Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

25 Ekim 2020

Acıma İle Acı’nın Tarifi Bu Kitapta (Katip Bartleby) / Bekir AKKAYA

Boş konuşmaktan ve yazmaktansa okumanın daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bildiklerimizden çok fazlası ciddi manada araştırıp emek verenlerin yazdıklarında var. Düşünmeden her önüne gelenin yazdığını takip etmek  ve onlardan bir şeyler öğrendiğini düşünmek anlamsız ve bir o kadar da boş bir şey.

         1819’la 1891 yıllarında yaşamış Herman Melville’nin Katip Bartleby adında küçük bir kitabı elime geçti.  

          Katip Bartleby kendisine verilen görevleri “yapmamayı tercih ettiğini” söyleyerek, çalışmanın sınırlarını pasif direnişle çizen bir öncü.

         Kâtibin çalışmaması karşısında ona hem acıyan ve hem de öfkelenen avukatın bu direnişe gerekli tepkiyi göstermemesi şaşırtıcı ve düşündürücü.

         Kitabın ayrıntısına girmemek üzere altını çizdiğim bazı cümleleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

         “Arpanın fazlası ata zarar verir.”...

         “Atak ve tez canlı bir at yerinde duramaz.”...

         “Beklenmedik ve tam anlamıyla akıl almaz bir biçimde gözü korkan bir insanın, en temel inancının bile sarsılması sık görülen bir şeydir. Şaşılacak bir şey ama, adaletin ve sağduyunun  tamamıyla öbür tarafın lehine işlediğinden kuşku duymaya başlar adete. Dolayısıyla, yanında konuyla ilgisiz insanlar varsa, kendi bocalayan zihnine destek olsunlar diye onlardan medet umar.”…

         “Azimli bir insanı pasif direniş kadar çileden çıkaran bir şey yoktur. Direnilen kişi acımasız değilse, direnen kişinin pasifliğinin de bir zararı dokunmuyorsa, o zaman direnilen kişi, iyi günündeyse, sağduyusuyla çözemediği şeylerin üstesinden hayal gücünü şefkatle kullanarak gelmeye çalışacaktır.”…

         “Kendi kendime hoşnut olmam için basit bir fırsat çıktı önüme. Katiple arkadaş olabilirim. Onun tuhaf inatçılığına ayak uydurmak, bana bedavaya ya da pek az paraya mal olur. Ben de sonunda vicdanım için boş bir teselli olabilecek şeyi ruhumda depolayabilirim.”…

         “Gerçekten esas itibarı ile onun yumuşaklığı idi benim elimi kolumu bağlayan.”…

         “Acınası bir arkadaşsızlık ve yalnızlık.”…

         “Ah mutluluk ışıkla cilveleşir, biz de dünyanın neşe dolu olduğunu düşünürüz. …Oysa ıstırap uzaklarda saklanır , biz de ıstırap yok sanırız.”….

         “Sefaleti düşünmenin ya da görmenin bir noktaya kadar içimizde şefkat uyandırması hem çok doğru hem de çok korkunçtur; ama bazı özel durumlarda, o noktanın ötesine geçmez duygularımız. Bunun tek suçlusunun insan ruhunda doğuştan bulunan bencillik olduğunu düşünürseniz, yanılırsınız. Bunun nedeni, Aşırı ve yapısal hastalıkları iyileştirme konusunda duyulan umutsuzluktur. Duyarlı biri için, acıma ile acı çoğunlukla aynı şeydir. Ve sonunda böyle bir acımanın yardıma yeterli olmayacağı anlaşıldığında sağduyu ruhun ondan kurtulmasını ister. ….Katibin doğuştan gelen, onulmaz bir rahatsızlığın kurbanı olduğuna inandırdı beni. Onun bedenine yardım edebilirdim, ama ona acı veren bedeni değildi; acı çeken ruhuydu. Ve ben onun ruhuna ulaşamazdım.”…

         “İnsanın en sakin, en akıllıca düşünebildiği saatler, sabah uyandıktan sonraki zamandır.”…

         “Bartleby, varsayımların değil, tercihlerin adamıydı.”…

         “Kendi zihnim tek bir hedefe yöneldiğinde adete bütün şehir benim heyecanımı paylaştığını, benim meselemi tartıştığını sanmıştım.”…

