Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

22 Ocak 2021

İsmet Erçal ve Kumru /Bekir AKKAYA

 İsmet Erçal ve Kumru /Bekir AKKAYA: "Her insan her şeyi yapmakla mükellef değildir. Z aten her şey de herkes için değildir. Önemli olan insanın gücü yettiği şeyi yapmasıd...

İsmet Erçal ve Kumru /Bekir AKKAYA

 İsmet Erçal ve Kumru /Bekir AKKAYA: "Her insan her şeyi yapmakla mükellef değildir. Z aten her şey de herkes için değildir. Önemli olan insanın gücü yettiği şeyi yapmasıd...

21 Ocak 2021

Elekçi Köprüsü açılışında dua eden Müftü Hacı Tevfik Efendi'dir

Güler Kumru Kayalık:'Bende şu anda orjinali bulunan ve hepimizin Fatsa tarihi yazılarında bir çok yerde yayınlanan bu fotoğraftaki din adamı 1908 yılında müftülük yapan Hacı Tevfik Müftü Efendi’den başkası değildir. Ve orijinal fotoğrafın üstünde 1911 yazısı bulunmaktadır.'
Bugün çok değerli bir hanımefendi ile tanıştım. Yaklaşık dört saate yakın sohbet ettik. Kumru ilçesinin kurulmasından bu yana bilinmeyenleri öğrenme fırsatım oldu. Bugün Güler Hanımefendi’nin bana anlattıkları elimde bulunan bir çok belgeyi de doğruluyordu. Ben bu sohbette bildiklerimin ve elimdeki belgelerin ayrıntılarını da öğrenmiş oldum.
           Güler Hanımefendi verdiği bilgilerin yanında getirdiği çok değerli siyah beyaz fotoğrafları da benimle paylaştı. Onlarca fotoğraf Kumru ve Fatsa’nın tarihi geçmişine de önemli kaynaklık edecek belgelerden oluşuyordu.
            İleriki günlerde Güler Hanımefendi ile birlikte kuracağımız bir blok sayfasından elimizde bulunan belgeleri yayınlama düşüncesindeyiz. Ayrılırken böyle bir sayfa oluşturma kararı aldık.
            Güler Kumru bir Osmanlı Hanımefendisi. Kültürlü ve bir o kadar tarihe ve sanata düşkün. İlgi alanı okumak ve tarihi bilgileri araştırıp arşivlemek. Elinde bir çok bilgi ve belge bulunmaktadır.
            İki yaşına kadar Kumru’da yaşayan ve daha sonra İstanbul’a yerleşen Güler Kumru Hocazadelerden Sait Kadının torunu. Babası İsmail Hakkı Kumrulu Sait Kadı’nın oğludur. Güler Kumru Hanım Efendi’nin annesi ise Hacı Tevfik Kumru’nun kızı İsmet Kumru Hanım’dır.
            Güler Kumru’nun bir çok bilgi ve belgeye ulaşmasının nedeni tesadüf değildir. Kendisi nezaketen ifade etmese de Dedesi Sait Kadı’nın İkinici Abdulhamit döneminin 52 mebusundan biri olması ve yine Halil Sıtkı Bey’in Atatürk’ün ikinci dönem Milletvekili oluşu ve yine bu aileden bir çok milletvekili’nin çıkması ve  Cumhuriyet kurulmasından sonra Güler Hanım’ın sülalesinde geçmişte olduğu gibi bugünde üst düzey devlet görevlilerinin bulunması, Babasının İstanbul’da önemli bir devlet görevinde bulunması ve yine eşinin de devletin en önemli bir yerinde görev yapması bir çok insanla tanışma ve bilgi almasına neden olmuştur.
            Biz ileriki günlerde bizimle paylaştıklarını ve kendisinin izin verdiklerini yayınlamaya çalışacağız.
            Bu yazı nedeniyle onlarca resmin hikayesinden birini sizlerle paylaşmak istiyorum.
            Güler Kumru Hanım getirdiği orjinal fotoğraflardan bir tanesini dosyadan çıkartarak fotoğrafla ilgili benim çok ilgimi çeken bir hatıra nakletti.
            Güler Kumru :
            “-Bir gün Fatsa’da bir loto bayisinde duvarda çerçeveli bir fotoğrafa gözüm ilişti. Dükkan sahibine kendimi tanıtmadan “Bu fotoğraf neyin fotoğrafı dedim? “
            Dükkan Sahibi  “-Hulusi Baba’nın fotoğrafı, Elekçi Deresinin üstüne yapılan köprünün açılış töreni bu” dedi. Burada Hacı Hulusi Baba törende bir papazla birlikte köprü açılışında dua ediyorlar.” Dedi.
            Güler Hanım : - Peki nerden aldın bunu.”
            Dükkan Sahibi : “Fatsa Güneş Gazetesi takvim olarak bastırmıştı. Bize de onlar verdi” dedi
            Güler Hanım bunun üzerine Fatsa Güneş Gazetesinde Feridun Altuntaş’ın yanına gider.
            Sorar Feridun Altuntaş’a : “Bu fotoğrafın altında yazanlar doğru mu? Diye…Feridun Altuntaş “evet” deyince de….
            Güler Hanım : “ Hayır bu fotoğrafın orjinali bende  var. Bu fotoğraftaki kişi Hacı Tevfik Müftü Efendi’dir. Ve kendisi Benim annemin babasıdır.” Diyerek “Doğru bilgi vermiyorsunuz. Araştırmıyorsunuz.” Diyerek fotoğrafın orjinalini getireceğini söyler.
            Bunun üzerine Fatsa Güneş Gazetesi sahibi  israrcı olmayarak susmayı tercih eder.
            Bende şu anda orjinali  bulunan ve  hepimizin Fatsa tarihi yazılarında bir çok yerde yayınlanan bu fotoğraftaki din adamı 1908 yılında müftülük yapan Hacı Tevfik Müftü Efendi’den başkası değildir. Ve orijinal fotoğrafın üstünde 1911 yazısı bulunmaktadır.
            Güler Hanımefendi bize onlarca hiç yayınlanmamış fotoğraflar emanet etti. Biz bu belge niteliğindeki fotoğrafların bir kısmını kendisinden izin alarak yayınlamayı düşünüyoruz.
            Bunu birlikte yapacağız…
            Fatsa ve Kumru ile ilgili bu fotoğraflar tarihçilerimize de bir ışık tutacaktır.
            Şimdilik Kumru’dan sevgi ve saygılarımı iletiyor, Güler Kumru Hanımefendiye teşekkürlerimi sunuyorum…Bekir AKKAYA/ 24 ARALIK 2010/KUMRU HABER/KUMRU
............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Elekçi Köprüsü açılışında dua eden Müftü Hacı Tevfik Efendi'dir

