Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

23 Eylül 2006

Güneş Balçıkla Sıvanmaz! Ya da Eyüp Fatsa'ya Geçmiş Olsun! /Bekir Akkaya

Bizim yaşıtlarımız bir dönemin birikimleridir. Kibir ve gurur yapmadan ifade edeyim ki, 70’le 80’li yıllar arasında öğrenim görmüş ve o dönemi yaşamış kim olursa olsun birikimlidir ve düzeylidir. Çevremizde olup bitenlere baktığımızda o dönemin farkını bugün görmemiz mümkündür.
Şahsen ben siyaset ve ticaretle hiç barışık olmadım. İnsanın en mükemmel oluşuna binaen insanlara ve özellikle insan kalanlara hep öncelik verdim. Üç bin öğrencili bir okulun mezunu olmamdan bugün bile gurur duyuyorum. Bundan 30 yıl önce, her cuma akşamları bir dernek ya da teşkilatta konferans ve etkinliklere koşuşturmaktan, sayısız kitapları hatmetmekten ders çalışmaya bile fırsatımız olmazdı.

22 Eylül 2006

SÜLEYMAN SIIRI DENEL'DEN

Sayın Bekir AKKAYA
iyi günler dilerim.ben aslen aydınlı olup tam manasıyla bir karadeniz hastasıyım.nette aramadığım yer kalmadı kumru merkezi ve eskiçokdeğirmen köyü fotoğraflarını.sizden ricam arşivinizde kumru merkez ve eskiçokdeğirmen köyü merkez ve evlerinin olduğu fotoğraflar varsa mail atmanızı rica ediyorum.lütfen varsa beni kırmayın.bekliyorum. mail adreslerim : ssdenel@gmail.com , ssdenel20@hotmail.com TEŞEKKÜRLER.

19 Eylül 2006

FURKAN BAŞAR'DAN

bekir amca internette gezerken rastladım şiirlerimi koymuşsun.onlar başarılı olamayanlar.türkiye çapında duyulmuş,birincilik almış bi kaç şiirimi yollıyım sana.fikrinide öğrenmek hoşuma gider.teşekkürler...

HAYATIMIN SENARİSTİ OLSAM...herkesin hayatı kendince bir filmama yazılmış bi hikayeyi oynuyoruz hepimizkendim yazsaydım ben hikayemimuhtemelen olurdu romantik-komediemin olun ağlatırdım kendimiemin olun bende düşer yaralanırdım ama diğer başrol oyuncusu çok severdi beniasla bırakamazdıhalkın değil onun kahramanı olurdumemin olun annemi babamı öldürürdüm amaben sevdiğimin koynunda ölürdümsadece kendimi değil figüran kapıcımı bile mutlu ederdimdostlarım olurdu,lise arkadaşlarımı hiç unutmazdımders,iş,güç telaşına öpüşmeyi sevişmeyi ertelemezdimorta halli devlet memuru yapardım kendimizengin olmak başa bela,nereye harcıyacağını bilemiyorsun.ben öyle filmime koruyucu melek falan koymazdımbenim meleğim aşkım olurdu.bir cinden üç dilekte isteyemezdim.kendime ferrari değilde vosvos alırdımçılgın hovarda kızların hasta olduğu bir genç yerineorta yaşlı,evli,eğlenceli bir baba olurdumkarımı yanıma,çocukları arkaya,binerdim

16 Eylül 2006

Yine Fatsa Devlet Hastanesi/Bekir Akkaya

Geçen hafta Fatsa Devlet Hastanesi ile ilgili tekzip metninde adımı görmemiş olsam bu yazı yine kaleme alınmayacaktı. Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Alaattin Arıkan imzalı tekzipte “yine gazetenizin 15 Mayıs 2006 ve 22 Mayıs 2006 tarihli yazar arkadaşınız Bekir Akkaya’nın köşköşe yazılarını okusaydınız, sanırım bu yazıyı kaleme almazdınız. Gördüğünüz gibi sizi uzağı, diğer gazetelerdeki haberlerin örneğini değil elinizin altındaki yazılardan örnek verdim.” cümlesi bu yazıyı kaleme almama neden oldu.

