SAMSUN BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI’NA
SUNULMAK ÜZERE
ORDU İDARE MAHKEMESİ BAŞKANKIĞI’NA
GÖNDERİLMEK ÜZERE
…… NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
ESAS NO : 2017/426
KARAR NO : 2018/7
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN DAVACI :BEKİR
AKKAYA
ADRES:…………
DAVALI : Ordu Valiliği/ORDU
DAVA KONUSU : Ordu
İdare Mahkemesinin 04.01.2018
tarih ve 2017/426 Esas ve 2018/7
Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde
talebim doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi talebinden
ibarettir.
TEBLİĞ TARİHİ : 13.02.2017
AÇIKLAMALAR :
1-
Ordu İdare Mahkemesinin 04.01.2018
tarih ve 2017/426 Esas ve 2018/7
Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde
talebim doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Şöyle
ki;
2- Ordu İli Kumru İlçesi Mehmet Akif Ersoy İlkokulu Sınıf Öğretmeni
ve Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken hakkımda yürütülen disiplin soruşturması
sonucunda düzenlenen 26.12.2016 tarih ve 14584458 sayılı rapora istinaden; “….sosyal medya üzerinde yapmış
olduğu paylaşımların ve bu paylaşımlarda kullanmış olduğu resim ve ‘adamcık,
kancık’ şeklinde ki hitapların memurun
vakarına yakışmayan nitelikte olması, yine yapmış olduğu bu paylaşımların görev
yaptığı ilçede rahatsızlık
uyandırmasının tespit edildiğinden,….. ” disiplin yönünden 657 sayılı Kanunun 125/A-e maddesi gereğince “uyarma” cezasıyla tecziyesi ve idari yönden; “ …Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin 33.maddesi gereğince müdür yardımcılığından alınarak, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8/C maddesi uyarınca Kumru İlçesi dışına Ordu İli sınırları içerisine normuna uygun bir kadroya naklen atanması…. ” gerekçesi ile il içinde alanıma uygun bir kadroya Müdür Yardımcılığı görevim üzerinden alınarak öğretmen olarak atanmam teklifi getirilmiş ve Ordu Valiliği tarafından tesis edilen 12.01.2017 tarih ve 185 sayılı işlem ile, Müdür Yardımcılığı görevim üzerimden alınarak Ordu İli Korgan İlçesi Tepealan İlkokuluna Sınıf Öğretmeni olarak atandım. Söz konusu dava konusu işlem hukuka aykırıdır ve iptal edilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;
uyandırmasının tespit edildiğinden,….. ” disiplin yönünden 657 sayılı Kanunun 125/A-e maddesi gereğince “uyarma” cezasıyla tecziyesi ve idari yönden; “ …Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin 33.maddesi gereğince müdür yardımcılığından alınarak, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8/C maddesi uyarınca Kumru İlçesi dışına Ordu İli sınırları içerisine normuna uygun bir kadroya naklen atanması…. ” gerekçesi ile il içinde alanıma uygun bir kadroya Müdür Yardımcılığı görevim üzerinden alınarak öğretmen olarak atanmam teklifi getirilmiş ve Ordu Valiliği tarafından tesis edilen 12.01.2017 tarih ve 185 sayılı işlem ile, Müdür Yardımcılığı görevim üzerimden alınarak Ordu İli Korgan İlçesi Tepealan İlkokuluna Sınıf Öğretmeni olarak atandım. Söz konusu dava konusu işlem hukuka aykırıdır ve iptal edilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;
3- Tarafıma Soruşturma
Raporunun Bir Örneği, Gerek İşlemin Tesisi Aşamasında, Gerekse de İşlem Tesis
Edildikten Sonra Verilmeyerek, Savunma Hakkım Kısıtlanmıştır. Sadece soruşturma
raporunun kapağı verilmiştir.
Tarafıma karşı takınılan bu tutum savunma hakkının
kısıtlandığının açıkça göstergesidir. Zira;
dava konusu hukuka aykırı işlem tesis edilirken, hangi gerekçe ile işlemin tesis edildiğini
dahi bilemedim. Tarafımca, soruşturma
raporunu inceleyemediğimizden savunma hakkının çok ciddi bir şekilde
engellendiğini sayın mahkemenin bilgisine sunarım.
AİHM kararlarında belirtildiği
üzere adil yargılamanın en önemli gereklerinden biri olarak, mahkeme önünde
sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından davanın tarafları arasında tam bir
eşitlik gözetilmeli (silahların eşitliği), buna bağlı olarak da toplanan
deliller hakkında taraflara görüş bildirme olanağı tanınmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, adil yargılanma hakkı, muhattaba işlemin
dayanağı olan her türlü bilgi ve belgeye ulaşabilme ve bu belgeleri
inceleyebilme olanağının tanınması gerektiğini gösterir. Muhattap ancak
soruşturma raporunda yer verilen maddi olayı, tanık ifadelerini, inceleme
yapanın görüş ve kanaatini, işlemin hukuki dayanağını, soruşturmacının
önerilerini açık ve etraflı bir biçimde öğrenme suretiyle adil yargılanma
hakkını kullanabilecektir. İncelenemeyen bir soruşturma raporuna karşı iddia ve
savunmada bulunmak zor, hatta imkansızdır.