Güler Kumru Kayalık:'Bende şu anda orjinali bulunan ve hepimizin Fatsa tarihi yazılarında bir çok yerde yayınlanan bu fotoğraftaki din adamı 1908 yılında müftülük yapan Hacı Tevfik Müftü Efendi’den başkası değildir. Ve orijinal fotoğrafın üstünde 1911 yazısı bulunmaktadır.'
Bugün çok değerli bir hanımefendi ile tanıştım. Yaklaşık dört saate yakın sohbet ettik. Kumru ilçesinin kurulmasından bu yana bilinmeyenleri öğrenme fırsatım oldu.

Yavuz Bahadıroğlu vefat etti

Bizlerin ufkunu aydınlatarak "yalan-dolan bilgilerden" uzaklaşmamıza öncülük eden güzel insan Yavuz Bahadıroğlu'na Allah'tan rahmet sevenlerine sabırlar diliyorum. Mekanın cennet olsun büyük insan...
#YavuzBahadıroğlu #YAVUZBAHADIROĞLU
............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Yavuz Bahadıroğlu vefat etti

Bizlerin ufkunu aydınlatarak "yalan-dolan bilgilerden" uzaklaşmamıza öncülük eden güzel insan Yavuz Bahadıroğlu'na Allah'tan rahmet sevenlerine sabırlar diliyorum. Mekanın cennet olsun büyük insan...
#YavuzBahadıroğlu #YAVUZBAHADIROĞLU
............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

20 Ocak 2021

Bizim toplum ve öz eleştiri ancak Bekle bakalım!

