Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

18 Aralık 2018

Kumru'da Okuma Şeklimiz. Kitaplar Çöpe

KUMRU'DA OKUMA ŞEKLİMİZ...
-KÜTÜPHANESİ OLMAYAN OKULLARDA YETİŞİNCE SONUÇ GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ....

------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Ordu İmam Hatip Lisesi 1982 Yılı Öğretmenler...


------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Koca Karı Takvimi

GOCA GARI TAKVİMİ

-----------------------------
Kumru ve köylerinde yaşlılarımız bu takvimi özellikle kullanıyorlardı. Takvim dikkatle incelendiğinde yapılacak işler bu takvime göre ayarlanır ve hazırlıklar bu takvime göre planlanırdı...

------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

15 Aralık 2018

Şair ve Yazarlara Öneriler/ Cengiz Aytmatov

1) Ünvan kullanmamaya pek itibar etmeyin. Özelikle 'eğitimci yazar', 'yazar / şair' ibarelerinden titizlikle kaçınınız... Hele, 'Yedi Dağın Çiçeği', 'Torosların Gülü' gibi tanımlamalar sizin mezar taşınız olmaktan öteye gitmez. Yani 'yaşarken ölü' muamelesi görmeniz işten bile değil...

2) Yayınlanmış kitaplarınız için, 'eser' tanımlamasından vebadan kaçar gibi uzaklaşın...

3) Kitap biyografilerinizde; evli, ...çocuklu, askerliğini şurda yaptı, falan fişmekan yerde müdürlük, başkanlık yaptı sıfatlarından arının; 'yayınladığı eserleri' değil 'yayınlanan kitapları' cümlesini tercih ediniz...

4) Mümkünse, fotoğrafınızı kitap kapaklarınızda kullanmayınız. Kitap kapağındaki adınızın puntosu kitabınızın isminden büyük olmamanasına gayret ediniz...

5) 'Bilmem kimi makamında ziyaret ettik' fotoğrafları paylaşamayınız. Çünkü hiçbir makam ve mevki, gerçek yazar ve şairden kıymetli değildir... Onlar gelip geçici... Baki olan edebiyat yapıtı ve onun hissettirdikleridir, unutmayın...

6) Bütün makam, mevki ve rütbeler sizin karşınızda sıfırlanır. Bunu bilin ve kimseye biat etmeyin, kimsenin takozu, yükselme rampası, piar çalışmasına konu mankeni olmayın...

7) Her davet edildiğiniz yere gitmeyin. Öneri yapan kişinin ve kurumun ciddiyetini sorgulayın. Davetli diğer kişilerin kimliğini ve kıratını analiz edin, sizin seviyenizde değilse, koyverin rahvan gitsin...

8) Size verilen ya da lütuf sayılan hiçbir ödülü peşinen kabul etmeyiniz. Gerekirse kibarca geri çevirme cesaretiniz cebinizde olsun...

9) İLK dosyanız değilse -aslında her dosya için- telif ücreti almadan ya da basım masrafı karşılığı ürününüzü yayınlamayınız ve bu hususta dirençli olunuz. Dosyanız edebi değere haiz ise merak etmeyin siz bu dünyaya veda etseniz de o dosya bir şekilde, şık bir çalımla gün yüzüne çıkacaktır.

10) Kitap yayınlamak, şair ve yazar sayılmaktan başka insani birikimleriniz yoksa, bir anlam ifade etmez. İyi bir baba, onurlu bir eş olmayı şairliğe ve yazarlığa yeğleyiniz. Kitabınızı, 'kazanç' kapısı gördüğünüz anda yazarlığınız ve şairliğiniz bir anlamı kalmaz, bu nüsansı daima hatırda tutunuz...

11) Her yazdığız dizeyi, dörtlüğü şiir sanmayın. Dosyalarınızı yayınlamada acele etmeyin. 10 tane sıradan kitabınız olacağına bir tane iyi çalışmanız olsun...

12) Edebiyatımızı şekillendiren, kültür havzamızı oluşturan ustalarımız, bizden önce neler yazmış, nasıl tavırlar geliştirmişler mutlaka etüt ediniz. Neyi yazacağınızı değil nasıl yazacağınıza emek harcayınız.

13) Dil hassasiyetiniz, sabrınız ve acemiliğiniz yoksa vazgeçmenin bir erden olduğunu da aklınızın bir köşesine iliştiriniz.

