Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
6 Kasım 2022
Salat-ı Tefriciye Duası
Salat-ı Tefriciye Duası
23 Temmuz 2022
KURULU DÜZENİN AHLÂKI / Rasim ÖZDENÖREN / MOSTAR DERGİSİ / 47. Sayı
İnsanın içinde yaşadığı her düzen kendi ahlâkını da yedeğinde taşır. Şöyle de söylemek mümkün: Her düzen, kendine hayatiyet bahşeden “ilke” veya “ilkeler”in kendi içinde barındırdığı zihniyete göre bir ahlâkî yapıyı da oluşturur. O düzenin parçası olarak yaşayan kişilerin o ahlâkî yapıyı benimsemeseler bile, bir başlarına değiştirmeleri zor veya imkânsızdır.
Monarşizmin, aristokrasinin, demokrasinin, sosyalizmin ve bunlarla bağlantılı olarak yaşanan iktisadî dizgelerden her birinin gerektirdiği ve kişiyi öyle yaşamaya ve davranmaya
Şimdi, bütün dünyada yaygınlaşan demokrasinin de insanlardan talep ettiği bazı ahlâkî tutum ve davranış biçimleri mevcuttur: Rekabet, ona bağlı olarak bencillik, ona bağlı olarak bireycillik, ona bağlı olarak açgözlülük, ona bağlı olarak oportünizm (fırsatçılık), ona bağlı olarak ilkesizlik ve ona bağlı olarak kişinin kendini ahlâkî kayıtlardan azâde hissetmesi hâli...
Kimilerinin sandığı gibi, demokrasi ahlâksızların, ikiyüzlülerin, alçakların, mürailerin, üçkâğıtçıların, dolandırıcıların, sözünde durmayanların, emniyeti suiistimal edenlerin, vurguncuların, soyguncuların, talancıların, beleşçilerin foyasını meydana çıkaran bir rejim değildir. Bilakis bu tür fırsatçılara hayat ortamı açan bir rejimdir. (Tabi akıllı insanlar, bizim bu cümlemize bakarak onun mefhumu muhalifinden bizim despotluğu talep ettiğimizi çıkartmaz!).
İmdi demokratik düzenin gerektirdiği ahlâkî ortam içinde insanın mandepsiye (tuzak) düşmemesi için uyanık olması gerekir. Sadece mandepsiye düşmemek yetmez, mümkünse ve elinden geliyorsa başkalarını mandepsiye bastırmanın ortamını hazırlamak da gerekir. Aksi takdirde kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. İnsanlar, birbirinin iffetinden, tecrübesizliğinden, iyi niyetinden, saflığından (saffetinden) yararlanmanın yolunu arayıp bulur. Çünkü böyle davranmamak enayilik telakki edilir. Bundan da, enayi yerine konulmamak için başkasına enayi muamelesi yapma gerekliliği gibi bir çelişkili sonuç ortaya çıkar.
Bütün bunların üstesinden gelebilmek, yani fırsatçılık yapabilmek, yani başkasını enayi yerine koymak, yani başkasını mandepsiye bastırabilmek için acımasız olmak da gerekiyor; hem acımasız, hem muhteris!
Yazık ki, ihtiras, bizatihi kendi zaafını da bünyesinde taşıyan bir “hâldir”. İhtiras tamahkâr olmayı gerektirir. Tamahınsa gözü kördür: Küpün içindeki hindistancevizine tamah eden maymun onu oradan çıkarmak için elini küpe sokar ama yumruğunu açmayı akıl edemediği için de mandepsiye basmış olur.
Günümüzde bazı insanlar bu muhteris maymunun konumuna düşmüş bulunuyor ama kendi durumunun bilincine sahip değil…
Bazı siyaset erbabı elini hindistancevizi küpüne daldırmış, belki oradaki nevaleyi avuçlamış da bulunmakta, fakat elini küpten dışarıya çıkartmadıkça avucundaki nevaleden sebeplenmesi imkân dışı. Fakat umurunda mı? Çünkü o, ihtirasının ona oynadığı oyunun farkında olmadan çelişkisini sürdürmeyi deniyor. Avucunu açsa nevaleyi düşürecek, nevaleyi yemesi için avucunu açmaması lazım; avucunu açmadığı takdirde de avucunu küpten dışarı çıkartması imkân harici… Böylece o, bilmeden kendi ihtirasının tuzağı içine gömülmüş durmaktadır. Onu içine düşmüş bulunduğu tuzaktan kim çıkartacak dersiniz? Tam da, onu o tuzağa düşüren irade… Fakat artık bu noktada tuzaktan kurtulmak değildir söz konusu olan, esir edilmektir.
Şöyle bir noktaya gelebiliriz sanırım: Toplumsal/siyasal dizge ile o dizgenin üyesi olarak yaşayan birey arasında ahlâkî açıdan bağlılaşım var. Biri ötekinin besleyicisi konumunda bulunur.
Böylelikle İslâm ahlâkını yaşamak isteyen birey öyle bir ortamın içinde yaşama durumunda kalır ki, bu durum, kişiden o İslâmî hayat ortamının hazırlanması talebini getirir. Aynı biçimde, İslâmî ortam da, aynı kişiden Müslümanca ahlâkın gereklerini yerine getirmesi talebinde bulunur.
Sonuç: Küp kurulu düzen ise ve küpün içindeki hindistancevizi de onun ahlâkî telâkki tarzını ifade ediyorsa, oradan kurtulabilmek için elimizi o cevizden kurtarmamız gerekiyor. Cevizin iştahımızı köpürten çekiciliğinden vazgeçmemiz isteniyor. Özgürlük elbette bir bedel ister. Onun bedelini ödemeden özgürlük talebinde bulunmak ve onun gelmesini beklemek hülyadan başka bir kapıya yol açmaz.