         “Daha ulvi amaçlar bir yana, yardımseverlik son derece akıllıca ve sağduyulu bir ilkedir. Bu duygunun sahibi için büyük bir güvencedir. İnsanlar kıskançlık uğruna cinayet işlemişlerdir.  Ve öfke uğruna ve nefret uğruna ve bencillik uğruna ve ruhsal gurur uğruna; ama ben hiçbir insanın yekdiğerini sevme uğruna şeytani bir cinayet işlediğini duymadım. Daha iyi bir neden bulunamıyorsa, özellikle öfkesi burnunda kişilerde, kişisel çıkar herkesi iyilikseverliğe yönlendirmelidir.”…

         Eski Ahit “Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbiriniz sevin (İsa’nın Havarilerine Emri)

         “Katiple yaşadığım sorunların dünya kurulalı beri bana yazgılı olduklarına ikna oldum. Benim gibi basit bir ölümlünün anlayamayacağı  bir amaçla, takdiri ilahi tarafından bana gönderilmişti.”

         “Anlıma yazılı olanları anlıyorum. Başkalarının daha yüce rolleri olabilir. Benim bu dünyadaki misyonum bu katiptir…”

         “Dar görüşü kişilerin bitmeyen uzlaşmazlıkları, sonunda daha yüce gönüllü olanların en iyi kararlarını bile yıpratır….”

         Şimdi iki şeyden birinin yapılması gerek. Ya siz bir şey yapacaksınız ya da size bir şey yapılacak.”…

         Zavallı Bartleby şimdi Krallar ve danışmanları ile uyuyor. (İncil)

         Kim bu Krallar ve danışmanları; Kitabı Çeviren İlknur Özdemir Notu ile: “Yaptıkları kentlerin derinliklerinde (harabelerde) viran olmuş şehirlerin dibinde zavallı katip Dünya kralları ve danışmanlarıyla birlikte…”

         Kumru’dan selam ve saygılarımı sunuyorum.

         Bekir AKKAYA/26.10.2020 /KUMRU

------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

Acıma İle Acı’nın Tarifi Bu Kitapta (Katip Bartleby) / Bekir AKKAYA

Boş konuşmaktan ve yazmaktansa okumanın daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bildiklerimizden çok fazlası ciddi manada araştırıp emek verenlerin yazdıklarında var. Düşünmeden her önüne gelenin yazdığını takip etmek  ve onlardan bir şeyler

11 Ekim 2020

Tecavüzcülere ve İstismarcılara Tükürme Günü Olsun!/Bekir AKKAYA

Pandemi sürecinde pasta börek kurdele çiçek heveslilerinin gün ve etkinliklerden uzak kalmalarının imdadına “Kız Çocukları Günü” yetişti. Ta 2012 yılından bu yana kutlandığını öğrendiğim kız çocukları günü facebook’ta bayağı iş gördü. Bu kutlamaların devamında yakında “Oğlan Çocukları Günü” de  devreye girer.

         Yetkililere ve etkililere seslenmek istiyorum. Evlerde kutlanacak günler düzenlenmeli pandemi sürecinde toplu etkinliklerden uzak durmak zorunda kalanlara fırsatlar oluşturulmalıdır. Gelelim şu Kız Çocukları Gününe,

         Uluslararası bilmem ne örgütüne Türkiye, Kanada ve Peru tarafından kız çocuklarına yönelik cinsiyetçi bakış açısını ortadan kaldırılması amacıyla 2012’den bu yana 11 Ekim Günü “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kutlanması karara bağlanmış.

         İslam’ın dışındaki tüm sistemler ayrımcılıklarıyla tüm dünyayı yaşanmaz haline getirdiler. Önce tahrip ediyorlar sonra da onu koruma ve kollamaya yönelik akıllarınca örgütler kuruyorlar ve günler tertip ediyorlar.

         Dünya Çocuk Hakları Günü, Anneler Günü, Babalar Günü Kadınlar Günü, Kadın Hakları Günü, Sevgililer Günü ve bilmem ne günü…

         Tüm dünyayı ve doğayı yaşanmaz hale getiriyorlar ve ardından da  koruma ve kollama oyununu oynuyorlar. Hayvan hakları, doğayı korumalar ve kollamalar. Cambazlıkların sonu yok.

         “Kız Çocukları Günü” 2012’den bu yana kutlanıldığı halde ben yeni öğrendim. Yazıklar olsun bana(!)

