İslam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İslam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Kasım 2022

Salat-ı Tefriciye Duası



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Salat-ı Tefriciye Duası



.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

23 Temmuz 2022

KURULU DÜZENİN AHLÂKI / Rasim ÖZDENÖREN / MOSTAR DERGİSİ / 47. Sayı

İnsanın içinde yaşadığı her düzen kendi ahlâkını da yedeğinde taşır. Şöyle de söylemek mümkün: Her düzen, kendine hayatiyet bahşeden “ilke” veya “ilkeler”in kendi içinde barındırdığı zihniyete göre bir ahlâkî yapıyı da oluşturur. O düzenin parçası olarak yaşayan kişilerin o ahlâkî yapıyı benimsemeseler bile, bir başlarına değiştirmeleri zor veya imkânsızdır.
Monarşizmin, aristokrasinin, demokrasinin, sosyalizmin ve bunlarla bağlantılı olarak yaşanan iktisadî dizgelerden her birinin gerektirdiği ve kişiyi öyle yaşamaya ve davranmaya

zorladığı bir ahlâkî yapı mevcuttur. Sosyalist dizgede yaşayıp monarşizmin gerektirdiği siyasal davranışı tutturamazsınız; demokratik dizgede yaşayıp anarşizmin isteri olan tutumu dayatamazsınız. Böyle dayatmalara giriştiğiniz anda, içinde yaşadığınız dizgenin, önünde sonunda sizi dışlamasına boyun eğmek zorunda bırakılabilirsiniz.
Şimdi, bütün dünyada yaygınlaşan demokrasinin de insanlardan talep ettiği bazı ahlâkî tutum ve davranış biçimleri mevcuttur: Rekabet, ona bağlı olarak bencillik, ona bağlı olarak bireycillik, ona bağlı olarak açgözlülük, ona bağlı olarak oportünizm (fırsatçılık), ona bağlı olarak ilkesizlik ve ona bağlı olarak kişinin kendini ahlâkî kayıtlardan azâde hissetmesi hâli...  
Kimilerinin sandığı gibi, demokrasi ahlâksızların, ikiyüzlülerin, alçakların, mürailerin, üçkâğıtçıların, dolandırıcıların, sözünde durmayanların, emniyeti suiistimal edenlerin, vurguncuların, soyguncuların, talancıların, beleşçilerin foyasını meydana çıkaran bir rejim değildir. Bilakis bu tür fırsatçılara hayat ortamı açan bir rejimdir. (Tabi akıllı insanlar, bizim bu cümlemize bakarak onun mefhumu muhalifinden bizim despotluğu talep ettiğimizi çıkartmaz!).
İmdi demokratik düzenin gerektirdiği ahlâkî ortam içinde insanın mandepsiye (tuzak) düşmemesi için uyanık olması gerekir. Sadece mandepsiye düşmemek yetmez, mümkünse ve elinden geliyorsa başkalarını mandepsiye bastırmanın ortamını hazırlamak da gerekir. Aksi takdirde kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. İnsanlar, birbirinin iffetinden, tecrübesizliğinden, iyi niyetinden, saflığından (saffetinden) yararlanmanın yolunu arayıp bulur. Çünkü böyle davranmamak enayilik telakki edilir. Bundan da, enayi yerine konulmamak için başkasına enayi muamelesi yapma gerekliliği gibi bir çelişkili sonuç ortaya çıkar.
Bütün bunların üstesinden gelebilmek, yani fırsatçılık yapabilmek, yani başkasını enayi yerine koymak, yani başkasını mandepsiye bastırabilmek için acımasız olmak da gerekiyor; hem acımasız, hem muhteris!
Yazık ki, ihtiras, bizatihi kendi zaafını da bünyesinde taşıyan bir “hâldir”. İhtiras tamahkâr olmayı gerektirir. Tamahınsa gözü kördür: Küpün içindeki hindistancevizine tamah eden maymun onu oradan çıkarmak için elini küpe sokar ama yumruğunu açmayı akıl edemediği için de mandepsiye basmış olur.
Günümüzde bazı insanlar bu muhteris maymunun konumuna düşmüş bulunuyor ama kendi durumunun bilincine sahip değil…
Bazı siyaset erbabı elini hindistancevizi küpüne daldırmış, belki oradaki nevaleyi avuçlamış da bulunmakta, fakat elini küpten dışarıya çıkartmadıkça avucundaki nevaleden sebeplenmesi imkân dışı. Fakat umurunda mı? Çünkü o, ihtirasının ona oynadığı oyunun farkında olmadan çelişkisini sürdürmeyi deniyor. Avucunu açsa nevaleyi düşürecek, nevaleyi yemesi için avucunu açmaması lazım; avucunu açmadığı takdirde de avucunu küpten dışarı çıkartması imkân harici… Böylece o, bilmeden kendi ihtirasının tuzağı içine gömülmüş durmaktadır. Onu içine düşmüş bulunduğu tuzaktan kim çıkartacak dersiniz? Tam da, onu o tuzağa düşüren irade… Fakat artık bu noktada tuzaktan kurtulmak değildir söz konusu olan, esir edilmektir.
Şöyle bir noktaya gelebiliriz sanırım: Toplumsal/siyasal dizge ile o dizgenin üyesi olarak yaşayan birey arasında ahlâkî açıdan bağlılaşım var. Biri ötekinin besleyicisi konumunda bulunur.
Böylelikle İslâm ahlâkını yaşamak isteyen birey öyle bir ortamın içinde yaşama durumunda kalır ki, bu durum, kişiden o İslâmî hayat ortamının hazırlanması talebini getirir. Aynı biçimde, İslâmî ortam da, aynı kişiden Müslümanca ahlâkın gereklerini yerine getirmesi talebinde bulunur.
Sonuç: Küp kurulu düzen ise ve küpün içindeki hindistancevizi de onun ahlâkî telâkki tarzını ifade ediyorsa, oradan kurtulabilmek için elimizi o cevizden kurtarmamız gerekiyor. Cevizin iştahımızı köpürten çekiciliğinden vazgeçmemiz isteniyor. Özgürlük elbette bir bedel ister. Onun bedelini ödemeden özgürlük talebinde bulunmak ve onun gelmesini beklemek hülyadan başka bir kapıya yol açmaz.

BEKİR AKK
AYA ÖZEL ARŞİVİ /SİZ DE GÖNDERİN YAYINLAYALIM... bekirakkaya@yahoo.com----kumruhaber@gmail.com ***Sitemizde yayınlanan yazı, fotoğraf ve dökümanlar başka bir site ya da dergi-gazetede yayınlanacaksa önceden yazılı izin gerektirir. Sitelerimizde yayınlanan diğer döküman veya belgeler , kaynak gösterilmek ve sitesinin ilgili sayfasına link verilmek koşuluyla yeniden yayınlanabilir.

KURULU DÜZENİN AHLÂKI / Rasim ÖZDENÖREN / MOSTAR DERGİSİ / 47. Sayı

İnsanın içinde yaşadığı her düzen kendi ahlâkını da yedeğinde taşır. Şöyle de söylemek mümkün: Her düzen, kendine hayatiyet bahşeden “ilke” veya “ilkeler”in kendi içinde barındırdığı zihniyete göre bir ahlâkî yapıyı da oluşturur. O düzenin parçası olarak yaşayan kişilerin o ahlâkî yapıyı benimsemeseler bile, bir başlarına değiştirmeleri zor veya imkânsızdır.
Monarşizmin, aristokrasinin, demokrasinin, sosyalizmin ve bunlarla bağlantılı olarak yaşanan iktisadî dizgelerden her birinin gerektirdiği ve kişiyi öyle yaşamaya ve davranmaya

19 Haziran 2022

Babalarımız. Mekanları cennet olsun...



