Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

28 Nisan 2022

Sevgili Annem /Lale Türkoğlu

SEVGİLİ ANNEM
15 yıl önce bir sonbahar kasımında aniden çekip gittin. Oysa çok sağlıklı görünüyordun.
Kalp yetmezliği seni aramızdan 74 yaşındayken aldı, götürdü.
Yıllardır en zor günlerimde çok uzaklarda da olsan yanımdaydın. Ölümünün ilk yıllarında
dünya başıma yıkıldı, kendimi hayatta ‘tek başıma kaldım’ zannettim. İki sene gizli gizli ağladım. Hala seni arıyorum.
Hep bizleri düşünürdün. Sen gideli bizlerde epey bir değişiklikler oldu. 
Hani kirada oturuyoruz diye üzülürdün ya... Şimdi kendi evimizde oturuyoruz. Ama hala senin şefkatine
ihtiyacım var. Dostluğuna, sevgine de…Sen beni anlarsın anneciğim. Her şeyi yazamıyorum. Bazı şeyler rayına oturdu. 
Çocukların,torunların iyiler. Ama yaşam mücadelesi köyleri boşalttı. Yazın biraz şenleniyor, tarlalar,
evler; kışın köylerimiz ıp ıssız kaldı. Büyükler senin gibi gitti, gençler nerede ekmek
buldularsa oralara taşındı, kapılar kilitlendi. Ailenin büyüklerinin yerine biz geçmeye
başladık.
Çocukluğumda sizler vardınız, yazın yaylalar, kışın köyler dolup taşıyordu. Şimdi herkes işsiz
de olsa şehirde yaşamak istiyor.
Sen gideli ANNE kelimesi daha bir anlam kazandı yanımda.
İlkbahar ve sonbaharda köy işleri çok oluyor, okula giden çocuklarla ilçede kalıyorduk o
yıllar. Babamla birkaç gün idare ediyorduk ama sana çok ihtiyacım oluyordu. O zamanlar dile
getiremiyordum belki. Bir gün sen köyden gelirken dışarıdan sesini duymuştum da o
sevincimi halen unutamadım, hala o sesin kulağımda.
Çocuklarım Serdar ile Selçuk senin desteğinle koskocaman adamlar oldu. Onlarla aranda
güzel bir torun-büyükanne ilişkisi yaşıyordunuz, bazen de üçünüz bir olup arkamdan işler
çeviriyordunuz. Sen yanımda olmasan ben nasıl çalışır onlara bakardım? Şimdi ikisinin de
işleri var, yuvalarını kurdular. Bir torunum iki yaşında, diğeri yolda. Sağ olsaydın gelinlerimi
de çok seveceğinden eminim.
Emekli olalı 13 yıl oldu. O zamanki yorgunluklarım, çalışmalarım şimdi yok. Tam 26 defa ev
taşıdım. Yorulmadım değil ama şimdi eskisi kadar iş yapmıyorum. Senin sevdiğin gibi kitap
okuyorum bol bol. ULUÇAYIR’dan GEBZE’ye isimli bir kitap yazdım. Birikimlerimi orada
topladım. Sen bilirsin benim neler yazdıklarımı… Sana da yer verdim kitabımda. En zor
anlarımda yanımda olan anneme minnetlerimi söyledim. Gururlu olmayı, ne olursa olsun
başımı dik tutmayı… Öyle yaşamayı da senden öğrendim. Haksızlıklar karşısında pes
etmemeyi de…
Ankara’ da güzel bir evim var. Arada gidip geliyorum. Duvarına resmini astım. Manevi
olarak yine senden güç alıyorum.
Sen gideli köye yılda iki günlüğüne de olsa gidiyorum. Mezarına gelip hayattayken sana
söylediklerimi söylüyorum. Senin de bildiğin sorumsuzlukların bir kısmını aştım.
Hani köye geldiğimiz zaman bir an bile bizi yanından ayırmak istemezdin ya… Yine her
zaman yanımızdasın. Çocukların, torunların ufak tefek sağlık sorunları ile iyi durumdalar.
Ama Türkiye günden güne kötüye gidiyor. Her gün terör yüzünden ölen asker, polis sivil…
bir sürü insanımız yok oluyor. İşsizlik, kavga, hırsızlık… günden güne artıyor. İnsanlar
cesaretsiz, güvensiz, tedirgin… yaşıyoruz. Mardin’in bir köyünde akrabalar arası katliam
yüzünden 44 insanımız çocuk, hamile kadın demeden toplu katledildi. Birçok çocuk annesiz
kaldı. Baharın geldiğine sevinemedik. Herkes bir şey söylüyor. “Ne olacak bu memleketin
hali bakalım” diyoruz hep birlikte.
Tek başına mutluluğun anlamı olmuyor. Hep birlikte bayramlarımızı kutlamamız,
insanlığımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Annelerimizi de sadece bir gün anmakla olmaz.
Bütün insanlığa, hayvanlara, doğaya … her şeye iyi davranalım. Yok olduğunda elimizden
hiçbir şey gelmiyor…
Sen rahat uyu annem, Buralar oralardan daha kötü.
İyi günler dileği ile…
Lale TÜRKOĞLU /7 Kasım 2009 / https://bekirakkaya.blogspot.com/
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Sevgili Annem /Lale Türkoğlu

SEVGİLİ ANNEM
15 yıl önce bir sonbahar kasımında aniden çekip gittin. Oysa çok sağlıklı görünüyordun.
Kalp yetmezliği seni aramızdan 74 yaşındayken aldı, götürdü.
Yıllardır en zor günlerimde çok uzaklarda da olsan yanımdaydın. Ölümünün ilk yıllarında
dünya başıma yıkıldı, kendimi hayatta ‘tek başıma kaldım’ zannettim. İki sene gizli gizli ağladım. Hala seni arıyorum.
Hep bizleri düşünürdün. Sen gideli bizlerde epey bir değişiklikler oldu. 
Hani kirada oturuyoruz diye üzülürdün ya... Şimdi kendi evimizde oturuyoruz. Ama hala senin şefkatine
ihtiyacım var. Dostluğuna, sevgine de…Sen beni anlarsın anneciğim. Her şeyi yazamıyorum. Bazı şeyler rayına oturdu. 
Çocukların,torunların iyiler. Ama yaşam mücadelesi köyleri boşalttı. Yazın biraz şenleniyor, tarlalar,

Metin Pile Yazısı



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Metin Pile Yazısı



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bilge AA'ya Mektup Yazmıştım...