         Çocuk bu çocuk! Kız erkek diye ayrım yapılarak Kapitalizmin, Faşizmin ve tüm insanları sömüren izimlerin kendi pisliklerinden arınmak amaçlı seanslarına Müslümanları da alet etmeleri inanılır gibi değil.

         Bu pis düzenlerin yalandan uydurdukları kutlamalarının arkasında tüketime yönelik kendilerinin kararmış vicdanlarını aklama çabası yatmaktadır.

         Kız çocuğu, erkek çocuğu diye ayrım yapan zihniyet sanki oğlan çocuklarına zor kullanmıyor. Sanki oğlan çocukları hiç istismara uğramıyor da bütün kötülükler kız çocuklarının başına geliyor.

Yapmacık ve riyakar günler silsilesine bir gün daha eklenmiş. Madem öyle “Oğlan Çocukları Günü” de olsun. Keşke faydası olsa da bütün varlıklara bir gün düzenlensin. Oldu olacak kız ve erkek çocuklarını istismar edenlerin yüzlerine tükürme ve onları kazıklara oturtma günü de düzenlensin. Emin olun bu tür günler daha da anlamlı olacaktır.

Bana göre “Kız Çocukları Günü” son derece yanlıştır. Çocukları kız ve erkek diye ayırmak onları kız çocuğu / erkek çocuğu diye ayırmak toplumdaki cinsiyet rollerini vurgulamak eşitsizliği derinleştirmekten başka işe yaramaz. Onlar çocuktur vesselam.

         Dikkat edilirse İslam’ın dışındaki bütün sistemler mağdur ettiklerine, eziyet ettiklerine kutlamalar ve günler düzenliyor. Ağlama ve sevme günleri. 365 gün mağdur edeceksin ve ardından yılın bir günü ağlama ve sevme günü düzenleyeceksin. Timsahın güz yaşı ya da ayı balağını sevme gibi bir şey. Canlı veya cansız bütün günler zavallılar günü aslında.

Hiçbir işe yaramayan saçma sapan günler icat etmek yerine insan gibi davranma ve yaşama moduna geçmeyi ve bu yönde eğitim sistemleri geliştirmeyi, herkesin buna dahil edilmesini sağlamayı düşünsek keşke…Ama ne yazık ki; milletçe saçma sapan şeyleri abartmaya yer arıyoruz. Gerçi şu anda pandemi var ama bundan sonra okullarda rontlar, şiirler, pastalar ve börekler. Bir tarafta kızlar, diğer tarafta oğlanlar günü. Senin günün benim günümü döğer. Bakalım kim galip gelecek!

Ekşi Sözlük’te Şermin Yaşar’ın yazdıklarına göz atalım;

Doğduğunda "kız" olduğu için babasının üzüldüğü, annesinin sevinmediği, ailenin itibar etmediği kız çocuklarının günü.

 Kız olduğu için okula gönderilmeyen, ev işlerine koşulan kız çocuklarının günü.

İlkokuldan kardeşlerine annelik yapsın diye alınan kız çocuklarının günü.

Abisinin, amcasının, babasının tecavüzüne uğrayan, parayla satılan, küçücük yaşta evlendirilen kız çocuklarının günü.

14 yaşında doğurup anne olan kız çocuklarının günü.

 Anasından, babasından, abisinden, kocasından, kaynanasından dayak yiyen kız çocuklarının günü.

Ve diğer taraftan tütülerle, tüllerle, kurdelalarla, pembeler içerisinde prensesler gibi büyüyen kız çocuklarının günü.

3 yaşında ojelenip, 5 yaşında parfüm kullanmaya başlayan, 7 yaşında topuklu ayakkabı giyen, ilkokulda makyaj yapıp saç boyatan kız çocuklarının günü.

Boyalı bebeklerin süslü dünyasında moda, güzellik, bakım dışında başka bir şey düşünemeyen kız çocuklarının günü.

Her şeyde olduğu gibi burada da orta yolu bulamamışız.

Bir taraf mağrur prensesler yetiştirirken bir taraf itip kakıyor yavruları.

 Pek kutlamaya yüzümüz yok ama kutlamadığımız için, unuttuğumuz için, değerini bilmediğimiz için bu haldeyiz belki de. Büyümüş bir kız çocuğu ve bir kız çocuğu annesi olarak unutulup gitmesin istedim.

