23 Mart 2008

Bilgisiz Sevgi…Abdullah ÖZBEK

İnsanın temel özelliklerinden birisi de “seven bir varlık” oluşudur. Bu konuda o kadar çok şey söylenmiş ve yazılmıştır ki, bir araya getirilse kütüphaneler dolup taşar. Ayrıca, “sevgi”nin[1] ne olduğu konusunda yapılan tarifler ve tartışmaların haddi hesabı yoktur.
Bize kalırsa, bunların çoğu duygusal boyutlu izahlardır. Aslında gerçek anlamda sevgi, sevilen nesne ya da kişi için en iyi olanı istemek ve yapmaktır. Bunun için de, haliyle, “en iyi olanın ne olduğunu enine boyuna bilmek” gerekir. Yani bilgisiz sevgi pek işe yaramıyor. Hatta çok olumsuz sonuçlar bile doğurabiliyor… Bunun o kadar çok örnekleri vardır ki...

“Aşığın gözü kördür” atasözü, sırf bu açıdan düşünülse yeridir.[2]
Nitekim Hz. Peygamber de, (aşırı) sevginin insanı kör ve sağır yaptığını hatırlatmaktadır.[3]
Mevlâna “bilgisiz sevgi”yi anlatmak için
şu hikâyeyi anlatır:
Bir gün yaşlı bir kadın, çocuklarına tutmaç[4] pişirmek için un elerken, güzel cinsli bir doğan[5] görür. Durumuna bakıp üzülür… Arkasından da şunları söyler:
—Ehil olmayanlar sana bakamamışlar… Kanatların fazla büyümüş, tırnakların uzamış… Bilgisizlerin elinde hasta olmuşsun… Ananın yanına gel de iyileştirsin seni!
Hemen doğanın ayaklarını bağlayıp kanadını kesip güzelce bir kısaltır; tırnaklarını keser, yesin diye önüne de saman koyar!

Aslında doğan, bir pâdişâha aittir. Arayıp bulur; ama iş işten geçmiştir.[6]
Siz şimdi, kanatları ve pençeleri olmayan bir doğanı düşünebiliyor musunuz? Bu haliyle o, avladıklarına av olmaktan kurtulamaz. Kadıncağız, sırf acıdığı ve sevdiği için, bunları büyük bir aşkla kesmiştir… Ya, sırf etle beslenen hayvanın önüne ot (saman) koymaya ne demeli?
İşin trajikomik yönü ise, doğanı bu hale koyanları bilgisizlikle suçlamasıdır.
Eğitilmemiş bir akıl, zavallı kadının göstermiş olduğu bu sevgiyi, iyi niyetine bakarak yüceltebilir… Ama gerçek hiç de öyle değildir…

Bazen bencillikler de, “sevgi” olarak görülmekte ya da sunulmaktadır. “Benim olmazsan toprak ol… Ya sev ya öl… Seni başkasına yar etmem…” dedirten düşüncelerin kaynağını bu duygunun vahşileşmesinde aramak gerekir.
Maalesef pek çok kişi, bilmeden, anlamadan, düşünmeden seviyor… Ya da sevdiğini sanıyor.

Günümüzde anne, baba, çocuk, arkadaş, eş, vatan, millet ve bayrak sevgilerinde de, çok defa bilgisizliğin acı yansımaları karşıya kalıyoruz.
Meselâ anne ile çocuk arasındaki sevgi yoğunluğu, doruk noktadadır. Ama aynı anne, ateşlenen çocuğunu, sırf sevgisinden dolayı, üşüdüğünü zannederek daha fazla sarıp sarmalarsa, havale[7] geçirmesine sebep olabiliyor. Sonuç malum…
Diyeceğim o ki, bilgi olmayınca, her şey boş…
Toplum olarak, sürekli havale geçirmemizin sebebi bu olsa gerek!

[1] Sevgi’nin Arapçası “hub”dur. “Hub” kelimesinin kökü, “habbe=çekirdek, tane”dir. Bu anlamda sevgi, ilişkilerde çekirdek oluşturacak temel düşünce ve hareket demektir. Dilimizdeki “muhabbet” kelimesi de buradan gelmektedir. Kelimenin İngilizcesi olan “love” ise, bir şeye karşı düşkünlük, yoğun etkilenme duygusu, muhabbet, arzu, ilgi ve aşk anlamına gelmektedir. Geniş bilgi için bak. http://en.wikipedia.org/wiki/Love (Erişim tarihi. 21 Mart 2008

[2] Aşk da çok tartışılan kavramlardan birisidir. Bazen “sevgi” anlamında kullanılmaktadır. Yalnız çok kere, aşırı sevgiyi ifade eder. Bu da normal dışı davranışların ortaya çıkmasına sebep olur. Kelime olarak “aşk”, bir sarmaşığın bir ağaca dolanmasıdır. Yani sarmaşığı oradan ayırırsanız, varlığı zarar görür. Hatta hayatı tehlikeye girebilir. Onun için, bağlanılan ve sevilen bir nesne ve kişi ile ayrılık anında, varlığın tehlikeye atılması, kesinlikle normal kabul edilemez.

[3] Bak. Davud, Edeb, 125; Ahmed b. Hanbel, Sünen, c, 5, 194; c, 6, 450.

[4] Tutmaç: Dört köşe kesilmiş küçük hamur parçalarından yapılan yoğurtlu çorba.

[5] Doğan: Kartalgiller familyasındandır. Küçük kuşlar ve böceklerle beslenir. Yırtıcı kuşlardandır. Dünyanın her tarafında yaşar. Pek çok cinsleri vardır. Bazı cinsleri alıştırılarak kuş avlamada kullanılır.

[6] Bak. A. Baki Gölpınarlı, Mesnevî Tercemesi ve Şerhi, İnkılâp Kitabevi, 3. Baskı, c, I-II, s, 416-418, (323-377 Beyitler)

[7] Havale, çeşitli sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan, birdenbire başlayan ve birkaç saniyeden 1–2 dakikaya kadar sürebilen, şuur kaybı, nefes alamama, kasılma ve çırpınmalarla seyreden durum. Tıp dilindeki adı konvülsiyondur. Havale, yaşa göre değişiklikler gösterir. Süt çocukluğunun ileri dönemlerinde ve erken çocukluk çağında ileri derecede ateşli hastalıklar en sık görülen havale sebebidir. Bak. http://tr.wikipedia.org/wiki/Havale_(tıp) (Erişim tarihi. 21 Mart 2008)
Prof.Dr.Abdullah ÖZBEK
aozbek@haberk.com
http://www.haberk.com/haber/yazi.asp?id=1459

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...