14) Her yerde görünmeye hep afişte olmaya tenezzül etmeyiniz. Behçet Necatigil'in 'az görünün çok göründü derler' sözünü daima hatırlayınız.

15) Devletle, hükümetle, siyasi oluşumlarla, hele belediyeler ile sıkıfıkı olmamaya özen gösterin. Mümkünse 'ben almayayım, benden daha değerli yazarlarımız ve şairlerimiz var' demekten imtina etmeyiniz. Kibarca bu türden tekliflere uzak olduğunuzu muhataplarınıza ısrarla hissettiriniz.

16) Asgari dil bilgisi ve imla kurallarına titizlikle uyunuz. Cemil Meriç'in 'Kamusum namusundur' sözünü hep hatırlayınız.

17) Yazılarınızda, öykülerinizde, şiirlerinizde; köyünüzün, kasabanızın, şehrinizin, ülkenizin; dahası kültürünüzün, milletinizin, toplumunuzun değerlerine, renklerine, coğrafi zenginliklerine (kuşuna, böceğine, bitki isimlerine, türkülerine, adetlerine, alışkanlıklarına, bilmecelerine, şakalarına, folklorik birikimine) mutlaka yer veriniz.

            Not: Bu tavsiyeler günümüzde çok fazla “imza günüm var cicim, kitabımı okudun mu  cacum”  söylemleri ile kitap okumadan kitap yazan bir nevi pazarlamacılıkta değil resmen dilencilik yaparak  kitap torbası boğazında dolaşanlara gelsin…Bana gücenemezler. Çünkü onlar yazmaktan vakit ayırıp bu yazıyı nasılsa okumayacaklardır. B.AKKAYA
------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

12 Aralık 2018

Hafız Emmim (Hafız Mehmet Alkan Hoca)

Hafız Emmim (Hafız Mehmet Alkan Hoca)
------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Kadıncık/Yarbaşı (Eski Bir Fotoğraf)

