Geçen hafta, Merkezi İstanbul-Bağcılar’da 1998 yılında kurulan Kumrulular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin Geleneksel Kumrulular Piknik Şölenine katıldım. Kurulduğundan bu yana çok güzel hizmetlere imza atan Kumrulular Derneği şöleninde 20.000’in üzerinde Kumruluların piknik şöleni kelimenin tam anlamıyla muhteşemdi. Dernek yönetiminde bulunan Mali Müşavir Mustafa Çaya ile birlikte Maltepe-Başıbüyük Köyünde bulunan çamlık alanına, sabah namazı gittiğimizde alan çoktan dolmuş, kadın-erkek çolçocuk sabah kahvaltısı için tüplerini yakmaya çoktan başlamışlardı. Dernek Başkanı Celalettin Dervişoğlu ve yönetim ilgili alanı bir günlüğüne 1.800YTL’ye kiralamışlar. İstanbul’da ikamet eden Kumrulu dostum Metin Dinç bizlere “Başıbüyük Köyünde Kumrulu 180 hane bulunduğunu, kendisinin de burada oturduğunu” söyleyince hayretimi gizleyemedim. Sağlam kaynaklara göre İstanbul’da yaşayan Ordulular nüfus çokluğunda dördüncü sırada imiş. Verilen bilgiye göre İstanbul’da yaşayan Kumrulular, şu anda Kumru’da yaşayan köy ve ilçede bulunan nüfustan çok fazla imiş. Şenlik alanındaki kalabalığı görünce söylenin doğru olduğu kesin. Şenliğe katılan Kumrulular benim tahminim 25.000’in üzerinde… Kumru’dan ve gerekse Ankara’dan da şenliğe katılımın yüksek olduğunu ve bu yıl şenliğin geçen yıllara oranla çok kalabalık olduğu daha önceki yıllarda şenliğe katılanların ortak görüşü.
Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.
7 Mayıs 2007
Kumrulular İstanbul’da Çoştu! /Bekir AKKAYA
Etiketler:
Haber-Yorum,
Yazılarım
Yüz Yılın İyilik Harekatı (Deniz Feneri) /Bekir AKKAYA
Cumartesi günü Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda Yüz Yılın İyilik Harekatı olarak adlandırılan Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin Seminerine katıldım. Bir günlük seminerde benim gibi Samsun, Amasya, Giresun, Sinop, Tokat ve Ordu gönüllüleri davet edilmişti. Seminerin amacı; gönüllülerce tanışma, gönüllüleri bilgilendirme, derneği tanıtım ve kısa adı “Sisnet” olan Sosyal İnceleme Sistemleri hakkında bilgilenme olarak belirtilen seminer bütün gönüllüler açısından son derece faydalı oldu. Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Kurumsal İletişim Müdürü Recep Koçak ve Sisnet sorumlusu Devrim Depeli’nin verdiği bilgiler daha çok gönüllülere özel olmasına rağmen derneğin yaptığı yardımlar bizleri bile hayretler içersinde bıraktı. “Küçük Şey Yoktur” adlı iki kitap okumuştum. Bir derneğin yaptığı yardımlar, örnek alınması
Etiketler:
Yazılarım
Kumru Canavarı Haberimiz ve Yorumlar / Bekir AKKAYA
Her şey, koyun güden çobanın “koyunlarımı canavar parçaladı, canavarı gözlerimle gördüm” demesi ile başladı.
2 koyunun parçalanmış olması bile belde halkını inandıramadı. Birkaç gün sonra ise beldenin tam ortasında geçen derenin hemen yakınındaki ormanda homurtu sesleri belde halkını ayağa kaldırdı. Durum Belediye Başkanı Hüseyin Yanar’a bildirilerek başkanla birlikte meraklı köylüler kazma ve küreklerle ormana yürüdüler. Ormana yakınlaştıkça çoğalan homurtu sesleri bir parça köylüleri korkutmuş olsa da dalga geçenlerde yok değildi. Bir anda gördüklerinden şaşkına dönen belde halkı sağa sola kaçmaya başladı. Büyük bir gürültüyle ormandan uzaklaşmaya çalışan "Canavar" karşılarındaydı. Üç katlı bir ev büyüklüğünde bir ejderha gibi dört ayağının üstünde çalılıkları yaslaya yaslaya yürüyordu. Kuyruğu bedeninden biraz büyük yaklaşık on metre kadardı. Hiçbir can kaybı olmadan canavarı bütün belde halkı çobanın söylediği gibi kendileri görmüştü.
