce olabilir.
11. Sayfa 56’daki dip notta, fıkralar değerlendirilirken,
“birçok fıkralarda Nasrettin Hoca ağzı ile de söylenilmiş olabilir. Bir şeyin
inandırıcı olması için genelde inandırıcı olanlar işin içine sokularak yapılır.
Şimdilerde bizim Kumru ve köylerinde bir
Abdi Hoca ve Halil Hoca söylemleri var ki adam söylemek istediğini bu iki
şahsiyeti öne sürerek konuşturur. Kimi duymuş kimi dinlemiş olarak…
12. Sayfa 86’da ki fil fıkrası “Sana taş atana sen ekmek at”
sözü ile çelişiyor. Ne var ki bu sözdeki taş ikaz anlamında ve uyarıcı dostun
uyarısı anlamındadır.
13. Sayfa 88’de “neden helva” fıkrasında “ İnsanlar olaylara
ve eşyalara kendi zayıf noktalarından bakarlar. Yani dervişin fikri ne ise
zikri de odur” sözünde olduğu gibi.
14. Sayfa 89’da ki ortaklık fıkrası çelişkili. Hoca
hissesini satıyor mu Alıyor mu?
15. Sayfa 106’daki kara kaplı kitap bugün olsa idi “kırmızı
kaplı kitap olurdu. Hani şu derinlerin hususiyetleri. O ibare burada bir
şekilde yer alsa idi, tarihi bir not olurdu.
16. Sayfa 117’de Eşek Kadı olmuş fıkrasında “….Neredeyse
sular kararmak üzeredir” cümlesi zannedersem “sular” değildir.
17. Sayfa 125’te dış görünüşün aldatılıcıvında “ Bu durum
tanıdığımızı zannetdiğimiz kişilerde çok başımıza gelir. Sonra pişman olunur.
En iyisi hiçbir zaman tedbiri elden bırakmamak gerekir.
18. Sayfa 135’teki duygu sömürüsüne benden birkaç katkı…”
Bunu en çok doktur ve sağlık görevlileri yapmaktadır. Kapıcısından doktoruna
kadar. Çocuğun doğması ve ameliyat esnasında…Birde sevinç ve üzüntü anında
istismarcılar çoğalıyor. En belirginleri bana göre “ doğum, ölüm, cenaze, düğün
anlarında”…Daha doğrusu sevinç ve üzüntü anlarında çok yaygın..
19. Sayfa 148’deki
sondaki “biridir” kelimesi “birdir” olmalı.
20. Sayfa 151’de olduğu gibi uzun hikayeler mutlaka dip
notlarda değil kitabın asıl sayfasında yer almalı. Dip notlar bir ölçüde
kitabın okuma ahengini ortadan kaldırıyor. İşin doğrusu dip not açıklamaları bu
tür kitaplarda çok küçük olmalı. İmkanlar ölçüsünde açıklamalar sayfaya
konulmalı, sadece kısa dip notlar alt bölümde yer alırsa daha iyi olur
düşünüyorum…
21. Sayfa 155 teki “karıştırılmalıdır” kelimesi
“karıştırılmamalıdır” olması gerekir.
22. Sayfa 156’daki
dip notta “ Şeytan inkarcılığından değil, kibrinden, gururundan ve
kendini
ademden üstün görmesinden dolayı lanetlenmiştir.
23. Sayfa 172’ki atasözlerine annemin
sık kullandığı “kan eden kandan gider” sözü ilave edilebilir.
24. Sayfa 177’de dip nottaki Kafir
tanımına “ örtmek” manası da ilave edilebilir.
25. Sayfa 184’te dostlar alış verişte
görsün fıkrasına Kumrudan da olmuş bir
fıkra” Kumru Derbent Köyünde olmuş. Adam 3 kuruşa köpek eniyor, beş kuruş
vererek sabun alıp elini yıkıyormuş. Hanımı enciyi uyarınca yani “karımız” ne
diyince “ Ne diyon Hatun bana “enci” sana da “enci karısı” diyorlar. Bu çok
önemli değil mi, bu yetmiyor mu? demiş.
26. Sayfa 187’de “ Cedi oğlak
demektir. Demeleri üzerine cümlesi …daha düzgün hale getirilebilir.
27. Sayfa 189’da 196. dip nottaki
…….”.alabilir” ifadesi “olabilir” olmalı.
28. Sayfa 190’da bir uyarısında iki
tane “bir “ kelimesi kullanılmıştır. Biri olmamalı.
29. Sayfa 191’deki dip notta “
rüşvetin ne amaçla verildiği gayet tartışılmasına gerek yok neden verdiği gayet
açıktır.
30. Sayfa 193’te en son cümlede “şu”
yerine “bu” daha uygundur.
31. Sayfa 198’deki onu öp fıkrasından
yola çıkarak “ açıkça çelişki arz eden fıkralar için mutlaka fıkranın nereden
alındığının kaynağı belirtilmelidir. Mantık dışı fıkralar bu kitapta belki de
yer almamalıdır.
32. Sayfa 223’teki …bizi intikal
eden…cümlesi “bize” olmalıdır.
33. Sayfa 243’te Canım çıktı
fıkrasındaki “ Adam biri ölür”
değil….Adamın biri ölür olmalıdır.
34. Sayfa 244’te b) açıklamasında
“”hiç zaman “ değil “hiçbir zaman” olmalıdır.
35. Sayfa 298’deki dip nota “ bide
imam hatipliymiş…ifadesi de koyulursa iyi olur…
36. 414’te en son cümledeki
“adlanılmamalıdır” değil, adlanılmamalıdır olmalı.
37. Sayfa 406’da ilk cümlede “bizim
hamimiz” değil, “bizim halimiz” olmalıdır.
38. Sayfa 443’te “Nasr..ddin şu ..öy”
değil, “Nasreddin şu köy” olmalıdır.
39. Sayfa 446’da “dokuz aylık yolu
ben” değil…”beş” olmalıdır.
40. Sayfa 461’de “Bir Hocaya Timur
Sorar” ifadesinde “Bir” kelimesi kaldırılmalıdır.
SON NOTLARIM:
1. Dip notlar kısaltılmalı,
dip notlardaki metinler sayfa içersinde yer almalıdır. Zaten kitabın bazı
yerlerinde böyle yapılmıştır.
2. Kitabın ismi “bu şekliyle
daha geniş kapsamlı olabilir. Çünkü Nasrettin Hocadan yola çıkılarak hayata
dair ne varsa güzel bir şekilde yer almış. Ve herkesin büyük bir keyifle
okuyacağı bir kitap olmuş. Bu noktada kapakta sokaktaki vatandaşa da bir mesaj
olmalı. Bizde eğitim daha çok okulla ilgili olarak düşünülüyor. Bu nedenle
belirttim.
3. Bugüne kadar hep hayata
dair bizden olmayan bizim kültürümüzle bağdaşmayan kitaplar okuduk. İlk kez
hayata dair bu tür bir kitap bana göre…Ve devamı mutlaka gelmeli..Akıcı bir
üslup ve dil…
4. Dip notlar ince, işin
doğrusu beni yordu…
5. İşin doğrusu hayata dair
ne söylenilmek gerekiyorsa NASRETTİN Hoca ile birlikte söylenilmiş…Benim için
vaz geçilmez bir kaynak…
6. Allah razı olsun…
7. Yazımda hata varsa
bağışlamanız dileğiyle…Selam ve Saygılar…
Kumru.04.04.2005
Bekir Akkaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...