Nitekim Danıştay 1. Daire’nin E. 2008/721 K. 2008/800 sayılı Kararında
“Anayasanın 139 uncu maddesinin 2 inci fıkrasında, memurlar ve diğer kamu
görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst
kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası
verilemeyeceği hükmüne yer verilmek suretiyle savunma hakkı güvenceye
bağlanmıştır……… savunması istenen kamu görevlisine ve vekiline yapılacak savunmaya
esas olmak üzere soruşturma raporu ve eklerinden istenen belgelerin bir
örneğinin verilmemesinin savunma hakkının hukuka aykırı olarak
kısıtlanması sonucunu doğurduğu, bu
nedenle ilgililere isnat edilen eylemin, haklarında soruşturma yapılmasını
gerektirecek nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, …………İtirazın kabulüyle,
Maliye Bakanının 28.4.2008 günlü, 2170 sayılı soruşturma izni verilmemesine
ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına,
kararın birer örneğinin Maliye Bakanlığı ile itiraz eden vekiline
gönderilmesine, 27.06.2008 gününde oybirliğiyle kabulüne karar verilmiştir.”
ifadesine yer vererek savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle işlemi hukuka
aykırı bulmuştur.
Diğer
yandan bilindiği üzere 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 8/C maddesi gereği
okul yöneticileri atamalarını yapmaya yetkili makam Valilik makamıdır. Ancak hakkımda
tesis edilen atama işleminin Milli Eğitim Müdür yardımcısı tarafından tesis
edildiği görülmektedir. Bahsi geçen atama işlemi usul yönünden sakattır ve
iptal edilmesi gerekmektedir.
4- 2000 yılında Kumru İlçesine ‘Kumru Haber” www.kumru.org adıyla Kumru’da ilk internet
sitesi kurularak 17 yıldır yayın yapmaktayım. Ve yine http://bekirakkaya.blogspot.com.tr
adında özellikle Kumru'ya dair yüzlerce yazı, fotoğraf ve onlarca araştırma
ve inceleme barındıran ve hala yazmayı sürdürdüğüm kendime ait özel blog sayfam
bulunmaktadır.
Kumru Kaymakamlığınca 14.04.2004 tarihli ve 238 Nolu
belge ile 657 Sayılı DMK Kanununun 122. Maddesi gereği TAKDİRNAME verilmiş ve
Takdimame verilme nedeni olarak "Kumru.Org
internet sitesinden Kumru İlçesinin tanıtımına ve Kumru Halkının iletişim kurmalarına
yönelik yaptığınız çalışmalar, halkın birbirleri ile kaynaşmaları ve sıcak
diyalog ortamı olışturma gayretiniz memnuniyetle müşahede edilmiştir” ifadeleri
kullanılmıştır.
Hatta ilçemize gelen iki Kaymakam Adayı tezlerini
benim sayfamdan hazırlamışlardır. Araştırma ve incelemelerim bir çok kitaba
kaynaklık yapmıştır.
Kumru'yu
tanıtım maksatlı bir çok dergi fotoğraflarımı da yazılarımı da ismimi
zikrederek sayfamı kaynak göstermişlerdir.
Blog sayfam özel olup daha çok Kumru İl esine dair
olmak üzere tüketici haklarından, sağlık sorunlarına kadar faydalı bulduğum her
konuyu bloğumda arşivlerim. Şu ana kadar blog sayfamı 250 binden fazla kişi
ziyaret etmiştir. İki binin üzerinde konu başlığı bulunmaktadır.
İşte söz konusu "Bir Adamdan Dört Mesaj ve Dört
Hitap" kısa yazıda kullandığım Adam ve Adamcık hitabı ve kullandığım
fotoğraf sürekli rahatsız olduğum akıllı telefonuma istenmeden gelen ya da
spam olarak adlandırılan kanunen suç teşkil eden mesajlara dikkat maksadı ile
yazılmıştır. Ne bir kurum ne bir kuruluş ne de bir kişiye yöneliktir. Benim
istemediğim mesajlara dikkat çekmek amacıyla yazılmış bir yazıdır. Sözünü
ettiğim mesajlar da suçtur.
6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkındaki Kanun 1 Mayıs 2015'te yürürlüğe girmiştir.
Yasada tacir değilseniz İstenmeden gelen elektronik
ortamda mesaj çekmenin 4.000 bin ile 75.000TL arasında para cezası
bulunmaktadır.
Savunma ekinde yer alan yazı nedeniyle Maarif
Müfettişi tarafından alınan ifademde bana gösterilen fotoğrafın çok fazla
büyütüldüğünü gördüm. Yine yazının puntosunun da büyütülmüş olduğunu gördüm. Ve yine bana verilen "Soruşturma Dosyası
Kapağında" KANCIK kelimesi ilave edilmiş. Oysa
ben yazımda ADAM VE ADAMCIK kelimelerini kullandım. Kesinlikle KANCIK
kelimesini kullanmadım.