Kadıncık/Yarbaşı/ Kumru
Fotoğraf: Bekir Akkaya

------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

28 Kasım 2018

Başarının Sırrı Bu Fotoğrafta


------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

23 Kasım 2018

Öğretmenlerimin Ellerinden Öptüm/Bekir AKKAYA


------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

22 Kasım 2018

Kalp Krizi Geçirdim ve Beni Dr. Cemalettin Yaktı Kurtardı /Bekir AKKAYA

Sizlere önemli bir yazı paylaşmak istiyorum. Takip ettiğiniz üzere son zamanlarda KUMPAS YAZILARI başlığı ile yazdığım yazılar dışında pek yazı kaleme almıyorum. Okuduğum bir sitede “Kalp Krizi Bir Ay Öncesinden Geliyorum Diyor” başlığında bir yazı okudum. Baypass Ameliyatı geçirdiğimden yazıyı çok önemsedim. Ve sizlere faydalı olur düşüncesi ile bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
            Ameliyat olmadan önce yazıda maddeler halinde belirtilen Kalp Krizinin  tüm safhalarını yaşadım. Yazıda geçen tavsiyeler ve aktarılanlar kesinlikle doğru.
            Ameliyattan önceleri her yaşadığım Kalp Krizi sonrasında bu konuda öğrendiğim bilgileri uyguladım. Şimdi anlıyorum ki ben fazlası ile kalp krizi geçirmişim.
            Bu geçirdiğim durumlar ve bayılmalar neticesinde bir çok doktora gittim. Çok kez Kalp Grafiği çektirdim ve bir çok doktor “kalbinde bir şey yok” diye bana hiçbir şey yapmadılar.  
            O günlerde aşırı sigara içiyor, okuduklarım benim kalbimde sorun olduğunu söylese de pek umursamıyordum.
            Merdivenleri çıktığımda ya da az bir yük taşıdığımda aşırı yoruluyor nefes nefese kalıyordum. Soğuk soğuk terliyordum. Hatta göğsümde aşırı yanma gibi bir acı da hissediyordum. Sol kolumun canı gidiyor, sol kolumun koltuk altıda derinden ağrı oluyordu. Gittiğim doktorlar “sende bir şey yok “dediklerinden pekte aldırış etmiyordum.
            Günlerden pazartesiydi. Sabah saatlerinde her zaman olduğu gibi  okulumda odama geçip koltuğa oturdum. Yorgun değildim. Yükte kaldırmamıştım. Ama ben soğuk soğuk terlemeye başladım. Gözlerim karardı ve bayılacak gibi bir durum yaşadım. Önceden Kalp Krizi ile ilgili bilgilerimi uygulamaya başladım. Derin nefes almaya ve kuvvetli öksürmeye başladım. Sonra koltuğuma oturup bacaklarımı masanın üzerine çıkartıp kitaplarda okuduklarımı bilebildiğim kadar uyguladım. Sonra rahatladım. Ama kalbimin aşırı çarpıntısı vardı ve göğsümde yanıyordu.
            Bunun üzerine aile doktorum olan çok kıymet ağabeyim ve dostum Dr. Cemalettin Yaktı’ya yaşadıklarımı ve durumumu anlatmak ve muayene olmak için yola çıktım. Havalar güzeldi yavaş yavaş ve sigaramı da içe içe  Dr. Cemalattin Yaktı Bey’in yanına gittim. (Kalp Krizi geçiren benim sigara içerek yürümesi geri zekalımın bir göstergesidir. Kendimi gerçekten bugün bile kınıyorum.)
            Yaşadıklarımı Dr. Cemalettin Yaktı Bey’e olduğu gibi aktardım. Hiç muayene etmeden Dr. Cemalettin Yaktı bana “Kalp Krizi geçirmekte olduğumu ve çok acilen müdahale edilmesi gerektiğini ve ambulans çağıracağını” söyledi. Durumun ciddiyetine pek inanmadım. Daha önceleri de böyle durumları yaşadığımı söylesem de kendisini ikna edemedim. Bunun üzerine “Ambulans çağırma ben kendim giderim.” Deyince de “Kesinlikle olmaz” dedi. Ben de ambulans olmasa da başka biri beni Ordu’ya götürse olmaz mı?” deyince “Riskli bir durum ama sen yine de kendin bilirsin . Durumun cidden çok kötü. Her an öte tarafa gidebilirsin.” Dedi.
            Sonra okula giderek izin alıp doktorumun önerisini hiçe sayıp Ordu’ya eşime de yanıma alarak kendim gittim.
            Ordu Medical Park Hastanesi’ne Kardoloji bölümünde muayene sıramı bekledim. Biraz sonra beni içeri alan doktor muayene sonucunda “Anju olmam gerektiğini” söyledi ve beni Anju odasına götürdüler.
