Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

9 Temmuz 2012

İnandığının Altında Kalan Bekir Akkaya / Haşmet Uzar

İNANDIĞININ ALTINDA KALAN BİRİ
“İlkeli olmak”(1)
“Temel bir düşünce sahibi olmak”(2)
“İnandığını açıkça ortaya koymak”(3)
“Dini bir kelimeden bahsederken karşı tarafın sizin hangi dini referans aldığınızı bilme hakkı”(4)
“inandığını açıkça
ortaya koyamamış biri ile tanrı kavramını tartışmak anlamsızlığın ötesinde boştur.”(5)
“Bana göre” kelimesi zır cahilliğin göstergesidir”(6)
“konu ya
da kavram tanısal ya da dinsel ise durum pek değişmez. Yine temel bir inancı temel inanç olarak referans almanız gerekir”(7)
“Tanrı kavramı mantığa bilimselliğe dayanmayan ve onlarla sınırlı olmayan düşünce ürünüdür.”(8)
“Böyle olunca akıl yürütmek ya da çok mantıklı bilimsel sorular sormak bir anlam ifade etmez.”(9)
“Temel bir düşünce kafa karışıklığını ortadan kaldırır, birçok sorunuza da cevap olur. Sağlam kafa sağlam vücutta değil, sağlam bir inanca ya da düşünceye sahip beyinle mümkündür.”(10)
Yukarıda koyu alıntılar yine şehrimizin
her taşın altında bir yazısı bulunan muharririne aittir. Muharririmiz geçenlerde kumru haberci gazetesindeki kadınlar günü yazısına verilen yanıta içerlemiş ve bu yanıtı yazana bu “temel düşünce şart” yazısını yazmıştır.
Takip edenler bu yazarı bilir. Terbiye dağıtılırken iman ettiği dinde faiz yemek yasak olmasına rağmen faizcinin sofrasında otururken meşguliyetten alamamış, dolayısıyla da terbiye fakiri kalmış bir şahsiyettir. Hep bu tür masalarda ilke ve duruşunu göstermiştir. Çok merak ederseniz yazıyı bir üst sütunda okuyabilirsiniz. Bir buraya on cümleyi örnek olarak aldık.
Onuncu cümleden ele alırsak. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” veciz sözüyle inceden inceye alay etmiş. Bu veciz söz acaba hocayı neden
rahatsız etmiş olabilir. Hoca sağlam vücutta sakat kafa mı taşımaktadır. Sakat vücutta sağlam kafası vardır da onun için mi bu veciz söz yanlışlanmıştır.
“temel bir düşünce kafa karışıklığını ortadan kaldırır” demektedir hoca. Ancak yukarıda ki örnekte görüldüğü gibi hocanın kendinde var olduğunu iddia ettiği “temel düşünce” kafasının karışmasını önleyememiştir. “Sağlam kafa” tanımlamasının kelimelerin direkt anlamlarıyla ifade ettiği ile mecazi anlamıyla ifade ettiği aslında birbirini desteklemektedir. Sağlam kafa: doğru bilgilerle donanmış kafa anlamına gelmektedir. Sağlam kafa: doğru düşünme yöntemini kullanarak doğru bilgiler arasında doğru ilişkiler kurarak düşünen kafa anlamına gelmektedir. Bu kafaya sağlam bir beden gereklidir tabii ki. Sağlam vücut bu kafanın düşüncelerini dimdik durarak hayata geçirecektir. Hülasa hoca temel bir düşüncenin yanında bu düşüncenin pratiğinin de olması gereklidir. Düşünce ile davranış arasında uyum akort koordinasyon olmalıdır. Yani hoca, hem bakara deyip hem de nefsine tapmak olmuyor.
Hocanın sekizinci ve dokuzuncu cümlelerini yorumlamak için hiç istisnasız adınızın Bekir olması lazım, “bence” derseniz sizi hoca zır cahil eder. Burada hocaya göre dersek bizde hocaya zır cahil demiş olur muyuz acaba. Ama yinede mecburiyetten biz hocaya göre diyeceğiz.
(6)Bana göre demek: yanılıyor olabilirim( hocanın elinde levh-i mahfuz mevcuttur ve bütün bilgilere hâkimdir, yanılma ve şaşırması olmaz ve her dediği doğrudur, onun için “bana göre”si olmaz) elimdeki bilgilerden benim yorumladığıma göre demektir. Hatta yorumumda yanlış olabilir demektir. Bir tevazünün ürünüdür. Başka görüş ve düşüncelerin olabileceğini peşinen kabul etmek ve onlara saygı duymak demektir. Bir şeyin bana göresi oldumu sana göresi, ona göresi de oluru peşinen kabul etmek demektir. Kendini mutlak düşüncelerini de tek doğru kabul etmemek denmektir.
(5) “İnandığını açıkça ortaya koyamamış biri ile tanrı kavramını tartışmak anlamsızlığın ötesinde boştur.” Diyor hoca. Hocanın bir bildiği vardır elbet diyeceğiz. Eskiden olsa hoca kara kaplıya bakıyor onun için bilir derdik. Ancak hoca kendini bir önceki cümlesinde tarif etti, hatırlatalım: (“bana göre” demek zır cahilliğin ta kendisidir.) dedi. Bu sözler hocaya göre edilmiş sözler değil midir? Aslında başka bir yoruma ihtiyaç yoktur. Ancak naçizane biz bize göre olan düşüncelerimizi ifade ede duralım.
İnandığını açıkça ortaya koyamayana münafık derler. Münafıklığın birçok sebebi vardır ve birçok şeklide vardır. Ancak en beteri inandığının tersi değerler sistemi içinde yaşayıp ta karşı çıkmamaktır. Hocanın dininde yasaklanmış olup ta hocanın yapmadığı hiç bir şey yoktur. Hocadan itiraz çıkmaz. Hocanın hak ve batılı nefsine ve cebine bağlıdır. Hoca sünnetsiz canilerin Kabesini postallamalarından rahatsız olmaz. Hoca Afganistan diye bir ülke, Filistin diye bir yer, işgal altındaki İslam toprakları falan bilmez, bilemez. Hoca etini sütünü eksik etme aman. Hoca namus nedir? Irzına geçilen insanlar gördün mü, duydun mu? Emeği alın terinin karşılığı verilmeden sömürülenler, kendi öz yurtlarında köle olanlar, kendi kaynaklarından yararlanamayanlar. Her gün terör belasına can verenler. Huzur içinde yaşayamayanlar. Yaşama hakları yabancı namlusunun ucunda olanlar duydu, gördü mü?
Bu son yazı hoca, eleştirildin mi ahlaktan fakir hale geliyorsun. Birden kontrolden çıkıp edepten uzaklaşıyorsun biraz daha terbiye lütfen. HAŞMET UZAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...