ADAM ve ADAMCIK'tan KANCIK kelimesi üretilmiş. Yazım
incelendiğinde bu kelimenin olmadığı görülecektir. Soruşturma kapsamında KANCIK
olan kelime okulda savunma yapmam için maille gönderilen resmi yazıda KADINCIK
olmuştur. Ben ne KANCIK kelimesi kullandım ne de KADINCIK kelimesi kullandım.
Hukuki haklarım saklı kalmak kaydıyla lügatımızda
argo olmayan kelime argo olarak algılattırılmış, resim de büyütülerek benim
esas vermek istediğim mesaj yok edilmiştir.
Yüzlerce yazı ve fotoğraf barındıran ''http://bekirakkaya.blogspot.com.tr/''
özel sayfamda yazdığım bir yazı içerisinde kullandığım ADAM ve ADAMCIK
kelimeleri bilinçli kullanılmıştır. Her iki kelime de tüm lügatlarda ADAM;
Büyük Adam; ADAMCIK'ta Küçük adam anlamına gelmektedir. Argo sözlüklerinde
ADAMCIK kelimesi kesinlikle bulunmamaktadır. İlgili yazımda kesinlikle KANCIK
kelimesi de kullanılmamıştır.
Hulki Aktunç'un Büyük Argo Sözlüğü (Tanıklarıyla)
450 sayfalık kitabında bu kelimeler bulunmamaktadır. Yazımda yer almadığı
halde ilave edilen KANCIK kelimesi bile Argo Sözlüğü'nde yoktur.
Yine Şevket Rado'nun 1300 Sayfalık Hayat
Yayınları'nın Büyük Türkçe sözlüğü'nde ve yine Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde ise;
ADAMCIK:
adamcık - İsim mecaz
isim
Kendisine acınılan kimse
"Bir
tarafa dayanıp durdum. Adamcık benimle 1 iç meşgulolmuyor göründü." - M.
Ş. Esendal
Yerilen, küçümsenen kimse
Kaynak:
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com
gts(' arama=gts&guid=TDK.GTS.587e74dc4ged f5.49882222
Durum bu kadar açık olmasına rağmen ifadem hiç
dikkate alınmayarak suç olmayan kelimeyi kullandı diye UYARI cezası verilmesi, soruşturma
nedeniyle idarecilikten alınarak ilcemde baska bir ilceye ve hatta köyünde bir
okula ögretmen olarak gönderilmem kesinlikle haksızlıktır.
Bir yıl önce açık kalp ameliyatı olmuş 32 yıllık öğretmenim.
Sık sık Kalp doktorlarına kontrole gidiyorum. Ulaşımın zor olduğu kalp
doktorunun olmadığı bir yere gönderilmem kesinlikle doğru değildir.
İddia edildiği gibi eğer
bu yazı nedeniyle öğretmenliğim tartışılıyorsa önceden idareci idim şimdi direk
sınıfa gönderilmem çocuklar açısından da doğru olmaz.
Okul Müdürlüğüm tarafından
Bana tebliğ edilen üst yazıda "Bekir AKKAYA'nın sosyal medya
üzerinden yapmış olduğu paylaşımlarda kullanmış olduğu resim ve adamcık,
kadıncık şeklindeki hitaplar nedeniyle” cümlesinde geçen resim ise yazı
içerisinde şu amaçla kullanılmıştır. Benim ağır bir şekilde cezalandırıl nama
neden olan yazının başlığı ADAMCIK üzerinedir.
Google Resim Arama
Motoruna "Adamcık" yazıldığında 260.000 bin fotoğraftan
binlercesi normal insan tanınabilecek fotoğraflar olup ben biraz da acele
olarak 7’inci fotoğrafı kullandım. 7’inci Fotoğrafın üzerinde Chris
Adamcik (turd (erfluson 10) on M yazısını görünce bilinen bir şahıs olmadığını düşünerek bu
fotoğrafı kullandım. Maksadım istenmeyen mesaj atmanın yanlış olduğuna vurgu
yapmak amacıyla yazılmış bir yazıda bu fotoğrafın kullanılmasının doğru
olduğunu düşündüm. İfadem alındığında yazdığım yazının içerisinde fotoğraf çok büyütülmüş ve yazıdan ayrılmış.
Keşke dosyaya
ulaşabilseydim de fotoğrafı gösterebilseydim. Burada Maarif Müfettişine de bu
durumu ifade ettim. Bugün İstenen ve verilen ceza düşünüldüğünde "maksadın
üzüm yemek degil bağcıyı dövmek" olduğu anlaşılıyor. Disiplin yönünden en az olan
UYARl teklif edilecek, idari yönden Müdür Yardımcılığından ve ilçe dışı atama
yapılması.
Yazdığım yazı bir bütün
olarak düşünüldüğünde asıl maksat resim değil yazıdaki
mesajdır. Hakaret maksatlı kesinlikle değildir.
