Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.
29 Mayıs 2012
ÜNDER'den Kahvaltı Proğramı (Foto Haber)
Etiketler:
Edebiyat,
Haber-Yorum,
Kültür-Sanat
7 Mayıs 2012
BİR İMAM HATİP PANELİNİN ARDINDAN /Bekir Akkaya
Birkaç yıl önce kurulan kısa adı
ORDİMDER olan Ordu İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği ile Ordu
İmam Hatip Lisesi Müdürlüğünün ortaklaşa düzenlemiş oldukları “Dünden Bugüne İmam Hatipler Buluşuyor” adındaki
proğram nedeniyle Ünye İmam Hatip Lisesi
Müdürü İbrahim Tatlıgül ile birlikte 8 Mayıs 2012 Salı akşamı Ordu Atatürk
Kültür Merkezinde idik. Birkaç yıl önce kurulan ORİMDER’in düzenlemiş olduğu
proğramlara vakit buldukça katılmaya çalışırım. Hatta daha önceden katıldığım
bir proğramla ilgili ufakta olsa görüşlerimi paylaşmıştım. Zaman zaman da
eleştirmiştim. Bu proğramla da ilgili görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Hemen
baştan söyleyeyim proğramdan çok istifade ettim. Düşünenlerden ve görev alanlardan
Allah razı olsun. Ve proğram içerik olarak da yer ve mekan olarak ta
mükemmeldi.
Eski Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürü ve Eski Milletvekili Ali Acar, Eski Müdürlerden Fevzi Karagöz ve Eski İmam Hatip Lisesi
Etiketler:
Eğitim,
Fotoğraflarım,
Haber-Yorum,
İmam Hatipliyim,
İslam,
Kurum -Kuruluş,
Kültür-Sanat,
Yazılarım
31 Mart 2012
** Uslu olan pek cömert **/Z.Güngör Uslu 30.03.2012
Selamünaleyküm can, iki bin on iki,
Otuz bir Mart Cumartesi, mey sunar saki.
**
Alış verişte dost tanı, birlik sefer et,
Bir sofrada otur bak, darlıktan haber et.
**
Bir düşsen el verir mi, ya yarana merhem?
Borç istesen verir mi, sunar mı az dirhem?
**
Otuz bir Mart Cumartesi, mey sunar saki.
**
Alış verişte dost tanı, birlik sefer et,
Bir sofrada otur bak, darlıktan haber et.
**
Bir düşsen el verir mi, ya yarana merhem?
Borç istesen verir mi, sunar mı az dirhem?
**
Etiketler:
Edebiyat,
Kültür-Sanat
Kumru'da suça susmalısın!
Etiketler:
Edebiyat,
Kültür-Sanat
AKŞAM ÜSTÜ KUMRU
Etiketler:
Fotoğraf Galeri,
Fotoğraflarım
İYİ Kİ SENDİKA ÜYESİ DEĞİLİM/BEKİR AKKAYA
araf Gazetesinin 13 Mart 2012 tarihli sayısında Ahmet Altan “Benim Cici Öğretmenlerim” başlığında bir yazı kaleme aldı.
Ahmet
Altan yazısında kendi meslektaşlarının kendisine “gazetecilik dersi”
verdiklerini ifade ederek onlarla kendi arasındaki farkı çok belirgin
bir şekilde ifade etmiş.
Ahmet
Altan yazının bir bölümünde : “ Benim bu yeni öğretmenlerimin çoğunu
tanırım, severim de, aralarından kalem sahibi, edebiyata yatkın olan
biri “benim ağırlığımı kaybettiğimi” yazmış, ona küçük bir anekdot
anlatayım; bir gün Necip Fazıl babama,
13 Mart 2012
ŞAŞIRTMACALAR
Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş.
Madem ki Adem madende badem yemiş, niye bize getirmemiş.
Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al da gel.
Bir berber bir berbere, bre berber gel beraber bir berber dükkânı açalım demiş.
Bir dalda bir kartal; dal tartar, kartal kalkar.
Bu çorbayı nanelemeli mi de yemeli, nanelememeli mi de yemeli?
Bu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi.
Çıtır pıtır hanımın, çıtı pıtı kızının çıtkırıldım çocuğu olmuş.
Bu duvarı badanalamalı mı , badanalamamalı mı?
El alem ala dana aldı aladanalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık.
Şiş, şişeyi şişlemiş; şişe keşişe kiş demiş.
Değirmene girdi köpek. Değirmenci vurdu kötek, hem köpek yedi kötek, hem kötek yedi köpek.
Kırk kantar, kırkar kırkar kantar tartar.
Herkes yoğurdu sarımsaklamış yemiş, biz sarımsaklasak da mı yesek, sarımsaklamasak da mı yesek?
