13 Eylül 2024

Sonucu Belli Olan Bir Seçime Gidiyoruz/Bekir AKKAYA (2019)

Yerel seçimlerin yapılmasına iki ay kadar bir zaman kaldı. Ve takvim planlandığı gibi devam ediyor. Bu gösteriyor ki, devlet kurumları tıkır tıkır çalışıyor. Anayasanın ön gördüğü kurallar hatasız uygulanıyor. Bu yönden bakıldığında Türkiye’de bir problem olmadığı görülüyor.


Ancak, anayasal kurumlardan biri olan parti liderlerin açıklamalarına bakıldığında yaşadığımız günlerin pekte iyi olmadığı görülüyor. Cumhurbaşkanı ve hükümetin başı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ve Cumhur İttifakının en güçlü partisi MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin “Türkiye’de “Beka” sorununa vurgu yapması seçimden de öte başka durumları akla getiriyor.

Normal zamanlarda yerel seçimler “Yerelde heyecan oluştururdu.” Ama bu seçim yerel seçimlerin ötesinde bütün Türkiye’de genel seçimlerden de öte farklı anlamlandırılıyor. Tüm ittifak partilerince ve parti mensuplarınca varlık yokluk olarak değerlendiriliyor. Oysa bu seçimle iktidar değişmiyor ve hatta milletvekili seçimi de olmuyor. Hepimizin yeni yeni anlamaya çalıştığı gibi hükümet elemanları ve bakanlar da seçimle oluşmuyor.

2002 yılından bu yana çok sayıda seçim yapıldı. Hepimiz biliyoruz ki, bütün seçimlerde, seçimin galibi Ak Parti oldu. Hatta öyle seçimler yaşadık ki, sistem tıkandığı an Ak Parti seçime giderek halktan büyük destek aldı. 2002 yılından öncesi ise tam bir kaos.

Ben şahsen 1970 yılından bu yana tüm olup bitenleri hatırlaya biliyorum. Rahmetli Erbakan’ın Adalet Partisi’ne üye olmak istemesi ve veto edilmesi. Ardından bağımsız olarak Konya Milletvekili seçilmesini bir çoklarımız hatırlamaz bile. 1970’lerde Milli Nizam Partisi’nin kurulması ve ardından kapatılması. Erbakan’ın sürgününün ardından Milli Selamet Partisi’nin kurulması. 1974 yılında ise yedi aylık Ecevit, Erbakan hükümeti ve daha sonraları Milliyetci Cephe hükümetlerinin kurulması ve bir çok olayların yaşanması. Sağ – sol çatışmaları ve 12 Eylül Kenan İhtilali.

90’lı yıllarda Refah Partisinin belediyelerde gösterdiği başarılar ve devamında Erbakan’ın başbakan oluşu. Sincan’da tanklar eşliğinde Fadimeler, Kalkancılar ve Çevik Birler eşliğinde 28 şubat darbesi. Refah Partisi’nin kapatılması ve Fazilet Partisi’nin kurulması ve ardından bunun da kapatılması.

Ara dönemleri hatırlatmaya gerek yok. İmam Hatiplerin kapatılması, binlerce gencin zay edilmesi, banka vurgunları ve kastel vurguncuları….Say say bitmez.

Saadet Partisi’nin Erbakan’sız kurulması ve bu partide kavgalar ve gürültüler. Ve ardından Has Parti ve Has parti’nin zaman sonra Ak Parti’ye katılması. Gerçekten size soru; 28 Şubat öncesi Refah Partisi'nin %22 oyu şimdi nerede? Ya da Fazilet Partisi'nin %15 olan oyu? Bu soruların cevabıdır aslında 2002'de Ak Parti'nin kuruluşu. Bana göre 28 Şubat aktörleri aynı zamanda 15 Temmuzun aktörleridir. Yakında çıkar kimler kimlerle kol kola ya da sarmaş dolaş. "Ak Parti Fetö ile beraberdir" diyenler önce şu 28 Şubatı gerçekleştiren failleri ortaya çıkarsınlar. Okusunlar o günlerin Zaman denilen paçavranın o günlerde yazdıklarını. Bilinmelidir ki, nerede bir KUMPAS VAR ORADA KESİNLİKLE BİR FETÖ VARDIR." Bugün için de geçerlidir bu kural.

2002 yılından sonraları Ergenekon ve Balyoz olayları ve bir sürü olaylar ve seçimler…

Bütün bu olup bitenlerin ardından Fetö Örgütü’nün başkaldırısının ayak izleri olduğu ortaya çıkan Oslu Görüşmeleri, ayakkabından çıkan paralar, Mit Müsteşarının ifade ayakları, Mit Tırlarını’nın durdurulması ve Dersane mersane numaraları.

Yıllardır kaos yaşayan ülkemizde Kaosun ne anlama geldiğini anlamaya çalışan tüm ülke 15 Temmuz Kalkışması ile Fetö’nün ve dış düşmanların gerçek yüzünü ortaya çıkarmış ve bu olup bitenlerin perde arkası kabak gibi açığa çıkmıştır.

15 Temmuz Kalkışması ülkemiz için bir milattır. Bu işin içinde olanlar olduğu kadar, bu işin kıyısında ve kenarında duranlar da vardır. Bana göre bundan sonra Türkiye’de devlet her ne yaparsa yapsın kesinlikle 15 Temmuz Kalkışması’na göre konumlanacaktır.