Dosyada resim büyütülmüş ve
algı oluşturulmuştur.
Resim obje haline getirilmiştir. İfade alınırken Maarif Müfettişi A4 kağıdı
kadar büyütülmüş resmi gösterdi. Buradan ceza verilmek için çaba görülüyor.
Kesinlikle usule uygun değil. Yazıda olmayan KANCIK kelimesi nasıl dosyaya
konulduysa resim de büyütülerek algı oluşturulmuştur.
Maarif Müfettişi ifademi alırken iki
konuda soru sordu. Birincisi bu yazıyı kime yazdın? İkincisi Resim gösterildi.
Oysa bu türde sayfamda 2000 yılından bu yana çok sayıda yazı ve yorum vardır.
Yazılarımda kesinlikle argo kelime kullanmam. Suç ve iftira hiçbir yazımda
olamaz. Çok iyi tahlil edildiğinde "sosyal medyada" bu tür yazıların
çok ötesinde yazı, yorum, fotoğraflar sıradan bir haber sitelerinde bile
mevcuttur. Üstelik benim sayfam bir blog sayfasıdır ki sosyal medya da
değildir. Ve yine FACEBOOK ve Twetter denilen sosyal paylaşımlar özeldir.
İstemediğinizi takip etmez ve engellersiniz. Bundan dolayı insanları suçlamak
son derece yanlıştır. Arkadaş grubum olsa da benim sayfamı herkes takip edemez.
Ben de herkesi takip etmem. Normal internet sayfası gibi değildir.
Kim tarafından suçlandığımı
bilmiyorum. Beni şikayet eden kimseyi de bilmiyorum. Kendi yazdığım yazıda suç
ta bulamıyorum. Dolayısıyla düzgün bir savunma da yapamıyorum.
Kumru Milli Eğitim Müdürlüğü'ne oku1
müdürü Emine ŞENEL ile birlikte geldik. Hem müdürüm ve hem de ben Kumru Milli
Eğitim Müdürlüğü'ne gelinceye kadar ifadeye çağrıldığımızı bilmiyorduk. Önce
okul müdürü ifadeye çağrıldı. Sonra ben çağrıldım.
Maksadım her hangi bir kişi ya da kuruma hakaret ya da sataşma değil
onaylamadığım halde telefonuma gelen mesajlara yönelik olarak yazılmış bir yazıdır.
Bilinmeyene, karanlığa, boşluğa hakaret ve iftira olmaz.
Bu
yazı kurumumla ya da milli eğitimle ilgili değildir. Bu yazı resmi görevimin
dışında evimde mesai saatleri dışında tamamen insani bir çabadır.
Bundan sonra sadece ve
sadece sevgiye, yardıma, nezakete ihtiyacım var. 30 yıldır yazı yazıyorum. İlk
defa soruşturma geçiriyorum. Aylıkla ödüllendirme dahil bugüne kadar 4 TAKDİR
ve 6 TEŞEKKÜR almış 32 yıllık öğretmenim.
Okulumda gerek bu yazıdan
dolayı ve gerek e başka nedenlerden dolayı hakkımda bir suç bir olumsuzluk
beyanı varsa ya da işimizin ya da görevimizin aksadığına dair bir durum beyanı
olmuş ise kesinlikle ve kesinlikle yalandır, iftiradır.
Maarif Müfettişlerince
bana kibar ve bir o kadar iyi niyetle yaklaşarak hakikaten kendi kanaatime göre
sıradan bir yazının bu kadar değerde bulunarak soruşturulması yazıyı yazmamdan
bir ay sonra ifadem alınmasını garipsemiş olsam da resmin çok büyütülmüş olarak
yazıdan ayrı tutulmasına pek anlam verememiştim. Müfettişin davranış ve
söylemleri ile elindeki malzemelerin yani yazının algı oluşturma çabasını o
anda hissettim. Buna rağmen bir ceza talep edilmez diye düşündüm. Demek ki
ifadem dikkate alınmamış. Okul müdürüm de üstten gelen durum nedeniyle büyük
ihtimal cezayı onamıştır.
Soruşturma dosyasındaki
bilgileri, benim bu yazıyı kimin şikayet ettiğini, kimlerin ifadeleri
alındığını kesinlikle bilmiyorum. Hakkı da ceza istenen dosya ile ilgili bilgim
yok. Uzun ısrarım ve dilekçem üzerine bana Soruşturma raporu kapağı verildi.
Ben de buna göre savunma yapıyorum. 19.01.2017 tarihinde Soruşturma Dosyası
Kapağında "Kumru Belediyesi tarafında Savcılığa şikayet edildiğimi
öğrendim.