Bizim toplum ve öz eleştiri ancak Bekle bakalım! 

         İki aydın insan aynı gün birbirlerinden habersiz TÜRKİYENİN GELECEĞİ- 2023 yılı ve sonrası ve Ak Parti İktidarının geleceğine dair  süper bir analiz yaptı. Ben de aynı düşüncede olduğumdan yazıları çok önemli buldum. Ve sizlerle paylaşmanın faydalı olduğunu düşündüm.  Aklın yolu bir ve bundan sonrasında Türkiye’yi kimse durduramaz…İşte o derinlikli yazılar…Her iki aydınımıza teşekkürler ediyorum…Bekir Akkaya/Kumru/Ordu

Bizim toplum ve öz eleştiri /Doç.Dr.Gültekin KAVUŞAN/


Bir arkadaşımın yazdığı yazı üzerine bunu yazdım ve istedim ki, öyle yorumlar içerisinde kaynayıp gitmesin. Biraz daha farklı bir bakışı herkesle , bu yazıyı okuyanlarla paylaşayım, daha doğru olur.

Temel konu şu: 2023 seçimlerinde göreceğiz, nasıl şimdi sefa sürenler devrilecek ve hesap verecekler konusu. Aslında herkes toplumun trendini merak ediyor, bende ediyorum ama benim öngörüm var. Farkımız burada. Öngörüm var çünkü yaşadığım kadarıyla bu toplumun niteliğini biraz eğri de olsa, doğru da olsa görmüşüm, yaşamışım.

 Bu dediğimiz yani 2023'ye ne olur, daha sonra ise ne olur?

sorusuna yanıttır, veya öz eleştiridir, ya da ne derseniz deyin, adını da siz koyun.

Arpası fazla gelen atın, ne yapacağı belli olmaz. Sosyal yapıdaki gerekli talepler ve sosyal evrilme olmadıkça, yapılan ekonomik evrilmelerin faydasını, evrilmemiş sosyal toplum kaldıramaz, karnı şişer ve kusar.

Özal zamanında da bunu sağda solda çok demiştim. Özal'dan sonra yaşananlar iyi oldu, millet bırak arpayı samanı, hatta otu bile bulamadı. Bir gecede 300 milyar dolarını bankalardan yabancılar soyunca da zil takıp oynamışlardı, o sırada günlerden perşembe idi ve saat 09-15'te cep telefonum acil koduyla çaldı açınca derste durumu öğrenmiştim.

 Millet; 2 yıl sonra, 2003'te ancak beyinleri züğürt kalınca, "Dervişin soytarısı" olduğunu anlamıştı. Sosyal zekası ve refahı içine sindirememiş toplumların daima kafalarına batılılar tokatı basarlar. Zaten az kaldı. 2023 te dediğin gibi amerikalı, alman, ingiliz, fransız ve hatta ermeni ile yunan da öyle bir basacak ki, bugünleri mumla arayacaklar.

Hatırlarsanız Özal yanlış yapıyor, sosyal gelişme olmadan, ekonomik gelişme olunca, ata arpayı fazla yedirip öldürmek ile aynı şey diyordum.

Şimdi de aslında durum aynı. Ne gerek var, ne gerek var pandemide dünyanın en modern teknikleriyle savaşarak başarılı olmaya, ölen ölür kalan kalır; ne gerek var, bedava ilaca, evinde sağlıkçının aşı yapıp aman ölmesin 90lık demesine. Her yere koca koca şehir hastanelerine ne gerek var. Ne gerek vardı, bu hastaneye, zaten gereksiz olduğundan adam yolunu bile yapmadı, çıkıp laf eden kimsede olmadı.