BEKİR AKKAYA ÖZEL ARŞİVİ /SİZ DE GÖNDERİN YAYINLAYALIM... bekirakkaya@yahoo.com----kumruhaber@gmail.com ***Sitemizde yayınlanan yazı, fotoğraf ve dökümanlar başka bir site ya da dergi-gazetede yayınlanacaksa önceden yazılı izin gerektirir. Sitelerimizde yayınlanan diğer döküman veya belgeler , kaynak gösterilmek ve sitesinin ilgili sayfasına link verilmek koşuluyla yeniden yayınlanabilir.
KURULU DÜZENİN AHLÂKI / Rasim ÖZDENÖREN / MOSTAR DERGİSİ / 47. Sayı
İnsanın içinde yaşadığı her düzen kendi ahlâkını da yedeğinde
taşır. Şöyle de söylemek mümkün: Her düzen, kendine hayatiyet bahşeden “ilke”
veya “ilkeler”in kendi içinde barındırdığı zihniyete göre bir ahlâkî yapıyı da
oluşturur. O düzenin parçası olarak yaşayan kişilerin o ahlâkî yapıyı
benimsemeseler bile, bir başlarına değiştirmeleri zor veya imkânsızdır.
Monarşizmin, aristokrasinin, demokrasinin,
sosyalizmin ve bunlarla bağlantılı olarak yaşanan iktisadî dizgelerden her
birinin gerektirdiği ve kişiyi öyle yaşamaya ve davranmaya
19 Haziran 2022
Babalarımız. Mekanları cennet olsun...
Babalarımız. Mekanları cennet olsun...
9 Haziran 2022
TÜRKİYE ÖZGÜR BİR ÜLKE Mİ ?
TÜRKİYE ÖZGÜR BİR ÜLKE Mİ ?
6 Haziran 2022
Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!
Kaynak : Yazarı belli değil…
Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!
3 Haziran 2022
Hamza Muslu "Sitenize besmelesiz girilmiyor, Çarpılacağım diye korkoyorum" diye yazdı
Hamza Muslu'nun bana ikinci kez yazdıkları |
Daha önceden "hamuslu" adında Deniz Feneri Derneği yazım nedeniyle bir mesaj almış ve ona cevap vermiştim. Verdiğim cevaba bir cevap ve açıklama geldi. Bu kez açıklamada Deniz Feneri konu edilmedi ama bu kez benim yayın yaptığım www.kumru.org hedefe konuldu. İsmine de açıklık getiren ve kendisinin Hamza Muslu olduğunu ifade eden kişi "Sitenize çarpılacağım diye besmele çekmeden giremiyorum. " cümleleri ile Kumru'yu da Kurtarılmış bölge olduğunu söyledi. Bende kendisine uygun bir dille cevap vermeye çalıştım. İşte O mesaj ve benim cevabım...
hamuslu <hamuslu@mynet.com>8 Ara 2008 02:08
Alıcı: Bekir AKKAYA
Sayın Bekir AKKAYA
Ben H. Muslu değil Hamza Muslu ... H.MUSLU sevdiğim değer verdiğim birisi...Bu kişisel duruşu ben Hamza MUSLU bireysel olarak yapıyorum.
Sizin kişiliğnize kesinlikle bir şey dediğim yok.Çünkü sizi tanımıyorum. Ama!.... Besmele çekmeden sitenize giremiyorum. Çarpılacaaam diye koırkuyorum. Ama anlıyorumn sizi. Şu anda sizin gibi düşünmeyen ve Tanrı'ya şükür sizinle dua etmeyenin yanınızda yeri yok, biliyorum... Ben Kumnru'da çoksesliliğin olması taraftarıyım.... Bu çokseslilik kesinliklele siyasidir. Ama bunun olamayacağını da görüyorım.
Kurtarılmış bir bölge olarak çok sevgili Kumru'ya v size sevgilerimi sunuyorum....Hamza Muslu
------------------
Bekir AKKAYA <kumruhaber@gmail.com>
9 Ara 2008 00:30
Alıcı: Hamza MUSLU
Değerli Kardeşim Hamza MUSLU,
Hemen baştan söyleyeyim. Fikrin ne olursa olsun sitemizde görüş ve düşüncelerini istediğin gibi açıklayabilirsin. Belki de böyle diyeceğimi aklından bile geçirmedin. Hadi buyur, yaz gönder yayınlayalım.
Her ne kadar sen tanımadan kanaat oluştursan da bizim böyle bir düşünce ile bakmamız mümkün değil. Yazıyor ve istiyorsanız gönderin yayınlayalım...
“Besmele çekmeden siteye girilmiyor” sözünüz çok yanlış ve öne sürdüğünüz ve kendi tanımıza hiç uymuyor. Bırak siteyi her yere böyle girer bir Müslüman. Keşke bunu yapabilsek.
Hamza Muslu'nun İlk gönderdiği Mesaj |
Ancak sen yayınlarımızdan ve İslami bir düşüncemizden rahatsızlığını açıkça ifade ediyorsun . Hem tanımadığını söylüyor ardından da pervasızca iftirayı yanlış kanaatini ortaya koyarak hakareti de elden bırakmıyorsun...
“Siteye girdiğimde çarpılacağım diye korkuyorum” demek ne demek. Bu ülkede besmelesiz ev mi var, ocak mı var? Sen hiç mezarlıktan geçmedin mi? Sen hiç ölmeyen gördün mü? Ya da sen hiç ölmeyecek misin? İnsanı ancak dinsizlik çarpar, Kuransızlık çarpar. Bu cümleler nasıl bir cümle. Nasıl bir aşağılama?
Hem çok seslilik diyorsun hem de benim gibileri öcü olarak göstermeyi ihmal etmiyorsun.. Hem faşist davranıyor hem de özgürlük yaptığını söylüyorsun...ve burda da bırak hoşgörüyü "çok şükür " diyerek bize saldırıyorsun...
Ne demek “Kumru kurtarılmış bölge”...Kimden...Kim kurtarmış?