25.11.2016 tarihinden
benim yazımdan bir gün sonra YILIN ÖGRETMENİNİ KINIYORUZ diye hakkımda Kumru
Belediyesini resmi sayfasında bir yazı yayınlanıyor. Altında onlarca yalan,
iftira ve küfür içerikli yorumlar yazılıyor. Bunların tamamı Kumru
Belediyesinin resmi sayfasında yayınlanıyor. Yazıda özellikle Kumru
Kaymakamı'nın elinden ödül aldığım iftirası atılıyor. Bunun üzerine Kumru Kaymakamlığı
yalan ve iftira içerikli bu yazı nedeniyle Kumru Belediyesi hakkında suç
duyurusunda bulunmuştur. Hakkımda yazılan yazıyı ve yorumları görünce
26.01.2016 Cumartesi günü Suç duyurusunda bulunmak maksadı ile eşimle birlikte
Kumru Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Şikayetçi olduğumu bildirdim. Sonra AKP
başkanı Murat Yaylak emniyete geldi. Onun talebi üzerine şikayetten vazgeçtim.
Aynı gün AKP başkanının ricası üzerine yazdığım yazıyı da blog sayfamdan
kaldırdım. O da Belediyenin sayfasından belediyenin azdığı yazıları ve
yorumları kaldırtacağını söyledi. Sadece bana yapılan hakaret, tehdit, küfür yorumları kaldırıldı ve yazı hala
duruyor. Sayın Murat Yaylak bana şikayet ettirmedi. Dosya kapağından Kumru
Belediyesi hakkımda suç duyurusunda bulunmuş. Bunu da 19.01.2017 tarihinde
öğrendim.
Hiçbir hakaret ve küfür içermeyen ve hiçbir
kurum ya da kişiye yönelik olmayan bir yazı şikayet edilmiş. Hakkımda
soruşturma açılmış. Benim yazdığım yazının altında bir tane yorum
yapılmamıştır. Belediyenin sayfasında direk hedef gösterildim ve yine aynı
kişiler tarafından küfür ve hakaret yorumları yayınlanmıştır. Üstelik ben o gün
Ordu Araştırma Hastanesinde doktordayım. Hiçbir şeyden haberim yoktu.
Soruşturmada özellikle
"ilçede rahatsızlık uyandırdığım tespit edilmiştir" cümlesi tamamen yalan ve iftiradan ibarettir.
Bana soruşturma açılma
nedeni aslında büyük ihtimal bu anlatacaklarımdan kaynaklanıyor olabilir.
29.10.2016 Tarihinde
Kumru Davut Yılmaz Kapalı Spor Salonu'nda Cumhuriyet Bayramı törenleri
yapılmaktadır. Tüm okullar olduğu gibi bizler de törende bulunmaktayız. Benim
ve tüm salondakilerin de şahit olduğu bir durum olmuştur. Kumru Belediye
Başkanı Murat Hatipoğlu'nun törene geç gelmesi nedeniyle tören biraz geç
başlamıştır. Benim şahit olmadığım fakat bizden sonra tüm programda olanların
şahit olduğu bir durum meydana gelmiştir. Sayın Başkan Murat Hatipoğlu, program
erken başladı diye Kumru Kaymakamı'nın ve diğer daire amirlerinin de şahit
olduğu tören alanında ilçe Milli Eğitim Müdürü'ne sert ifadeler kullanmıştır.
Kumru Kaymakamı da, Program sonunda Kumru Belediye Başkanına alışık olmadığımız
türden sert bir resmi yazı yazmış ve
daha sonra da 23.11.2016 tarihinde ise Kumru Belediye Başkanı Murat
Hatipoğlu'na uyarı cezası vermiş ve bu cezayı resmi yazıya ekleyerek tüm resmi
kurum ve kuruluşlara göndermiş ve duyurmuştur. 24.11.2016 tarihinde benim yazım
yayın anmıştır. Ve bugün 24 Kasım Öğretmenler günüdür. Kumru Kaymakamlığı
Kumru'da bulunan tüm öğretmenlere bir jest olsun diye plaket vermiştir. Okul müdürümüz tarafından bu plaket bana da verilmiştir. İşte ben bu plaketi
blog sayfamda duyurdum. ve Kumru Kaymakamlığından plaket aldım diye plaketin
resmini paylaştım.
25.11.2016 tarihinde
izinliyim. Kontrol edeniyle Ordu Araştırma Hastanesi'ndeyim. İşte 36 saat sonra
haberimin olduğu Kumru Belediyesi Resmi İnternet Sayfasında "YILIN
ÖGRETMENİNİ KINIYORUZ" başlığında
adım yazılarak yalan ve iftira dolu bir yazı yayınlanıyor ve ardından da
yazının altına onlarca küfür hakaret ve iftira içerikli yorumlar yayınlanıyor.
Ama benim bunlardan haberim yok.