Üç gün sonra aynı ormana giden vatandaşlar canavarın yavruları ile karşılaştılar. Başkan Hüseyin Yanar’ın talimatı ile korumaya alınan yavru canavarlara “Yukarı Damlalı Canavarı” adı verildi. Ancak
2 koyunun parçalanmış olması bile belde halkını inandıramadı. Birkaç gün sonra ise beldenin tam ortasında geçen derenin hemen yakınındaki ormanda homurtu sesleri belde halkını ayağa kaldırdı. Durum Belediye Başkanı Hüseyin Yanar’a bildirilerek başkanla birlikte meraklı köylüler kazma ve küreklerle ormana yürüdüler. Ormana yakınlaştıkça çoğalan homurtu sesleri bir parça köylüleri korkutmuş olsa da dalga geçenlerde yok değildi. Bir anda gördüklerinden şaşkına dönen belde halkı sağa sola kaçmaya başladı. Büyük bir gürültüyle ormandan uzaklaşmaya çalışan "Canavar" karşılarındaydı. Üç katlı bir ev büyüklüğünde bir ejderha gibi dört ayağının üstünde çalılıkları yaslaya yaslaya yürüyordu. Kuyruğu bedeninden biraz büyük yaklaşık on metre kadardı. Hiçbir can kaybı olmadan canavarı bütün belde halkı çobanın söylediği gibi kendileri görmüştü.
Üç gün sonra aynı ormana giden vatandaşlar canavarın yavruları ile karşılaştılar. Başkan Hüseyin Yanar’ın talimatı ile korumaya alınan yavru canavarlara “Yukarı Damlalı Canavarı” adı verildi. Ancak
Etiketler:
Haber-Yorum,
Yazılarım
Kumrulular Pikniği'nden İzlenimler /Bekir AKKAYA
Merkezi- İstanbul’da bulunan ve 1998 yılında kurulan Kumrulular Derneğinin Maltepe-Başıbüyük Köyü piknik alanında yapılan “Kumrulular Piknik Şöleni”nden söz etmiş ve şölene katılan Kumruluların sayısının da 25.000 kadar olduğunu söylemiştim. Önceki haftadan devamla izlenimlerimi sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum… Yılda bir kez yapılan piknik şöleni, katılan Kumruluların sayısı ile değerlendirilecek olunursa Dernek faaliyeti olarak mükemmel bir organizasyon. Derneğin kuruluş amacı yönünden değerlendirilecekse, pek amaca yönelik bir piknik şöleni olduğunu söylemek mümkün değil. Neticede insanlar birey olarak vakit buldukça İstanbul ya da Ankara’da da olsa pikniğe çıkar kafasına göre çalar oynarda… Bu tür bir araya gelmelerde sadece insanlar tek tek değil toplu olarak bir araya gelip, toplu bir eğlence oluşturmuş olur. Bu toplu bir araya gelişi dernek üstlendiği için, dernek sadece ön plana çıkmış olur. İki dernek tüzüğü hazırlayarak, ilgili derneklerin kurulmasına kadar yoğun çaba gösteren biri olarak, tüzüklerde yazılan amaçların hayata geçirilmesinin o kadar kolay olmadığını yakinen biliyorum. İki kez de İstanbul’daki Kumrulular Derneğinin tüzüğünü
Etiketler:
Yazılarım
Ömür yılla değil, verimlilikle ölçülmelidir İşte İsmet Erçal/Bekir AKKAYA
DEĞİŞMEYEN GERÇEK Dizleri üstünde yaşamaktansa, ayakları üstünde ölmek yeğdir.*****Emiliano Zapata Doğum ve ölüm. Yaratılan tüm varlıklar için değişmeyen bir kanun. Canlılık dediğimiz yaşamada bu ikisinin arasında geçen süredir. Ruhların "evet Rabbimizsin" dediği ilk yaratılma hadisesinden kıyamete kadar geçen süre ise inanç boyutundaki bir zaman dilimidir. Zaman ise sırlarla dolu bir kavram olup, yaşama süresi ise kişinin inancına göre farklı bir anlam kazanmaktadır. Mesela "atmış yaşında vefat etti" cümlesi bizim takvimlerimizle ve de bizde oluşan zaman dilimi ile çok sınırlı kalmaktadır. Oysa ahiret inancı olan biri için ölümle hayat sınırlı olmayıp, doğumla da başlamış değildir. Bir şeyin varlığı ise kimsenin inanmaması ile de yok olması mümkün değildir. RUH VE BEDEN İLİŞKİSİ Ruhla bedenin bir arada oluşu doğumla başlamaktadır. Ruh ise çok önceden yaratılmıştır. Bedenle ruhun bir araya gelişi ile
Etiketler:
Biyoğrafi,
Haber-Yorum,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