Peki sen ne arzu ediyorsun...ya da sen kurtarsan nasıl bir şey oluşturursun, Nasıl kurtarırsın? Çelişkili bir kafa...Çelişkili bir düşünce ...Yine de buyurun bu görüşlerini hem de suçladığın sitemizde yap...Büyük ihtimal buna bile cesaret edemezsin...Elinde güç kuvvet olsa bizim gibileri ya da kurtarılmış Kumruyu yok mu edeceksin...?
Bizden şimdilik bu kadar...Bu yazdığını sitemizde aynen yayınlayacağım...Ve bu yazdıklarımı da...
Site ziyaretcilermiz bu tür düşünceli insanları tanımaları açısından çok güzel cümleler yazmışsın...Bende var olan kanat şudur ki, iyi ki Cumhuriyet var. Yoksa bu düşünce sahipleri bizleri ya asar ya da keser.
Bu tür fikirli olanları bizler tasvip etmiyoruz. Hangi izimi savunursanız savunun ya da düşüncenize hangi adı uygun bulursanız bulun. Bu tür düşünceler kitaplarda faşizme olarak adlandırılmaktadır. Siz böyle olmayabilirsiniz ama ben şahsen böyle düşünüyorum
Tekrar söylüyorum ki, sitemizde adınıza bir yer açıp fikirlerinizi bizlerle açıkça paylaşabilirsiniz. şimdilik hoşça kalın...
Bekir AKKAYA/ 9 aralık 2008 /kurtarılmış bölgeden....
Hamza Muslu "Sitenize besmelesiz girilmiyor, Çarpılacağım diye korkoyorum" diye yazdı
Hamza Muslu'nun bana ikinci kez yazdıkları |
Daha önceden "hamuslu" adında Deniz Feneri Derneği yazım nedeniyle bir mesaj almış ve ona cevap vermiştim. Verdiğim cevaba bir cevap ve açıklama geldi. Bu kez açıklamada Deniz Feneri konu edilmedi ama bu kez benim yayın yaptığım www.kumru.org hedefe konuldu. İsmine de açıklık getiren ve kendisinin Hamza Muslu olduğunu ifade eden kişi "Sitenize çarpılacağım diye besmele çekmeden giremiyorum. " cümleleri ile Kumru'yu da Kurtarılmış bölge olduğunu söyledi. Bende kendisine uygun bir dille cevap vermeye çalıştım. İşte O mesaj ve benim cevabım...
2 Haziran 2022
İslami Hassasiyetlerde Müslümanları Zındıklar Değerlendiremez!
Deniz Feneri Derneği’nin gönüllüsü olarak dokuz yıldan fazla çalıştım. Birçok garip ve ihtiyaç sahiplerine bu vesile faydam dokundu.
Bir gün geldi birçok İslami hayır kurumlarının başına gelen durum Deniz Feneri Derneği’nin de başına de geldi. Doğruluğu yanlışlığı bir yana bir kesim sırf Müslümanları zan altına bırakmak için sürekli saldırı içerisinde. Bunun kıyamete kadar süreceğine inananlardanım. Kötülüklerden, hırsızlıklardan, sahtekârlıklardan dem vuran bu İslam düşmanları keşke bu kavramlarda
samimi olsalar. Samimi Müslümanlar da bu kötü fiilleri zaten kabul etmiyor. Dertleri kötü fiiller olsa bizler de aynı tepkiyi kardeşimiz de olsa gösterir ve gösteriyoruz zaten. Ama onların dertleri hırsızlık, arsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık kesinlikle değil. Onlar İslam’a düşmanlar. Onlar İslami değerlere düşmanlar. İşin doğrusu şahsen ben cidden onlara karşıyım. Onlar benden ne kadar nefret ediyorlarsa ben de onlardan o kadar nefret ediyorum. Kırmızı çizgimiz onlar için de benim için de İslam’dır. Eğer niyetleri İslam değilse onların tepkileri ve eylemlerini desteklemeyen şahsım adına konuşuyorum namerttir.Aşağıda okuyacağınız mail benim özelime gelmişti. Ben de tanıdık ve samimi olduğum biri olduğunu düşünerek aşağıdaki cevabı vermiştim.
Bir yerel gazetede yazdığım Deniz Feneri Derneği yazısı birini ciddi manada rahatsız etmiş ve bana şöyle yazmıştı.
hamuslu@mynet.com
“Afferin....Çalanlar, hırsızlar sizden olunca devaaaaaaammmmmmmmm... Alman hükümeti komplo yaptı. Bizim çok namuslu hırsızlarımıza ceza verdi.... Hatta cezayı alanların bile suçunu kabul etmesine rağmen devammmmm. Allah'tan korkmadan...”hamuslu
KISA BİR AÇIKLAMA
Deniz Feneri ile ilgili Yazanın "hamuslu" ismiyle gelmesi bir tanıdık diye algıladım. Bu yüzden de tanıdık bir dostumdan geldi düşüncesiyle bir iki satır kendi düşüncemi dostumla paylaşmak istedim…Ve sadece bu mesajı da hamuslu@mynet.com adresine gönderdim. Eğer benim bildiğim HM değilse bu mesaj kesinlikle muhatapsız mesaj olup HM dışında kimseye de bu mesajı yazma ihtiyacı duymazdım.
Tanıdığım HM hırsızlık ya da adaletsiz bir durumda kesinlikle bu şekilde karşı çıkar. İnan aynı duruşu kişisel olarak ben de yaparım.
Yanlışı kim yaparsa yapsın söylediği gibi aynıdır. Hırsız hırsızdır. Buna da kimsenin kesinlikle itirazı olamaz. Bunda hem fikiriz zaten.
Oysa inancımıza göre asıl olan niyettir. Niyet sağlam değilse yapılan her ne ise hayır gibi de gözükse Allah indinde hiçbir kıymeti yoktur. Bu noktada şöhret nam olsun diye biri cami yapar ya da Kuran okur sadece niyeti yüzünden külliyen felakete maruz kalır ahreti kaybeder, biri de Allah için bir taşı yerinden kaldırır o da muradına erer…
Asıl olan niyettir…Kesinlikle görüntü ya da başka şeyler adamı bu dünyada boşa düşür.