Kız çocuklarının dövülmediği, sövülmediği, itilmediği, okula gönderilip kendi ayaklarının üzerinde durabildiği, düşünebildiği ve düşüncesine saygı duyulduğu bir ülke diliyorum.

Kız çocuklarının objeleştirilmediği, önce çocukluklarını, sonra genç kızlıklarını, sonra da kadınlıklarını insan gibi yaşayabildikleri bir ülke diliyorum.

Gününüz kutlu, yolunuz açık olsun çocuklar./Şermin Yaşar/Ekşi Sözlük

Yine Facebook arkadaşlarımdan Şükran Sezer’in Kız Çocukları Günü dolayısıyla yazdığı yazıyı buraya aynen aktarıyorum. Şükran Sezer Diyor ki;

“Bu gün dünya kız çocukları günüymüş bende paylaşımlardan öğrendim

Bi araştırdım uluslararası bilmem ne örgütünün kız çocuklarının cinsiyet yüzünden yaşadığı ayrımcılığa dikkat çekmek için koydukları günmüş

Kız çocuğu ve ayrımcılık ve dahi bundan doğan haksızlık deyince aklıma Peygamber (sav) mızın kızlarına verdiği özen geliyor Hemen ardından hüzünlendiğim Hz. Ömer in kızıyla ilgili anlattığı olay geliyor.

……..İslam fobi pompalayanlar dönüp İslam dini ve Müslüman yaşantısına bi baksınlar.

Hele ayet ve sünnet ekseninde bi araştırsınlar.

Kız çocuğu ve anne olmak cennetle müjdelenmektir hele ana sütü hakkı ödenmez.

Biz inancımızı yaşantımıza yerleştirmediğimiz  için Dünya çocuk hakları günü, Anneler günü Babalar günü Kadınlar günü Kadin hakları günü  Dünya kız çocukları günü kutlamaya devam ederiz.

Hiç aklımıza gelmez bu günlerde Avrupa’nın ortasında o örgütü davet edip siz böyle bir gün kutluyorsunuz ama bize bunu asırlar öncesi hak olarak veren ,yaşatan ayet ve hadisleri anlatan sempozyum düzenlemek.

Biz yine körü körüne faşizmin dayattığı kendi pisliğinden arınma seanslarını şimdilik anma bir kaç yıl sonra hediye adı altında tüketim olarak hayatımıza geçiririz

Ha bu arada Hıristiyanlıkta doğan her çocuk günahkardır ve özellikle Rönesans’a kadar kadın İncil’e el süremez pis bir varlıktı.

Onlar kendi pis iğdiş edilmiş kadın mefhumunu ayıklamak için bu günleri düzenlerken biz de değerlerden uzaklaşıp onlara uyma çabası savaşı veriyoruz

Allah basiretimizi ve ferasetimizi açsın

Şükran Sezer /https://www.facebook.com/vildansuat

Yazımımın sonuna

AYETLER IŞIĞINDA CAHİLİYEDEN

İSLAM’A KIZ ÇOCUĞU/KADIN

HAKLARININ TAHVÎLİ

Hatice ŞAHİN AYNUR*’un https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/818949

Bu adreste süper bir kaynak var. Mutlaka okumanızı öneririm.

Kumru’dan hepinize selam ve saygılarımı sunuyorum.

Bekir AKKAYA/ 11 Ekim 2020 /Kumru Haber/Kumru

------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

Tecavüzcülere ve İstismarcılara Tükürme Günü Olsun!/Bekir AKKAYA

Pandemi sürecinde pasta börek kurdele çiçek heveslilerinin gün ve etkinliklerden uzak kalmalarının imdadına “Kız Çocukları Günü” yetişti. Ta 2012 yılından bu yana kutlandığını öğrendiğim kız çocukları günü facebook’ta bayağı iş gördü. Bu kutlamaların devamında yakında “Oğlan Çocukları Günü” de  devreye girer.

         Yetkililere ve etkililere seslenmek istiyorum. Evlerde kutlanacak günler düzenlenmeli pandemi sürecinde toplu etkinliklerden uzak durmak zorunda kalanlara fırsatlar oluşturulmalıdır. Gelelim şu Kız Çocukları Gününe,

         Uluslararası bilmem ne örgütüne Türkiye, Kanada ve Peru tarafından kız çocuklarına yönelik cinsiyetçi bakış açısını ortadan kaldırılması amacıyla 2012’den bu yana 11 Ekim Günü “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kutlanması karara bağlanmış.