            Kalp damarlarım tıkanmış ve Anju ile açamayan doktur beni acil olarak yoğun bakıma ve ardından acil hasta olarak Baypass ameliyatına aldılar. Doktorların söylemelerine göre yarım saat geç kalmış olsaydım şimdi hayatta olmuyor olacaktım. Beni hayatımı kurtaran ve bana ilk teşhisi yaparak beni Ordu’ya yönlendiren Dr. Cemalettin Yaktı Beyefendiye sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.
Şimdi sizlere önemsediğim ilgili yazıyı paylaşmak istiyorum. Kim bilir belki işinize yarar. İşin doğrusu bu türden yazılar zaman zaman benim işime yarıyor.
Bekir Akkaya / 23.11.2018/KUMRU
            İŞTE İLGİLİ YAZI
            Vücudunuz Kalp Krizinden Bir Ay Önce Sizi Böyle Uyarıyor!
            Yapılan araştırmalar ve bilinçlendirme çalışmaları sayesinde de milyonlarca vatandaşımız da kalp krizinden korunmayı başarıyor. Ancak yine de bu korkunç rahatsızlık hakkında insanların daha da bilinçlendirilmesi gerekiyor. Önemli olan ise kalp krizi geçirmeden önce gereken önlemleri alabilmek ve kendinizin kalp krizi riski taşıyıp taşımadığını bilmek.
            Bir diğer acı gerçek ise kalp krizi geçiren bütün vatandaşların, kriz öncesi belirtileri gözle görülebilir şekilde tecrübe etmeleri. Dediğimiz gibi önemli olan belirtileri düzgünce gözlemleyebilmek ve profesyonel yardım almak.
1- Yorgunluk
Hepimiz bazen yorgun hissedebiliriz. Bu gayet normal. Ama markete giderken bile yoruluyorsanız, durup düşünmeniz gerekiyor.
Ek olarak, eğer birden ve hızlıca nefesiniz kesiliyorsa, acilen doktora görünüp EKG çektirmeniz gerekiyor. Eğer stresli biriyseniz ve kalp sağlığınız pek de iyi değilse her an kalp krizi geçirme riski taşıyorsunuz demektir.
2- Göğüs Ağrısı
Kalp krizinin en belirgin belirtilerinden biri de göğüs ağrısı veya sıkışmasıdır.
Göğüs ağrısının benzeri ağrılar vücudun çeşitli bölgelerinde de gerçekleşebilir. Özellikle kollarda gerçekleşen ağrılara (sol koltuk altı da bu bölgelerden biridir) dikkat edilmesi gerekir. Öte yandan benzer ağrılar boğazınızda, ensenizde, çenenizde, sırtınızda ve karnınızda da görülebilir. Ağrı genel olarak 15 dakika sürer.
3- Solunum sıkıntısı
Kalp krizi öncesi solunum sıkıntısı ve nefes darlığı tecrübe edilir. Bunun temel nedeni de damarlarınızın tıkalı olması nedeniyle akciğerinize kan gidemiyor oluşudur.
Eğer nefes darlığı yaşıyorsanız derhal bir doktora görünmeniz önerilir.
4- Dermansızlık
Sık sık yorgun ve güçsüz hissediyorsanız bunun nedeni akciğerlerinize yeterince kan gitmemesi olabilir. Kronik yorgunluk sendromuna sahip kişilerde kalp krizi riskine sıkça rastlanmaktadır.
5- Baş dönmesi ve soğuk terleme
Aşırı terleme kalp krizi belirtilerindendir. Eğer aşırı ve sık terliyorsanız, doktora görünmeniz tavsiye edilir.
Baş dönmesinin nedeni de genelde beyne yeterince kan gitmemesidir.
6- Grip/Soğuk algınlığı
Ateşiniz yüksek, şiddetli öksürüyor ve anormal şekilde üşüyor musunuz? Merak etmeyin, bunlar kalp krizinin direk belirtileri değildir.
Ancak yine de bunların kalp krizi öncesi rastlanan belirtiler olduğunu bilmekte fayda var. Kesinlikle dikkate alınması gerekir.
7- Saç dökülmesi
Kalp krizinin erken belirtilerinden biri de saç dökülmesidir. Genelde 50 yaş üzeri erkeklerde görülen bu belirtiye kadınlarda da rastlanmaktadır.
Bir doktor, ABC News’e yaptığı açıklamada bunun sağlıksız kan dolaşımından kaynaklandığını belirtti.
8- Düzensiz nabız
Nabız 1-2 dakika boyunca düzensiz şekilde atabilir. Normale dönmezse başınız döner ve yorgun hissedersiniz. Bunun tekrarlanması halinde doktorunuza danışmanız önerilir.
Yukarıda bahsedilen olası kalp krizi belirtilerinin insandan insana ve kadından erkeğe değişiklik gösterdiğini bilmekte fayda var. Bu 8 olası belirtiyi göz önünde bulundurarak hem kendi hayatınızı hem de başkasının hayatını kurtarabilirsiniz.
Yazıyı bütün arkadaşlarınızla paylaşarak kalp krizi hakkında bilinçlendirmeyi unutmayın.