Kur’an-ı Kerim Maide süresinde " Size bir haber ulaştığında habere değil, size bu haberi getirene bakınız". Ayeti ortada dururken yine ben işin ya da yapılanın doğruluğuna değil niyeti sorgularım. Kuran da bizden bunu talep etmektedir. Dolayısıyla bu doğru da olsa bu işi bu kadar orta yere getiren ve sürekli bunu işleyen basın, TV ya da her ne ise bunları sorgularım. Onlar kesinlikle senin benim gibi hırsızlığa karşı değil, Müslümanlara karşıdırlar. Yıl boyu yaptıkları bir kötü durumu sıradan bir müslümanın yapması durumunda haktan yana gibi görünmeler benim gibileri insanların birden kanaatini değiştirmemelidir.
ÜSTELİK ŞUNUN BİLİNCİNDEYİM: Bir insan ben Müslümanım dedikten sonra bu hırsızlıkları ya kötü durumları yapamaz. Eğer “yapılıyor denilirse " bu durumda yapanın zayıf ve iradesiz bir Müslüman olduğu söylenebilir. Bunu da tartışacak ya da eleştirecek Aydın doğan gibi patronu olup haramzade sermayeli İslam düşmanı olanlar olamaz. Onların hiçbir dediğini benim gibiler hiç dikkate almaz.
Üstelik üç beş zayıf ve iyi huylu olmayan Müslümanlar koskoca camiayı zan altında bırakamaz. Bu genellemeleri ben kesinlikle art niyetli olarak görüyorum.
Olay sen ben olayı değildir…Olay ahlaksızlık bir durumdur. Bunu da kimse savunamaz. Ancak bu dünyada bazı şeyler cezasız kalsa bile hele de din adına ya da İslam adına bu dünyada yapılanların hesabını bir gün gelir Allah bozar…
Ancak Allah için yapılan ya da hiç şowu olmayan ya da görünmeyen niyetler yine öte tarafta niyetin durumuna göre yine Allah tarafından değerlendirilir. Birey olarak herkes kendi yaptığından sorumludur. Devletin kurumları da gerekirse cezalandırır. Bu dünya da Allah için yapılan iyiliklerin de derecelendirilmeleri mümkün değildir…Bu dünya da yapılan hiçbir şey kıymeti ne olursa olsun niyeti Allah için olmayınca yardım da olsa hiçbir anlamı yoktur.
İşte benim gibiler yaptıklarımızı Allah için yaparız. Yolda benden elini açıp bir şey isteyen birine ben veririm sadece. Benim görevim vermektir. Adam gidip bunu kötü bir işte harcasa bile ben bu durumdan sorumlu değilim…Ben niyetim sebebiyle sevap kazanırken o o ahlaksız da yaptıkları ile günahını artırır…Çünkü dinde emirler ve yasaklar Allah içindir…Kıymetini de Allah değerlendirir…
Biz Müslümanlar iyilik yapmaya devam edeceğiz. Münafıkların Müslümanlarla ilgili hiçbir sözüne itimat edemem ve etmiyorum. Alman'ın ya da Aydın Doğanın paçavraları birilerini ya da bir kurumu kötülüyor diye ben kötü diyemem. Bunlar İslam düşmanı münafıklardır. Ama sonları da yakındır…
Eğer benim tanıdığım HM iseniz sizinle bu konuyu enine boyuna konuşmak isterim.
Selam ve saygılar…Bekir AKKAYA /05 Aralık 2008 /KUMRU
İslami Hassasiyetlerde Müslümanları Zındıklar Değerlendiremez!
Deniz Feneri Derneği’nin gönüllüsü olarak dokuz yıldan fazla çalıştım. Birçok garip ve ihtiyaç sahiplerine bu vesile faydam dokundu.
Bir gün geldi birçok İslami hayır kurumlarının başına gelen durum Deniz Feneri Derneği’nin de başına de geldi. Doğruluğu yanlışlığı bir yana bir kesim sırf Müslümanları zan altına bırakmak için sürekli saldırı içerisinde. Bunun kıyamete kadar süreceğine inananlardanım. Kötülüklerden, hırsızlıklardan, sahtekârlıklardan dem vuran bu İslam düşmanları keşke bu kavramlarda
1 Haziran 2022
İmam Hatipli Kızlardan Semah Gösterisi -Arşiv-2006 (3 Adet Fotoğraf)
Kumru'da ilk kez kız öğrenciler tarafından "semah gösterisi" sunuldu. Yüzlerce insanın bir sürpriz olarak izlediği semah gösterisi büyük takdir topladı, salondakiler gösteriyi ayakta alkışladı. Orotoryo'nun ardından Davetlilere yönelik peygamberimizle ilgili bilgi yarışması gerçekleştirilerek, bol bol hediye ve kitap dağıtıldı. En büyük ödül olan altın ve kitap'ı ise iki bayanın
alması bütün salonu mutlu etti. Öğrenciler arasında düzenlenen hadis ezberleme yarışmasında 60 ve üstünde hadislerin meal ve metnini ezberleyerek dereceye giren öğrencilere ödüller verilerek öğrencilerin seçme hadisler sunmaları salonda büyük hoşnutluk yaşattı. İki kız öğrencinin "Veda Hutbesi"ni okumaları ile proğram son buldu.***Bekir AKKAYA/12 Nisan 2006 /Karadeniz Haber Postası Gazetesi / Kent Haber Kültür ve Haber Sitesi
İmam Hatipli Kızlardan Semah Gösterisi -Arşiv-2006 (3 Adet Fotoğraf)
25 Mayıs 2022
Kumru İlçesi Evliyaları ve Abdi Hoca Destanı /Bekir AKKAYA
Yazımızla İlgili Açıklama:
Kumru İlçesi Evliyaları İlk olarak Ordu Haber Gazetesi - Mart-1998 tarihli sayısında Bekir Akkaya imzası ile yayımlanmış olup yazımız daha sonra Provizyon Gazetesi’nin 5 Kasım 2004 tarihli sayısında güncellenerek tekraren okuyuculara ulaştırılmıştır.