 Bırakın eski köhne pislik içinde yüzen tuvaletlerde yıkanan paspaslarla


silinmiş koridorlarda yerlerde sürünen hastalar ile onların arasından zıplayarak gezinen beyaz gömleklilerin ihtiyaçları mı vardı? Varsa neden kalkıp ilaç kuyruklarındaki SSK müdürüne kalkıp tek laf etmiyorlar?

Çanakkale köprüsüymüş ne gerek var, Yavuz sultan köprüsüne ne gerek vardı, adı niye Yavuzmuş diyerek ortaçağdan kalmış hala alevicilik yapmayı marifet sayanların seslerine kimse ağzını açmazken.

Bıraksınlar artık, bu her her yere otoban, dünyanın en uzun tünellerini, dünyanın en yüksek 3. Yusufeli barajını inşa etmeyi falan filan.

  Yapın bir temel atmama töreni ve boğun Haliç'i eski pislik kokan şekline, sizden iyisi yok. Otobüs seferini azaltın, herkes iyice corona olsun, gebersin, inşaat ruhsatı için kendi partilinden bile inşaatın yarısı kadar para isteyip birde neden vermiyorsun diyerek kafa tutmayı.

Zaten arpaları fazla geldiği İBB, ABB, ABB,ABB BBB, MBB falan seçimlerinden belli değil mi? Acılı adana kültürüne alışmışlık varken, adamın sırtına sırtına daha da vuracaksın. Bu işin ustası da CHP'dir, ayrıca programı bile olmayan ödünç vekillerle partiyim diyerek daha halktan tek bir oy almamış partilerdir. Neden derseniz başındakilerin kim ve neden mevcut oldukları ayan beyan ortada. HDP zaten malum, ideolojisi de fikirleri de belli, arkasındaki kaynakta , destekte belli lafını etmek gereksiz, oyları da belli, nasıl oy aldıkları da zaten belli..

Merak etme, tıpkı senin dediğini diyenler gibi bu millette bu kafa varken daha bu ülkede bölünür, İstanbul'da konstantinopolis'e evriltilir, bu millette alkışlar. Nitekim nasıl cami yaptın diye de birilerine söverler, ama okudukları tarihte devir açıp kapayan fatihle ve burayı camiye çeviren sultanla da övünecek kadar da aptaldırlar, özellikle okuyup ellerine diploma diye kağıt verilmiş olup kendini aydın, entellektüel sana varlıklar.

Avrupalı 2 dünya savaşında 100 milyondan fazla kişiyi geberince öğrendi, Amerikalı kuzey-güney savaşını da sayısını bilmediği kadar insanı telef edince ve 1923 doğumluların hepsini Avrupa'da 2. dünya savaşında öldürünce öğrendi, yani batılılarda her evden 1 kişi niyazi olmuştu. Merak ediyorsan acaba önceliği hangi evlere verdiler diye biraz araştırıver, daha da ilginç gerçekleri görürsün. Beleşe detay bilgi yok. Bizde surum ne diye sorarsan, 1923 Türkiyesi'ne gelindiğinde de; her evden 2 kişiyi cepheye çektiler, 1'nin ölüsü bile köyüne dönmemiştir. 1985'ten bu yana her köyün mezarlığında mutlaka 1-2 tane bayraklı şehit mezarı var.

Beyinleriyle düşünen bir millet yaradılıncaya kadar bu sürecek, tıpkı batılılar gibi. Kimyada ekstraksiyonda saflık derecesi, yüksek kaliteli saflıktaki ürün elde etme; seri bağlı çoklu ekstraksiyon yapıldığında sağlanır. Eğer, tarihi, coğrafyayı, fiziği, kimyayı, matematiği ve diğer bilim dallarının bilgilerini ezberletirsen, ÖĞRETEMEZSEN sonuçta adamın kafası analitik düşünmeyi, sentezlemeyi, sebep-sonuç ilişkilerini anlayacak beyinsel evrimleşmeyi gerçekleştiremez. Eğitim bunun için şart. Her önüne gelene diploma çakarsan ürünün kalitesi bozuk çıkar. Hak edene diplomayı çakacaksın ki, toplumda kimin ak kimin aslında kara olduğunu çıkaracaksın.