Ummaca, üç kere ağzını açıp yummaca, üç kere de arkasından kahkaha ile gülmece.
İbiş ile Memiş mahkemeye gitmişler, mahkemede mahkemeleşmişler mi, mahkemeleşmemişler mi?
Nereden gelip nereye gidiyorsun, beş eşekli, bez yüklü beş adam?
Götür küpü, dök küpü. Getir küpü dök küpü.
Gül dibi, bülbül dili gibi.
Çarşıda koza ucuz, çarşıda darı ucuz, çarşıda boza da ucuz mu?
Falcı, falcının falına, fasa fiso dedi.
O pikap, şu pikap, bu pikap.
Sudan çıktı iki su şadısı, biri erkek şu şadısı, diğeri dişi şu şadısı.
Keşkekçinin keşkeklenmiş keşkek kepçesi.
Bu bankaya eski veznedar gelecek, bu bankaya eski vezne dar gelecek.
Bu evi yıkıp yapsak da mı otursak, yoksa yıkmasak onarsak da mı otursak?
Pireli peyniri perhizli pireler tepelerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.
Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın, kapı gıcırdatıcılardan mısın? Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcılardanım.
Çatalcada topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için çatalcada topal çoban çatal yapıp çatal satar?
Dört deryanın deresini dört dergâhın derbendine devrederlerse, dört deryadan dört dert, dört dergâhtan dört dev çıkar.
Bir tarlaya kemeken ekmişler. İki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış. Biri erkek kürkü yırtık kel kör kirpi, öteki dişi kürkü yırtık kel kör kirpi. Kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürküne, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürküne eklemişler.
Kırk kırık küp kırkının da kulpu kırık kara küp.
A be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı a be kuru dayı.
Şu karşıdaki kara kuru kavak , karardın mı, ey kara kuru kavak sarardın mı ey kara kuru kavak!
Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı.
Sen seni bil, sen seni, bil sen seni, bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni.
El alem aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp aladanalanamadık.
Çarık çorap dolak, ben sana çarık çorap dolak mı dedim?
Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek
Bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek
Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek
Bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördek
Siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz demiş.
Lâla lâtif lâleli lâmbasını lâcivert lâke lâvabodan nâzik, nâdide şefkâte verdi.
Gece penceredeki benekli tekir kedi tenceresindeki eti yedi.
Davulcu dede dışarıklı dikişçiyi dolandırırken dönemecin duvarından düştü.
Galip Geyve'de gır gır giden gocuklu göçmen gururluya güldü.
Habeş hemşire hırkalı hizmetçi hoppa hödüğe hurmaları hürmetle sundu.
Kara kahküllü ketenli kız kibar komşusuna köprülü kuyuda küstü.
Şamlı, şemsiyeli, şıracı,şişko, şoför, şölende, şurupçuları şüphelendirdi.
Sandıklıda sepetleri sıralı simitçi sofrada sökülen sucukları süpürdü.
Tatar tepsici tıknaz titiz Tosun tömbekici tulumbacıyla tütün tüttürdü.
Hakkı hakkının hakkını yemiş.Hakkı Hakkı’dan hakkını istemiş. Hakkıya hakkını vermeyince haklı da Hakkı’nın hakkından gelmiş.
Biz onlara ders verelim derken onlarda bize ders vermişler,şimdi gidip onlara bir ders daha verelim de biz onlara ders verirken gelip bize ders vermek neymiş görsünler.
Yaprağın üstünde bir tırtıl, yaprağı yiyor kıtır kıtır, yaprağı yeme pis hain tırtıl.
Madem ki Adem madende badem yemiş, niye bize getirmemiş.
Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al da gel.
Bir berber bir berbere, bre berber gel beraber bir berber dükkânı açalım demiş.
Bir dalda bir kartal; dal tartar, kartal kalkar.
Bu çorbayı nanelemeli mi de yemeli, nanelememeli mi de yemeli?
Bu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi.
Çıtır pıtır hanımın, çıtı pıtı kızının çıtkırıldım çocuğu olmuş.
Bu duvarı badanalamalı mı , badanalamamalı mı?
El alem ala dana aldı aladanalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık.
Şiş, şişeyi şişlemiş; şişe keşişe kiş demiş.
Değirmene girdi köpek. Değirmenci vurdu kötek, hem köpek yedi kötek, hem kötek yedi köpek.
Kırk kantar, kırkar kırkar kantar tartar.
Herkes yoğurdu sarımsaklamış yemiş, biz sarımsaklasak da mı yesek, sarımsaklamasak da mı yesek?
Ummaca, üç kere ağzını açıp yummaca, üç kere de arkasından kahkaha ile gülmece.