............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Babalarımız. Mekanları cennet olsun...



............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

6 Haziran 2022

Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!

BU GÜN ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ OLARAK TARİH BOYUNCA YAŞAYACAĞI EN ÇETİN VE ZOR GÜNLERİNi YAŞAMAKTAYIZ.
-Dava partiler üstüdür.
Unutmayın kazanılması gereken seçim değil savaş var.
-Yenilmesi gereken parti değil sistem var.
Halk, parti kavgasına yönlendirilip pasifize ediliyorlar.
1)ABD Türkiye'yi çembere alıyor.
Yunan adaları ve Trakya sınırına kadar üs kurdu.
PYD'yi silahlandırıp bölgeye üs kurdu.
ABD Türkiye'yi tehdit eden Doğu Akdeniz tasarısını senatoya sundu. Türkiye'ye baskıyı artırdı.
Türkiye'de lider, otorite ve yönetim boşluğu oluşmasını bekliyor.
2) 2025'e kadar kadar parçalanacak 25 ülkeden biri de Türkiye idi. 2013'ten sonra oluşturulacak bir otorite boşluğu ile Türkiye işgale açık hale getirilip en az üçe bölünme planı uygulanacaktı.
İlk hedef otorite boşluğu idi.
FETÖ otorite boşluğu oluşturmakla görevlendirildi.
3) Ve bölme mesajını verdiler.
New York Times Gazetesi 2016 yılında ABD Başkanı Wilson'un 100 yıl önce çizdiği Türkiye'yi üçe bölen haritayı tekrar yayınladı.
Times Gazetesi ABD derin devletine bağlı.
Uygulayacakları planların mesajı gazetede verilir.
4) Haritanın paylaşıldığı 2016 yılı 15 Temmuz Darbesinin yılı.
Tesadüf değil.
Haritaya göre ,
Marmara, İstanbul ve İzmir'i de içine alan bölge Uluslararası Constantinopolitan Devleti,
Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu Anadolu’da Kürdistan, orta bölge Türkiye diye bölünmüş.
5) Geçen sene CHP İzmir belediye başkanı Tunç Soyer İzmir'in kendi bayrağı ve parasının olması gerektiğini söyledi.
Wilson haritasında İzmir ayrı bir devlete bağlı olarak görünüyor.
Tunç Soyer'in de Wilson gibi bir mason olduğunu bilmeyen yok. Soyer'in konuşması tesadüf değil.
6) ABD derin devletine çalışan Henry Kissenger:
"Kıyamet Savaşı olacak, Ortadoğu'daki dengeler tamamen değişecek.
7 ülke işgal edilip Büyük İsrail Devleti kurulacak.
Bu 7 ülkeden biri kesinlikle Türkiye olacak" demişti.
Türkiye'yi işgal edip stratejik bölmeyi yapacaklar.
7) FETÖ darbe girişimini organize eden sözde “Yurtta sulh konseyi” üyesi eski Tuğamiral Sinan Sürer’in odasında ele geçirilen dokümanlarda, Türkiye’yi iç savaşa sürekleyecek ve bölünmesine neden olacak plan tespit edildi.
FETÖ bu kirli kurguya hizmet ediyordu.
Hizmet hareketi (!)
8)Planları şöyleydi:
Deniz Kuvvetelerini FETÖ ile ele geçir.
Akdeniz'de operasyon yapamayacak hale getir.
15 Temmuz darbesiyle de Türkiye'yi içine kapa pasifize et.
Akdeniz, Suriye, Afrika,Ortadoğu'da Türkiye'siz paylaşım yap, harita çiz.
Tüm planları bozuldu.
Örtülü Savaştayız.
9) Türkiye neden bölünecek.
Güneydoğu petrol denizi.
Uzaydan tespit edildi.
Çökecekler!
Kapadokya'ya kadar Büyük İsrail toprağı.
Bölünmeden çökemezler.
Bölgede güçlü devlet ve otorite istenmiyor.
Irak, Suriye, Libya, Türkiye, İran gibi , Bölünüp minimalize edilecek.
10) Türkiye 2016-2021 arasında otorite ilan ederek oyunu bozdu. İçeride bölme odakları tasfiye edildi. Dışarıda kuşatma odakları askeri operasyonlarla delindi!
Akdeniz'e inip Libya ile anlaşarak savunma kalkanı kurduk.
Ordu, MİT ve silahlar hızla modernize edildi.
11) 2016'dan sonra ABD Yunanistan'ın kuzeyinden güneyine kadar askeri olarak yerleşmeye başladı.
Silah ve savaş mühimmatı yığdı.
Ve hala yığmaya da devam ediyor. Tam bu arada dünyanın gözü önünde Yunan vekil 2020'de Türkiye bayrağını ikiye yırttı.
Mesaj net. Türkiye'yi böleceğiz!
12) Türkiye büyük hamlesini yaptı. MİT için güvenlikli ve aktif olacak KALE adında bina yaptı.
Metafizik istihbarat ve yüksek teknoloji eklendi.
Dinleme ve sızma imkansız.
Dış operasyon izni verildi.
İsrail Hakan Fidan üzerinden KALE'yi tehdit etti.
Çünkü MİT'i kaybettiler!
13) Kritik bir 10 yıl başladı.
Saldırılar artacak.
Türkiye TSK ve MİT'i temizleyip milli silahlarla modernize ederek savunma için hazır hale getirdi.
ABD ve İsrail TSK ve MİT'i hedef tahtasına oturttu.
FETÖ'nün temizlenmesi ile TSK ve MİT'i kaybettiler.
Almak için gelecekler.
14) Birlik şart! Türkiye'de iç savaş çıkarıp otorite boşluğu planlıyorlar. Futbol, parti, ideoloji, ekonomi gibi birçok konu kaşınarak kontrollü kaos oluşturulacak.
Darbe ve iç savaşın anahtar kelimeleri demokrasi ve özgürlük. Hedef petrol ve enerji kaynaklarının kontrolü.
15) Herkes uyanık olmalı.
Parti kavgaları arttığı an ajanlar Türkiye'ye damlar.
İç savaşı körükler.
Dava partiler üstüdür.
Unutmayın kazanılması gereken seçim değil savaş var.
Yenilmesi gereken parti değil sistem var.
Halk, parti kavgasına yönlendirilip pasifize ediliyor.
16) Türkiye yakında büyük Mavi Vatan Tatbikatı yaparak meydan okuyacak.
Sondaj gemileri ile Mavi Vatan'a yerleşme zemini kurdu.
İHA-SİHA ile kukla piyonları etkisiz hale getirdi.
Ayasofya ile stratejik mesaj verdi. Particilik ideolojisiyle düşünmeyin. Tarihin en büyük tehtidiyle karşıyayız.
ARKADAŞLAR OYUNLARA GELMEYELİM .

Kaynak : Yazarı belli değil…

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Türkiye Bu Savaşı Kazanacak İnşallah!

