Hocamızla ilgili araştırmaları sizlerle paylaşmaktan mutluyuz. Teşekkürler Ahmet Hocam... 2006-Bekir AKKAYA/KUMRU
************
Ahmet Çapku Hocamızdan Bir Araştırma Daha...
Halil Zeki Tatlıgül Hocanın (1986 yılına ait) Vasiyeti
“
Kanunî Sultan Süleyman (ö.1566) son seferi olan Zigetvar seferine çıkarken, ecel vakî
olursa nâşı ile birlikte gömülmek üzere veziri Sokollu Mehmed Paşa’ya bir paket verir. Kanunî vefat edince Sokollu bu emaneti Şeyhülislam Ebussuud Efendi’ye (ö.1573) verir ve vasiyeti bildirir. Şeyhülislam kabre, kefenli naaş dışında bir eşyanın gömülemeyeceğini bildirir. Ceylan derisi bohçanın ibret için açıldığında içinden Kanunî’nin tahta çıktığı
günden son seferine kadar icraatının, önemli savaş ve uygulamalarının meşru ve İslam’a uygun olduğunu bildiren fetvalar çıkmıştır. fetvaların çoğunda kendi imzasını gören koca Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin ağlayarak: ‘Süleyman! Süleyman! Sen kendini bu fetvalara dayanarak kurtardın, fakat bizler ikim kurtaracak’ dediği nakledilmiştir. (Selanikli Mustafa Efendi Tarihi)”
Yukarıdaki parağrafta kaydedilen bilgi 18 Şubat 1999 Türkiye Diyanet Takvimi’nden alınmıştır. Ben bu takvim yaprağını almış, Kur’an derslerimin olduğu sayfaya bırakmıştım. Hâlâ arada bir gözden geçirip ibret alayım diye hatim derslerimin olduğu yerde saklarım.
…
Necip Fazıl rahmetli ölümü sonrası yapılması gerekenleri bir liste halinde sıralamıştır. Bunlar arasında kendisini sevenlerin sevabı Üstad’a olmak üzere bir günlük kaza namazını kılmaları, cenazede top arabası, çelenk vb olmaması, kendisini inanmış insanların kabre taşımaları gibi istekler vardır. Buna benzer nitelikte pek çok vasiyet metnini muhtelif tarih, edebiyat, tasavvuf metinlerinde görmek mümkündür.
…
“VASİYETNAMEDİR
Vasiyetname. Halil Zeki Tatlıgül
26 Rebiülahir 1407 hicri / 28 Aralık 1986 miladi
Müslümanın vasiyetinin her gün yazılı olması yüce Peygamberimiz sallallahü eâlâ aleyhi vesellem tarafından tavsiye buyurulmuştur.
Tavsiyelerine imtisalen naçiz vasiyetimi yapıyorum. Ecelin ne zaman vukû bulacağını Allah celle celâlühüden başkası bilmez. İlm-i ilahide olan ecelim vukû bulduğunda Rizeli muhterem hocamın haberdar edilmesi arzumdur. Mevla takdir etmişse üzerime tekbir getirmesi kalbimin isteğidir. Teminini yakınlarımdan ve ahbablarımdan beklerim. Taht-ı terbiyesinde ve rahle-i tedrisinde yetiştirdiği aciz tâlibi için zahmete katlanacağını ve bana hakkını helal edeceğini biliyorum.
Ayrıca malumat kabilinden istanbulda hoca(m) Mahmud Efendi hazretlerinin dua buyurmaları için haberdar edilmesini beklerim.
Hoş görülürse yol güzergahındaki fındık bahçesine kabrimin kazılması da vasiyetimdir.”
Rahmetli Halil hocanın cenaze merasimine dair çekilen video ve kendi sesinden iki adet vaaz kaseti şu an elimizdedir. Bir arkadaşta hocamızın vaaz yaparken çekilen video görüntüsünün olduğunu duymuştum. Bununla birlikte yukarıdaki vasiyet 1986 yılına aittir. Yani hocanın vefatından dört yıl önce yazılmıştır. Son vasiyetinin, vefatı sonrası Halil hocanın yerine vekalet eden talebesi Abdullah hocada olduğunu duymuştum. Eğer böyle bir bilgi doğru ise o vasiyet metnine ulaşmayı sahiden çok isterim. Onda neler vardır? Mesela talebelerinin durumları, desti/hatırı geçen dostlarına dair düşünceleri, bu dünya ve ötelere bakışı, İslam’a ve Müslümanlara dair notları var mıdır? Varsa nelerdir? Bunları söz konusu metinden görmek bizim için fevkalade olurdu. Bu vesileyle Halil hocamıza dair yanında bilgi-belge olanların, bunları benimle paylaşmalarını gönlüm ne çok arzu eder!
Hocamıza rahmet niyazıyla…
Ahmet Çapku
05.07.2006 Üsküdar
[1] Halil hocamızın büyük oğlu Abdulfettah bey, yaşadığı ilginç ve belki de kerametvari bir hadiseyi bana şöyle anlatmıştı. “Tatil dönüşü Erzincan’a gidiyorum yatılı İ.H.L.’nde okumak için. Babamla görüştüm ve artık ben arabaya bineceğim. Babam bana şöyle baktı ve; ‘Oğlum, kaldığın yurdun telefonunu bana ver’ dedi. Ben de; ‘Yahu babacığım, ne işine yarayacak yurdun telefonu. Adres olarak zaten biliyorsunuz kaldığım yeri’ dedim. Bunun üzerine babam; ‘Hayır, sen ver, telefonun bize lazım olur ver hele’ dedi. Ben de yurdun telefonunu babama söyledim, o da defterine kaydetti. İşe bakınız ki, ben Erzincan’a inerken beni otobüste karşıladılar, memleketten telefon geldi geri dön diye. Meğer babama verdiğim o telefonla ulaşmışlarmış. Ben daha oraya inmeden telefon etmişler benim cenazeye yetişmem i
çin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...