Yine aynı gün Kumru
Kaymakamlığı Kumru Belediye Başkanlığı'na tekrar resmi bir yazı yazıyor ve aynı
yazıyı tüm Kamu Kurum ve kuruluşlara ileterek hakkımda yazılan yazıların
tamamen asılsız ve iftira olduğun ilan ediyor. İlgili yazıda KUMRU
Kaymakamı'nın elinden ödül aldığım ve yılın öğretmeni olduğum yalan ve iftirası
yazılıyor. Bilgim olmasa da aynı gün Kumru Kaymakamı Kumru Belediyesi hakkında
Cumhuriyet Savcılığı 'na suç duyurusunda bulunuyor ve aynı gün Kumru Belediye
Başkanı da yazımı göstererek ve beni "SAPIK" ilan ederek Kaymakam
SAPIK öğretmene ödül verdi yalanını ortaya atarak yalanını ispat etmeye
çabalıyor. En sonunda da hiç yoktan sanki olayı ben başlatmışım gibi Ordu
Valiliği'ne şikayet ediliyorum. Oysa Kumru Kaymakamlığı, Kumru Belediye
Başkanına benim yazımdan bir gün önce uyarı cezası vermiştir. Başkanın 24 Kasım
Öğretmenler Günü törenlerinde olmaması nedeniyle benim Kaymakamın elinden ödül
aldığımı düşünerek yazımdan yola çıkarak Kaymakamı hedef alması benim mağdur
olmamla sonuçlanmıştır. Ben kesinlikle haksız bir durumla karşı karşıya
kalmışımdır. Onlarca küfür ve hakareti kesinlikle mahkemeye taşımayı düşünüyorum.
Hukuki bir durum olan bu
olay zaten Kumru Kaymakamlığı tarafından Kumru Belediye Başkanlığı ve tüm
Kumru' daki Kamu urum ve kuruluşlar uyarılmıştır. Hakkımda belediye tarafından
suç duyurusunda bulunulduğunu 19.01.2017 tarihinde öğrendim. Kumru
Kaymakamlığının Kumru Belediye Başkanlığına 25.11.2016 tarih ve
2007050l-529-E.l094 gönderdiği yazı ve Tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlara gönderilen
ekinde Kumru Belediye Başkanlığı'na gönderilen 29.11.2016 tarihinde
200705001-529-E.1119 sayılı yazı bana açılan soruşturmanın özeti gibi ve tam da
özü. Bu olayın özeti şöyledir;
Yılın öğretmeni olduğum
ve kaymakamı elinden ödül aldığım tamamen yalan ve yönlendirmeye yönelik ve iftiradır.
Kumruda tüm 450 öğretmene verilen plaket bana da okul müdürümüz Emine ŞENEL tarafından verildi. Ben
de aldım. Kumru Kaymakamı, Kumru Milli Eğitim Müdürü, tüm davetliler ve
öğretmenler bunu açıkça biliyor. Eğer ciddi bir soruşturma yapılsaydı bu mutlaka
görülürdü. Mevzuata göre yılın öğretmeni de
eskisi gibi yoktur.
Belediyenin resmi
internet sitesinde hakkımda yazılan yazının altında onlarca yorum. Hakaret,
iftira ve küfür. Onlarca kişi küfür ve hakaretleri beğeni yarışına girmiş.
Hakkımda yazılan yazıyı görüyorum. İlk etapta şimdi anlatacağım olayın bana
açılan soruşturma ile bağlantısı yok gibi olsa da ben kesinlikle bir bağlantı
olduğunu düşünüyorum. Adli mercilere de sunacağım
bilgilerin bir kısmını bu savunmama da koyuyorum. Her ne kadar anlatacağım
husus adli bir husus olsa da idari noktada kanaatime göre benim soruşturmama da
yansıması olmuştur. Ben kesinlikle Kaymakamın elinden de plaket almadım. Benim
kimseyi hedef alarak yazmadığım bir yazı başka türlü bu hale getirilip linç
edilmem ardın da sürgün edilmem akla hayale gelecek bir durum değil.
İlçe'de tüm Devletin en
resmi en üst amiri olan Kumru Kaymakamlığının resmi yazılarında da açıkça
görüldüğü gibi Belediye uyarılmıştır. Belediye ile birlikte bana yazılan yazı
örnek gösterilerek Tüm kurumlar da uyarılmıştır. Ekli yazılar tüm devlet
memurlarına imzalattırılmıştır.
Kumru Kaymakamlığının Tüm
Kamu urum ve Kuruluşlara 29.11.2016 tarihinde 200705001-529-E.1119 sayılı
yazısı ile 25.11.2016 tarih ve 20070501-529-E.1094 sayılı yazı ile KUMRU BELEDİYE
BAŞKANLIĞINA GÖNDERDİGİ YAZI' hakkımda yazılan KINAMA YAZISINI VE YORUMLARI
işaret ederek;
“Sosyal Paylaşım
Sitelerinde Kamu Kurum ve Kuruluşlarının açmış olduğu resmi hesaplarda ilgili
belediyeye gönderilen yazıda belirtildiği üzere gerçeğe aykırı, kişisel yorum
ve paylaşımlarda bulunulduğu tespit edilmiştir. Resmi olarak
veya kurum adı kullanılarak açılan hesaplardan bu tür gerçeğe aykırı paylaşım
ve yorumlarda bulunulması halinde ilgili birim ve sayfayı kullanan hukuki
olarak sorumlu tutulacağından, bu ve benzeri konularda dikkatli ve hassas
olunması” denilmektedir.
