Yerel seçimlerin yapılmasına iki ay kadar bir zaman kaldı. Ve
takvim planlandığı gibi devam ediyor. Bu gösteriyor ki, devlet kurumları tıkır
tıkır çalışıyor. Anayasanın ön gördüğü kurallar hatasız uygulanıyor. Bu yönden
bakıldığında Türkiye’de bir problem olmadığı görülüyor.
Ancak,
anayasal kurumlardan biri olan parti liderlerin açıklamalarına bakıldığında
yaşadığımız günlerin pekte iyi olmadığı görülüyor. Cumhurbaşkanı ve hükümetin
başı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ve Cumhur İttifakının en güçlü
partisi MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin “Türkiye’de “Beka” sorununa vurgu
yapması seçimden de öte başka durumları akla getiriyor.
Normal
zamanlarda yerel seçimler “Yerelde heyecan oluştururdu.” Ama bu seçim yerel
seçimlerin ötesinde bütün Türkiye’de genel seçimlerden de öte farklı anlamlandırılıyor.
Tüm ittifak partilerince ve parti mensuplarınca varlık yokluk olarak
değerlendiriliyor. Oysa bu seçimle iktidar değişmiyor ve hatta milletvekili
seçimi de olmuyor. Hepimizin yeni yeni
anlamaya çalıştığı gibi hükümet elemanları ve bakanlar da seçimle oluşmuyor.
2002
yılından bu yana çok sayıda seçim yapıldı. Hepimiz biliyoruz ki, bütün
seçimlerde, seçimin galibi Ak Parti oldu. Hatta öyle seçimler yaşadık ki,
sistem tıkandığı an Ak Parti seçime giderek halktan büyük destek aldı. 2002
yılından öncesi ise tam bir kaos.
Ben şahsen
1970 yılından bu yana tüm olup bitenleri hatırlaya biliyorum. Rahmetli Erbakan’ın
Adalet Partisi’ne üye olmak istemesi ve veto edilmesi. Ardından bağımsız olarak
Konya Milletvekili seçilmesini bir çoklarımız hatırlamaz bile. 1970’lerde Milli
Nizam Partisi’nin kurulması ve ardından kapatılması. Erbakan’ın sürgününün
ardından Milli Selamet Partisi’nin kurulması. 1974 yılında ise yedi aylık Ecevit,
Erbakan hükümeti ve daha sonraları Milliyetci Cephe hükümetlerinin kurulması ve
bir çok olayların yaşanması. Sağ – sol çatışmaları ve 12 Eylül Kenan İhtilali.
90’lı
yıllarda Refah Partisinin belediyelerde gösterdiği başarılar ve devamında
Erbakan’ın başbakan oluşu. Sincan’da tanklar eşliğinde Fadimeler, Kalkancılar
ve Çevik Birler eşliğinde 28 şubat darbesi. Refah Partisi’nin kapatılması ve
Fazilet Partisi’nin kurulması ve ardından bunun da kapatılması.
Ara
dönemleri hatırlatmaya gerek yok. İmam Hatiplerin kapatılması, binlerce gencin
zay edilmesi, banka vurgunları ve kastel vurguncuları….Say say bitmez.
Saadet
Partisi’nin Erbakan’sız kurulması ve bu partide kavgalar ve gürültüler. Ve
ardından Has Parti ve Has parti’nin zaman sonra Ak Parti’ye katılması.
Gerçekten size soru; 28 Şubat öncesi
Refah Partisi'nin %22 oyu şimdi nerede? Ya da Fazilet Partisi'nin %15 olan oyu?
Bu soruların cevabıdır aslında 2002'de Ak Parti'nin kuruluşu. Bana göre 28
Şubat aktörleri aynı zamanda 15 Temmuzun aktörleridir. Yakında çıkar kimler
kimlerle kol kola ya da sarmaş dolaş. "Ak Parti Fetö ile beraberdir"
diyenler önce şu 28 Şubatı gerçekleştiren failleri ortaya çıkarsınlar.
Okusunlar o günlerin Zaman denilen paçavranın o günlerde yazdıklarını.
Bilinmelidir ki, nerede bir KUMPAS VAR ORADA KESİNLİKLE BİR FETÖ VARDIR."
Bugün için de geçerlidir bu kural.
2002 yılından sonraları Ergenekon ve Balyoz
olayları ve bir sürü olaylar ve seçimler…
Bütün bu
olup bitenlerin ardından Fetö Örgütü’nün başkaldırısının ayak izleri olduğu
ortaya çıkan Oslu Görüşmeleri, ayakkabından çıkan paralar, Mit Müsteşarının
ifade ayakları, Mit Tırlarını’nın durdurulması ve Dersane mersane numaraları.
Yıllardır
kaos yaşayan ülkemizde Kaosun ne anlama geldiğini anlamaya çalışan tüm ülke 15 Temmuz Kalkışması ile Fetö’nün ve dış
düşmanların gerçek yüzünü ortaya çıkarmış ve bu olup bitenlerin perde arkası
kabak gibi açığa çıkmıştır.
15 Temmuz
Kalkışması ülkemiz için bir milattır. Bu işin içinde olanlar olduğu kadar, bu
işin kıyısında ve kenarında duranlar da vardır. Bana göre bundan sonra Türkiye’de
devlet her ne yaparsa yapsın kesinlikle 15 Temmuz Kalkışması’na göre
konumlanacaktır.