15 Eylül 2006

Bizim Sokaklar-Ekrem Saygı Yazdı

Mizah: Şaka, latife diye tarif edilebilir. Ayrıca, bazı düşünceleri nükte şaka veya takılmalarla süsleyip anlatan bir yazı çeşidi dir.
Mizah insana güç kazandırır. En zor durumların bile üstesinden gelmemizi ve dayanıklı olmamızı, hayata ve yaşama sımsıkı bağlanmamızı sağlar.
" Her şeyini kaybetmiş bir Haham oturmuş, Torah'ı okuyormuş. " Senin akıllı bir adam olduğunu sanırdım" demiş karısı " Bütün paramızı kaybetmişken, sen nasıl oturup kitap okursun?"
" Ben akıllı bir adamım" diye cevaplamış haham. " Üzüntülerimden oturup Torah okuyarak kurtuluyorum"

9 Eylül 2006

SAİT ZENGİNCE'DEN

Kumru ilçesi Tekke köyü nüfüs kütüğüne kayıtlı aynı adla soyadı taşımadan dolayı diyer amca oğullarım la şahsım karışıklığauğramaktadır.Soyadım ZENGİNCE olarak kayıtlıdır.ancak adres ve baba isimleri ayrı olsa bile namı vede yazışmalar aksaklığa uğramıştıraynı sülale içinde.Mehmet Ali oğlu _Sait ZENGİNCEDuruş oğlu_Sait ZENGİNCEMehmet oğlu_Sait ZENGİNCERefik oğlu_Sait ZENGİNCEAhmet oğlu_Sait ZENGİNCEFehmi oğlu_Sait ZENGİNBüyük babamız Derviş Mehmet ve Sait kardeşler Ünye ilçesi Zembek köyünden 1700 lü yılların sonunda Kumru ilçesine yerleşmişlerdir.Büyüklerimiz amcamızın adının Sait olması ve çok sevilmesinden dolayı bizlere tek ad olarak Sait adını vermişler.Bu şekillerde karışıklığa uğrayacağını düşünmeden.Ben şahsım Ahmet oğlu Sait ZENGİNCE soyadımın büyük babalarımızın geldiği köyün adı Zembekoğlu olarak değiştirmek üzereKumru ilçesi Nüfus müdürlünden düzeltilmesi için asliye hukuk mahkemesi hakimlibine dava açtıSait ZENGİNCE Kumru halkının bilgisine sunarım...
SAİT ZENGİNCE
Sait zengince (zembek_oglu@hotmail.com)

Bilgilerden Kendinizi Koruyun!/Bekir Akkaya

Felsefe Tarihinin ünlü düşünürü Sokrates, insanın kendini tanıması için yöntemler geliştirirken “kişilere göre değişmeyen, herkes için geçerli olan değerleri çıkarmak ve temellendirmek için yoğun çaba sarf etmiştir. Sokrates herhangi bir konuda tartışmaya, konuşmaya başladığı zaman, önce o konudaki temel kavramları araştırmaya ve tanımlayamaya çalışmıştır. Ve ünlü sözü “Kendini bil!” diyerek , bireyin önemine vurgu yapmıştır.
Bir konuda bir sonuca gidilebilmek ve o konuda kalıcı bir fikir beyan etmek için o konu ile ilgili temel kavramları ortaya koymak gerekir. “Dün dündür ve bugün bugündür.” Mantığı kelime ve kavramlardan bile habersizlerin günlük dedikodularından öte hiçbir anlam ifade etmez ve etmemelidir de. Düşüncelerini temellendirmeyenlerin her gün değişken söz ve davranışları, bilinçli insanların dikkate aldığı bir durum değildir. Bir günü bir günü tutmayanların ve gündelik hesaplara göre kelimelere anlam verenlerin sözlerinin her gün yorumlanarak