Kumru Belediyesinin resmi
internet sayfasında hakkımda bilinçli bir şekilde uzun bir yazı kaleme
alınmıştır. Bu yazı baştan sona iftira ve yalandır. Ve yine belediyenin
sayfasından yazılan bu linç yazısının altına yapılan yorumlar bir ekip işidir.
Buna da yargı karar verecektir. Yorum yazanlar ve yorumu beğenenler neye
küfrettiklerini bile bilmiyorlar. Hatta bir çokları beni bile tanımıyorlar.
Yazımı da görmemişler. Evlerine kadar gittiklerim oldu. Elime sarıldılar
çoklarının anası babası benden özür diledi.
Küfürlü yorumları beğenenler ise daha ilginç. Sadece gönül almak
haksız yere küfürlerin yanında yer almak ve bana ceza verilmsini sağlamak için
yorumları beğenenler ve yazanlar var. Benim yazdığım yazının altında bir tane
yorum yok. Ben yazımı sosyal paylaşım sitesinde değil kendi özel bloğumda
yayınladım ve 40 yıldır bu tür yazılar hep yazıyorum.
Ben bu savunmamı okul
müdürünün verdiği tebliğ yazısında kelime olarak "ADAM-ADAMCIK"
kelimeleri üzerinden yaptım. kullandığım iddia edilen ama kullanmasığım KANCIK
kelimesini hiç dikkate almadım bununla ilgili hiçbir bağ kuramadım.
Yine savunmamın temeli yazdığım
yazıdır. Yazımdan yola çıkarak savunma yaptım. Soruşturma raporunda "İlçede rahatsızlık
uyandırmam" ifadesi olmayan bir suç üretme belediyenin imkanlarından
yararlanarak bir kişiyi linç girişimi. Ben kendi özel sayfamdan belki kendimi
yazıyorum, Belediye resmi belediyenin sayfasından yorum yapanların küfür,
hakaret, iftira atanların tamamına yakını genç ve belediyeden beklentileri var.
Küfür hakaret ve tehditleri beğenenlerin de yine belediye ile bir bağlantıları
var. Kumru'da rahatsız olan bunlar. Ama Kumru'nun haberi yok.
Sosyal
paylaşım sitelerinde Adam ve Adamcık demek Sürgünüme sebep oldu. Sıradan bir
haberin altında yapılan yüzlerce yorum. Artı herkes herkese yorum yapıyor.
Büyüklük tahammülü gerektirir. Bana yapılan yorumları da henüz Cumhuriyet
Savcılığı'na vermedim. Ben suç işlemedim. Açık kalp ameliyatı geçirmiş biriyim. Bu nedenle de tahrikler zaman
zaman günlük hayatımı etkileyebiliyor.
Kumru'nun
en altında Demircili Mahallesinde oturuyorum, Kumru'nun en yukarısındaki Mehmet
Akif Ersoy İlkokulunda görev yapıyorum. Her gün yaya dört kez gidip geliyorum.
Ne bir hakaret, ne bir küfür duydum . Günlük hayatımda hiç değişiklik olmadı.
Okulda yine öyle. Adam ve Adamcık kelimelerinden "Görev yaptığım ilçede
Rahatsızlık Uyandırdığıma da inanmam ve kimse de inanmaz.
Tam
32 yıldır Kumru'da görev yapan biriyi ki, bir kez soruşturma dahi geçirmedim.
Başarılı bir öğretmen olduğumu düşünürüm. Belki dönemin, belki arzuların, belki
hırsın ya da nefsin kurbanı oldum. Kesinlikle suç işlediğimi düşünmüyorum.
Tarafım sınıf öğretmeni ve yönetici olarak otuz
yıldır görev yapmış olup bu tarihe kadar hiçbir soruşturma geçirmedim ve herhangi
bir disiplin cezası da almamış aksine çalışkanlığımla ödül aldım. Bu olay benim
ve ailemin psikolojisini derinden etkilemiş, gururumu incitmiş ve soruşturma
sonucunda Müdür yardımcılığı görevimden alınarak Korgan ilçesinin en uzak
noktasında bulunan Tepaalan İlkokuluna sınıf öğretmeni olarak atamamın olması
mağduriyetimi daha da arttırmış olup psikolojik yönden çökmeme yol açmıştır.
Hakkımda yapılan suçlamaların hepsi
soyut ve gerçek dışı kavramlardan ibaret olup konu ile ilgili herhangi bir
somut belge mevcut değildir. Soruşturma raporunda hakkımda itham edilen tüm
suçlamalar subjektifdir. Geçmiş hizmetlerim sırasında çalışmalarım olumlu ve iyi
bir sicile sahip iken hakkımda raporda ki suçlamaların tamamı
yersizdir.