BU GÜN ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ OLARAK TARİH BOYUNCA YAŞAYACAĞI EN ÇETİN VE ZOR GÜNLERİNi YAŞAMAKTAYIZ.
-Dava partiler üstüdür.
Unutmayın kazanılması gereken seçim değil savaş var.
-Yenilmesi gereken parti değil sistem var.
Halk, parti kavgasına yönlendirilip pasifize ediliyorlar.
1)ABD Türkiye'yi çembere alıyor.
Yunan adaları ve Trakya sınırına kadar üs kurdu.
PYD'yi silahlandırıp bölgeye üs kurdu.
ABD Türkiye'yi tehdit eden Doğu Akdeniz tasarısını

3 Haziran 2022

Hamza Muslu "Sitenize besmelesiz girilmiyor, Çarpılacağım diye korkoyorum" diye yazdı

Hamza Muslu'nun bana ikinci kez yazdıkları

Daha önceden "hamuslu" adında Deniz Feneri Derneği yazım nedeniyle bir mesaj almış ve ona cevap vermiştim. Verdiğim cevaba bir cevap ve açıklama geldi. Bu kez açıklamada Deniz Feneri konu edilmedi ama bu kez benim yayın yaptığım www.kumru.org hedefe konuldu. İsmine de açıklık getiren ve kendisinin Hamza Muslu olduğunu ifade eden kişi "Sitenize çarpılacağım diye besmele çekmeden giremiyorum. " cümleleri ile Kumru'yu da Kurtarılmış bölge olduğunu söyledi. Bende kendisine uygun bir dille cevap vermeye çalıştım. İşte O mesaj ve benim cevabım...

hamuslu <hamuslu@mynet.com>

8 Ara 2008 02:08

Alıcı: Bekir AKKAYA

Sayın Bekir AKKAYA

Ben H. Muslu değil Hamza Muslu ... H.MUSLU sevdiğim değer verdiğim birisi...Bu kişisel duruşu ben Hamza MUSLU bireysel olarak yapıyorum.

Sizin kişiliğnize kesinlikle bir şey dediğim yok.Çünkü sizi tanımıyorum. Ama!....  Besmele çekmeden sitenize giremiyorum. Çarpılacaaam diye koırkuyorum. Ama anlıyorumn sizi. Şu anda sizin gibi düşünmeyen ve Tanrı'ya şükür sizinle dua etmeyenin yanınızda yeri yok, biliyorum... Ben Kumnru'da çoksesliliğin olması taraftarıyım.... Bu çokseslilik kesinliklele siyasidir. Ama bunun olamayacağını da görüyorım.

Kurtarılmış bir bölge olarak çok sevgili Kumru'ya v size  sevgilerimi sunuyorum....Hamza Muslu

------------------

Bekir AKKAYA <kumruhaber@gmail.com>

9 Ara 2008 00:30

Alıcı: Hamza MUSLU

Değerli Kardeşim Hamza MUSLU,

Hemen baştan söyleyeyim. Fikrin ne olursa olsun sitemizde görüş ve düşüncelerini istediğin gibi açıklayabilirsin. Belki de böyle diyeceğimi aklından bile geçirmedin. Hadi buyur, yaz gönder yayınlayalım.

Her ne kadar sen tanımadan kanaat oluştursan da bizim böyle bir düşünce ile bakmamız mümkün değil. Yazıyor ve istiyorsanız gönderin yayınlayalım...

“Besmele çekmeden siteye girilmiyor” sözünüz çok yanlış ve öne sürdüğünüz ve kendi tanımıza hiç uymuyor. Bırak siteyi her yere böyle girer bir Müslüman. Keşke bunu yapabilsek.

Hamza Muslu'nun İlk gönderdiği Mesaj 

Ancak sen yayınlarımızdan ve İslami bir düşüncemizden rahatsızlığını açıkça ifade ediyorsun . Hem tanımadığını söylüyor ardından da pervasızca iftirayı yanlış kanaatini ortaya koyarak hakareti de elden bırakmıyorsun...

“Siteye girdiğimde çarpılacağım diye korkuyorum” demek ne demek. Bu ülkede besmelesiz ev mi var, ocak mı var? Sen hiç mezarlıktan geçmedin mi? Sen hiç ölmeyen gördün mü? Ya da sen hiç ölmeyecek misin? İnsanı ancak dinsizlik çarpar, Kuransızlık çarpar. Bu cümleler nasıl bir cümle. Nasıl bir aşağılama?

Hem çok seslilik diyorsun hem de benim gibileri öcü olarak göstermeyi ihmal etmiyorsun.. Hem faşist davranıyor hem de özgürlük yaptığını söylüyorsun...ve burda da bırak hoşgörüyü "çok şükür " diyerek bize saldırıyorsun...

Ne demek “Kumru kurtarılmış bölge”...Kimden...Kim kurtarmış?

Peki sen ne arzu ediyorsun...ya da sen kurtarsan nasıl bir şey oluşturursun, Nasıl kurtarırsın? Çelişkili bir kafa...Çelişkili bir düşünce ...Yine de buyurun bu görüşlerini hem de suçladığın sitemizde yap...Büyük ihtimal buna bile cesaret edemezsin...Elinde güç kuvvet olsa bizim gibileri ya da kurtarılmış Kumruyu yok mu edeceksin...?

Bizden şimdilik bu kadar...Bu yazdığını sitemizde aynen yayınlayacağım...Ve bu yazdıklarımı da...

Site ziyaretcilermiz bu tür düşünceli insanları tanımaları açısından çok güzel cümleler yazmışsın...Bende var olan kanat şudur ki, iyi ki Cumhuriyet var. Yoksa bu düşünce sahipleri bizleri ya asar ya da keser.

Bu tür fikirli olanları bizler tasvip etmiyoruz. Hangi izimi savunursanız savunun ya da düşüncenize hangi adı uygun bulursanız bulun. Bu tür düşünceler kitaplarda faşizme olarak adlandırılmaktadır. Siz böyle olmayabilirsiniz ama ben şahsen böyle düşünüyorum

Tekrar söylüyorum ki, sitemizde adınıza bir yer açıp fikirlerinizi bizlerle açıkça paylaşabilirsiniz. şimdilik hoşça kalın...

Bekir AKKAYA/ 9 aralık 2008 /kurtarılmış bölgeden....

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hamza Muslu "Sitenize besmelesiz girilmiyor, Çarpılacağım diye korkoyorum" diye yazdı

Hamza Muslu'nun bana ikinci kez yazdıkları

Daha önceden "hamuslu" adında Deniz Feneri Derneği yazım nedeniyle bir mesaj almış ve ona cevap vermiştim. Verdiğim cevaba bir cevap ve açıklama geldi. Bu kez açıklamada Deniz Feneri konu edilmedi ama bu kez benim yayın yaptığım www.kumru.org hedefe konuldu. İsmine de açıklık getiren ve kendisinin Hamza Muslu olduğunu ifade eden kişi "Sitenize çarpılacağım diye besmele çekmeden giremiyorum. " cümleleri ile Kumru'yu da Kurtarılmış bölge olduğunu söyledi. Bende kendisine uygun bir dille cevap vermeye çalıştım. İşte O mesaj ve benim cevabım...

2 Haziran 2022

İslami Hassasiyetlerde Müslümanları Zındıklar Değerlendiremez!