  Değerli A.A’ya;

            Baştan selamlarımı iletiyorum…

            Daha önceden de yazdım ve bıkmadım belki de aynı cümleleri tekraren yine yazıyorum.

            Yazılarını ve üslubunu çok beğenerek okuyorum. İstemesem de görüşlerine katılmasam da seve seve okuma ihtiyacı duyuyorum.

            Baştan söyleyeyim. Çok asabisiniz. Kalbiniz siz istemeseniz de çarpıyor ve yerinde duramıyor. Kalbinize söz geçiremiyorsunuz.

            Bilgileriniz çok fazla ama bu gönül bilgisi değil.

Daha doğru ifadeyle bilgilerinizi gönül bilgilerinizle yoğuramıyorsunuz.

            Bilgileriniz yazıya dökülünce slogan haline dönüşüyor. Bu nedenle de insanı coşturuyor.

            Yazılarınız hırslara hitap ediyor. Ve nefreti körüklüyor.

            Çok ağır ifadeler kullanıyorsunuz. Velev ki bu keskin cümleleriniz yüzde yüz doğru da olsa sizin ifade etmeye çalıştığınız düşüncedeki biri bu cümleleri kullanmamalıdır. “Hal” ehli biri bu cümlelerden uzak durmalıdır.

            Üstelik kişilerle ilgili keskin cümleleriniz kesin bir doğru da değil.

            Beni şunla bunla ilişkilendirme. Hiç biri değilim. Hiçbir kesimden de…

            Cesetlere çok takılıyorsunuz. Ölecek ve ruh bedenden ayrıldıktan sonra kokudan yanında durulamayacak insanlara çok takılıyorsunuz. Fikirlerden çok bedenlere takıntınız var.

            Bilmem ama bir çok sözünüzden şöyle bir sonuca varıyorum. “SİZ DE SEVGİ NEFRETE DÖNÜŞMÜŞ.” Bazılarına çok anlam yüklemişsiniz. Ve sonuç büyük bir hayal kırıklığı. BEDENE YATIRIM YA DA İYİLİK OLMAZ Kİ,

            İnanın dünden bugüne değişen bir şey yok. Dünyanın her yerinde yüz yıl öncesiyle, yüz yıl sonrası hep aynı. Yeni de olsa eskide olsa sistemler birbirlerinin devamı.

            İlahi sistem de kıyamete kadar hiç noksansız devam ediyor. Yağmurlar yağıyor, insanlar yüz yılda bir yenileniyor.

            Biz sadece bulunduğumuz ya da yaşadığımızı zannettiğimiz döneme şahitlik yapıyoruz. Ya da bir duruş göstermekle mükellefiz. Her şeyimiz Allah için ve bizi inandığımız asıl dünyada o kıymetlendirecek. Gerisi Hikaye.

            Burada aslolan hikmetin bulmak ve aramak olmalıdır. Güzele şahitlik etmek doğrunun ve hikmeti bizden sonraki nesillere aktarmak ve orada bulunmak.

            Kimse istemese de zaten süreç işliyor.

           Aslında size yazmak istemiyorum ama yine içimden yazma hissi geldi.

            Lütfen son bir arzum olsun sizden.

            Dünyaya biraz da tasavvuf bilgisinden değil, tasavvuf gözünden bakmanızı öneririm.

            Gerçek olan kişinin kendisidir.(O da Bir”e gider ya )

            Etraftaki olup bitenler sanal ya da şeytanın bizi aldatmak için numaraları olmasın!

            Önemli olan bizim kendimizdir.

            Unutmamak lazımdır ki “AMEL DEĞİL, NİYET ÖNEMLİDİR.”

            Şu cesetlerden biraz uzak durarak, asıl hikmete yönelinse çok daha hayırlı bir durum olacağına inanıyorum

            SEVGİ VE SELAMLARIMLA…

             Bekir AKKAYA /21 Aralık 2009 /KUMRU

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bilge AA'ya Mektup Yazmıştım...

  Değerli A.A’ya;

            Baştan selamlarımı iletiyorum…

            Daha önceden de yazdım ve bıkmadım belki de aynı cümleleri tekraren yine yazıyorum.

            Yazılarını ve üslubunu çok beğenerek okuyorum. İstemesem de görüşlerine katılmasam da seve seve okuma ihtiyacı duyuyorum.

            Baştan söyleyeyim. Çok asabisiniz. Kalbiniz siz istemeseniz de çarpıyor ve yerinde duramıyor. Kalbinize söz geçiremiyorsunuz.

            Bilgileriniz çok fazla ama bu gönül bilgisi değil.

Müftülük ve Din Görevlileri Derneği Etkinliğinden (2010)







ERÇALLAR KÜLTÜR SARAYINDA 19 Nisan 2010 tarihinde Kumru Müftülüğü ve Kumru Din Görevlileri Derneği'nin düzenlemiş olduğu proğramda çekilmiştir. 
Fotoğraf : Bekir AKKAYA
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............