14 Kasım 2004 tarihinde Kenthaber Kültür ve Haber Sitesinde http://www.kenthaber.com/karadeniz/ordu/kumru/Haber/Genel/Normal/kumru-evliyalari/012a012f-8d24-4cf9-a1be-d81c96706d35 adresinde tekrar yayımlanmış olup yazının altında onlarca yorum yapılmıştır. Daha sonraları yayın hayatına son veren Kenthaber internet sayfasında bulunan yazı ve bir kısım
yorumlara https://bekirakkaya.wordpress.com/category/bekir-akkaya-arastirmalari/page/7/ adresinden ulaşmak mümkündür.Yine bu yazımız kaynak belirtilerek tamamı “Türkiye Evliyaları” kitabında yer almıştır. Şu anda ise bir çok internet sayfasında yazımız orijinal haliyle bulunmakta olup bu yazımızda daha önceki yazılarımızda yer almayan “Abdi Hoca Destanı”nın tamamını yazımız içerisine ilave etmiş bulunmaktayız.
Bekir AKKAYA /Vav Bilgi
KUMRU EVLİYALARI
A- EVLİYA NEDİR? YA DA ORDU EVLİYALARI KİTABI ÜZERİNE :
EVLİYA: Veliler. Velayet ve keramet sahibi. Allah'a yakın adam, iyi ahlak sahibi. KERAMET: Evliyadan sadır olan harikulade hal. (1)
EVLİYA VELİ: Tasavvufta, velayet (ermişlik) makamına ulaşan kimsenin Çoğul şekli evliyadır. Allah'ın dost ve sevgili kulu.
KERAMET: Allanın veli kullarının gösterdiği olağanüstü haller. Veliyi veli kılan onun keramet göstermesi değil, Islamın kurallarını uygun olarak yaşamasıdır. (2)
Sözcüklerden anladığımız kadarıyla Evliya; Hayatını, nefsinin arzularını yok etmeye çalışarak ibadetle geçiren; kendisinde gayb-den haber verme, halleri keşfetme gibi olağanüstü haller zuhur ettiğine inanılan, keramet sahibi olduğu kabul edilen ermiş kişilere EVLİYA denilir,
Evliya, Velinin çoğulu yani cem'idir. Veli, Kur'an'daki anlamıyla Allah'ın dostu, sevgili kulu demektir.
Yine sözcüklerden anladığımız kadarıyla, Keramet evliyadan ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Evliya için, zaman ve mekana göre, bir çok keramet söz konusu Alabilir, Ancak kerametini açıklamamış nice evliyalar vardır ki, biz bunların kim olduklarını bilemeyiz, Keramet haktır, doğrudur. Fakat, evliya için keramet bir hedef yani gaye değildir. Mutasavvuflara göre, evliyanın kerametini gizlemesi esastır.
Halkımız, hakkında sadece duyduğu menkıbelere göre bilgi sahibi olduğu bu kişilerin kabirlerini, türbe veya makamlarını ziyaret ederek, onların ruhaniyetlerinden yardım dilemek suretiyle, manevi bir tatmine kavuşurlar. (3)
"ORDU EVLİYALARI" KİTABI ÜZERİNE
Sayın Nuri Kahraman Bey'in Başkanlığını yaptığı, Ordu Ensar Vakf’ının çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil. Gerek düzenlediği "Pilav Günleri" ile, gerekse çıkardığı dergi ve kitaplarla ve diğer etkinlikleri ile, vakıf, Ordu'nun göz bebeği' 11.si şu anda yapılan ramazan ayında devam eden “Kitap Günleri” halen devam etmektedir.
Ordu Essar vakfının düzenlediği 1996 yılındaki Ordu İmam-Hatip Lisesi Mezunlarını bir araya getirmek maksadı ile yapılan "Pilav günü"ne ben de katıldım. İşte bu esnada elime vakfın çıkardığı bir kitap geçti. Kitap, ORDUNUN TARİH BABASI" diye bilinen, Üstat Sıtkı Çebi'nindir. Ensar Vakfı tarafından basılmış büyük bir araştırma ürünü olduğu, kitabı okuyanlar' anlayacaklardır. Kitabı okuyunca bilmediğim, duymadığım bir çok evliyanın Ordu toprakları içerisinde de bulunduğunu Öğrendim. Ancak, kitabı okuyunca üzüldüm de. Çünkü merkez dahil Ordu'nun on dokuz ilçesi mevcut, ilçelerin bir çoğunda evliya olduğu zikrediliyor. Ancak, Kumru ilçesinde hiç bir evliyadan söz edilmiyor. Oysa, diğer ilçelerde olduğu gibi Kumru'da da evliyanın olduğu yöre halkı tarafından bilinmektedir.
ORDU'NUN TARİH BABASI-ARAŞTIR-MACI- YAZAR Muhterem SITKI CEBİ, Ordu Haber Gazetesi'nin 4. sayısında bizim bu ifadelerimizi doğrular nitelikte bilgiler veriyor. Ve şöyle diyor: "Henüz ulaşamadığını bazı evliyalar var, bunu da kitap çıktıktan sonra Öğrendim. İkinci baskıda bunları gözden ge-çireçeğim." Yine aynı
Sıtkı Çebi Araştırmacı-Yazar Fotoğraf : https://www.haberler.com/ |
söyleşide Üstad Sıtkı Çebi: “-Karadeniz’de türbe şekli yapı geleneği yok. Kabirleri türbe şeklinde örtmekten ziyade, çoklukla etrafını 1 veya 1.5 metre yüksekliğinde aralıklı tahta perde ile çevirmenin tercih edildiğini, kubbeli yapıların yakın tarihten itibaren yapılmaya başlandığını, söylüyor.(4) Bu ifadeler de Kumru'da çok sayıda evliya olduğunu bize gösteriyor.