Deniz Feneri Derneği’nin gönüllüsü olarak dokuz yıldan fazla çalıştım. Birçok garip ve ihtiyaç sahiplerine bu vesile faydam dokundu.

Bir gün geldi birçok İslami hayır kurumlarının başına gelen durum Deniz Feneri Derneği’nin de başına de geldi. Doğruluğu yanlışlığı bir yana bir kesim sırf Müslümanları zan altına bırakmak için sürekli saldırı içerisinde. Bunun kıyamete kadar süreceğine inananlardanım. Kötülüklerden, hırsızlıklardan, sahtekârlıklardan dem vuran bu İslam düşmanları keşke bu kavramlarda

samimi olsalar. Samimi Müslümanlar da bu kötü fiilleri zaten kabul etmiyor. Dertleri kötü fiiller olsa bizler de aynı tepkiyi kardeşimiz de olsa gösterir ve gösteriyoruz zaten. Ama onların dertleri hırsızlık, arsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık kesinlikle değil. Onlar İslam’a düşmanlar. Onlar İslami değerlere düşmanlar. İşin doğrusu şahsen ben cidden onlara karşıyım. Onlar benden ne kadar nefret ediyorlarsa ben de onlardan o kadar nefret ediyorum. Kırmızı çizgimiz onlar için de benim için de İslam’dır. Eğer niyetleri İslam değilse onların tepkileri ve eylemlerini desteklemeyen şahsım adına konuşuyorum namerttir.

Aşağıda okuyacağınız mail benim özelime gelmişti. Ben de tanıdık ve samimi olduğum biri olduğunu düşünerek aşağıdaki cevabı vermiştim.

Bir yerel gazetede yazdığım Deniz Feneri Derneği yazısı birini ciddi manada rahatsız etmiş ve bana şöyle yazmıştı.

hamuslu@mynet.com

“Afferin....Çalanlar, hırsızlar sizden olunca  devaaaaaaammmmmmmmm... Alman hükümeti komplo yaptı. Bizim çok namuslu hırsızlarımıza ceza verdi.... Hatta cezayı alanların bile suçunu kabul etmesine rağmen devammmmm. Allah'tan korkmadan...”hamuslu

KISA BİR AÇIKLAMA

Deniz Feneri ile ilgili Yazanın "hamuslu" ismiyle gelmesi bir tanıdık diye algıladım.  Bu yüzden de tanıdık bir dostumdan  geldi düşüncesiyle bir iki satır kendi düşüncemi dostumla paylaşmak istedim…Ve sadece bu mesajı da hamuslu@mynet.com adresine gönderdim. Eğer benim bildiğim HM değilse bu mesaj kesinlikle muhatapsız mesaj olup HM dışında kimseye de bu mesajı yazma ihtiyacı duymazdım.

Tanıdığım HM  hırsızlık ya da adaletsiz bir durumda kesinlikle bu şekilde karşı çıkar. İnan aynı duruşu kişisel olarak ben de yaparım.

Yanlışı kim yaparsa yapsın söylediği gibi aynıdır. Hırsız hırsızdır. Buna da kimsenin kesinlikle itirazı olamaz. Bunda hem fikiriz zaten.

Oysa inancımıza göre asıl olan niyettir. Niyet sağlam değilse yapılan her ne ise hayır gibi de gözükse Allah indinde hiçbir kıymeti yoktur. Bu noktada şöhret nam olsun diye biri cami yapar ya da Kuran okur sadece niyeti yüzünden külliyen felakete maruz kalır ahreti kaybeder, biri de Allah için bir taşı yerinden kaldırır o da muradına erer…

Asıl olan niyettir…Kesinlikle görüntü ya da başka şeyler adamı bu dünyada boşa düşür.

Kur’an-ı Kerim Maide süresinde " Size bir haber ulaştığında habere değil, size bu haberi getirene bakınız". Ayeti ortada dururken yine ben işin ya da  yapılanın doğruluğuna değil niyeti sorgularım. Kuran da bizden bunu talep etmektedir. Dolayısıyla bu doğru da olsa bu işi bu kadar orta yere getiren ve sürekli bunu işleyen basın, TV ya da her ne ise bunları sorgularım. Onlar kesinlikle senin benim gibi hırsızlığa karşı değil, Müslümanlara karşıdırlar. Yıl boyu yaptıkları bir kötü durumu sıradan  bir müslümanın yapması durumunda haktan yana gibi görünmeler benim gibileri insanların birden kanaatini değiştirmemelidir.

ÜSTELİK ŞUNUN BİLİNCİNDEYİM: Bir insan ben Müslümanım dedikten sonra bu hırsızlıkları ya kötü durumları yapamaz. Eğer “yapılıyor  denilirse " bu durumda yapanın zayıf ve iradesiz bir Müslüman olduğu söylenebilir.  Bunu da tartışacak ya da eleştirecek Aydın doğan gibi patronu olup haramzade sermayeli İslam düşmanı olanlar olamaz. Onların hiçbir dediğini benim gibiler hiç dikkate almaz.

Üstelik üç beş zayıf ve iyi huylu olmayan Müslümanlar koskoca camiayı zan altında bırakamaz. Bu genellemeleri ben kesinlikle art niyetli olarak görüyorum.

Olay sen ben olayı değildir…Olay ahlaksızlık bir durumdur. Bunu da kimse savunamaz. Ancak bu dünyada bazı şeyler cezasız kalsa bile hele de din adına ya da İslam adına bu dünyada yapılanların hesabını bir gün gelir Allah bozar…

Ancak Allah için yapılan ya da hiç şowu olmayan ya da görünmeyen niyetler yine öte tarafta niyetin durumuna göre yine Allah tarafından değerlendirilir. Birey olarak herkes kendi yaptığından sorumludur. Devletin kurumları da gerekirse cezalandırır. Bu dünya da Allah için yapılan iyiliklerin de derecelendirilmeleri mümkün değildir…Bu dünya da yapılan hiçbir şey  kıymeti ne olursa olsun niyeti Allah için olmayınca yardım da olsa hiçbir anlamı yoktur.

İşte benim gibiler yaptıklarımızı Allah için yaparız. Yolda benden elini açıp bir şey isteyen birine ben veririm sadece. Benim görevim vermektir. Adam gidip bunu kötü bir işte harcasa bile ben bu durumdan sorumlu değilim…Ben niyetim sebebiyle sevap kazanırken o o ahlaksız da  yaptıkları ile günahını artırır…Çünkü dinde emirler ve yasaklar Allah içindir…Kıymetini de Allah değerlendirir…

Biz Müslümanlar iyilik yapmaya devam edeceğiz. Münafıkların Müslümanlarla ilgili hiçbir sözüne itimat edemem ve etmiyorum. Alman'ın ya da Aydın Doğanın paçavraları birilerini ya da bir kurumu kötülüyor diye ben kötü diyemem. Bunlar İslam düşmanı münafıklardır. Ama sonları da yakındır…

Eğer benim tanıdığım HM iseniz sizinle bu konuyu enine boyuna konuşmak isterim.

Selam ve saygılar…Bekir AKKAYA /05 Aralık 2008 /KUMRU

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

İslami Hassasiyetlerde Müslümanları Zındıklar Değerlendiremez!

