Toplumsal hayatta bir yer edinmek için kimse bizi sınava tutmaz. Ya da insanlar birine belli bir değer vereceği zaman onun karnesine bakmaz. İnsanlar üzerinde etki yapmanın değişik yolları vardır ve izlediğiniz yol sizin için insanların düşüncelerinin
toplamı karşıdan görünen kişiliğinizi belirler. Bu ortalama bir değerdir. Çünkü kabaca iyi ve kötü hasletlerin aritmetik ortalaması alınır. Buna da günümüzde izlenim deniyor.Ancak bazı insanlar toplumda ya, hak ettiğinin üstünde ya da hak ettiğinin altında değerlendirilebilirler. İşte burada toplumsal bir değerlendirme krizi söz konusudur. Bana göre bunun en önemli iki sebebinden birincisi; Kişinin kendinden kaynaklanan sorun. Yani kişi ‘Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğündün gibi ol’ düsturuna ters hareket ettiği için değerlendireni aldatma yolunu seçmiştir ki, buna halk arasında iki yüzlülük biraz daha yumuşak tabirle riyakârlık diyoruz. Dini öğretilere göre ise münafıklığa kadar dayanan bir anlam derinliği de mevcut.
Diğeri ise değerlendirenden kaynaklanan sorundur. Bu da insanların kendi düşüncesine yakın insanların nefsine daha hoş görünmesi, insanların değerlendirme sırasındaki objektifliğini kaybetmesine sebep oluyor.- Bana benzerse iyi, benzemezse kötü- gibi düz bir mantık insanı hataya itebiliyor. Bunun neticesinde de şucu bucu gibi sıfatlar isimlerimizin başına gelebiliyor
En büyük eksiğimiz galiba insanları olduğu kabul edememek. İnsanları olduğu gibi kabul edip ilişkilerimizi de bu ölçüye göre sınırlandırmadığımız ve önyargımız yerini hoşgörüye bırakmadığı takdirde, sosyal ilişkilerimizde hatalar yapmamız kaçınılmazdır.
Bize de Önyargılardan uzak ,herkesin hakkettiği değeri bulabildiği bir dünya dilemek kalıyor…..
Adem Şahin /12 Kasım 2008 /
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...