B- KUMRU EVLİYALARI
KUMRU İLÇESİNDE EVLİYA VAR!
Bizim araştırmalarımıza göre Kumru İlçesinde evliya var. Hem de çok fazla. Aslında başlı başına araştırmaya değer bir konu. Üstat Sıtkı Çebi'nin ifadelerinden anlaşılacağı gibi, sağlığında evliyalığı kesin olarak bilinen büyük zatların kabirleri bile normal kabir konumunda. Bu tür kabirlerde, diğer kabirlerden değişik tarz sadece (fıraktu denilen) ağaçlarla çevrili olması. Halkın da buraları sık sık ziyaret etmesi olarak söylenebilir. Ancak, bu zatlarla ilgili halkın dilinde bir çok olağanüstü olayların anlatılır olması, kabirlerde yatan kişinin Allah dostu biri olması gerçeğini ortaya koyuyor.
Kumru İlçesi Evliyaları ve Nerede Oldukları
Kurmru İlçesi’nde ve köylerinde evliya olarak bilinen yerleri sıralamamız gerekirse, benim şahsen tespit edebildiklerim şunlardır
1-Ezetlü Evliyası (Aşağıdamlalı)
2. Büyüktepe Evliyası (Balı)
3. Isıtma Evliyası (Akçadere)
4. Mezarlık Yanı Evliyası (Çatılı)
5. Tuzak Evliyası (Çatılı]
6. Okçulu Evliyası (Çatılı)
7. Boğaz Evliyası (Çatılı)
8. Pistan Evliyası (Çatılı)
9. Karın Evliyası (Derbent)
10.Hıcılık Evliyası (Derbent)
11. Karortmen Evliyası (Derbent)
12. Erene Düzü Evliyası (Divanitürk)
13. Boğmaca Evliyası (Duman)
14. Deli Kız Evliyası (Esence-Pencik]
I5.Garibler Evliyası (Eskiçok Değirmen)
16. Kepez Evliyası (Ortca)
17. Dikmen Evliyası (Gökçeli)
18, Şehitler Evliyası (Gökçeli)
19. Karaavu Evliyası (Güneycik)
20. Hatip Evliyası ' (GÜneycik)
21. Karacalar Evliyası
22. Büyüker Evliyası (Konaklı)
23. Hıdırcık Evliyası (Konaklı)
24. Dörek Evliyası (Ortaca)
25. Tekke Evliyası (Şenyurt)
26. Tekke Yalın Evliyası (Tekke Köy)
27. Aşağıalan Evliyası (Yalnızdam)
28i. Çetir (Çiz) Evliyası (Güneycik)
29. Hacıveli Evliyası (Divani Kayabaşısı)
30. Abak Evliyası (Divani) vs.
Köylerle birlikte evliyaların isimlerini zikretmeye çalıştık. Burada bilgilerini yazamadığım Fizme Köyü’nde, her kabristanlıkta sayısız evliya menkıbeleri mevcut ki inşallah ileriki zamanlarda birileri araştırır ortaya koyar İnanın dinlediklerim başlı başına bir kitap konusu.
Ayrıca, evliya diye tanınan yatırların dışında, Kumru ve köylerinde kerametleri dilden dile anlatılan tanınmış Allah Dostlarının da sayısız kabirleri mevcut. Bu zatların da hayatları ayrı bir inceleme konusu. Bu kişilerin de kabirleri sık sık halk tarafından ziyaret edilir. Halk onları evliya olarak bilir. Bunların hepsinin isimlerini bu yazımda yazmam biliyorum ki sıkıcı olacak. Konumuza ışık tutması için ve ileride araştırmalara bir iz oluşturması açısından bazı isimleri zikretmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Örneklik açısından bazı isimler şunlardır.
1. Müderris Abdu Hoca (Akçaalantürk)
2. Sülman Efendi (Akçadere)
3. Mırozu Ömer Hoca (Keşlik-Ezetli)
4. Müderris Mehmet Efendi (Keşlik)
5. Abdullahi Meki Hazretleri (Çakıllı)
6. Abdullahi Mekki Hazretlerinin Babası (Dereköy-Yukarıdarmlalı)
7. Müderris Ali Rıza Efendi (Fizme}
8. Kör Hafız (Fizme)
9. Yanaşma Halil Hoca (Işılga) (Balı)
10. Hacı Mehmet Efendi (Balı)
11. Kırca Hoca (Ballık)
12. Koca Hatipler (çatılı)
13. Ehliman Haco (Derbent)
14. Hacel Ali Hoca (Esence - Pencik)
15. Üsin Hoca (Güneycik)
16. Hacı Hasan Sunma (Ortaca)
17.Hatip Hoca (Gümüş) (Konaklı]
18. Sait Hoca (Kovancılı)
19. Paşa Hoca (Küçükakçakese)
20. Hüseyin Nargül Hoca (Şenyurt)
21. Hatip Mehmet (Tekke)
Yusuf Ziya Işık Ordu Müftüsü |
22. Yusuf Ziya Işık (Yeniakçaalan)
23. Şaştım Hoca (Demircili)
24. Ahmet Hoca (Demircili)
25. Abdi Hoca (Fizme)
26. Hamit Hoca Kısık (Tarakçı) (Fizme-Karapınar)
27. Halil Hoca (Tatlıgül) (Çokdeğirmen)
28. Ömer Hoca (Fatsa) (Çokdeğirmen)
29. Kitapcı Mehmet Hoca (Fizme)
30. Abdullah Hoca (Nutkullu Hafız) (Fizme)
31. Mehmet Alkan Hoca (Küçük Hafız) (Fizme) vs.
Evliyalar olarak, Demircili'de Ehliman, Ayvalı'da, Kömerik, yine Ayvalı'da Kayabaşı, Demircili'de karaağu ve yine Demircili'de Üçler Evliyalarını söylemeden geçmemiz mümkün değildir. Konumuza ışık tutması açısından Kumru'da en fazla adından söz edilen Fizmeli Abdi Hocayı tanıtalım.
