Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

7 Mayıs 2007

BAĞCIYI DÖVELİM Mİ? /BEKİR AKKAYA

Her birimiz “Kuş dili ile konuşma” ifadesini günlük hayatta zaman zaman kullanırız. Bu ifadenin ben anlatılmak istenilen şeyin açık bir dille anlatılmasının mümkün olmadığı zamanlarda kullanıldığını düşünürüm. Ben bu kez “kuş dili ile yazma” denemesi yapacağım. Başara bilirsem ne mutlu, başaramazsam …………….
Geçenlerde “asıl niyeti, niyet eden bilir.” Türünden bir yazı kaleme almıştım. Yine aynı düşüncede olduğumu buradan itiraf etmeliyim. Her birimiz üzüm yemek niyeti ile yola çıkıp bavcıyı dövenlere mutlaka şahit olmuşuzdur. İşte ben o yazımda hayatın her safhasında sürekli bağcı dövenlere ve bunu alenen yapanların niyetlerini sorgulamak istedim.
Yunus Emre “Yaratılanı sev yaratandan ötürü.” Dese de bu cümle ayet olmadığına göre benim bu cümleye itirazım var. Ve ben insan türü dışındaki tüm varlıkları sevsem de, insanın her türünü sevmek zorunda değilim. Seversem de şartsız ve koşulsuz sevmeye gayret gösteririm. Sevdiğim ve gönül verdiğim insanlarda bazı özelliklerin bulunmasına özen gösteririm.
Çocuklarıma hep yalan konuşmamalarını özellikle söylerim. Suçların ve günahların en önemli kaynağının, gerçeğin gizlenmesinde olduğunu düşünürüm. Yalan konuşmamayı prensip haline getiren ve tüm çevresine bunu öğütleyen kim olursa olsun o kişiye sonsuz saygı ve sevgi duyarım.
İnsanda benim aradığım en önemli özelliklerden biri de kul hakkına riayet etmesi, haramdan uzak durmasıdır. Başkalarına zarar vermediği sürece bireysel

Halka Siz Mi Bağışladınız? /Bekir Akkaya

Yerel yönetimlerin en önemli görevlerinden biri de, çevre düzenlemelerine gereken itinayı göstererek, gerekirse kanuni yetkilerini kullanarak bazı haksızlıklara geçit vermemektir.
Vatan Gazetesi’nde Ahmet Vardar ” Kaldırımlar kimin için yapılıyor? Bir yandan belediyeler kaldırımlarınızı yaptık diye vatandaştan para isterler, diğer yandan birileri babalarının malı imiş gibi kaldırımları işgal ederler. Bu işgali yapanlar ya esnaf, ya bakkal ya da özel araçlarını bırakan vatandaşlar... Sokaktaki bazı bakkal manav ve satıcı beyefendiler kaldırımları işgal ettikleri için vatandaşlar sokaktan yürümek zorunda kalıyor. Vatandaş her an bir trafik kazası tehlikesi ile karşı karşıya. . Özellikle okulların açık olduğu zamanlarda onlarca çocuk çaresiz sokağın ortasından geçiyor. Bizde bazı esnaflar dükkanla birlikte önündeki kaldırımı da kiraladıklarını düşünüyorlar. Bu yüzden de mallarını, arabalarını rahatça dükkanın önündeki kaldırıma koyuyorlar. Kendi mallarıymış gibi kullanıyorlar. Kimisi de halı veya giyecek sergileyip keyif yapıyorlar. Bazıları işi abartıp bu kaldırımlara sandalye atarak, arkadaşlarıyla saatlerce sohbet ediyorlar.” Ahmet Vardar demek bizim Kumru’daki sokaktan geçti…
Giresun Gazetesi’nde Mustafa Dağ’da şöyle yazdı geçenlerde. “Giresun’da kaldırımların Büyük bir bölümünü büfeler,sebzeciler,meyveciler,bakkallar, manavlar işgal etmiş. Yürüyebilene aşk olsun. Kaldırımlar kimler için yapılıyor? Yayalar için mi? Yoksa seyyarlar,manavlar,tezgahlar ve büfeler için mi? Kaldırımı yenilemek ve onarmak yetmez, önemli olan yayanın