Deniz Feneri Derneği’nin gönüllüsü olarak dokuz yıldan fazla çalıştım. Birçok garip ve ihtiyaç sahiplerine bu vesile faydam dokundu.

Bir gün geldi birçok İslami hayır kurumlarının başına gelen durum Deniz Feneri Derneği’nin de başına de geldi. Doğruluğu yanlışlığı bir yana bir kesim sırf Müslümanları zan altına bırakmak için sürekli saldırı içerisinde. Bunun kıyamete kadar süreceğine inananlardanım. Kötülüklerden, hırsızlıklardan, sahtekârlıklardan dem vuran bu İslam düşmanları keşke bu kavramlarda

1 Haziran 2022

İmam Hatipli Kızlardan Semah Gösterisi -Arşiv-2006 (3 Adet Fotoğraf)

 Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü Mesleki Tatbikat Kulübü öğretmen ve öğrencileri tarafından hazırlanan "Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri" çerçevesinde hazırlamış olduğu proğram Kumruluları büyüledi. Çok zengin bir içeriği olan proğram Kumru Erçallar   Kültür Sarayında çoğunluğunun Kumrulu bayanların olduğu yüzlerce Kumruluyu üç saat boyu unutulmayacakları bir gece yaşattı. Yüzlerce davetlinin yer kalmadığından dolayı ayakta izlediği proğram saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasından sonra Kur'an-ı Kerim okunması ile başladı. İmam Hatip Lisesi
Müdürü İbrahim Tatlıgül'ün açış konuşması ardından   bir öğrenci "Kırk Yaşındasın" adındaki şiirle salonu hüzne boğdu. Slayt gösterisi ile Peygamberimizin Şemaili gösterilmesinin ardından "Bizim Aile" adında mini bir tiyatro sergilendi. Ardından Kutsal Emanetler slayt ve müzik eşliğinde gösterilmesinin ardından kızlardan oluşan Okul ilahi korusu birbirinden güzel ilahiler sundu.

            Kumru'da ilk kez kız öğrenciler tarafından "semah gösterisi" sunuldu. Yüzlerce insanın bir sürpriz olarak izlediği semah gösterisi büyük takdir topladı, salondakiler gösteriyi ayakta alkışladı. Orotoryo'nun ardından Davetlilere yönelik peygamberimizle ilgili bilgi yarışması gerçekleştirilerek, bol bol hediye ve kitap dağıtıldı. En büyük ödül olan altın ve kitap'ı ise iki bayanın

alması bütün salonu mutlu etti. Öğrenciler arasında düzenlenen hadis ezberleme yarışmasında 60 ve üstünde hadislerin meal ve metnini ezberleyerek dereceye giren öğrencilere ödüller verilerek öğrencilerin seçme hadisler sunmaları salonda büyük hoşnutluk yaşattı. İki kız öğrencinin "Veda Hutbesi"ni okumaları ile proğram son buldu. 

***Bekir AKKAYA/12 Nisan 2006 /Karadeniz Haber Postası Gazetesi / Kent Haber Kültür ve Haber Sitesi

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

İmam Hatipli Kızlardan Semah Gösterisi -Arşiv-2006 (3 Adet Fotoğraf)

 Kumru İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü Mesleki Tatbikat Kulübü öğretmen ve öğrencileri tarafından hazırlanan "Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri" çerçevesinde hazırlamış olduğu proğram Kumruluları büyüledi. Çok zengin bir içeriği olan proğram Kumru Erçallar   Kültür Sarayında çoğunluğunun Kumrulu bayanların olduğu yüzlerce Kumruluyu üç saat boyu unutulmayacakları bir gece

25 Mayıs 2022

Kumru İlçesi Evliyaları ve Abdi Hoca Destanı /Bekir AKKAYA

Yazımızla İlgili Açıklama:

Kumru İlçesi Evliyaları İlk olarak Ordu Haber Gazetesi - Mart-1998 tarihli sayısında Bekir Akkaya imzası ile yayımlanmış olup yazımız daha sonra Provizyon Gazetesi’nin 5 Kasım 2004 tarihli sayısında güncellenerek tekraren okuyuculara ulaştırılmıştır.

14 Kasım 2004 tarihinde Kenthaber Kültür ve Haber Sitesinde http://www.kenthaber.com/karadeniz/ordu/kumru/Haber/Genel/Normal/kumru-evliyalari/012a012f-8d24-4cf9-a1be-d81c96706d35  adresinde  tekrar yayımlanmış olup yazının altında onlarca yorum yapılmıştır. Daha sonraları yayın hayatına son veren Kenthaber internet sayfasında bulunan yazı ve bir kısım

yorumlara https://bekirakkaya.wordpress.com/category/bekir-akkaya-arastirmalari/page/7/ adresinden ulaşmak mümkündür.

Yine bu yazımız kaynak belirtilerek tamamı “Türkiye Evliyaları” kitabında yer almıştır. Şu anda ise bir çok internet sayfasında yazımız orijinal haliyle bulunmakta olup bu yazımızda daha önceki yazılarımızda yer almayan “Abdi Hoca Destanı”nın tamamını yazımız içerisine ilave etmiş bulunmaktayız.

                                                             Bekir AKKAYA /Vav Bilgi  

KUMRU EVLİYALARI

A-    EVLİYA NEDİR?  YA DA ORDU EVLİYALARI KİTABI ÜZERİNE :

EVLİYA: Veliler. Velayet ve keramet sa­hibi. Allah'a yakın adam, iyi ahlak sahibi. KERAMET: Evliyadan sadır olan hariku­lade hal. (1)

EVLİYA VELİ: Tasavvufta, velayet (er­mişlik) makamına ulaşan kimsenin Çoğul şekli evliyadır. Allah'ın dost ve sevgili kulu.

 KERAMET: Allanın veli kullarının göster­diği olağanüstü haller. Veliyi veli kılan onun keramet göstermesi değil, Islamın kuralları­nı uygun olarak yaşamasıdır. (2)

Sözcüklerden anladığımız kadarıyla Ev­liya; Hayatını, nefsinin arzularını yok etmeye çalışarak ibadetle geçiren; kendisinde gayb-den haber verme, halleri keşfetme gibi ola­ğanüstü haller zuhur ettiğine inanılan, kera­met sahibi olduğu kabul edilen ermiş kişilere EVLİYA denilir,

Evliya, Velinin çoğulu yani cem'idir. Veli, Kur'an'daki anlamıyla Allah'ın dostu, sevgili kulu demektir.

Yine sözcüklerden anladığımız kadarıy­la, Keramet evliyadan ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Evliya için, zaman ve meka­na göre, bir çok keramet söz konusu Alabilir, Ancak kerametini açıklamamış nice evliyalar vardır ki, biz bunların kim olduklarını bileme­yiz, Keramet haktır, doğrudur. Fakat, evliya için keramet bir hedef yani gaye değildir. Mutasavvuflara göre, evliyanın kerametini gizlemesi esastır.