Bu Yazı https://www.saglikhaberleri.com/ Sitesinden Alınmıştır.
------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

21 Kasım 2018

"Beni ÇEK Beni ÇEK" diyenler Şimdi Benden Kaçıyor...Acaba Neden? (15 FOTOĞRAF)

















------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

EY KUMRU’NUN AKP’LİLERİ; BAŞKANINIZ DİYOR Kİ “ADAMCIK MEVZUSU YENİ DEĞİL, BEN AKP’LİLERİ KANDIRDIM /KUMPAS YAZILARI – 17 /Bekir AKKAYA

Bundan önceki yazımda Kumru Belediye Başkanı Murat Hatipoğlu’nun WhatsApp üzerinden bana yazdıklarını sizlerle paylaşmıştım.
            25.11.2016 tarihinde saat 09.00’da Kumru Belediye Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde tamamı yalan olan yazıyı yayınlatan başkan aynı gün olan 25.11.2016 tarihinin akşamında saat 18.19’dan saat 18.46’ya kadar tam yarım saat sürekli bana üst üst üste yazı yazmış, benden cevap alamadıkça da yazılarını sürdürmüştü.
            Yalan ve iftira içerikli yazıdan ve yaptırdığı küfür ve hakaretler içeren yorumlardan dokuz buçuk saat sonra “Vurguladığın Adamlığı bir göster, başkana yazdım de” diyerek kendini aklamaya çalışmıştı.
            Başakan Murat Hatipoğlu, WhatsApp’tan bana yönelik yazdıklarında “Cinsel İçerikten söz etmiyor.” Oysa başkan efendi yayınlattığı ve talimat verdiklerine benim “Cinsel İçerikli Paylaşımı Yaptığımı” iddia ediyor ve ilgili yandaşlarının yazılarında “Kumru Belediye Başkanına Yönelik Cinsel İçerikli Paylaşımlar Yaptığımı” söylüyordu.
            Başkanınıza inanarak yaptığınız iftiralar ortada. Yazdıklarınız ortada. Utanmıyorsanız vicdanen rahatsız olmuyorsanız size söylenecek söz bulamıyorum. Hala da Kumru’da siyaset yapma derdindesiniz. Şahsen ben başta başkanınız olmak üzere hepinize lanetler okuyorum. Bundan böyle seçilseniz de seçilmeseniz de benim için hiçbir değeriniz yoktur. Hakkım sizlere haram olsun. Hak aldınız ve hakka girdiniz. Allah sizleri korktuklarınızla yüzleştirsin. (Amin)
            Gelelim Sayın Başkan Murat Hatipoğlu ile WhatsApp üzerinden yaptığı iftira içerikli yazı ve yorumlardan tam dokuz buçuk saat sonra konuşmanın ikinci bölümüne…Konuşmanın bütünlüğü bozulmaması için ben 50 dakikalık konuşmanın tamamını yayınlamanın uygun olduğunu düşünüyorum.
            Başkan Murat Hatipoğlu bana yazmaya başladığı saat 18.19’dur. Saat 18.46’ya kadar kendisi bana yönelik sürekli yazıyor. Telefonuma cevap vermeyen başkanın aralıksız yazması üzerine ben de  WhatsApp üzerinden yazmaya başlıyorum. Bu yazışmamız ben telefondan ayrılıncaya kadar devam ediyor ve tam 50 dakika sürüyor.
            Şimdi sizlere Kumru Belediye Başkanı Murat Hatipoğlu’nun hakkımda yazdığı yalan yazıdan tam dokuz buçuk saat sonra benle konuşmasının tamamını  hiç değiştirmeden yayınlıyorum. Sizlerden ricam dakika aralıklarına dikkat etmeniz.
            25 Kasım 2016 Cuma
            Saat : 18 :19
            Başkan Murat Hatipoğlu :
 “Evet Bekir Hoca şu vurguladığın adamlığı kamuoyuna bir göster de bu açıklamaları başkan için yaptım de. Tarlama yol giriyor taş istiyorum vermiyor. Büyükşehir Belediye başkanını ağız tadıyla kötüleyemiyorum. Müdahale ediyor de…ismen de biz de bilelim kimmiş adam kimmiş adamcık…(18:19)
            Benden cevap alamayınca Başkan Efendi 11 (on bir) dakika sonra;
            Saat: 18:30
            Başkan Murat Hatipoğlu :
            “Evet, kimmiş adamcık…(18:30)
            Yine benden cevap alamayınca Başkan Efendi 04 (dört) dakika sonra;
            Saat: 18:34
            Başkan Murat Haipoğlu :
            İşte busun sen şimdi git aynaya bak….(18:34)
            Başkan Efendi benden yine cevap alamıyor. 02 (iki) dakika sonra
            Saat : 18:36
            Başkan Murat Hatipoğlu
            “Ama sana sürprizlerim olacak…(18:36)
            Bende tık yok, ben de cevap yok. Başkan Efendi kızdıkça kızar ve Yazdıkça yazar… Tam 08 (sekiz) dakika sonra yine yazmaya başlar.
            Saat : 18:44
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Vaz geçme yaz, Çekinme açık açık yaz (18:44)
            Nihayet telefonuma sarılarak Başkan Efendi benden ne istiyor diye sormak için başkanı arıyorum. Bu aramayı defalarca yaptığım halde başkan efendi telefonuma cevap vermiyor.  Ama başkan yazmaya devam ediyor. 02 (iki) dakika sonra
            