Yazarları Dinlemek/ Bekir AKKAYA

Okuma alışkanlıkları olanlar, yazarları okur da dinleme imkanını pek bulamazlar. Okuyucu için bir yazarı dinlemek ya da onun yazdığı bir kitabı imzalattırmaktan daha anlamlı bir şey olamaz. Geçen hafta Kumru’lu okuyucular böyle bir imkanı yakaladılar. Kumru Etüt Eğitim Merkezinde düzenlenen “YAZARLARLA TANIŞMA TOPLANTISI”ndan son derece yararlandım. Etüt Eğitim Merkezi İdarecisi Şükrü Mat Beyefendiden aldığım bilgiye göre toplantıya katılanlar; 1. Ali Burhan : Zaman Gazetesi Çocuk Bölümü Editörü ve Muhabir. ESERLERİ : Yıldızlı Atlas, Çocuklar İçin Hikayeler, Ormandaki Bisiklet vs. 2. Salih Zengin : Zaman Gazetesi Çocuk Bölümü Editörü ve Muhabir. ESERLERİ : Çok Mavi Hikayeler, Şişkonun Bütün Adamları. 3. Gökhan

SEÇİMİN ASIL GALİBİ “BERABER YÜRÜMEK!” /BEKİR AKKAYA

Geçen yazımızın bir yerinde“gerçek ve samimi dostları ve sevenleri ayırmak, samimi dostlarla gönül adamlarıyla seviyeyi yükseltmek lazım.” Demiştik. Ben şahsen bu inancımı hiç yitirmiyorum. Ve aynı düşüncede israrlı olduğumu buradan tekrar ilan etmek istiyorum.
Çok heyecanlı ve herkesin bir şekilde iştirak ettiği bir seçimi geride bıraktık. Bu seçimin asıl galibi “ BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU YOLLARDA” sözü. Bu seçimin asıl başarısı bu sözdeki incelik ve anlam. Ve ben inanıyorum ki, bu sözün ilk söylendiği ruh her nerede olursa, sadece seçim değil her türlü başarı kendiliğinden oluşacak ve hangi şartlar olursa olsun bu söz mutlaka kazanacaktır. Kaybetmenin de asıl sonucu bana göre bu sözdeki sırda saklı.
Ben burada parti, başkan veya herhangi bir şeyi kastetmiyorum. Bu sözdeki derin anlamdan söz ediyorum. Hangi parti veya başkan bu söze riayet etti ise zaten başarıyı yakalamış, hedefine de bir şekilde ulaşmış olacaktır. İnsanların bir araya gelerek oluşturduğu topluluk bu sözdeki asıl anlama riayet ederse başarılı olmaması için hiçbir neden yoktur.
Başarıyı bireyde arayanlar bu seçimde

“Ben Bilirim” Mahcubiyeti Artırır! /Bekir AKKAYA

“Gurbani” adında birinin gönderdiği “SAADET, bu işkencene ne zaman son vereceksin?” mesajı üzenine ilk kez yazma konusunda zorlandım. “Rant paylaşma” konusuna başladım “işkence” kelimesi aklıma geldi. Her meseleyi klasik bir mantıkla çözeceğini düşünerek diğer yöntemleri yok sayma gafletinde bulunarak hata üstüne hata işlemeyi alışkanlık haline getirmenin nedenlerini yazmayı düşündüm bundan da vaz geçtim. Bu yazı işkence olmasın diye “Ben Bilirim” sözünün açıklaması da değildir. Baktım ki olmuyor ben de günü kurtarmak adına Kazak Abdal’ın

Neye göre duruş, neye göre ilke? /Bekir AKKAYA

Genel anlamda söylenen ve yazılanların doğruluklarından hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Farklı fikir ve görüşler arasında yüzeysel anlamda itiraz edilecek bir durum da yoktur. Bu kastedilenin ne olduğu anlaşılıncaya kadar kimse de pek itirazda bulunmaz…
Konuşma ve yazma fiilini işleyen birinin özellikle dikkat etmesi gereken en önemli hususların başında, kullandığı kelime ve kavramların ne anlama geldiğini öğrenmesidir. Bunun için de mutlaka yanında bir lügat bulundurması zorunludur.
Genel anlamda bu doğru olsa da işin ehli için o kelime ve kavramların hangi kaynaktan elindeki lügate aktarıldığını ve diğer kaynaklarda bu

