Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

11 Aralık 2009

Celile Saygı'yı Tanıyalım /Ekrem SAYGI

CELİLE NİNE 101 YAŞINDA 10 ARALIK 2009 PERŞEMBE AKŞAMI SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI. KENDİSİNE YÜCE MEVLADAN RAHMET DİLİYORUM.
YAKLAŞIK DÖRT YIL ÖNCE İDİ CELİLE NİNE İLGİLİ BU SÖYLEŞİYİ YİNE BU SAYFA DA SİZLERLE PAYLAŞMIŞTIK. İŞTE CELİLE NİNE İLGİLİ 4 YIL ÖNCEKİ SÖYLEŞİMİZ.



Her birimizin ve her insanın içersinde kendine özel bir dünya vardır… Hiç kimse kimsenin içinde yaşatmaya çalıştığı dünyayı bilemez…

Hiç yaşanmamış gibi hızla geçen 98 yıl. 
Celile SAYGI, Fizme Karapınar Mahallesinde 1909 yılında dünyaya geldi. Hacı Mehmet Talip (Hacıtalip) ve Rabia’nın altı çocuğundan biri. Allah kendisine uzun ömürler nasip etsin. 
Celile Nineyi bende misafirlikte bulunduğu bir sırada, kendisini fazla yormadan uzunca bir sohbet etme imkanı buldum. Celile nine artık bir asrı geride bırakıyordu. Geçmişten, gelecekten konuşurken, geride bıraktığın doksansekiz yılı düşündüğünde neler hissediyorsun diye sorduğumuzda.. 