Saat: 18 :46
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Arıyorsun sesi ile duymak istemiyorum yaz. Çekinme (18:46)
            Bunu üzerine ben de yazmaya başlıyorum.
            Saat : 18.46
            Ben Bekir AKKAYA:
            “Şu anda suç işliyorsun…Tehdit ediyorsun…Haberin olsun…
            Saat : 18.47
            “Bunlar kayıtta haberin olsun…
            Saat : 18.47
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Çok korktum savcılığa ver
            Saat : 18.47
            Ben Bekir Akkaya
            “Bana çocuklarıma eşime bir şey olursa hesabını verirsin”
            Başkan duraksıyor ve üç dakika düşünüyor. Üç dakika aradan sonra Bakın ne yazıyor.
            Saat : 18.50
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Niyeki senin paylaşımların bunlar…Kamuoyunu aydınlat…Kimmiş bu adamcık…Hem ne alakası var eşinin çocuklarının…Fatma Yengem iyi bir insandır.”
            Saat : 18.51
            Ben Bekir Akkaya
            “Sürprizlerin hesabını verirsin”
            Saat 18.52
           
Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Sürpriz Sürprizdir…Hesabı olmaz…Yorma kafanı…
            Saat : 18.52
            Ben Bekir AKKAYA
            “Merak etme başkan, tehdit etme. O sürprizlerini görürüz İanşallah…
            Saat : 18.53
            Başkan Murat Hatipoğlu
            “Başkan demeye başladın…O yazdıklarından de.
            Saat : 18.54
            Ben Bekir Akkaya
            “Ama çok kötü…Sana yazılmayan yazıdan bu kadar kızma”
            Saat: 18.54
            Başkan Murat Hatipoğlu
            Başkan üç tane gülücük işareti yapar ve ardından…
            “Yuhhhhh”
            Saat : 18.55, 18.56
            Ben Bekir Akkaya
            “Okumadım ama adımı sayfada yazmışsın…İyi iyi sen tehdite devam…
            “Bu yazdıkların yayınlanacak. Açıklayacaksın sürprizlerini
            Saat : 18.56, 18.57
            Başkan Murat Hatipoğlu
            “Adamcıla ilgili hikaye uzun. Yeni değil sen de biliyorsun…Açıklamaya gerek yok sadece zaman…”
            Saat 18.57
            Ben Bekir Akkaya
            “Bak beni Fetöcüler gibi fişleyen sensin. Arkamdan konuşan sensin…Tehdit eden sensin…
            Saat : 18.58
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Tmm şimdi istirahat et.”
            Saat: 18.58
           
Ben Bekir Akkaya:
            “Sürprizini açıkla…Emin ol bu cümlenin arkasını bırakmam…”
            Saat: 18.59 , 18.50
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Tehdit bile edemiyorsun. İster arkasından git ister önünden…”
            “Yazdıklarının arkasında duramayan sensin.”
            Saat : 19.01
            Ben Bekir Akkaya:
            “Ama sana sürprizlerim olacak. Çok ağır cümle. Cidden ağır.”
            Saat: 19.01
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Beklerim…Sürprizleri severim…Sütünü iç yat…”
            Saat : 19.02-19.04 arası
            Ben Bekir Akkaya
            “İlginç… Bunların kayıtlı olduğunu biliyorsun her halde…Çok yazık…Lisan düzgün süpersiniz…Zerafet, Terbiye, Edep her şey var… Mşallah…”
            Saat: 19.04 – 19.05 arası
            Başkan Murat Hatipoğlu:
            “Hepsi kayıtlı…Sen çok dedektif filmi izlemişsin…Ooo Yılın Öğretmeninden azıcık aldık…Çok görme…”
            Saat : 19.05 – 19.09 Arası
            Ben Bekir Akkaya :
            “Siz yoktunuz ama…Günümüzü bile kutlamadınız biz de üzüldük…Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Büyükşehir Belediyemiz aradı kutladı…Siz kutlamadınız…Üzüldük…“Beni arıyorlar…Adımı kullanarak basın açıklaması yazmışsınız…Okumadım ama yine de teşekkürler…”
            Acil bir telefon gelmesi üzerine konuşmayı kesmek zorunda kaldım.
            Başkan Murat Hatipoğlu’nun başlattığı konuşma kendisini kendi kendine yazması dahil benle konuşma süresi 18.19’dan başladı ve aralıksız 19.09’a kadar yani tam 50 dakika sürdü.
           