Halkımız, hakkında sadece duyduğu menkıbelere göre bilgi sahibi olduğu bu kişi­lerin kabirlerini, türbe veya makamlarını zi­yaret ederek, onların ruhaniyetlerinden yar­dım dilemek suretiyle, manevi bir tatmine kavuşurlar. (3)

"ORDU EVLİYALARI" KİTABI ÜZERİNE      

Sayın Nuri Kahraman Bey'in Başkanlığını yaptığı, Ordu Ensar Vakf’ının çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil. Gerek düzenlediği "Pilav Günleri" ile, gerek­se  çıkardığı dergi ve kitaplarla ve di­ğer etkinlikleri ile, vakıf, Ordu'nun göz bebe­ği' 11.si şu anda yapılan ramazan ayında devam eden “Kitap  Günleri” halen devam etmektedir.

Ordu Essar vakfının düzenlediği 1996 yılındaki Ordu İmam-Hatip Lisesi Mezunlarını bir araya getirmek maksadı ile yapılan "Pilav günü"ne ben de katıldım. İşte bu esnada elime vakfın çıkardığı bir kitap geçti. Kitap, ORDUNUN TARİH BABASI" diye bilinen, Üstat Sıtkı Çebi'nindir. Ensar Vakfı tarafından basılmış büyük bir araştır­ma ürünü olduğu, kitabı okuyanlar' anlaya­caklardır. Kitabı okuyunca bilmediğim, duy­madığım bir çok evliyanın Ordu toprakları içerisinde de bulunduğunu Öğrendim. Ancak, kitabı okuyunca üzüldüm de. Çünkü merkez dahil Ordu'nun on dokuz ilçe­si mevcut, ilçelerin bir çoğunda evliya oldu­ğu zikrediliyor. Ancak, Kumru ilçesinde hiç bir evliyadan söz edilmiyor. Oysa, diğer ilçelerde olduğu gibi Kumru'da da evliyanın olduğu yöre halkı tarafından bilinmektedir.

ORDU'NUN TARİH BABASI-ARAŞTIR-MACI- YAZAR Muhterem SITKI CEBİ, Ordu Haber Gazetesi'nin 4. sayısında bizim bu ifadelerimizi doğrular nitelikte bilgiler veriyor. Ve şöyle diyor: "Henüz ulaşamadığını bazı evliyalar var, bunu da kitap çıktıktan sonra Öğrendim. İkinci baskıda bunları gözden ge-çireçeğim." Yine aynı

Sıtkı Çebi
Araştırmacı-Yazar
Fotoğraf : https://www.haberler.com/

söyleşide Üstad Sıtkı Çebi: “-Karadeniz’de türbe şekli yapı geleneği yok. Kabirleri türbe şeklinde örtmekten ziyade, çoklukla etrafını 1 veya 1.5 metre yüksekliğinde aralıklı tahta perde ile çevirmenin tercih edildiğini, kubbeli yapıların yakın tarihten itibaren yapılmaya başlandığını, söylüyor.(4)  Bu ifadeler de Kumru'da çok sayıda evliya olduğunu bize gösteriyor.

B- KUMRU EVLİYALARI

KUMRU İLÇESİNDE EVLİYA VAR!

Bizim araştırmalarımıza göre Kumru İl­çesinde evliya var. Hem de çok fazla. Aslında başlı başına araştırmaya değer bir konu. Üstat Sıtkı Çebi'nin ifadelerinden anlaşıla­cağı gibi, sağlığında evliyalığı kesin olarak bilinen büyük zatların kabirleri bile normal kabir konumunda. Bu tür kabirlerde, diğer kabirlerden değişik tarz sadece (fıraktu denilen) ağaçlarla çevrili olması. Halkın da buraları sık sık ziyaret etmesi olarak söylenebilir. Ancak, bu zatlarla ilgili halkın dilinde bir çok olağanüstü olayların anlatılır olması, kabirlerde yatan kişinin Allah dostu biri olması gerçeğini ortaya koyuyor.

Kumru İlçesi Evliyaları ve Nerede Oldukları

Kurmru İlçesi’nde ve köylerinde evliya olarak bilinen yerleri sıralamamız gerekirse, benim şahsen tespit edebildiklerim şunlardır

1-Ezetlü Evliyası (Aşağıdamlalı)

 2. Büyüktepe Evliyası (Balı)

3. Isıtma Evliyası (Akçadere)

 4. Mezarlık Yanı Evliyası (Çatılı)

 5. Tuzak Evliyası (Ça­tılı]

 6. Okçulu Evliyası (Çatılı)

 7. Boğaz Ev­liyası (Çatılı)

8. Pistan Evliyası (Çatılı)

 9. Karın Evliyası (Derbent)

10.Hıcılık Evliyası (Derbent)

11. Karortmen Evliyası (Derbent)

 12. Erene Düzü Evliyası (Divanitürk)

 13. Boğmaca Evliyası (Duman)

 14. Deli Kız Evliyası (Esence-Pencik]

 I5.Garibler Evliyası (Eskiçok Değirmen)

 16. Kepez Ev­liyası (Ortca)

 17. Dikmen Evliyası (Gökçe­li)

18, Şehitler Evliyası (Gökçeli)

 19. Karaavu Evliyası (Güneycik)

 20. Hatip Evliyası ' (GÜneycik)

 21. Karacalar Evliyası

22. Büyüker Evliyası (Konaklı)

 23. Hıdırcık Evli­yası (Konaklı)

24. Dörek Evliyası (Ortaca)

 25. Tekke Evliyası (Şenyurt)

 26. Tekke Ya­lın Evliyası (Tekke Köy)

 27. Aşağıalan Evliyası (Yalnızdam)

 28i. Çetir (Çiz) Evliyası (Gü­neycik)

 29. Hacıveli Evliyası (Divani Kayabaşısı)

 30. Abak Evliyası (Divani) vs.

Köylerle birlikte evliyaların isimlerini zikretmeye çalıştık. Burada bilgilerini yazamadığım Fizme Köyü’nde, her kabristanlıkta sayısız evliya menkıbeleri mevcut ki inşallah ileriki zamanlarda birileri araştırır ortaya koyar İnanın dinlediklerim başlı başına bir kitap konusu.

Ayrıca, evliya diye tanınan yatırların dışında, Kumru ve köylerinde kerametleri dilden dile anlatılan tanınmış Allah Dostlarının da sayısız kabirleri mevcut. Bu zatların da hayatları ayrı bir inceleme konusu. Bu kişilerin de kabirleri sık sık halk tarafından ziyaret edilir. Halk onları evliya olarak bilir. Bunların hepsinin isimlerini bu yazımda yazmam biliyorum ki sıkıcı olacak.  Konumuza ışık tutması için ve ileride araştırmalara bir iz oluşturması açısından bazı isimleri zikretmenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Örneklik açısından bazı isimler şunlardır.