5- 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 76 ncı maddesinde; “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden
kazanılmış hak aylık ve dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine
eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı
veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler…” hükmüne yer
verilmiştir. Bu hüküm ile kurumlara, memurların naklen atanması konusunda
takdir hakkı tanınmış ise de bu hak ve yetki mutlak ve sınırsız nitelikte
değildir. Bu yetki esas alınarak tesis edilen idari işlemlerin, bütün idari
işlemlerde olduğu gibi kamu yararına ve hizmet (kamu görevinin) gereklerine
uygun olarak objektif, makul ve hukuken geçerli neden ve gerekçelere
dayandırılması gerekmektedir. Bu durum hukuka saygılı idare anlayışının
kaçınılmaz bir sonucu olduğu gibi hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz bir
yansımasıdır.
Hakkında tesis edilen iptal
davasına konu atama işleminde kamu yararı ve hizmet gerekleri eksenli bir
değerlendirme ve gerekçelendirme yapılmamış; hatta bu yönlü bir değerlendirme
yapılmasına ihtiyaç dahi duyulmamıştır.
6- Disiplin cezaları, kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma
düzenine, hizmetin gereklerine aykırı eylemlerine karşı düzenlenen idari
yaptırımlardır. Kamu hizmetlerinde yer değişiklikleri yapılması suretiyle bir
nevi disiplin cezası yerine geçecek idari işlemler ilgilisi yönünden maddi ve
manevi ağır sonuçlara sebebiyet verdiği için ağırlığı ve önemi sebebiyle
Anayasanın 38. maddesindeki suç ve cezalara ilişkin kurallara tabi
tutulmuşlardır. Zira disiplin yönünden verilen ceza da, idari yönden
verilen atama işlemi de aynı fiiller gerekçe gösterilerek tarafıma tesis
edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi birçok
kararında disiplin cezalarını Anayasanın 38. maddesinde yer alan "suç ve
cezalara ilişkin genel esaslar" kapsamında değerlendirmiştir. Anayasa
Mahkemesi 19.4.1988 günlü, E:1987/16,K:1988/8 sayılı kararında; yönetsel
yaptırımların yönetimin karar ve işlemlerinin denetiminin zorunlu olanlarından
olduğunu, suç ve cezaların Anayasaya uygun olarak yasayla konulabileceği,
"Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi uyarınca bir hukuk devletinde,
ceza yaptırımına bağlanan her eylemin tanımının yapılması ve suçların kesin bir
şekilde ortaya konulması gerektiği, anılan ilkenin özünün yasanın ne tür
eylemleri yasakladığının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtmesi ve
buna göre cezasının da yasayla saptanmasının zorunlu olduğunu vurgulamıştır.
Disiplin suçu işlediği usulüne
uygun yapılan soruşturma ile belirlenen kamu görevlisinin işlediği disiplin
suçunun ilgili disiplin mevzuatının hangi disiplin kuralını ihlal ettiği açık
bir şekilde ortaya konulmalı ve karşılığında yetkili makamlarca o suç için
öngörülen disiplin cezası ile cezalandırılmaları gerekir. Disiplin cezası mahiyetinde
görev yeri değiştirilmek suretiyle bir ceza verilmesi yolu ile tesis edilen
işlemin hukuka uyarlılığı bulunmamaktadır.
7-
Soruşturma sonucu Kamu görevlilerinin yer değişikliğinin gerçekleştirdikleri
eylemlerin ve sonucundaki olumsuzlukların ağırlığına göre görev yeri
değiştirilmesi verilmesi gerekirken; diğer bir deyişle yer değişikliğinin
teklif edilen veya verilen disiplin cezası ile orantılı olması gerekmektedir.
Orantılılığın bir yandan kanunda disiplin cezası tipi olarak belirlenmiş olan eylem
ve buna karşılık verilecek görev yeri değişikliği arasında adil bir dengenin
olması, benzer hukuksal değerleri korumaya yönelik yaptırımlar için öngörülen
cezalar arasında mantıklı bir dengenin olması, diğer yandan ise hukuksal
değerlerin hiyerarşik özelliğinin zorunlu bir sonucu olarak farklı hukuksal
değerleri koruyan yaptırımları için öngörülen cezalar arasında bir dengenin
olması şeklinde sonuçları bulunmaktadır.
8- Sonuç olarak; Ordu İdare
Mahkemesinin 04.01.2018 tarih
ve 2017/426 Esas ve 2018/7 Karar sayılı kararının
istinaf incelemesi neticesinde talebim doğrultusunda davanın kabulüne
karar verilmesi gerektiğinden istinaf yoluna başvurma zorunluluğu doğmuştur.
HUKUKİ DELİLLER: Anayasa, 2577 Sayılı Yasa, 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanunu, Dava Konusu İdari İşlem ve Sair Yasal Mevzuat.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz
nedenler ve yargılama sırasında mahkemenizce ortaya konacak gerekçelere bağlı
olarak;
1- Ordu İdare Mahkemesinin
04.01.2018 tarih ve 2017/426 Esas ve 2018/7 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, talebim
doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini saygılarımla arz ve
talep ederim.
Bekir AKKAYA
******
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©******
----------------------
- Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...