Daha önceden
olduğu gibi önümüzdeki seçimlere de 15 Temmuz hesap edilerek
girilmektedir. Seçimlerde sonuç ne olursa
olsun her durumda seçimler 16 Temmuz
sabahı olduğu gibi olacaktır. Cumhur İttifakı’nın sık sık dile getirdiği “Beka
Sorunu” tam da 15 Temmuz kalkışmasına atıftır ki, bu noktada devlet kendi
içinde kesinlikle önlem aldığı görülmektedir. Bundan sonra da Kaos beklentisi olanlar boşuna
halkın kafasını karıştırma çabası içerisine girmektedir ki, kesinlikle bundan
ülke düşmanları hiçbir sonuç alamayacaktır.
Kabul edelim
ki, muhalefet bu seçimde kendilerinin de beklemediği oranda oy almış olsa durum
yine değişmez. Artık bundan sonra seçimle ya da başka bir şekilde bu süreç geri
döndürülemez. Bana göre seçimlerin yapılması ve muhalefetin muhalefetlik
yapması bile bu sürece katkıdır. Eğer muhalefet partileri seçimleri boykut ederek ülkede kaos peşinde olsa, böyle
bir duruma ise benim anladığım kadarıyla sistem müsaade etmeyecek ve devlet
ülkenin bekası için gerekirse seçim dahi yapmayacaktır. Beka sorunu olan bir
ülkede hepimiz kabul eder ki seçimlerden de söz etmek mümkün değildir.
Bütün bu
yorumları yapabiliyor olmamın nedeni 15 Temmuz Kalkışmasıdır. Devlet henüz bu
kalkışmayı sonlandırmamıştır. Gördüğüm kadarıyla da bu kalkışma kolay kolay da
sonlandırılacak bir durum değildir.
Sistemin çalışıyor
olması ve devletin tüm kurum ve kuruluşlarının hiçbir olağanüstü halin olmadığı
gibi tıkır tıkır çalışması Devletimizin güçlülüğünün bir göstergesidir. MHP
Lideri Devlet Bahçeli’nin sık sık “ Yeni bir kalkışma olduğu takdirde hiç kimse
sağ kalmayacaktır “ açıklaması çok önemli bir ikazdır. Bu açıklamalar “Devletin
Bekasına yönelik kalkışma” durumunda devletin tüm önlemleri aldığını
göstermektedir.
Seçimlere bu
güvenceler ile gidilmektedir. Ve seçimlerinde sonucu kesinlikle bellidir. Bu
sonuçtan ne çıkarsa çıksın ülkemiz kazanacak ve 15 Temmuz’dan sonra hedeflenen
2023 ve daha sonraki yıllar bugünlerden çok daha iyi olacaktır.
Domates, patlıcan,
soğan ve sarımsak ayakları ile seçim yaptıklarını düşünenler yanıldıklarını
seçimlerin sonunda göreceklerdir.
Bu ülkede bir
15 Temmuz geldi ve geçti. Kimse hiçbir zaman 15 Temmuz’u unutturamayacaktır.
Venezuela’da
solcu bir lidere Amerikan’ın yapmış olduğu darbe müdahalesi Türkiye’de darbe
severleri heyecanlandırsa da Türkiye’nin bu ülkelere benzer hiçbir tarafları
yoktur. Hele de 15 Temmuz tecrübesi ve halkın sisteme fiili olarak katılması
Dünya tarihinde çok önemlidir. Bırakın Türkiye’yi mazlum ülkelere bile örneklik
teşkil edecek bir durumdur. Halk fiili olarak devletin yanında yer almıştır. Bu
çok önemli bir durumdur. Yeni bir kalkışma ya da darbe Türkiye’de çok zor bir
durumdur. Halk cesaretlenmiş ve yönetimin yanında yer almıştır. Artık Türkiye
seçimlerini yapacak ve seçim sonuçlarına herkes razı olacak ama bu sistemin
kuruluş felsefesi diğer demokratik ülkelerde olduğu gibi tıkır tıkır
işleyecektir. Bu gelinen sonuç ise belki de bugüne kadar yaşadıklarımızdan ve
çektiğimiz sıkıntılardan sonra çok önemli bir kazanımdır.
İran’a
gitmiş ve görmüş biri olarak söylüyorum ki, İran 1979 yılından bu yana 40
yıldır Amerika’nın baskısı ile bugünlere gelmiş. Ve İran dim dik ayakta. Sizler
İslam düşmanlarının yazdıklarını boş verin. Emin olun İran’a Kafir Amerika’nın
gücü yetmez ve yetmeyecektir. Ve ben inanıyorum ki, bundan böyle Amerika
Türkiye’ye de gücü yetmeyecek ve bundan sonra Amerika Türkiye’de istediğini
yapamayacaktır.
Yerel
seçimlere az bir zaman kaldı. Seçimlerin sonucunda, süreci hiçbir zaman etkilemeyecek
“Ne oluyoruz, ıvır zıvır” durumlarla karşılaşmamak
için oyumu Cumhur İttifakından yana kullanacağım. Seçimler Yeni Türkiye’nin
istikametinin bir parçası. Kesinlikle süreci ve yolculuğu etkilemez. Benim gibi
yeni süreçte heyecan duymak istiyorsanız sürece destek vermenizi öneririm.
Kumru’dan
sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
Allah’a
emanet olunuz…
Bekir
AKKAYA/10/02/2019/İYAD/KUMRU HABER/KUMRU
******
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©©******
----------------------
- Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ (BEKİR AKKAYA)'ya aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.-