Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

30 Nisan 2022

Fizme'nin İlk Öğretmenlerinden Lale Saygı (Türkoğlu) ve "Kominiz Mekdepleri" Yazısı

LALE SAYGI (TÜRKOĞLU) KİMDİR?

1951 Ordu ili Kumru ilçesi Aşağıdamlalı Köyü /Karapınar Mahallesi’nde doğdum. İlkokulu üç değişik ilçe ve köy okulunda bitirdim.

İlkokul dördüncü sınıfta dayımın kızı Fatma ablamın ”sana öğretmenlik çok yakışır” sözleri ile öğretmen olma hayallerim başladı.

1965 yılında başladığım Beşikdüzü Yatılı Kız İlköğretmen Okulu’nu bitirdim.

1971 yılında

başladığım ilkokul öğretmenliğine, ORDU-Korgan-Yenipınar, Fatsa- Beyceli, Kumru- Akçadere, köylerinde devam ettim.

Evlendikten sonra eş durumundan ADANA, Fatsa- Evkaf, TUNCELİ, SAMSUN-Alaçam, URFA- Birecik, KIRŞEHİR il, ilçe ve köylerinde çalıştım.

1990 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Ön Lisans Proğramı’nı bitirdim.

1996 yılında Ankara Keçiören “Gazi Ahmet Muhtarpaşa” İlköğretimOkulu’ndan emekli oldum.

Halen Gebze’de oturmaktayım. GEBZE HABER gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya çalışıyorum.

“Uluçayır’dan Gebzeye” Adında yayımlanmış bir kitabım bulunmaktadır.

İletişim Adresim

Osman Yılmaz Mah.

Yıldız Cad. 2-5  No:37 Gebze-İZMİT

Tel: 0535 872 16 03

Ev:0 262 644 90 39-

KOMİNİZ MEKDEPLERİ

         İlçede de evimiz vardı ama köy işlerini bitirip bir türlü ilçeye taşınamıyorduk. Köyle ilçe arasındaki mesafe yürüyerek gidip gelmek için çok uzaktı. Sanırım, maddi imkânsızlıklar da ilçede oturmamıza engel oluyordu.  Babam, ilçedeki evi kiraya verip bizlerin uzak köydeki ilkokula gitmemizi istiyordu. Annem, köyde okumamızı istemiyordu.

         1958–1959 yıllarında köyümüzde ilkokul yoktu. Önce annemin dediği oldu. İlçemizdeki okula yazıldık. Bir evden dört tane çocuk okula gidip gelmeye başladık. İlk aylarda köyden gidip gelmemiz çok zor oldu. Köyümüz, ilçemize yürüme iki saat uzaktaydı.

Sonra, babamın dediği oldu. Uzak köydeki ilkokula gitmeye başladık. O yıllarda köylerimizde yol, su, elektrik… yoktu.

Köyümüzde ilkokula giden tek kız bendim ve en küçükleriydim.  Kimisi okulun uzak olduğunu bahane ederek, kimisi “kızların okuması günahtır” diyerek kız çocuklarını okula göndermiyordu. Bazen okulda tek kız oluşumdan dolayı utanıyor, komplekse giriyordum. O yıllarda okula verilen oğlan sayısı bile çok sınırlıydı. Çocuklar okula giderse evin hayvanlarını kim otlatacaktı…

Birkaç ay köyün oğlanları, ağabeylerim, yeğenlerimle tepeleri, dağları aşarak oynaya oynaya okula gittim geldim.

Bizim köylerimiz Karadeniz Bölgesi’nin yüksek kesimleri olduğu için kış erken geliyordu. Havalar iyice soğumuştu. Bir gün okuldan gelirken tipiye yakalandık. Sadece fenalaştığımı hatırlıyorum. Bin bir zorlukla eve gelmişim.

Bunun üzerine annem babama iyice kızarak ve söylenerek Adnan Ağabeyimle beni kendi köyüne gönderdi. Okula annemin köyünde, dayımların evinde kalarak devam edecektik.

Dayımların köyü, bizim köy gibi değildi. Tek sınıfta kızlı-oğlanlı bir sürü çocuk öğrenim görüyorduk. Önceki mezunlardan birçoğu Lâdik İlköğretmen Okulu’na ve ebe okuluna gitmişlerdi.

Ben bir yılda üç okul değiştirmiştim. Derslerde bildiğimi bile söylemeye çekiniyordum. Başarılı bir öğrenci değildim. Belki de bu çekingenliğimde babama karşı olan korkumuzun ve onun yanında susmaya alıştırılmamızın etkisi vardı.

Adnan Ağabeyim İlkokulu bitirince, Fatsa’da velilerin desteği ile yeni açılan ortaokula verildi. Fatsa Ortaokulu ilk yıllarda özeldi. Yani paralıydı. Annem ağabeyimin okul taksitlerini ödeyebilmek için babamdan gizli kolundaki bileziklerini bozdurmuştu.

Bir de beni ortaokulda okutamazlardı. Hem de Adnan Ağabeyim: “Lale’yi ortaokula verirseniz ben aynı okulda okumam” diyordu. Oğlanlar bana laf atarmış, ağabeyimin başı belaya girermiş.

İlkokuldan mezun olduktan birkaç yıl sonra annem tarafından akrabalarımın da desteği ile Beşikdüzü Kız İlköğretmen Okulu’nu kazandım. Bu sefer de babamın köyündeki bazı hacılar-hocalar: “Sizin mekdepleriz gominiz mekdepleri” demeye başladılar. Ama yine de beni oğullarına istemekten geri kalmadılar. İstemeye gelenlerin içinde “gafasını kapatsın, mesleğini yapmasın  ” gibi şart koşanlar da vardı.

Öğretmen okulunun son yıllarında dünürlerim hayli çoğaldı, şart koşanlar azaldı. Annem beni istemek için eve gelenlerden iyice bıkmış olacak ki “Ben kızımı namazlı- apdesli birine vereceğim.” demiş. Bu sefer de hacılar-hocalar tekrar istemeye başladı.

Öğretmen oldum. Anadolu’nun birçok köy, ilçe ve illerinde yirmi beş yıl çalışarak emekli oldum.

Köyümüzde benden epey bir zaman sonra kız çocuklarını ilkokula vermeye başladılar. Şimdi köylerimizde ilkokullar var. Çoğu kızlar bile, liseyi bitirdiler. Ama kâh okullarımızdaki eğitim eksikliklerinden kâh maddi durumların elverişsizliklerinden üniversitelere giremediler. Benim ilkokulu bitirdiğim yıllardan sonra köyümüzden birçok erkek öğretmenler, imamlar, müftüler, doktorlar, avukatlar, hakim ve savcılar var. 

Eğer ben yatılı öğretmen okulunda okumasaydım şimdi birçok kadın gibi kocamın eline bakacaktım. Ekmeğimi kazanıyorum. Hiç kimseye mihnet etmiyorum. Öğretmen olmama vesile olan, başta annem, babam, öğretmenlerim, akrabalarım olmak üzere, herkese teşekkür ediyorum. 

Lale Saygı Türkoğlu /25 Ocak 2009 /  GEBZE            

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...