14 Haziran 2012

ORDU ŞÖLENİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ/BEKİR AKKAYA

Türkçe Olimpiyatları Şenliğini izlemek için 2 Haziran 2012 Cumartesi akşamı Ordu’da idim.
             1974 yılından 1982 yılına kadar Ordu şehir merkezinde yaşayan biri olarak 19 Eylül Şehir Stadını çok iyi bilirim. Bütün tribünler dâhil top oynanan saha tamamen doluydu. Sadece Orta sahada 30 bin sandalye olduğunu bir görevliden öğrendim. Bunu ona yakın görevli doğruladı. Gördüğüm kadarıyla sandalyelerde yetmedi ve birçok Ordulu
programı ayakta izlemek zorunda kaldı.
            Organizasyon süperdi. Teknolojinin her türlü malzemesi kullanılmıştı. Hiçbir karışıklık olmadı. Olabilecek her türlü aksaklık düşünülmüştü ki, hiçbir problem yaşanmadı. Sadece yoğun katılım nedeniyle izleyiciler yer bulmakta biraz zorlandı. Gerçekten muhteşem bir gösteriydi.
            Proğram boyunca “Türkçe” vurgusu dışında hiçbir söylem kullanılmadı. Herkesin ortak coşkusu programda yer aldı.
Hiçbir kesimin eleştireceği hiçbir vurgu yapılmadı. Her düşünce insanı programda kendini buldu. Benim tahminim 70 bin Ordulu program boyunca gösteriyi yapanları sonuna kadar alkışladı.
            Daha önceleri birkaç kez yazdığım gibi Türkiye değişiyor ve dönüşüyor. Bu değişim ve dönüşümde bu cemaatin büyük katkısı mevcut. Ben şahsen bu programların görünenin yanında daha çok görünmeyen bir amacının olduğunu düşünüyorum.
            Örnek olsun diye “Uluslararası Türkçe Olimpiyatları”nı ele alalım.
            On yıldır yapılan bu etkinlik Türkiye’de bütün kesimlerce takdir topluyor. Ufak bir kesimin dışında bu etkinliğe karşı çıkanı ben şahsen hiç görmedim. Karşı çıkanlar ise “Türkçe öğretilmesi ile İslam’a hizmet edilmeyeceğini” söyleyen çok az sayıdaki insan. Bu yaklaşım tarzı ise şimdilik üzerinde kafa yorulması gereken bir durum değil.
            “Uluslararası Türkçe Olimpiyatları” gibi bir proğram Türkiyemiz açısından muhteşem bir etkinlik. Tüm dünya ülkelerinden insanları proğrama katarak  Türk Kültürünü” tanımaları açısından büyük bir nimet. Bu vesile ile tüm dünya Türkiye’yi tanıma fırsatı buluyor. Bu konuyu inceleyen yüzlerce yazı bulmak mümkündür. Devlet yetkililerimiz de özellikle bu etkinliğe sahip çıkmalarının en büyük nedeni budur. Başta siyasiler olmak üzere hiçbir kesim sadece bu nedenle bu programlarda yer alabilme gayretindeler. Bu etkinliğin fikir babaları gerçekten kimsenin “hayır” diyemeyeceği bu proğramları başarılı bir şekilde sürdürme gayreti içersindedirler. Takdir etmemek, desteklememek mümkün değil. Benim gibilere ise kutlamak ve dua etmek düşüyor.
            Önceden de ifade ettiğim gibi Türkiye bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Yeni yasalar uygulamaya geçiyor devletin en köklü kurum ve kuruluşlarında köklü değişimler yapılıyor. Sistem baştan sona yenileniyor.
            Daha önceleri itilip kakılanlar itibar görmeye başlıyor. Bu durum sokağa da salona da stadyumlara da yansıyor.
            “Öcü Müslümanlık” imajı tarihin çöplüğüne atılıyor.
            Ben şahsen 19 Eylül stadyumunda bunu gözlemledim. Son derece modern hanım ve beyler en pahalı elbiselerle stadyumu doldurmuşlardı. Yapılan program da son derece yüksek düzeyde ve teknolojinin her malzemesi kullanılarak izleyicisine sunulmuştu.
            Stadyumda başörtülü ile başı açık yan yana aynı türküyü söylüyorlar ve aynı oyunu oynuyorlardı.
            Çoğunu tanıdığım sağcı ve solcu denilen insanlar aynı duyguda buluşarak sahnedekileri aynı tempoyla alkışlıyorlardı.
            Bana göre “Geçit verilmeyen özgürlükler ya da yaşam biçimine ulaşma bu şekilde olabilirin göstergesi” bu çalışmalar.
            Bir araya gelinemez denilen insanların nasıl da bir araya gelebileceğinin provası bu etkinlikler.
            Bana göre son derece de başarılı bir durum.