 1. Müderris Abdu Hoca (Akçaalantürk)

 2. Sülman Efendi (Akçadere)

 3. Mırozu Ömer Hoca (Keşlik-Ezetli)

 4. Müderris Mehmet Efendi (Keşlik)

 5. Abdullahi Meki Hazretleri (Çakıllı)

 6. Abdullahi Mekki Hazretlerinin Babası (Dereköy-Yukarıdarmlalı)

 7. Müderris Ali Rıza Efendi (Fizme}

 8. Kör Hafız (Fizme)

 9. Yanaşma Halil Hoca (Işılga) (Balı)

 10. Hacı Mehmet Efendi (Balı)

 11. Kırca Hoca (Ballık)

 12. Koca Hatipler (çatılı)

 13. Ehliman Haco (Derbent)

 14. Hacel Ali Hoca (Esence - Pencik)

 15. Üsin Hoca (Güneycik)

 16. Hacı Hasan Sunma (Ortaca)

 17.Hatip Hoca (Gümüş) (Konaklı]

 18. Sait Hoca (Kovancılı)

 19. Paşa Hoca (Küçükakçakese)

 20. Hüseyin Nargül Hoca (Şenyurt)

 21. Hatip Mehmet (Tekke)

Yusuf Ziya Işık
Ordu Müftüsü

22. Yusuf Ziya Işık (Yeniakçaalan)

 23. Şaştım Hoca (Demircili)

 24. Ahmet Hoca (Demircili)

 25. Abdi Hoca (Fizme)

 26. Hamit Hoca Kısık (Tarakçı) (Fizme-Karapınar)

 27. Halil Hoca (Tatlıgül) (Çokdeğirmen)

 28. Ömer Hoca (Fatsa) (Çokdeğirmen)

 29. Kitapcı Mehmet Hoca (Fizme)

 30. Abdullah Hoca (Nutkullu Hafız) (Fizme)

 31. Mehmet Alkan Hoca (Küçük Hafız) (Fizme) vs.

Evliyalar olarak, Demircili'de Ehliman, Ayvalı'da, Kömerik, yine Ayvalı'da Kayaba­şı, Demircili'de karaağu ve yine Demircili'de Üçler Evliyalarını söylemeden geçmemiz mümkün değildir. Konumuza ışık tutması açısından Kumru'da en fazla adından söz edilen Fizmeli Abdi Hoca­yı tanıtalım.

C-    KUMRU EVLİYALARINDAN VE BÜYÜK ALİM Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ]

Fizmeli Abdi Hoca
Abdurrahman Hilmi Bilici
Asıl adı Abdurrahman Hilmi Bilici olan Abdi Hoca, 1860 yılında Kumru'nun Aşağıdamlalı Köyü’nün Avdullu Mahallesinde doğdu. Avdullu bugün Kumru ilçemizin yeni bir köyü olmuştur. Yörede, "Abdi Hoca" olarak tanınır. Yörenin tanınan en meşhur din alimlerinden birisidir.

Öğrenimine ilk olarak, şu anda Kumru Merkez camii olarak hizmet veren, Kumru Medresesi’nde başlamıştır. Daha sonra Korgan İlçesinin bugünkü Yeni Pınar (Findekse) Mahallesinde bulunan Sarı Müftü’nün Babası Mustafa Efen-di'den dersler almıştır..

İlme ve öğrenmeye karşı büyük merakı olan Abdi Hoca, ilmini daha da artırmak için Ünye İlçesi’ne gitti. Ünye'de Hacı Yusuf Efendi'den dersler aldı. Abdi Hoca, Ömrünün yirmi yılını ilim öğrenmeye adamıştır.

Daha sonra öğrendiklerini memleketinde öğretebilmek ve insan yetiştirmek amacıyla Kumru'ya gelerek iki yere medrese açmıştır. Birinci medreseyi Kumru'nun Aşağıdamlalı Köyü’nün Çakıllı Mahallesinde (Çakıllı bugün Aşağıdamlalı Köyünden ayrılarak, Kurtuluş Köyü’nün bir mahallesidir. Bugün ise Fizme Beldesi’nin bir mahallesidir.) Diğerini ise, bugün Aşağıdamlalı Köyünün topraklarında bulunan Akdana Mahallesi’nde açmıştır. Açtığı bu medreselerde kırk yıl öğrenci okutarak iki defa icazet vermiştir.

Ünü her tarafa yayılan Abdi Hocaya yaptığı hizmetlerden Ötürü devletçe bir sancak verilmiştir. Bugün bu sancak, halen şu anda Korgan'da ikamet eden torunu Ahmet Bilici'de bulunmaktadır.

Ömrünün (Tamamını ilme ve Öğrenmeye adayan Abdi Hoca 1957 yılında Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) Köyünün. Avdullu Mahallesi’nde vefat etmiştir. Kabri şu anda yeni köy olan Avdullu Köyü’nde bulunmaktadır. Kabri uzak ve yakından sık sık ziyaret edilen Abdi Hoca, bugün de tüm çevre ilçeler tarafından tanınmaktadır. (5)

Abdi Hoca’nın Vefatında Yazılmış Destan

Abdi Hoca [Abdurrahman Hilmi BİLİCİ] hakkında halkın dilinde ‘destan’ olarak bilinen Halk Şairi Fizmeli Hüseyin Akan (Alçaco Hafız oğlu Hüseyin tarafından yazılmış destanın tamamını şöyledir.

Dertlilerin dermanına

Bakın mevlanın fermanına

Rüzgar esmiş harmanına

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

Ağlayanlar alırdı derdini

Tutmuş idi sıdk ile dini

Kendisi hem tarikat ehli

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

Yatar yataktan bakıyor

Gözünden kanlı yaş akıyor

Dili durmaz daim okuyor

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

Senin için ağlıyor hava cem alem

Seni methetmeye acizdir dil ile kalem

Yardımcı olsun sana haliku’l- alem

İmdat eyle allahım imdat eyle

Şefaatine cümlemizi nail eyle

 

957 eylül 24 Salı gecesi (6)

Dünyayı terk eyledi dünya havacesi

Ruhu teslim eyledi o mübarek gecesi

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

 

Ol gece gökte ay yok iken

Gidenler görürdü yolun olsa diken

Haberci gitti elinde ışık yok iken

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

 

Bütün dostları akdanaya geldiler

Ol zatın gittiğini gördüler

Üç alim peşpeşe vefat ettiler

Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan

 

Yıkayıp kapıya yatırdılar

Bütün halkı merasime getirdiler

Fatiha okuyup ihlas getirdiler

Gitti alimler yıkıldı cahiller

Ağlayın efendiler her yerde oldu ilan

 

Tabutundan tutup bismillah dediler

Cümlesi peşine düşüp ağladılar

Peşinden cümlesi el bağladılar

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

 

Vefat edince haber gitti her yere

İki kaza dört nahiye doldu hep bir yere

Namaz kılmak için kondu bir yere

Ağlan efendiler her yere oldu ilan

 

Senin için umum ihvan kederdedir

Şimdi havacemiz bir avuç kefendedir

O ıssız evler yangı verir gelenlere

Dayanamaz sıfatını görenler

Ne için ağlamasın bu halk niçin

 

İki yerde medrese okuttu

Bütün malları cihanı tuttu

Şimdi karayeller [karayerler] havacemi yuttu

Niçin ağlamasın bu millet niçin

 

Kapandı ol zatın kapıları

Issız kaldı hep yapuları

Dindirdi ağrıyan sızıları

Niçin ağlamasın bu millet niçin

 

Senin için ağladı dağ ile taş

Biz niçin ağlamayalım bugün

Gardaş bizlere durmak geçti yavaş

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Nur idi mubarek zatın gövdesi

Ruhu teslim olana kadar durmadı

Ruhu teslim olunca düştü ciğer kasesi

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Tabutu kaldı millet arasında

Herkes görmek için geldi davasında

Görmek imkan olmadı meclis arasında

Ağlayalım kardeşler akıtalım yaşları

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Cemaatin sayısını ancak allah bilir

Ben sandım ya rabbi dünya hep gelir

Bizim gibi cahiller bu kadar görür

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Tabutunu kimler götürür

Müezzinler hep sala verir

Namazı kılınır hem hatim hem dua edilir

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Cemaat yol vermez görmek için ol zatı