Konuşmayı dikkatle okursanız baştan sona kendi kendini ifşa ediyor. “Adamcık” kelimesinin yeni olmadığını söyleyen başkan bunun öncesinin de olduğunu konuşma boyunca tekrar ediyor.
            İleriki günlerde başkanın önceki konuşmalarını da yayınlayacağım. Bütün bu belge niteliğindeki dökümanlar bitince de belgelerde geçen durumları da tek tek deşifre edeceğim.
            Şimdilik bilinçli bir şekilde bu yazıları bir günde yayınlamıyorum. Esas söyleyeceklerimi ileriki günlerde yazmayı düşünüyorum.
            Yazdığım bir yazıyı “cinsel içerikli yazı diye” lanse ederek bana küfür ettiren başkan aynı gün bu konuşmada, yani 25 Kasım 2016 Cuma Günü Belediyenin resmi sayfasında yazdığı yazıdan dokuz buçuk saat sonra yani “Saat : 18.56, 18.57’de aynı günün akşamı “Adamcıla ilgili hikaye uzun. Yeni değil sen de biliyorsun…Açıklamaya gerek yok sadece zaman…” demekle kendini ele veriyor. Adamcık kelimesi yeni değil diyor ve cinsel içerikten hiç söz etmiyor.
            Bana da,  Başkan Murat Hatipoğlu’nun sizleri kandırdığını, yalan söylediğini ve kurumları yanıltarak beni sürgün ettirdiğini söylüyorum. İşte o yüzden başkanın ağzı ile bana ettiğiniz küfürleri burada kesinlikle yayınlayacağım.
            Bu yazılarımın önümüzdeki seçimle hiçbir alakası yoktur. Bu konudaki yazılarım seçimden sonra da ayrıntı bir şekilde devam edecektir.
            Aldığım kesin bir bilgiyi burada paylaşmak istiyorum. Kumru AKP ilçe teşkilatı yaptığı bir toplantıda benim yazılarımı masaya yatırmışlar. Ve sonra da “Benimle ilgili konuşmayacaklarını, bana hiçbir şekilde cevap verilmeyeceğini” karara bağlamışlar. Hatta işlerinden bazıları “Bekir Hoca çok Haklı” filan demişler.
Ben bunun ne anlama geldiğini tahmin edebiliyorum. Ama hiç önemli değil. Murat Hatipoğlu tekrar başkan olsa da, olmasa da benim için hiçbir anlamı yok. AKP’nin Kumrulu yancılarına sesleniyorum. Büyük bir kısmınız beni linçe tabi tuttunuz. Beni sürgün ettirdiniz. Sizlerin hiçbir o süreçte benim elimden aldıklarınız telefi edemeyeceksiniz. Mesela aynı günlerde Annemi kaybettim. Getirebilecek misiniz? Sizler gerçekten zalimsiniz! Masum insanları ve gençleri de Murat Hatipoğlu’nun kindarlığına kurban ettiniz. Eğer Murat Hatipoğlu’nu tekrar seçerseniz bunun şerri size yeter de artar bile.
            Yazacağım çok şeyler var. Beni yazdı diye sürgün edenler ve bana zulüm edenler beni yazmaya teşvik ettiler, en azından internet ortamında yazar oldum. Sizler beni takip etmeseniz dahi yüzlerce insanlara mesajımı iletiyorum. Farkında olmadan beni tekrar başa döndürdünüz…
           Başkan Murat Hatipoğlu "Adamcıkla ilgili hikaye uzun Sende biliyorsun. Yeni değil. Sadece Zaman" diyor. Ama siz bilmiyorsunuz. Ve sizler bilmediğiniz için küfürü bana ediyorsunuz. İşte başkanınızın bildiğini sizlere bildirmek benim boynuma farzdır. Demek ki neymiş adamın bana takıntısı yazı değilmiş. Önceden takmış. Fırsat kollayarak yazdığım bir yazıyı bahane yapmış ve sizleri de kandırmış. Siz de bu akılla Kumru'da siyaset yapıyorsunuz. Kazansanız ne olacak kazanmasanız ne olacak? Gerçekten soruyorum sizler neyin derdindesiniz? Siyaseti niçin yapıyorsun. Başkanınız gibi FACEBOOK'tan beğeni kampanyaları mı düzenliyorsunuz? Hakikaten siz Kumru için nelerle meşgulsunuz? Sizi açıkça ve alenen başkanınız kandırdı ve hala söylediklerime inanmıyor musunuz? 
            Kumpas Yazılarının 17’cisi Burada Bitti.
            Kumpas Yazılarının 18’inde buluşmak üzere…
            Sevgi ve selamlarımı iletiyorum.