Kumru'da misafir olmak /Bekir Akkaya
Uzun yıllar Kumru’da görev yapmış ve şu anda Fatsa’da öğretmen olarak çalışan Manisalı Değerli Dostum Özgür Seyrek, Kumru’ya ilk geldiğindeki duygularını ve geldikten sonraki izlenimlerini anlatırken “ Kumru gerçekten son derece şirin bir yer. Gelmeden önceki korkularım tamamen boşuna imiş” dedikten sonra, bir yakınının Kumru’ya geldiğinde Pazar yerinde dolaşırken karşılaştığı bir olayı bizlere şu şekilde nakletmişti. “ Ziyaret için bir yakınım yanıma gelmişti. Kumru’nun haftası olan Çarşamba günü pazar yerinde dolaşırken, yoğurt satan Kumrulu bir teyzeye: “ Ben yoğurt almak istiyorum ama üzerimde para yok, şu yoğurt bakracını benim için ayır da yarım saat içersinde gelir alırım.” Der. Kumru’lu Teyze : “ Evladım sen yoğurdu götür, parayı sonra getirirsin. deyince Misafir : “Ama teyze benim kabım da yok, siz bir kenara bırakın ben yarım saat içersinde gelirim, hem kabımı getirir hem de parayı” diye cevap verir. Kumru’lu Teyze : “Sen bakracı al, yoğurdu da götür. Gelecek hafta ben yine
Etiketler:
Yazılarım
IŞIĞA DOĞRU /Bekir AKKAYA
Geçenlerde bilge bir dost bana “en çok sevdiğin hayvan
hangisidir?” diye sordu. Ben de aklıma gelen ilk hayvanı söyledim.
Sonra “ikinci derecede sevdiğin hayvan hangisidir?” dedi. Ben
de söyledim. Bana öyle ilginç bilgiler verdi ki hayretler içersinde
kaldım. Aldığımız bilgiler şimdilik biz de saklı kalsın. Ancak, sevilenle
- seven arasında tahmin edemeyeceğiniz kadar sırlarla dolu bir ilişki
olduğunu aramızda geçen sohbetten anlamış oldum.Aslı Müezzinoğlu internette tanışıp
uzun zamandır görüştüğüm aynı zamanda bizim sitenin de yazarı. İki gün
önce bana sitede yayınlamam için “IŞIĞA DOĞRU” başlıklı bir
yazı gönderdi. Sitede yayınlamayı sonraya bırakıp, önce sizlerle paylaşmak
istedim. Kendisine buradan teşekkür ediyor, yazı ile sizleri baş başa
bırakıyorum.
“Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban
tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru
yerleştiriyorlar.
hangisidir?” diye sordu. Ben de aklıma gelen ilk hayvanı söyledim.
Sonra “ikinci derecede sevdiğin hayvan hangisidir?” dedi. Ben
de söyledim. Bana öyle ilginç bilgiler verdi ki hayretler içersinde
kaldım. Aldığımız bilgiler şimdilik biz de saklı kalsın. Ancak, sevilenle
- seven arasında tahmin edemeyeceğiniz kadar sırlarla dolu bir ilişki
olduğunu aramızda geçen sohbetten anlamış oldum.Aslı Müezzinoğlu internette tanışıp
uzun zamandır görüştüğüm aynı zamanda bizim sitenin de yazarı. İki gün
önce bana sitede yayınlamam için “IŞIĞA DOĞRU” başlıklı bir
yazı gönderdi. Sitede yayınlamayı sonraya bırakıp, önce sizlerle paylaşmak
istedim. Kendisine buradan teşekkür ediyor, yazı ile sizleri baş başa
bırakıyorum.
“Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban
tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru
yerleştiriyorlar.
Etiketler:
Yazılarım
HIRSLARIMIZ DA SARHOŞ EDER! /Bekir AKKAYA
Bir yazar için yazılarının okunmasından daha keyifli bir durum olamaz. Her ne kadar TSE damgalı bir yazar olmasak ta zaman zaman yazdıklarımız beklenenden çok takdir topluyor. Buda tabi ki bizlere büyük keyif veriyor.
Geçen Ankaralı Turgut’un Kumru Erecek Yaylasına gelip “CD’mi Ankara’da unuttum.” diyerek sahneye çıkmaması üzerine, yazdığım yazı hayli kabul gördü. Yüzlerce insan gerek Internet yoluyla ve gerekse telefonla bizlere teşekkürlerini bildirdi. Burada yazdığımız yazıları aynı zamanda Kumru org ve Kent Haber Kumru internet sitelerinde de yayınlayarak okuyucularımızla paylaşmaya çalışıyoruz. Kent Haber’de yayınlanan “CD” konulu yazıyı üç günde 227 kişi okudu. Bu vesile ile ben de herkese teşekkür ediyorum.