         İslam’ın dışındaki tüm sistemler ayrımcılıklarıyla tüm dünyayı yaşanmaz haline getirdiler. Önce tahrip ediyorlar sonra da onu koruma ve kollamaya yönelik akıllarınca örgütler kuruyorlar ve günler tertip ediyorlar.

         Dünya Çocuk Hakları Günü, Anneler Günü, Babalar Günü Kadınlar Günü, Kadın Hakları Günü, Sevgililer Günü ve bilmem ne günü…

         Tüm dünyayı ve doğayı yaşanmaz hale getiriyorlar ve ardından da  koruma ve kollama oyununu oynuyorlar. Hayvan hakları, doğayı korumalar ve kollamalar. Cambazlıkların sonu yok.

         “Kız Çocukları Günü” 2012’den bu yana kutlanıldığı halde ben yeni öğrendim. Yazıklar olsun bana(!)

         Çocuk bu çocuk! Kız erkek diye ayrım yapılarak Kapitalizmin, Faşizmin ve tüm insanları sömüren izimlerin kendi pisliklerinden arınmak amaçlı seanslarına Müslümanları da alet etmeleri inanılır gibi değil.

         Bu pis düzenlerin yalandan uydurdukları kutlamalarının arkasında tüketime yönelik kendilerinin kararmış vicdanlarını aklama çabası yatmaktadır.

         Kız çocuğu, erkek çocuğu diye ayrım yapan zihniyet sanki oğlan çocuklarına zor kullanmıyor. Sanki oğlan çocukları hiç istismara uğramıyor da bütün kötülükler kız çocuklarının başına geliyor.

Yapmacık ve riyakar günler silsilesine bir gün daha eklenmiş. Madem öyle “Oğlan Çocukları Günü” de olsun. Keşke faydası olsa da bütün varlıklara bir gün düzenlensin. Oldu olacak kız ve erkek çocuklarını istismar edenlerin yüzlerine tükürme ve onları kazıklara oturtma günü de düzenlensin. Emin olun bu tür günler daha da anlamlı olacaktır.

Bana göre “Kız Çocukları Günü” son derece yanlıştır. Çocukları kız ve erkek diye ayırmak onları kız çocuğu / erkek çocuğu diye ayırmak toplumdaki cinsiyet rollerini vurgulamak eşitsizliği derinleştirmekten başka işe yaramaz. Onlar çocuktur vesselam.

         Dikkat edilirse İslam’ın dışındaki bütün sistemler mağdur ettiklerine, eziyet ettiklerine kutlamalar ve günler düzenliyor. Ağlama ve sevme günleri. 365 gün mağdur edeceksin ve ardından yılın bir günü ağlama ve sevme günü düzenleyeceksin. Timsahın güz yaşı ya da ayı balağını sevme gibi bir şey. Canlı veya cansız bütün günler zavallılar günü aslında.

Hiçbir işe yaramayan saçma sapan günler icat etmek yerine insan gibi davranma ve yaşama moduna geçmeyi ve bu yönde eğitim sistemleri geliştirmeyi, herkesin buna dahil edilmesini sağlamayı düşünsek keşke…Ama ne yazık ki; milletçe saçma sapan şeyleri abartmaya yer arıyoruz. Gerçi şu anda pandemi var ama bundan sonra okullarda rontlar, şiirler, pastalar ve börekler. Bir tarafta kızlar, diğer tarafta oğlanlar günü. Senin günün benim günümü döğer. Bakalım kim galip gelecek!

Ekşi Sözlük’te Şermin Yaşar’ın yazdıklarına göz atalım;

Doğduğunda "kız" olduğu için babasının üzüldüğü, annesinin sevinmediği, ailenin itibar etmediği kız çocuklarının günü.

 Kız olduğu için okula gönderilmeyen, ev işlerine koşulan kız çocuklarının günü.

İlkokuldan kardeşlerine annelik yapsın diye alınan kız çocuklarının günü.

Abisinin, amcasının, babasının tecavüzüne uğrayan, parayla satılan, küçücük yaşta evlendirilen kız çocuklarının günü.