Feto boşuna mı kendi içinde birbirleriyle elemanlarını evlendiriyordu? Neden kalkıp evlendirme bürosu gibi çalışan ablalar, abiler sistemi kurdular acaba? Hiç düşündünüz mü?

Sadece Türkiyeliler değil, tüm batı için bir deneyin sonucu. Osmanlı yıkıldıktan sonra, daha doğrusu 9 milyon kilometrekarelik alanda bir güzel sopalanıp dövüldükten sonra,  batıdaki milli devlet kurma sürecinde en geç kalan ve 780 bin kilometrekarelik alana sıkıştırılmış 100 yıllık nasyonalist bir devlete evrilmenin Türk toplumunun sosyolojik açıdan ortak beyinsel evrimleşmesi deneyini merak ediyorlar. Evet , 1. dünya savaşında köylerine kadar girilip dayak atılmış bir toplumun eziklik derecesinin ne olduğunu aslında batılılar, özellikle amerikalılar ve ingilizler bizden daha çok merak ediyorlar. Siz merak etmeyebilirsiniz, ama amerikalı, ingiliz , alman, fransız merak ediyor.

Amerikalı hatta, Vietnam savaşından sonra o ülkede yaptığı araştırmalar ile savaşın sonraki nesillerdeki etkilerini inceliyor ve politikasını da ona göre çiziyor. Bu bilgiyi de araya sıkıştırıvereyim.

Doç.Dr.Gültekin KAVUŞAN

Kaynak: http://www.gultekinkavusan.com/

                    https://www.facebook.com/gultekin.kavusan

----------

Bekle bakalım /Engin ARDIÇ | Sabah


Kaçmadan bir süre önce, sanırım 2003 yılının aralık ayı, Cem Uzan bana şöyle demişti:

"Halk uyandı artık... İlk seçimde bunlar gidecekler!"

Hem kendini kandırıyor hem de beni aptal yerine koyuyordu...

Ne olmuştu da halk uyanmıştı? AK Parti daha bir yılda büyük bir fiyaskoya mı imza atmıştı?

O günden sonra hep daha güçlü geldiler.

On sekiz yıldır da iktidardalar.

Kendini kandırmayı tercih eden birçok kişi şimdi de "AK Parti gidici" diyor...

Çünkü "wishful thinking" yapıyorlar ve gönüllerinden geçeni gerçek sanıyorlar.

Bu ucuzluğu ve kolaylığı da onlara basında kalem oynatan birkaç kazma sağlıyor.

AK Parti'nin niçin iktidara geldiğini ve niçin orada kaldığını "analiz edebilme" yetenekleri yok.

Çünkü düşünme yetenekleri de yok.

Türkiye'nin 2002 yılında aldığı büyük dönemecin ve girdiği sürecin "halkla bürokrasi arasındaki büyük çelişki ve kavganın" sonucu olduğunu göremiyorlar.

Aynı yanılgıya 1950 yılında da düştüler, 1965 yılında da, 1983 yılında da... Halk ya aptaldı ya kandırılmıştı ya da oyunu bir paket makarnaya satıyordu...

Böyle düşünürsen, "seçmenin evine muslukçu çağırırsam oyunu da alırım" sanırsın tabii.

Türkiye'yi 2002 yılına kadar bürokrasi yönetti. Ama açık açık, ama üstü kapalı.

Osmanlı'da kapıkulları, cumhuriyette de onun mirasçısı olan bürokrasi.

"Vesayet rejimi" bu yönetimin üstü örtülü şeklidir.

Sonra iktidar halka geçti.