            80’li yıllarda okuduğum ve Türkiye’de güya en çok satan gazete diye bilinen bir gazetenin verdiği güya ciddi bir kitapta “tarikatla - cemaati” aynı kefeye koyup insanları yanıltan bir Türkiye’de yaşıyoruz.
            Takunyalı ağzı burnu karışmış Müslüman imajı çizerek para kazanan ve sanatçı olunan bir Türkiye’de yaşıyoruz.
            Böyle günlerden gelinildi buralara ve aynı çalışmalara her yerde devam edilmektedir.
            Bu ülkede Müslümanlar hep aynı hayatı yaşadılar. Hep aynı kaderi paylaştılar. Hep aynı zindanlara düştüler.
            Seçimden seçime “nurluyum” diye “nurcuyum” diye Kurana sarılanlar yine risale okudu diye zindanlara o inanan Müslümanları attılar. Hızını alamadılar Müslümanlara Arabistan’ın yolunu gösterdiler. “İşte Çağdaş Türkiye” diyen onlar dün Ordu’da salonu görseydi acaba ne derdi? Büyük ihtimal “Yalanımızın sonu buraya kadarmış” derlerdi.
            Bu cemaatin önderi bugün Amerika’da.  Ama Bütün Türkiye günlerdir bu etkinliklerle içten içe O’na dua ediyor.
            Türkiye bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Bu ülkede Müslümanlar hep aynı hayatı yaşadılar. Hep aynı kaderi paylaştılar. Hep aynı zindanlara düştüler.
            Zindandan zindana koşarak bugünlere gelen bu cemaat değişim ve dönüşümü bu yönteme başvurarak buralara geldi. Yalandan “öpücü sevenleri” terk ederek bu günleri gördü. Bazı eleştirilerim olsa da bu cemaati ve başarılarını takdirle karşılıyorum. Ben inanıyorum ki, Hakk’ın ışığının yansıdığı yerde Batıl’ın ışığı söner. Bu yöntemle Müslümanlarla onu öcü görenler bir araya geldi. Türkiye’nin gerçek kimliği bir araya gelme fırsatı buldu. Farklı gibi olduğu söylenen kesimler aracısız birbirlerini tanıma fırsatı buldu. Şarlatanları bir ölçüde devre dışı bıraktı.
            Bugünün siyaseti de bundan farklı değil. Kapatıla kapatıla gelinen süreçten bugünün iktidarı doğdu.
            Bu değişim ve dönüşüm her yerde kendini gösteriyor. Cemaatte de Tarikatta da durum aynı. Ve ülke hızla yenileniyor. Bunun mücadelesi her alanda sürüyor.
            Ben şahsen geleceğin çok aydınlık ve yaşanılabilir Türkiye’nin çok yakın bir gelecekte oluşacağını düşünüyorum.
            Anlı secdeye gidenlerin de yöntem dışında hiçbir farklılıklarının olmadığını düşünüyorum.
            Selam bugünleri bize yaşatanlara olsun.
            Selam asıl amaçtan sapmayanlara olsun.
            Selam Tüm Türkiye’ye ve Dünyaya olsun.
            Selam Allah için yapılan eylemlerde en ufak katkısı olanlara.
            Allah yar ve yardımcınız olsun.
                                   Bekir AKKAYA/ 03 Haziran 2012/KUMRUTV.COM/KUMRU
Bu haber 315 defa okunmuştur.
Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
  • Yorumlar (3)
    Doğan K. (+1) 04 Haziran 2012, 14:44 Yöneticiye Bildir +1  -1
    Sayın Hocam dilinizden dökülen nağmeler kaleminizle hayat bulmuş.Herkesin gönlüne düşen hissiyatı sizi yakınen tanıyanların diline pelesenk etmişsiniz ne mutlu size.
    cnyt (+1) 03 Haziran 2012, 22:33 Yöneticiye Bildir +1  -1
    kıymetli hocam bu enfes yorumlarınız gerçekten çok güzel... Selam Allah için yapılan eylemlerde en ufak katkısı olanlara... ve tüm güzel dileklerinize tüm samimiyetimle AMİN diyorum..
    Metin PİLE (+1) 03 Haziran 2012, 22:17 Yöneticiye Bildir +1  -1
    Muhterem Bekir Bey, yazdıklarınıza ve duygularınıza katılıyorum. Bende Ankara'da yapılan Türkçe Olimpiyatları proğramına gittim. Güzel türkcemizin, şarkılarımızın, türkülerimizin dünyanın değişik yerlerinden gelen çocukların ağzından dinlemek ayrı bir sevinç, heyacan ve ayrı bir duygu. Proğramın sonunda toplu halde söylenen "YENİ BİR DÜNYA...." diye başlayıp devam eden şarkı ayrı bir ufuk, ayrı bir hedef. Selam olsun, yaratılanı yaratandan ötürü sevenlere, selam olsun ufku açık olanlara. İnşaallah bu sevgi seli ve muhabbet bütün dünyaya yayılır. Selam ve dua ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...