14 yaşında doğurup anne olan kız çocuklarının günü.

 Anasından, babasından, abisinden, kocasından, kaynanasından dayak yiyen kız çocuklarının günü.

Ve diğer taraftan tütülerle, tüllerle, kurdelalarla, pembeler içerisinde prensesler gibi büyüyen kız çocuklarının günü.

3 yaşında ojelenip, 5 yaşında parfüm kullanmaya başlayan, 7 yaşında topuklu ayakkabı giyen, ilkokulda makyaj yapıp saç boyatan kız çocuklarının günü.

Boyalı bebeklerin süslü dünyasında moda, güzellik, bakım dışında başka bir şey düşünemeyen kız çocuklarının günü.

Her şeyde olduğu gibi burada da orta yolu bulamamışız.

Bir taraf mağrur prensesler yetiştirirken bir taraf itip kakıyor yavruları.

 Pek kutlamaya yüzümüz yok ama kutlamadığımız için, unuttuğumuz için, değerini bilmediğimiz için bu haldeyiz belki de. Büyümüş bir kız çocuğu ve bir kız çocuğu annesi olarak unutulup gitmesin istedim.

Kız çocuklarının dövülmediği, sövülmediği, itilmediği, okula gönderilip kendi ayaklarının üzerinde durabildiği, düşünebildiği ve düşüncesine saygı duyulduğu bir ülke diliyorum.

Kız çocuklarının objeleştirilmediği, önce çocukluklarını, sonra genç kızlıklarını, sonra da kadınlıklarını insan gibi yaşayabildikleri bir ülke diliyorum.

Gününüz kutlu, yolunuz açık olsun çocuklar./Şermin Yaşar/Ekşi Sözlük

Yine Facebook arkadaşlarımdan Şükran Sezer’in Kız Çocukları Günü dolayısıyla yazdığı yazıyı buraya aynen aktarıyorum. Şükran Sezer Diyor ki;

“Bu gün dünya kız çocukları günüymüş bende paylaşımlardan öğrendim

Bi araştırdım uluslararası bilmem ne örgütünün kız çocuklarının cinsiyet yüzünden yaşadığı ayrımcılığa dikkat çekmek için koydukları günmüş

Kız çocuğu ve ayrımcılık ve dahi bundan doğan haksızlık deyince aklıma Peygamber (sav) mızın kızlarına verdiği özen geliyor Hemen ardından hüzünlendiğim Hz. Ömer in kızıyla ilgili anlattığı olay geliyor.

……..İslam fobi pompalayanlar dönüp İslam dini ve Müslüman yaşantısına bi baksınlar.

Hele ayet ve sünnet ekseninde bi araştırsınlar.

Kız çocuğu ve anne olmak cennetle müjdelenmektir hele ana sütü hakkı ödenmez.

Biz inancımızı yaşantımıza yerleştirmediğimiz  için Dünya çocuk hakları günü, Anneler günü Babalar günü Kadınlar günü Kadin hakları günü  Dünya kız çocukları günü kutlamaya devam ederiz.

Hiç aklımıza gelmez bu günlerde Avrupa’nın ortasında o örgütü davet edip siz böyle bir gün kutluyorsunuz ama bize bunu asırlar öncesi hak olarak veren ,yaşatan ayet ve hadisleri anlatan sempozyum düzenlemek.

Biz yine körü körüne faşizmin dayattığı kendi pisliğinden arınma seanslarını şimdilik anma bir kaç yıl sonra hediye adı altında tüketim olarak hayatımıza geçiririz

Ha bu arada Hıristiyanlıkta doğan her çocuk günahkardır ve özellikle Rönesans’a kadar kadın İncil’e el süremez pis bir varlıktı.

Onlar kendi pis iğdiş edilmiş kadın mefhumunu ayıklamak için bu günleri düzenlerken biz de değerlerden uzaklaşıp onlara uyma çabası savaşı veriyoruz

Allah basiretimizi ve ferasetimizi açsın

Şükran Sezer /https://www.facebook.com/vildansuat

Yazımımın sonuna

AYETLER IŞIĞINDA CAHİLİYEDEN

İSLAM’A KIZ ÇOCUĞU/KADIN

HAKLARININ TAHVÎLİ

Hatice ŞAHİN AYNUR*’un https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/818949

Bu adreste süper bir kaynak var. Mutlaka okumanızı öneririm.