            Bekir AKKAYA / 22.11.2018 /KUMRU
------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

19 Kasım 2018

İSTEMESİNİ BİLEN ÇAYI UCUZA İÇİYOR

Çevresinde kibarlığı ve nezaketi ile tanınan “Pirenin Yeri” adı altında Kahvehane çalıştıran Pire Mehmet lakaplı Mehmet Bey müşterilerine yönelik bir kampanya başlattı.
            Samur Mahallesi Ayvalı Caddesi’nde Aile Sağlık Merkezinin altında hizmet veren Pire Mehmet kendisinden çay isteyen müşterilerin isteyişine göre çaydan ücret alıyor. Konuşmanın günlük hayatta çok önemli olduğunu vurgulayan Pire Mehmet, müşterilerinin kendisinden çay isteme üslubuna göre ücret alıyor.  Pire Mehmet “Pire Bey Müsaitseniz Çay Alabilir miyim?” diyene çayı 0,70 Kuruştan veriyor.
            “Emirli cümleler kırıcı ve kaba oluyor.” Diyen Pire Memet  “Çay Ver” diyenden 2.00TL alıyor.
            Çay ya da başka bir şey istemin önemine vurgu yapan Pire Memet, “Çay Gönder”’den 1.75TL alırken “Çay Versene”den .150TL ücret talep ediyor.
            Pire Memet’in müşterileri bu uygulamadan çok memnunlar. Pirenin Yeri’nde “Çay Alabilir miyim?” sözünden 1.25TL ödenirken “Çay Verir misin?” karşılığında içtiğiniz çayın fiatı 1.00TL oluyor.
            Ancak ““Pire Bey Müsaitseniz Çay Alabilir miyim?” diyene Pire Mehmet çayı 0,70 Kuruştan veriyor.

            Bekir AKKAYA / 20.11.2018 /KUMRU
İŞTE PİRENİN YERİ'NİN ADRESİ

------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

18 Kasım 2018

Ekrem Saygı'dan Bekir Akkaya'ya Teşekkür

Dinlenip huzurla soluklandığım yer; Annem'in dizlerinin dibindeyim... Yani memleketimde.

Gücümün güçsüzlüğünü anlatırken Annem'e, kapının zili çaldı. Kendisi övgüden hoşlanmasa da; düşüncelerimi katıksız aktarmak zorundayım. Eğer bunu yapmazsam rahatsız olurum.

Söylediklerim hangi şekilde algılanırsa algılansın... O, sözü bitmeyen, özü doğru, sözü doğru; dağları ve güç yolları beraberce aştığımız bir dost...Bekir Akkaya...

Düşünceler arasında yolculuğa çıktık bu gece... Doldurup boşalttık testileri... Ben geride kalan buruk yüreğimin boşluğunu doldururken; o, ılık su serpti üşüyen yüreğimin üstüne... Niçinlerimizi nedenlerimizi döktük ortaya...

Gece bitti, Şafak attı ve ışığa beş kala ayrıldık...

İyi ki geldin!!! Teşekkürler kardeşim...

Ekrem Saygı
18.11.2018 Kumru







------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Ayşe Saygı (Sarıhan) ve Babası -1932

Beyceli Köyünden Zeki Sarıhan'ın Dedesi  Sarıkadıoğlu Hatip Şevki Hoca (Sarıhan) ve kızlarından üçü. Soldan Hamise (Sarıhan), Hafize (Türkmen), Ayşe (Saygı) (1932)
Fotoğraf: Zeki SARIHAN
Kaynak : https://www.facebook.com/groups/1793270424241518/

------------------------------------------------------------------------------------------------- ©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©