C- KUMRU EVLİYALARINDAN VE BÜYÜK ALİM Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ]
Fizmeli Abdi Hoca Abdurrahman Hilmi Bilici |
Öğrenimine ilk olarak, şu anda Kumru Merkez camii olarak hizmet veren, Kumru Medresesi’nde başlamıştır. Daha sonra Korgan İlçesinin bugünkü Yeni Pınar (Findekse) Mahallesinde bulunan Sarı Müftü’nün Babası Mustafa Efen-di'den dersler almıştır..
İlme ve öğrenmeye karşı büyük merakı olan Abdi Hoca, ilmini daha da artırmak için Ünye İlçesi’ne gitti. Ünye'de Hacı Yusuf Efendi'den dersler aldı. Abdi Hoca, Ömrünün yirmi yılını ilim öğrenmeye adamıştır.
Daha sonra öğrendiklerini memleketinde öğretebilmek ve insan yetiştirmek amacıyla Kumru'ya gelerek iki yere medrese açmıştır. Birinci medreseyi Kumru'nun Aşağıdamlalı Köyü’nün Çakıllı Mahallesinde (Çakıllı bugün Aşağıdamlalı Köyünden ayrılarak, Kurtuluş Köyü’nün bir mahallesidir. Bugün ise Fizme Beldesi’nin bir mahallesidir.) Diğerini ise, bugün Aşağıdamlalı Köyünün topraklarında bulunan Akdana Mahallesi’nde açmıştır. Açtığı bu medreselerde kırk yıl öğrenci okutarak iki defa icazet vermiştir.
Ünü her tarafa yayılan Abdi Hocaya yaptığı hizmetlerden Ötürü devletçe bir sancak verilmiştir. Bugün bu sancak, halen şu anda Korgan'da ikamet eden torunu Ahmet Bilici'de bulunmaktadır.
Ömrünün (Tamamını ilme ve Öğrenmeye adayan Abdi Hoca 1957 yılında Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) Köyünün. Avdullu Mahallesi’nde vefat etmiştir. Kabri şu anda yeni köy olan Avdullu Köyü’nde bulunmaktadır. Kabri uzak ve yakından sık sık ziyaret edilen Abdi Hoca, bugün de tüm çevre ilçeler tarafından tanınmaktadır. (5)
Abdi Hoca’nın Vefatında Yazılmış Destan
Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ] hakkında halkın dilinde ‘destan’ olarak bilinen Halk Şairi Fizmeli Hüseyin Akan (Alçaco Hafız oğlu Hüseyin tarafından yazılmış destanın tamamını şöyledir.
Dertlilerin dermanına
Bakın mevlanın fermanına
Rüzgar esmiş harmanına
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
Ağlayanlar alırdı derdini
Tutmuş idi sıdk ile dini
Kendisi hem tarikat ehli
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
Yatar yataktan bakıyor
Gözünden kanlı yaş akıyor
Dili durmaz daim okuyor
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
Senin için ağlıyor hava cem alem
Seni methetmeye acizdir dil ile kalem
Yardımcı olsun sana haliku’l- alem
İmdat eyle allahım imdat eyle
Şefaatine cümlemizi nail eyle
957 eylül 24 Salı gecesi (6)
Dünyayı terk eyledi dünya havacesi
Ruhu teslim eyledi o mübarek gecesi
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Ol gece gökte ay yok iken
Gidenler görürdü yolun olsa diken
Haberci gitti elinde ışık yok iken
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Bütün dostları akdanaya geldiler
Ol zatın gittiğini gördüler
Üç alim peşpeşe vefat ettiler
Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan
Yıkayıp kapıya yatırdılar
Bütün halkı merasime getirdiler
Fatiha okuyup ihlas getirdiler
Gitti alimler yıkıldı cahiller
Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan
Tabutundan tutup bismillah dediler
Cümlesi peşine düşüp ağladılar
Peşinden cümlesi el bağladılar
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Vefat edince haber gitti her yere
İki kaza dört nahiye doldu hep bir yere
Namaz kılmak için kondu bir yere
Ağlan efendiler her yere oldu ilan
Senin için umum ihvan kederdedir
Şimdi havacemiz bir avuç kefendedir
O ıssız evler yangı verir gelenlere
Dayanamaz sıfatını görenler
Ne için ağlamasın bu halk niçin
İki yerde medrese okuttu
Bütün malları cihanı tuttu
Şimdi karayeller [karayerler] havacemi yuttu
Niçin ağlamasın bu millet niçin
Kapandı ol zatın kapıları
Issız kaldı hep yapuları
Dindirdi ağrıyan sızıları
Niçin ağlamasın bu millet niçin
Senin için ağladı dağ ile taş
Biz niçin ağlamayalım bugün
Gardaş bizlere durmak geçti yavaş
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Nur idi mubarek zatın gövdesi
Ruhu teslim olana kadar durmadı
Ruhu teslim olunca düştü ciğer kasesi
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Tabutu kaldı millet arasında
Herkes görmek için geldi davasında
Görmek imkan olmadı meclis arasında
Ağlayalım kardeşler akıtalım yaşları
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Cemaatin sayısını ancak allah bilir
Ben sandım ya rabbi dünya hep gelir
Bizim gibi cahiller bu kadar görür
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Tabutunu kimler götürür
Müezzinler hep sala verir
Namazı kılınır hem hatim hem dua edilir
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Cemaat yol vermez görmek için ol zatı
Mübarek sancak üstüde hem adı
Hiçbir cenazede bulunmaz onun tadı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Havam cem gitti ıssız oldu bu yerler
Kayıp oldu ortadan mübarek diller
Ah gitti alimler kaldı cahiller
Neylesin şu dünya neylesin
Dedi bana ağlar dağlar taşlar melekler
Beni ölüyor diye hem melekler
Benim hizmetim var dedi ol zat
Hiç kimseden hizmet ummazdı ilelebet
Ah gitti alimler kaldı cahiller
Sonra kabir başına getirdiler
Onca cemaat görmek için getirdiler
Çoğu görmeden geri döndüler