Celile Nine “Her şey daha dün gibi, ben doksansekiz yaşındayım. Geriye dönüp, geçen ömrüme baktığım da, sanki çok kısa bir zaman dilimi içersinde başlayıp ve tükenmek üzere olan bir ömür. Bu ömür, size göre çok uzun sayılabilir. Bana sorarsanız yaşadığım yıllar bir anda bitmiş gibi. Allaha şükürler olsun ki, hala hayattayım ve hala yaşlılığıma aldırmadan günü birlik işlerin peşindeyim. Eğer beni sıkıştıran şu nefes darlığım ve arasıra da, yükselen tansiyonum olmasa, şimdiki gençlerin çalışmalarının on katını yapardım. Ne çare ki, nefes darlığı ve arasıra gelen tansiyon beni perişan ediyor” Arada bir de espri yaparak, “ Siz daha çok ölecek diye bekleyiniz. Kusura bakmayın hiç ölmeye niyetim yok” derken etrafına tebessümler yayıyordu. Bu esnada otoriterlğini ve hanımağalığını da elden bırakmıyordu. Biz seni seviyoruz. Allah sana uzun ömürler nasip etsin. 
Celile Nine: “ Aslında, şimdi sizin aklınızdan şöyle geçiyor. Celile nineniz yüz yaşına gelmiş ve ölümü çok yakındır gibi düşünüyorsunuz, ama şu var ki, ölüm bana ne kadar yakınsa, size de, o kadar yakındır. Siz neler hissediyorsanız, ben de, yaşıma aldırmadan aynılarını hissediyorum” diyordu.
Celile Nine’ ye Annesisnin, Babasının, kardeşlerinin ve yaştaşlarının hepsinin vefat ettiğini ve hiç kendinizi yalnız hissediyormusunuz, diye sorduğumuzda..
Celile Nine “ Her birimizin ve her insanın içersinde kendine özel bir dünya vardır…Hiç kimse kimsenin içinde yaşatmaya çalıştığı dünyayı bilemez… herkes kendi dünyasında yalnız yaşar. Belki bir gün gelecek, beni de mezara yalnız koyacaklar. Tabi ki sizi de. Umarım o gün geldiği zaman yakınlarım göz yaşı dökmez. Umarım gündüzün geceyi aydınlattığı gibi aydınlık içinde olurlar. Ben şuna inanıyorum ki.. inanan ve birbirini seven insanlar öldükten sonra da, hiç ayrılmamacasına bir araya geleceklermiş. Bize böyle anlattılar. Bu nedenle ben ölürsem sevdiklerime kavuşacağım, ölüme hazır olarak bekliyorum ve onlara kavuşacağımı düşündükçe heyecanlanıyorum. Bir gün sizde geleceksiniz ve orada hep beraber olacağız. Önemli olan, insanların, bu dünyadan birbirini severek yaşamaları ve birbirlerini severek ayrılmalarıdır. Kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim.” 
Celile Nine bunları anlatırken ben de bir taraftan insanlığın hallerini düşünmeye çalışıyorum. Ana katili baba katili, Kardeş kavgaları, sınır kavgaları, üç günlük dünya için mallarını bölüşemeyenler, haklara karşı gelenler. Haklarına razı gelmeyenler. Birbirlerini çekemeyenler…
Celile Nine konuşurken heyecanlansa da, nefes darlığı sıkıştırsa da, bir bardak su içiyor, konuşmasına devam ediyordu… “ Babam Hacıtalip, yaşça kendisinden büyük olan, kardeşi Hacı Ahmet efendi ile birlikte Istanbul’da 20 sene medrese tahsili yaptıktan sonra, icazet alıp, yaya olarak, hem hacı olmak ve hem de, tahsil yapmak üzere hacca gitmişler, Babam Hacıtalib’in kardeşi, Hacı Ahmet efendi vaaz hocası olarak Arabistan’ a yeleşmiş, yine bir vaaz etme esnasında heyecanlanarak, kalp krizi geçirmiş ve orada vefat etmiştir. Şimdiki gibi vasıta olmadığı için, Babam kardeşi Hacı Ahmet efendiyi oraya defin ederek, geriye memleketine dönmüş. 
Celile nine bunları anlatırken nefes nefese kalıyor arada bir dinleniyor ve sonra devam ediyordu. 
“ Babam Hacıtalip memlekete döndükten sonra bir süreliğine Karapınar mahallesinde kalmış, evlenmiş ve daha sonra, Fatsa kadılığı yapmak üzere göreve çağırılmış. Sekiz sene Fatsa kadılığı yaptıktan sonra. Eskiçokdeğirmen köyünde hem imamlık yapmak ve hemde askerlerin başında olmak kaydı ile Eskiçokdeğirmen Köyüne görevli olarak gönderilmiş. Biz çocuklarını da alarak Eskiçokdeğirmene yerleşmiş. Eski Çokdeğirmen köyünde babama İsmail efendi bir ev, ve bir parça da arazi vermiş. Babam hacı talip, yardım sever bir insanmış. Eskiçokdeğirmen de görevli iken, çok insanlara yardımcı olmuş. Bir kısım insanların hacizli olan arazilerini yardım etmek suretiyle, hacizlerini kaldırtmış ve bunların hiçbir karşılığı verilmemiş. Bu arada babamı çekemeyenler de olmuş. Sıtma hastalığına yakalandığı bir esnada bir rivayete göre ilaçtan, bir rivayete göre de kasten ilaç diye zehirlettirilerek kırküç yaşında vafat etmiştir” 