Bu elbette sosyalistlerin hayalini kurdukları ve gerçekte mevcut olmayan "alafranga halk" değildi.

Halkın iktidarı tekrar bürokrasiye bırakmaya hiç niyeti yoktur.

"Geleneksel güç odakları" yola getirilmiştir. Artık ne "Menderes'i öldürün" diye tutturacak rezil bir ulema zümresi vardır, ne de kolay kolay darbeye heves edebilecek bir asker.

Çünkü halkın gerektiğinde canını ortaya koyarak ve şehit de vererek darbeye karşı çıktığı görülmüştür. Bu, tarihte ilk defa olmuştur.

Çünkü halk bu iktidarda ilk defa "insan yerine konulduğunu" hissetmiştir.

Bezirgânın da burnu sürtülmüş, iktidar onca kötülük gördüğü sermayenin yanına kendi ürettiği ve ona rakip yeni bir sermaye sınıfı yerleştirmiştir.

Üstelik halka "eski ve büyük bir imparatorluğun mirasçısı" olduğu da hatırlatılmış, "mazlum millet" ezikliğinden çıkılmış, iki yüz yıldır hasret kaldığımız "özgüven" geri gelmiştir.

Hangi kuvvet bu iktidarı devirecektir bu durumda?

Ağlamaktan başka bir şey bilememiş "sol" mu?

Dış güçler...

Dış güçler ancak içeride müttefik bulurlarsa etkili olabilirler.

Bir potansiyel müttefik "ayrılıkçı Kürtler" tabii.

Buna oynuyorlar. Bürokrasinin hazin kalıntısı CHP de buna oynuyor.

Evet, bu iktidar ancak "halk isterse" gider.

Halkın hiç de böyle bir niyeti yoktur.

Çünkü "yeniden ezilmeye" hiç niyeti yoktur.

O zaman da çaresiz kalıp ya deprem beklersin ya yangın, ya sel felaketi ya da ordunun yenilmesini zavallı dostum... Beklemeye devam et bakalım.

Engin ARDIÇ

KAYNAK: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/

............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Bizim toplum ve öz eleştiri ancak Bekle bakalım!

Bizim toplum ve öz eleştiri ancak Bekle bakalım! 

         İki aydın insan aynı gün birbirlerinden habersiz TÜRKİYENİN GELECEĞİ- 2023 yılı ve sonrası ve Ak Parti İktidarının geleceğine dair  süper bir analiz yaptı. Ben de aynı düşüncede olduğumdan yazıları çok önemli buldum. Ve sizlerle paylaşmanın faydalı olduğunu düşündüm.  Aklın yolu bir ve bundan sonrasında Türkiye’yi kimse durduramaz…İşte o derinlikli yazılar…Her iki aydınımıza teşekkürler ediyorum…Bekir Akkaya/Kumru/Ordu

Bizim toplum ve öz eleştiri /Doç.Dr.Gültekin KAVUŞAN/


Bir arkadaşımın yazdığı yazı üzerine bunu yazdım ve istedim ki, öyle yorumlar içerisinde kaynayıp gitmesin. Biraz daha farklı bir bakışı herkesle , bu yazıyı okuyanlarla paylaşayım, daha doğru olur.

Temel konu şu: 2023 seçimlerinde göreceğiz, nasıl şimdi sefa sürenler devrilecek ve hesap verecekler konusu. Aslında herkes toplumun trendini merak ediyor, bende ediyorum ama benim öngörüm var. Farkımız burada. Öngörüm var çünkü yaşadığım kadarıyla bu toplumun niteliğini biraz eğri de olsa, doğru da olsa görmüşüm, yaşamışım.

 Bu dediğimiz yani 2023'ye ne olur, daha sonra ise ne olur?

18 Ocak 2021

Dürdane Ablamıza Allah rahmet eylesin

Dürdane ablamız bize Allah'ın bir emanetiydi.
Allah gani gani rahmet eylesin...
Fotoğraf : ?


............. © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............