Kumru’dan hepinize selam ve saygılarımı sunuyorum.

Bekir AKKAYA/ 11 Ekim 2020 /Kumru Haber/Kumru

------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

8 Ekim 2020

FETÖ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ VE HAİNDİR...


FETÖ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ VE HAİNDİR...
----
Bu fotoğraflar Kumru İlçesi'nde 15 Temmuz öncesi Bekir Akkaya tarafından çekilmiştir. Soldan sağa 1. Fotoğraf benim de sık sık gittiğim Semerkand çay ve sohbet evi. 2. Resim ise FETÖ'nün dershane olarak kullandığı etüt merkezi. 3. Resim ise Diyanete bağlı Kumru Karaçalı Camii ve öğrenci yurdu. Amacının
dışında kirli işlerin peşinde koşan FETÖ'nün bütün yan ve yancı kuruluşları 15 Temmuz'da pisliklerini gösterdiler. Tarikatla - Cemaati ayıramayanların "Tarikatlar Kapatılsın" çığırışları boş bir söylemdir. Tarikatlar ve cemaatler amaçları doğrultusunda hizmet verdikleri takdirde önemli hizmet kuruluşlarıdır. Devlet tarafından denetlendiklerinde amaçları doğrultusunda hizmet verdikleri takdirde çok kıymetli hizmet alanlarıdır. İslam düşmanlarınca FETÖ gösterilerek tarikatlar ve tüm sivil cemaatler kapatılsın diyenler ya art niyetli ya da FETÖ'yü aklama çabası veya FETÖ'yü anlayamama durumudur. Bilinmelidir ki FETÖ ne cemaat ne de tarikattır. FETÖ bir terör örgütü ve ihanet şebekesidir. Aksini iddia edenler ya cahil ya FETÖCÜ ya da İslam düşmanıdır. Aksisini gerçek anlamda kimse ispat edemez...

------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

FETÖ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ VE HAİNDİR...


FETÖ BİR TERÖR ÖRGÜTÜ VE HAİNDİR...
----
Bu fotoğraflar Kumru İlçesi'nde 15 Temmuz öncesi Bekir Akkaya tarafından çekilmiştir. Soldan sağa 1. Fotoğraf benim de sık sık gittiğim Semerkand çay ve sohbet evi. 2. Resim ise FETÖ'nün dershane olarak kullandığı etüt merkezi. 3. Resim ise Diyanete bağlı Kumru

5 Ekim 2020

Mehmet Fırıncı Hocamız Vefat Etti/Allah Rahmet Eylesin

Mehmet Fırıncı Hoca ve Mehmet Akif Akkaya
Bediüzzaman Said Nursi’nin (r.a ) son talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey'in vefatını tessürle öğrendim. 92 yıllık yaşamını Kur'ân hizmetlerinde koşarak geçirdi. Koca Çınar'ın vefatı, başta Nûr câmiası olmak üzere âlem-i İslâmda üzüntüyle rahmetle anılarak karşılandı. Cenab-ı Allah'tan rahmetiyle muamele etmesini niyaz ediyoruz. Mekanı cennet olsun, Rasülüllah'a komşu olsun inşaallah. Bekir AKKAYA

Bediüzzaman Said Nursi’nin (r.a ) son talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey'in vefatını tessürle öğrendim. 92 yıllık yaşamını Kur'ân





Mehmet Fırıncı Hoca ve Mehmet Akif Akkaya
hizmetlerinde koşarak geçirdi. Koca Çınar'ın vefatı, başta Nûr câmiası olmak üzere âlem-i İslâmda üzüntüyle rahmetle anılarak karşılandı. Cenab-ı Allah'tan rahmetiyle muamele etmesini niyaz ediyoruz. Mekanı cennet olsun, Rasülüllah'a komşu olsun inşaallah. Bekir AKKAYA
------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

Mehmet Fırıncı Hocamız Vefat Etti/Allah Rahmet Eylesin

Mehmet Fırıncı Hoca ve Mehmet Akif Akkaya
Bediüzzaman Said Nursi’nin (r.a ) son talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey'in vefatını tessürle öğrendim. 92 yıllık yaşamını Kur'ân hizmetlerinde koşarak geçirdi. Koca Çınar'ın vefatı, başta Nûr câmiası olmak üzere âlem-i İslâmda üzüntüyle rahmetle anılarak karşılandı. Cenab-ı Allah'tan rahmetiyle muamele etmesini niyaz ediyoruz. Mekanı cennet olsun, Rasülüllah'a komşu olsun inşaallah. Bekir AKKAYA