İbiş ile Memiş mahkemeye gitmişler, mahkemede mahkemeleşmişler mi, mahkemeleşmemişler mi?
Nereden gelip nereye gidiyorsun, beş eşekli, bez yüklü beş adam?
Götür küpü, dök küpü. Getir küpü dök küpü.
Gül dibi, bülbül dili gibi.
Çarşıda koza ucuz, çarşıda darı ucuz, çarşıda boza da ucuz mu?
Falcı, falcının falına, fasa fiso dedi.
O pikap, şu pikap, bu pikap.
Sudan çıktı iki su şadısı, biri erkek şu şadısı, diğeri dişi şu şadısı.
Keşkekçinin keşkeklenmiş keşkek kepçesi.
Bu bankaya eski veznedar gelecek, bu bankaya eski vezne dar gelecek.
Bu evi yıkıp yapsak da mı otursak, yoksa yıkmasak onarsak da mı otursak?
Pireli peyniri perhizli pireler tepelerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.
Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın, kapı gıcırdatıcılardan mısın? Ne ocak kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcılardanım.
Çatalcada topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için çatalcada topal çoban çatal yapıp çatal satar?
Dört deryanın deresini dört dergâhın derbendine devrederlerse, dört deryadan dört dert, dört dergâhtan dört dev çıkar.
Bir tarlaya kemeken ekmişler. İki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış. Biri erkek kürkü yırtık kel kör kirpi, öteki dişi kürkü yırtık kel kör kirpi. Kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürküne, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin yırtık kürküne eklemişler.
Kırk kırık küp kırkının da kulpu kırık kara küp.
A be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı a be kuru dayı.
Şu karşıdaki kara kuru kavak , karardın mı, ey kara kuru kavak sarardın mı ey kara kuru kavak!
Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı.
Sen seni bil, sen seni, bil sen seni, bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni.
El alem aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp aladanalanamadık.
Çarık çorap dolak, ben sana çarık çorap dolak mı dedim?
Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek
Bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek
Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek
Bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördek
Siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz demiş.
Lâla lâtif lâleli lâmbasını lâcivert lâke lâvabodan nâzik, nâdide şefkâte verdi.
Gece penceredeki benekli tekir kedi tenceresindeki eti yedi.
Davulcu dede dışarıklı dikişçiyi dolandırırken dönemecin duvarından düştü.
Galip Geyve'de gır gır giden gocuklu göçmen gururluya güldü.
Habeş hemşire hırkalı hizmetçi hoppa hödüğe hurmaları hürmetle sundu.
Kara kahküllü ketenli kız kibar komşusuna köprülü kuyuda küstü.
Şamlı, şemsiyeli, şıracı,şişko, şoför, şölende, şurupçuları şüphelendirdi.
Sandıklıda sepetleri sıralı simitçi sofrada sökülen sucukları süpürdü.
Tatar tepsici tıknaz titiz Tosun tömbekici tulumbacıyla tütün tüttürdü.
Hakkı hakkının hakkını yemiş.Hakkı Hakkı’dan hakkını istemiş. Hakkıya hakkını vermeyince haklı da Hakkı’nın hakkından gelmiş.
Biz onlara ders verelim derken onlarda bize ders vermişler,şimdi gidip onlara bir ders daha verelim de biz onlara ders verirken gelip bize ders vermek neymiş görsünler.
Yaprağın üstünde bir tırtıl, yaprağı yiyor kıtır kıtır, yaprağı yeme pis hain tırtıl.
Etiketler:
Edebiyat,
Kültür-Sanat
9 Mart 2012
MUSTAFA ÇAYANIN OĞLUNUN SÜNNET DÜĞÜNÜNDEN
Etiketler:
Fotoğraf Galeri,
Fotoğraflarım,
Haber-Yorum,
Hakkımda
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
KONULAR
Haber-Yorum
(1835)
Fotoğraf Galeri
(1414)
Fotoğraflarım
(1257)
Biyoğrafi
(1010)
Yazılarım
(1006)
Kitap-Dergi-Gazete
(963)
Kültür-Sanat
(867)
Yazarlarımız-Şairlerimiz
(858)
Hakkımda
(657)
Araştırma-İnceleme
(603)
Eğitim
(595)
Edebiyat
(590)
Spor-Sağlık
(484)
Kumpas-Polemik
(456)
Kurum -Kuruluş
(381)
İslam
(368)
Hatıra
(281)
Video Galeri
(265)
Belgesel
(217)
İmam Hatipliyim
(194)
Tarih
(174)
Şiir Arşivi
(116)
Türkülerimiz
(71)
Şiirlerim
(56)
Röportaj
(49)