Hepsi gitti avlayu avlayu
Kabire koyup toprağı çektiler
Baş ucuna bir taş diktiler
Bütün dostları hep gittiler
Hepsi geri döndüler avlayu avlayu
Karıştı topraklara ol nuri mübarek
Yerin mekanını cennet eylesin felek
Şefaatin havacem anca senden dilek
Cemaatin hep gittiler avlayu avlayu
Avlayanları güldüren havacem
Ahiretten bize bildiren havacem
Senin için gündüzlerim gecem
İçimden geçmedi avlayu avlayu
Senin elinden tuttum elinden mübarek
Şeyhim isen eyle bana imdat
Gelir mi daha senin gibi bir zat
İçimden gezdim avlayu avlayu
Oğlu sabriye dört gün sonra
Göçüm gidecek demiş hem buğa
Dört günü tamamdı durmadı
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Ahir nefesinde unutmadı allahı
Ölüyorum korkmayınız vallahi
Çekilip kapuya gidin bir dahi
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Camiler gürleten gitti
Kürsüleri inleten gitti
Cihanın alimi ortadan gitti
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Hey camimiz ulu camimiz
Havace gelecek diye diye sevindirdiniz
Kürsülerde durur daha yeriniz
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Dillerinden ballar akarken
Bütün alem yüzüne bakarken
Şimdi yürekler hep yanarken
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Camileri daha kimler inletir
Vaiz edip halka kimler dinletir
Fizmenin şerefi hep sendedir
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Alametleri hep zahir oldu
Kendi gidip kayıp oldu
Dersine girenler bir lezzet buldu
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Hanelerin ıssız denilir
Geceleri derler namaz kılınır
Alametlerin anca bilinir
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Gündüz gelenlerin geri kaldı
Geceleri ıssız evlerin doldu
Kırklar yediler evinde namaz kıldı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Ol mübarek tenler toprağa kondu
Senin için binbir hatim okundu
Şimdi kabrin ziyaret hak olundu
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Aşık idi havacem cümle alem sana
Yanına gelenlere ederdin dua
Şimdi uğradı havacem sana vefa
Gezdim içimden ağlayu ağlayu
Issız evlerine gelenler bakıyor
Issız durması hocam yürek yakıyor
Bakanların gözlerinden yaşlar akıyor
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Halk toplanır arı çiçekten bal alır
Yaz mevsiminde arı peteğe işler gibi
İşler mi o petek arı söndüğü zaman
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Sabah olup kalktığın zaman
Hanelerine baktığın zaman
Sanırım gelmiştir ahır zaman
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Bahçelerin al çiçek açıyor
Dallarına kuşlar konuyor
Meyvelerinden yiyenler fatiha okuyor
Yürek erir evlerine baktığın zaman
Gelin tarikatımızdan ayrılmayalım
Başka dallara sarılmayalım
Şeyhimiz gitti diye dağılmayalım
Niçin ağlamasın ihvanlar niçin
Vekil bırakmıştır ona ol felek
Vekildir ol hacı halil dilek
Taş olsun ona yanmayan yürek
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Tarikatların doğru olur sözü
Uyumaz tarikatlı ihvanın gözü
Zikirdir onların hep sözü
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Çok zordur tarikatın cesbi
Uyumaz tarikatın kalbi
Her derde ederler onlar sabrı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Havacem gitti yüreğine ateş bıraktı
Durdukça ol ateş yüreğimi yaktı
Havacemin ismi lisanı kalktı
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Kıymetin bildirdi ol zat gidince
Bütün dünya ağladı sen vefat edince
Fetvayı sen verirdin kılı kıldan ince
Niçin ağlamasın bu halk niçin
Gel şair hüseyin yakma yüreğin
Nedir havacemden dileğin
Yoktur ahiret için bir hazır emeğin
Ağlan efendiler her yerde oldu ilan
Fizmeli Halk Şairi Hüseyin Akan (Alçaco) (7)
Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum. Bekir AKKAYA |
Bu Yazıda Yararlandığım Kaynaklar Şunlardır:
1 .Hayat Büyük Türkçe Sözlük. Hayat yayınları -İSTANBUL
2.Risale Masa Ansiklopedisi. Risale Yayınları. Komisyon. İstanbul
3.Ordu Evliyaları. Sıtkı Cebi. Ordu Ensar Vakfı Yayını. Ordu
4. Ordu Haber Gazetesi. Sıtkı Çebi İle Söyleşi -Yıl:1. Sayı:4 Kasım 1997. İstanbul
5. Dünü ve Bugünü ile Korgan, Selim Uzan. Gelişim Matbaacılık. Ankara
6. Babam Kitapcı Mehmet Hoca (Mehmet Akkaya) bana şu bilgileri vermiştir. Bölgemizde üç büyük âlim birer hafta arayla Salı günleri vefat etmişlerdir. 1957 yılının Eylül’ünde bir Salı günü müderris Abdi Hoca [24 Eylül 1957], öbür Salı günü Pencik/Esence’li müderris Hacı Ali Efendi, öbür Salı günü ise Yusuf Işık Efendi (Ordu Müftüsü) ardı ardına vefat etmişlerdir.
7. Halk Şairi Hüseyin Akan. Vicdan Sesi Matbaası, 1958, Samsun.
8.Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum. Bekir AKKAYA |
9. Fotoğraflar Bekir Akkaya’nın aşağıdaki blog ve facebook sayfalarından alınmıştır.
https://bekirakkaya.blogspot.com/
https://kumrubelgesel.blogspot.com/
https://bekirakkaya.wordpress.com/
https://bekirakkaya1.wordpress.com/
https://www.facebook.com/kumruhaber
https://www.facebook.com/kumrulubekir/
Bekir AKKAYA /23.04.2021 /vAv Bilgi
Kumru İlçesi Fotoğraf : Bekir AKKAYA |
----------------------------------------------------------------------------------------