İlgili yazı ve yazdıklarımızla ilgili bazı hususları ve düşüncelerimi sizlere paylaşmak istiyorum. Bir kere ben yazılarımı kesinlikle siyasi ve kişisel hesaplar üstüne yazmıyorum. Eğer yazılarımda bir siyasilik veya bir kişisellik görenler bilsinler ki büyük bir yanılgı içersindedirler. Yayla üzerine yazılan yazımızda sadece bunlardan biridir. Yayla şenliklerinin sadece bu yıl yapılmadığını, sadece de yayla şenliklerinin Kumru’ya has bir durum olmadığını bilmeyenimiz yoktur.
Geçen Ankaralı Turgut’un Kumru Erecek Yaylasına gelip “CD’mi Ankara’da unuttum.” diyerek sahneye çıkmaması üzerine, yazdığım yazı hayli kabul gördü. Yüzlerce insan gerek Internet yoluyla ve gerekse telefonla bizlere teşekkürlerini bildirdi. Burada yazdığımız yazıları aynı zamanda Kumru org ve Kent Haber Kumru internet sitelerinde de yayınlayarak okuyucularımızla paylaşmaya çalışıyoruz. Kent Haber’de yayınlanan “CD” konulu yazıyı üç günde 227 kişi okudu. Bu vesile ile ben de herkese teşekkür ediyorum.
İlgili yazı ve yazdıklarımızla ilgili bazı hususları ve düşüncelerimi sizlere paylaşmak istiyorum. Bir kere ben yazılarımı kesinlikle siyasi ve kişisel hesaplar üstüne yazmıyorum. Eğer yazılarımda bir siyasilik veya bir kişisellik görenler bilsinler ki büyük bir yanılgı içersindedirler. Yayla üzerine yazılan yazımızda sadece bunlardan biridir. Yayla şenliklerinin sadece bu yıl yapılmadığını, sadece de yayla şenliklerinin Kumru’ya has bir durum olmadığını bilmeyenimiz yoktur.
Etiketler:
Yazılarım
Cazgır Kadir Korgancı İle -Röportaj /Bekir AKKAYA
- Bize kendinizi tanıtır mısınız? Cazgır Kadir Korgancı : “-Korganlıyım. Asıl mesleğim terziliktir. Biraz da hocalık var. - Cazgırlık nasıl bir şey, bize bu konuda bilgi verir misiniz? -Cazgır Kadir Korgancı : “- Güreşe meraklıyım. Birkaç kez de Kırk pınara gittim. Bizim yöremizde çok güreş yapılır. Kırkpınarda cazgırları görünce beni çok etkiledi. Baktım sahayı şenlendirenler cazgırlar ve ben bu işi yapabilirim dedim. 25 yıldır da yapıyorum. -Kursa gittiniz mi? Cazgır Kadir Korgancı : Hayır gitmedim ama bu bir yetenek işi. Ve ben de bu var. -Ücret alıyor musunuz? Cazgır Kadir Korgancı : “Tabi ki alıyorum. Ancak ben davet edildiğimde gidiyorum. -Fizme Bayramına davet edildiniz mi? Cazgır Kadir Korgancı : “ Tabi ki. Ama ben davet edilmesem de buraya gelirdim. Buraya gelenlerin hiç birisi de davetli değiller. Benim dedem de geliyordu Fizmeye bu şenliğe. Çocukken ben de geliyordum. -Bazı maniler söylüyorsun ve güreşçilerin isimleri ile uyumlu hale getiriyorsun. Nasıl oluyor bu? Cazgır Kadir Korgancı : -
Etiketler:
Biyoğrafi,
Haber-Yorum,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
KONULAR
Haber-Yorum
(1835)
Fotoğraf Galeri
(1414)
Fotoğraflarım
(1257)
Biyoğrafi
(1010)
Yazılarım
(1006)
Kitap-Dergi-Gazete
(963)
Kültür-Sanat
(867)
Yazarlarımız-Şairlerimiz
(858)
Hakkımda
(657)
Araştırma-İnceleme
(603)
Eğitim
(595)
Edebiyat
(590)
Spor-Sağlık
(484)
Kumpas-Polemik
(456)
Kurum -Kuruluş
(381)
İslam
(368)
Hatıra
(281)
Video Galeri
(265)
Belgesel
(217)
İmam Hatipliyim
(194)
Tarih
(174)
Şiir Arşivi
(116)
Türkülerimiz
(71)
Şiirlerim
(56)
Röportaj
(49)