Daha önceden olduğu gibi önümüzdeki seçimlere de 15 Temmuz hesap edilerek girilmektedir. Seçimlerde sonuç ne olursa olsun her durumda seçimler 16 Temmuz sabahı olduğu gibi olacaktır. Cumhur İttifakı’nın sık sık dile getirdiği “Beka Sorunu” tam da 15 Temmuz kalkışmasına atıftır ki, bu noktada devlet kendi içinde kesinlikle önlem aldığı görülmektedir. Bundan sonra da Kaos beklentisi olanlar boşuna halkın kafasını karıştırma çabası içerisine girmektedir ki, kesinlikle bundan ülke düşmanları hiçbir sonuç alamayacaktır.

Kabul edelim ki, muhalefet bu seçimde kendilerinin de beklemediği oranda oy almış olsa durum yine değişmez. Artık bundan sonra seçimle ya da başka bir şekilde bu süreç geri döndürülemez. Bana göre seçimlerin yapılması ve muhalefetin muhalefetlik yapması bile bu sürece katkıdır. Eğer muhalefet partileri seçimleri boykut ederek ülkede kaos peşinde olsa, böyle bir duruma ise benim anladığım kadarıyla sistem müsaade etmeyecek ve devlet ülkenin bekası için gerekirse seçim dahi yapmayacaktır. Beka sorunu olan bir ülkede hepimiz kabul eder ki seçimlerden de söz etmek mümkün değildir.

Bütün bu yorumları yapabiliyor olmamın nedeni 15 Temmuz Kalkışmasıdır. Devlet henüz bu kalkışmayı sonlandırmamıştır. Gördüğüm kadarıyla da bu kalkışma kolay kolay da sonlandırılacak bir durum değildir.

Sistemin çalışıyor olması ve devletin tüm kurum ve kuruluşlarının hiçbir olağanüstü halin olmadığı gibi tıkır tıkır çalışması Devletimizin güçlülüğünün bir göstergesidir. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sık sık “ Yeni bir kalkışma olduğu takdirde hiç kimse sağ kalmayacaktır “ açıklaması çok önemli bir ikazdır. Bu açıklamalar “Devletin Bekasına yönelik kalkışma” durumunda devletin tüm önlemleri aldığını göstermektedir.

Seçimlere bu güvenceler ile gidilmektedir. Ve seçimlerinde sonucu kesinlikle bellidir. Bu sonuçtan ne çıkarsa çıksın ülkemiz kazanacak ve 15 Temmuz’dan sonra hedeflenen 2023 ve daha sonraki yıllar bugünlerden çok daha iyi olacaktır.

Domates, patlıcan, soğan ve sarımsak ayakları ile seçim yaptıklarını düşünenler yanıldıklarını seçimlerin sonunda göreceklerdir.

Bu ülkede bir 15 Temmuz geldi ve geçti. Kimse hiçbir zaman 15 Temmuz’u unutturamayacaktır.

Venezuela’da solcu bir lidere Amerikan’ın yapmış olduğu darbe müdahalesi Türkiye’de darbe severleri heyecanlandırsa da Türkiye’nin bu ülkelere benzer hiçbir tarafları yoktur. Hele de 15 Temmuz tecrübesi ve halkın sisteme fiili olarak katılması Dünya tarihinde çok önemlidir. Bırakın Türkiye’yi mazlum ülkelere bile örneklik teşkil edecek bir durumdur. Halk fiili olarak devletin yanında yer almıştır. Bu çok önemli bir durumdur. Yeni bir kalkışma ya da darbe Türkiye’de çok zor bir durumdur. Halk cesaretlenmiş ve yönetimin yanında yer almıştır. Artık Türkiye seçimlerini yapacak ve seçim sonuçlarına herkes razı olacak ama bu sistemin kuruluş felsefesi diğer demokratik ülkelerde olduğu gibi tıkır tıkır işleyecektir. Bu gelinen sonuç ise belki de bugüne kadar yaşadıklarımızdan ve çektiğimiz sıkıntılardan sonra çok önemli bir kazanımdır.

İran’a gitmiş ve görmüş biri olarak söylüyorum ki, İran 1979 yılından bu yana 40 yıldır Amerika’nın baskısı ile bugünlere gelmiş. Ve İran dim dik ayakta. Sizler İslam düşmanlarının yazdıklarını boş verin. Emin olun İran’a Kafir Amerika’nın gücü yetmez ve yetmeyecektir. Ve ben inanıyorum ki, bundan böyle Amerika Türkiye’ye de gücü yetmeyecek ve bundan sonra Amerika Türkiye’de istediğini yapamayacaktır.

Yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Seçimlerin sonucunda, süreci hiçbir zaman etkilemeyecek “Ne oluyoruz, ıvır zıvır” durumlarla karşılaşmamak için oyumu Cumhur İttifakından yana kullanacağım. Seçimler Yeni Türkiye’nin istikametinin bir parçası. Kesinlikle süreci ve yolculuğu etkilemez. Benim gibi yeni süreçte heyecan duymak istiyorsanız sürece destek vermenizi öneririm.

Kumru’dan sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
Allah’a emanet olunuz…
Bekir AKKAYA/10/02/2019/İYAD/KUMRU HABER/KUMRU
.................... © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 1999 ©.............

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...