Bütün bunları anlatırken Celile ninenin gözünden yaşlar damlıyor halde konuşmasına devam ediyordu. “ Babam Hacıtalip ölmüş ve biz yalnız kalmıştık. Babam öldüğünde ben beş yaşında imişim. Kardeşlerim benden büyüktü. Babam öldükten sonra, bizlere yine İsmail efendi sahip çıkmış. Annem Rabia ve bizler Çokdeğirmen Köyünde yaşamaya devam ettik. Ben onsekiz yaşına gelmiştim. Ağabeyim Cemal Köyde terzilik yapıyordu. Ağabeyimin dürüstlüğünü ve Hacıtalip’i de çok seven İsmail efendi muhteşem bir düğünle, kızını ağabeyim Cemal ile evlendirdi. Kardeşim terzi idi, Bütün askeriyenin ve köylünün elbiselerini o dikerdi, etrafında çok sevilen biriydi. Eskiçokdeğirmen Köyünde çok sevilen bir aile olmuştuk. Fakat ne çare ki, bizi yine çekemeyen aileler vardı. Kötü insanlar kötülüklerini bırakmıyorlardı. Bir gün Eski çok değirmen köyünden Küşnafak (Akçadere) köyüne kız kaçırmışlar. Bu arada, bize husumet bağlayan insanlar, ağabeyim Cemal’ ın haberi olmadığı halde Jandarmaya, onun haberi var diye ihbar etmişler ve ağabeyime karakola gelmesi için asker yollamışlar. Bu olayı gururuna yediremeyen ağabeyim jandarmanın evin önünde beklediğinden habersiz olduğu için, evinin arka kapısından çıkıp giderken Asker: “Cemal abi gitme sadece, karakola gitmemiz gerekir” demiş gelmeyince de, bir el korkutmak maksadı ile ayağının dibine ateş etmiş. Fakat kurşun ağabeyime isabet etmiş. Ağabeyim de babam gibi genç yaşta gitmiş ve geride gözü yaşlı bir eş ve iki yetim çocuk kalmıştır” 
Celile Nine’ nin o ihtiyarlamış vücudu titriyor, yaşlılığını hissettirmeyen gözlerinde damlacıklar akıyordu. Ağlıyordu, bunları anlatırken. Babasını çocuk yaşta kaybetmiş ve arkasından bütün ümidini bağladığı en çok sevdiği ağabeyini de kaybetmişti. Şimdi ne olacaktı. Çok değirmende kaldıkları süre içersinde Onlara yine İsmail efendi yardımcı olmuş. Onları korumuştur. Fakat yine rahatsızlıklar devam edince baba ocağına Fizme Karapınar Mahallesine dönmek zorunda kalmışlar. Bunda sonra neler olmuş yine Celile Nineden dinleyelim. 
“Ben yirmi yaşına gelmiştim. Çokdeğirmendeki evimizi ocağımızı bırakıp Nesime ve Talip iki yetim çocuk annem Rabia ve ben, ağabeyimin hanımı İsmail efendinin kızı Hatice’ hanım ile birlikte, baba ocağına döndük. Bir süre sonra Abeyimin hanımı çok genç olduğundan, Babası İsmail efendinin de isteği üzerine geri Çokdeğirmen köyüne baba ocağına gitti. Çocukları (Nesime ve Talibi) diğer kardeşlerim annesine vermediler. Kardeşlerim Fahri ile Mahmut gittiler geldiler, Çokdeğirmen deki bütün arazileri sattılar. Daha sonra vurulan Cemal ağabeyimin hanımının Rize ye evlendiğini öğrendik” 
Celile Nine hayli heyecanlı ve üzgün, bu olayları anlatırken hayli yormuştuk kendisini. Biraz dinlendikten sonra Vurulan Kardeşi Cemalin oğlu, Talip SAYGI anne özlemi olacak ki. Kendisinin mezarını ziyaret etmesi için, annesini rüyasında görmüş. Tam otuzbeş yıl sonra Rize’nin İkizdere ilçesinde annesinin mezarını ve Çayelinin de kardeşlerini bulmuş. Celile Nine hem anlatıyor, hem de, aynı olayları tekrar yaşıyormuş gibi ağlıyordu. 
Celile Nine “ Biz baba ocağına Karapınar’a geldiğimiz zaman 20 yaşında idim. Tam bir genç kız. Olaylar beni yıpratsa da, tam bir Hanımağa gibiydim. Ben, terzi aynı zamanda aşçı idim. herkesin dikişini diker, bütün düğün ve davet yemeklerini ben yapardım. At sırtında oradan oraya gezerdim. Biz baba ocağına geldiğimiz zaman bizi en çok koruyan, Amcam Hacı Talip’n kardeşi Kara Mehmet (Amcam) olmuştur. Sonra Diğer kardeşlerim beni, Karamedin oğlu Hüseyine söz vermişler” Bunları anlatırken Celile Ninenin gözleri ışıl ışıl oluyor. O gençlik yıllarını tekrar yaşıyor gibiydi. Konuşmasına devam la “ 20 yaşında Kara Mehmedin oğlu Hüseyin ile nişanlandım. Amcamın oğlu bana aşık olmuş ben nereden bileyim. Beni almak için sürekli ve elinden hiç düşürmediği tesbihini de çevirerek, şöyle dua edermiş. “ Lailahe illallah, Hu Allah, Hasbi Galbi Cellallah, Celili bana yaz Allah” “diye içten dua edermiş. Nişanlandın ve beş yıl nişanlı kaldık. Yirmibeş yaşında evlendik, düğünümüz yapıldı” derken gözleri ışıl ışıl oluyordu Celile Ninenin. “ Artık gelin olmuştum, koyunumuz ve keçilerimiz kalabalıktı. Yaylaya gidip gelirdik. Yaylada bulunduğumuz bir yaz gününde, Yağmur yağıyor gök gürlüyordu. Kısa zaman içersinde ceviz büyüklüğünde şiddetli bir dolu yağmaya başladı. Hep dua ediyorduk. Ben mağazanın içersinde idim. Beyim Hüseyin, Kadeşimin hanımı Mahinur ve Mahinur’ un kardeşi Abdullah Mağazanın iskelesinde idiler. Birden şiddetli bir gök çatlaması ile birlikte Beyim Hüseyin ve Kardeşimin Hanımı Mahinur’ un kardeşi Abdullah’ı yıldırım vurarak vefat ettiler” derken, Celile Nine kendini tutamıyor, göz yaşlarına hakim olamıyordu. Olayları canlı yaşıyor gibiydi. Eşi ile 2 sene evli kalmış, anne , baba, kardeş derken kısa zamanda eşini de kaybetmişti. Bir kızı olmuş. Bundan sonra Kardeşlerinin ve Yeğeni Talip SAYGI (Hoca)’ın yanında kalmış, Yine yaylaya gidip gelirken, Yayla komşusu olan Ünye’nin İkice kasabasından Kurtköylü Mustafa’nın oğlu, Hakkı KARABAY ile Kızını evlendirmiş ve daha sonra hep kızının yanında kalmıştır.
Celile Nine 98 yıllık çileli geçmişini böyle anlatırken hayli yorulduğu gözden kaçmıyordu, daha fazla yormamak için, bir daha ki sefere deyip ve Hakkını helal etmesi dileği ile sözümüzü noktaladık.
Celile Nine, Allah size uzun ve sağlıklı daha nice ömürler nasip etsin. 

07.08.2006
Ekrem SAYGI 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...