Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

16 Temmuz 2012

Yekvücut olmak /Prof.Dr. Abdullah ÖZBEK


Hz. Peygamber mü’minleri, yani Allah’a inanan ve güvenen insanları, çeşitli vesilelerle tarif eder. Bununla aynı zamanda, İslâm’ın yetiştirmek istediği insan tipinin özelliğine de vurgu yapar.
İşte bunlardan bir kaçı…
Hz. Peygamber diyor ki:
-Bir mü’min için başka bir mü’min, birbirini perçinleyen duvar gibidir.[1]
Buna göre mü’minler, yıkılıp dağılmamak
için, duvarı meydana getiren malzemelerin birbirleriyle kaynaşması gibi kaynaşıp birbirini destekleyecekler.
Bir defasında da şöyle bir açıklama yapar:
-Mü’minler birbirlerini sevme, birbirlerine acıma ve şefkat hususunda, tek bir vücuda benzer. Bu vücudun organlarından birinin başı derde girerse, diğer organların gözüne asla uyku girmez. Hepsi birden sürekli olarak birbirlerini yardıma çağırır.[2]  
Yine aynı anlama gelen şu sözleri de dikkat çekicidir:
-Müslümanlar (Allah’ın ve Peygamber’in sözü karşısında boynu kıldan ince olanlar) tek bir kişi gibidir. Gözü ağrısa bütün vücudu ağrır. Başı ağrıdığında da yine bütün vücudu hasta demektir.
Hz. Peygamber’in bu sözleri çerçevesinde günümüz Müslümanları üzerinde biraz düşünecek olursak…
Öncelikle bazı soruları sormamız şart…
-Bu Müslümanların başı, elleri ayakları ve bacakları nerede? Beyinlerini kime teslim etmişler? Sinir sistemleri nasıl çalışıyor? Ağızlarının söylediklerini kulakları duyuyor mu? Kalpleri tekliyor mu? Nabzı kaç atıyor? Nasıl nefes alıyor? Neleri nasıl yiyor ve sindiriyor? Atıkları ne yapıyor?
-Birinin başına bir sıkıntı geldiğinde, uykusu kaçıyor mu; yoksa “El başında, dağ başında…” anlayışıyla kafayı vurup uyumaya mı çalışıyor?
Duygularını, korkularını, ümitlerini, çaresizliklerini, birbirlerinin gözlerini nasıl oymaya çalıştıklarını, bilmem sormaya gerek var mı?
Bu soruları daha da çoğaltmak mümkün…
Ama durum onu gösteriyor ki, İslâm dünyası tek bir vücut olma özelliğini nerdeyse kaybetmiş durumda… Bunu tedavi edecek hünerli ve sabırlı hekimlere ihtiyaç var…
Ne diyorlar?
-Çıkmadık canda ümit vardır!
Bize öyle geliyor ki, Müslümanlar öncelikle bir insan vücudunun sağlıklı olarak çalışma mantığını bir şekilde öğrenip kavramalı. Toplum düzenlemesini de bu anlayışla yapmalı.
Eğitim üzerinde yetkili olanlara, bu işi meslek haline getirenlere, ailelere ve medyaya bu konuda çok iş düşmektedir. Çünkü mesele varlık yokluk meselesidir…
Kendine gelme ve diriliş ancak bu şekilde mümkün olur… Aksi takdirde, sırada leşten pay almak isteyen pek çok canavar sürüsü var…
Bu tehlike hala görülmüyorsa, yapacak bir şey yok!


[1]Buhari, Edeb, 27; Müslim, Bir, 65.
[2] Müslim, Bir, 65.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...