Bediüzzaman Said Nursi’nin (r.a ) son talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey'in vefatını tessürle öğrendim. 92 yıllık yaşamını Kur'ân



MUSA İŞLEYEN HOCAMIZ VEFAT ETTİ /Cetin KOŞAR/Bekir AKKAYA

Ordu İmam Hatip Lisesi Edebiyat Öğretmenimiz, Kent Konseyi Yazarlar Çalışma Grubu üyesi Musa İşleyen, vefat etti. 1955 Ordu doğumlu Musa İşleyen İlk, orta ve lise tahsilini Ordu'da tamamladı. 1978'de Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Mezuniyetinden itibaren sürekli Ordu'da eğitimci olarak görev yaptı. 1984-1986 yılları arasında iki yıla yakın Ordu Valiliği Özel Kalem Müdürlüğü görevinde bulundu

“Darası Alınmış Söz”(2010), “Ahde Vefa”( 2013) ve “Gün Doğmak Üzere”( 2015) adlı yayınlanmış üç şiir ve Av. Tevfik Karabulut ile birlikte hazırladığı “Ordulu Şair ve Yazarlar Antolojisi” kitapları bulunmaktadır.

... Ve Veda Gibi Bir Şiiri

SON YOLCULUK(YALNIZIM)

Bu kalabalık korkutuyor beni;
O kadar şaşkınım ki!
El pençe divan durmuş
İnsanlar huzurumda...
Ama yalnızım...

Hayatımda ilk kez böylesine
El üstünde tutuluyorum!...
Son yolculuğuma uğurluyorlar
Sevdiklerin, dostlarım beni,
Omuzlar üstünde hem de!...
Ama çok yalnızım!..

Birazdan
Kapısından gireceğim
Araf’ın ve ebedi âlemin
Günahlarımla ve sevaplarımla
Ve kendimle baş başa...
Orada yeni bir hayat başlayacak;
İhtiyacın olmayacak işe ve aşa!...
Zaman sorunu da yok...
Oh, ne güzel yalnızım!...

Seslice susuyorum çaresiz!
Tahtalar ses geçirmiyor,
Toprak duyarsız ve sağır!
Ayağa kalkmak istiyorum;
Toprak ağır mı ağır,
Mahşeri bir gürültü her yerde...
Mahşeri sessizlikte bizarım!
Bu korkunç kalabalıkta
Çok ama çok yalnızım!

/Musa Işleyen
Gün Doğmak Üzere

Musa İşleyen (1955-2020)

------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

MUSA İŞLEYEN HOCAMIZ VEFAT ETTİ /Cetin KOŞAR/Bekir AKKAYA

Ordu İmam Hatip Lisesi Edebiyat Öğretmenimiz, Kent Konseyi Yazarlar Çalışma Grubu üyesi Musa İşleyen, vefat etti. 1955 Ordu doğumlu Musa İşleyen İlk, orta ve lise tahsilini Ordu'da tamamladı. 1978'de Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Mezuniyetinden itibaren sürekli Ordu'da eğitimci olarak görev yaptı. 1984-1986 yılları arasında iki yıla yakın Ordu Valiliği Özel Kalem Müdürlüğü görevinde bulundu

“Darası Alınmış Söz”(2010), “Ahde Vefa”( 2013) ve “Gün Doğmak Üzere”( 2015) adlı yayınlanmış üç şiir ve Av. Tevfik Karabulut ile birlikte hazırladığı “Ordulu Şair ve Yazarlar Antolojisi” kitapları bulunmaktadır.

... Ve Veda Gibi Bir Şiiri

SON YOLCULUK(YALNIZIM)

Bu kalabalık korkutuyor beni;

3 Ekim 2020

Fuhuş batağına saplanan kadının ibretlik hikayesi




------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

Fuhuş batağına saplanan kadının ibretlik hikayesi




------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

Hayat Kadınının Hayat Hikayesi | Gizli Hayatlar




------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------

Hayat Kadınının Hayat Hikayesi | Gizli Hayatlar




------------------------------© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©------------------------------