Mübarek sancak üstüde hem adı

Hiçbir cenazede bulunmaz onun tadı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Havam cem gitti ıssız oldu bu yerler

Kayıp oldu ortadan mübarek diller

Ah gitti alimler kaldı cahiller

Neylesin şu dünya neylesin

 

Dedi bana ağlar dağlar taşlar melekler

Beni ölüyor diye hem melekler

Benim hizmetim var dedi ol zat

Hiç kimseden hizmet ummazdı ilelebet

Ah gitti alimler kaldı cahiller

 

Sonra kabir başına getirdiler

Onca cemaat görmek için getirdiler

Çoğu görmeden geri döndüler

Hepsi gitti avlayu avlayu

 

Kabire koyup toprağı çektiler

Baş ucuna bir taş diktiler

Bütün dostları hep gittiler

Hepsi geri döndüler avlayu avlayu

 

Karıştı topraklara ol nuri mübarek

Yerin mekanını cennet eylesin felek

Şefaatin havacem anca senden dilek

Cemaatin hep gittiler avlayu avlayu

 

Avlayanları güldüren havacem

Ahiretten bize bildiren havacem

Senin için gündüzlerim gecem

İçimden geçmedi avlayu avlayu

 

Senin elinden tuttum elinden mübarek

Şeyhim isen eyle bana imdat

Gelir mi daha senin gibi bir zat

İçimden gezdim avlayu avlayu

 

Oğlu sabriye dört gün sonra

Göçüm gidecek demiş hem buğa

Dört günü tamamdı durmadı

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Ahir nefesinde unutmadı allahı

Ölüyorum korkmayınız vallahi

Çekilip kapuya gidin bir dahi

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Camiler gürleten gitti

Kürsüleri inleten gitti

Cihanın alimi ortadan gitti

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Hey camimiz ulu camimiz

Havace gelecek diye diye sevindirdiniz

Kürsülerde durur daha yeriniz

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Dillerinden ballar akarken

Bütün alem yüzüne bakarken

Şimdi yürekler hep yanarken

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Camileri daha kimler inletir

Vaiz edip halka kimler dinletir

Fizmenin şerefi hep sendedir

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Alametleri hep zahir oldu

Kendi gidip kayıp oldu

Dersine girenler bir lezzet buldu

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Hanelerin ıssız denilir

Geceleri derler namaz kılınır

Alametlerin anca bilinir

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Gündüz gelenlerin geri kaldı

Geceleri ıssız evlerin doldu

Kırklar yediler evinde namaz kıldı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Ol mübarek tenler toprağa kondu

Senin için binbir hatim okundu

Şimdi kabrin ziyaret hak olundu

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Aşık idi havacem cümle alem sana

Yanına gelenlere ederdin dua

Şimdi uğradı havacem sana vefa

Gezdim içimden ağlayu ağlayu

 

Issız evlerine gelenler bakıyor

Issız durması hocam yürek yakıyor

Bakanların gözlerinden yaşlar akıyor

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Halk toplanır arı çiçekten bal alır

Yaz mevsiminde arı peteğe işler gibi

İşler mi o petek arı söndüğü zaman

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Sabah olup kalktığın zaman

Hanelerine baktığın zaman

Sanırım gelmiştir ahır zaman

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Bahçelerin al çiçek açıyor

Dallarına kuşlar konuyor

Meyvelerinden yiyenler fatiha okuyor

Yürek erir evlerine baktığın zaman

 

Gelin tarikatımızdan ayrılmayalım

Başka dallara sarılmayalım

Şeyhimiz gitti diye dağılmayalım

Niçin ağlamasın ihvanlar niçin

 

Vekil bırakmıştır ona ol felek

Vekildir ol hacı halil dilek

Taş olsun ona yanmayan yürek

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Tarikatların doğru olur sözü

Uyumaz tarikatlı ihvanın gözü

Zikirdir onların hep sözü

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Çok zordur tarikatın cesbi

Uyumaz tarikatın kalbi

Her derde ederler onlar sabrı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Havacem gitti yüreğine ateş bıraktı

Durdukça ol ateş yüreğimi yaktı

Havacemin ismi lisanı kalktı

Niçin ağlamasın bu halk niçin

 

Kıymetin bildirdi ol zat gidince

Bütün dünya ağladı sen vefat edince

Fetvayı sen verirdin kılı kıldan ince

Niçin ağlamasın bu halk niçin


Gel şair hüseyin  yakma yüreğin

Nedir havacemden dileğin

Yoktur ahiret için bir hazır emeğin

Ağlan efendiler her yerde oldu ilan

          Fizmeli Halk Şairi Hüseyin Akan (Alçaco) (7)





Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı
Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır
Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum.
Bekir AKKAYA 


Bu Yazıda Yararlandığım Kaynaklar Şunlardır:

1 .Hayat Büyük Türkçe Sözlük. Hayat yayın­ları -İSTANBUL

2.Risale Masa Ansiklopedisi. Risale Yayın­ları. Komisyon. İstanbul

3.Ordu Evliyaları. Sıtkı Cebi. Ordu Ensar Vakfı Yayını. Ordu

4. Ordu Haber Gazetesi. Sıtkı Çebi İle Söyleşi -Yıl:1. Sayı:4  Kasım 1997. İstanbul

5. Dünü ve Bugünü ile Korgan, Selim Uzan. Gelişim Matbaacılık. Ankara

6. Babam Kitapcı Mehmet Hoca (Mehmet Akkaya) bana şu bilgileri vermiştir. Bölgemizde üç büyük âlim birer hafta arayla Salı günleri vefat etmişlerdir. 1957 yılının Eylül’ünde bir Salı günü müderris Abdi Hoca [24 Eylül 1957], öbür Salı günü Pencik/Esence’li müderris Hacı Ali Efendi, öbür Salı günü ise Yusuf Işık Efendi (Ordu Müftüsü) ardı ardına vefat etmişlerdir.

7. Halk Şairi Hüseyin Akan. Vicdan Sesi Matbaası, 1958, Samsun.

          8.Abdi Hoca ile ilgili Destanı'n orijinali bizlere bundan bir kaç yıl önce vefat eden Korganlı Gazeteci Atik Soner Alanlı'nın arşivi'inden alınarak https://www.facebook.com/Fizmecom-287118448162331 (8) sayfasının sahibi Fizme Aşığı Mehmet Arşın tarafından bizlere ulaştırılmıştır
Soner Atık Alanlı'ya Allah'tan rahmet diliyor. Dostum Mehmet Arşın'a teşekkürlerimi Sunuyorum. Bekir AKKAYA 


           9. Fotoğraflar Bekir Akkaya’nın aşağıdaki blog ve facebook sayfalarından alınmıştır.

          https://bekirakkaya.blogspot.com/

          https://kumrubelgesel.blogspot.com/

          https://bekirakkaya.wordpress.com/

          https://bekirakkaya1.wordpress.com/

          https://www.facebook.com/kumruhaber

          https://www.facebook.com/kumrulubekir/

                                         Bekir AKKAYA /23.04.2021 /vAv Bilgi

Kumru İlçesi
Fotoğraf : Bekir AKKAYA


----------------------------------------------------------------------------------------

.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............