Sezai Sözen'le Jeep Şenliği Üzerine - Röportaj /Bekir AKKAYA

Röportaj ve Yorum : Bekir Akaya- 3 Ağustus 2005- Kumru
Fatsa ve Çevre İlçeler Kalkınma Kurultayı organizesinde Ordu’nun ve Karadeniz’in yaylalarını tanıtmak amacıyla düzenlenen geleneksel cip şenliğinin 3.sü Haziran ayında yapılmıştı. Ordu Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemil Yapar’ın düşüncesi olarak hayata geçirilen cip şenliğindeki asıl amacın Ordu’nun ve Karadeniz’in yaylalarını tanımak ve tanıtmak , Önce biz kendimizi sonra çevremizi daha sonra da ülkemizi tanıyacağız. Ve bu yolla da Yaylalarımızı turizme açacağız, Bu amaçla da 7 ilçenin yaylalarını cip şenliği ile dolaşmak ve görmek ve yaylalarımızı Karadeniz dışındakilere de tanıtabilmek amacıyla yapılan cip şenliğini 7 ilçenin belediyeleri ve sivil toplum örgütleri

Allah’ın Yazısı Bozulur mu? /Bekir AKKAYA

Çoktandır yazı yazmıyorum. İşin doğrusu sağlık problemlerim olsa da asıl yazmamamın nedeni bir yanlışlığı alışkanlık haline getirmemin farkına varmış olmamdandır. Kırk yaşın altında olanlara göre yaşlı sayılırız. Kırk bir kere maşallahı çoktan gerilerde bıraktık. Dünyada söylenmeyen söz ya da yazılmayan konu kalmasa da önemli olan sizin tarafından söylenmiş olmasıdır. Bu düşünceden yola çıkarak sadece yazdıklarımın başlıklarını toplasam üç beş yazı ortaya çıkar. Zaman zaman anlayacak gibi olsam da bir şeye hala aklım basmaz. Neden çıkara dayandırılmayan işler enayilik olarak görülür? Oysa çıkara dayandırılmayan faydalı işlerin sayılamayacak kadar faydası olduğu gibi, beklenmeyen bereketi de kendiliğinden oluşmaktadır. Ben böyle düşünmekle birlikte son zamanlarda gördüklerim ve yaşadıklarım sonucu yaptıklarımı da düşüncelerimi bir ölçüde yanlış mı yapıyorum acaba? Diye sorgulamaya başladım. Eğer ücret alınmadan yapılan işler “enayilik” olarak görülüyorsa bilinsin ki benim gibiler dünyanın

Rakamlarla Fatsa Devlet Hastanesi /Bekir Akkaya

Geçen hafta yazdığımız Fatsa Devlet Hastanesi ile ilgili yazı nedeniyle epey eleştiri aldım. Yazının başlığından tutun da içeriğine kadar itiraz eden epey insanla karşılaştım. Bir hususun bilincindeyim. O da şudur. "İnsana yönelik hizmet veren kurumlarla ilgili olumlu ya da olumsuz bir görüş belirtmenin zor olduğu, yazılırken iyi bir gözlem ve araştırma yapıldıktan sonra bir hükme varılması gerektiği ve olumlu yönler belirtilirken olumsuz yönlerinde yazıda yer almasının gerekliliği"dir. Ben de on gün hastanede kalan biri olarak, hizmet noktasında gözlemlerimi sizlerle paylaştım. Yazımın sonunda ise yazıya devam edeceğimi özellikle de belirtmiştim. Neticede 372 personelin çalıştığı 331 yatak kapasitesi bulunan bir sağlık kuruluşunda söz konusu eksikliklerin olmaması düşünülemez.
Başhekim Dr. Alaettin Arıkan " Hastanemizde kanunsuz bir durum söz konusu olduğu takdirde bizlere yazılı ya da sözlü olarak müracaat edildiği takdirde gerekli işlemin derhal yapılacağını" özellikle ifade etmektedir. Hatta bunun için gerekli yerlere "şikâyet kutuları" koyularak her ay gerekli işlemin yapıldığını söylemektedir. Başhekim Dr. Alaettin Arıkan " Kimse şikâyet etmiyor ve haksızlığını bize bildirmiyor" diyerek "Hasta Hakları" birimlerinin bunun için olduğunu belirtiyor. Ben taşradan biri olarak Fatsa Devlet Hastanesinin çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Bunu söylerken her şeyin dört dörtlük olduğunu da iddia etmiyorum.
Geçen haftaki yazım dikkatli