DEĞİŞMEYEN GERÇEK Dizleri üstünde yaşamaktansa, ayakları üstünde ölmek yeğdir.*****Emiliano Zapata Doğum ve ölüm. Yaratılan tüm varlıklar için değişmeyen bir kanun. Canlılık dediğimiz yaşamada bu ikisinin arasında geçen süredir. Ruhların "evet Rabbimizsin" dediği ilk yaratılma hadisesinden kıyamete kadar geçen süre ise inanç boyutundaki bir zaman dilimidir. Zaman ise sırlarla dolu bir kavram olup, yaşama süresi ise kişinin inancına göre farklı bir anlam kazanmaktadır. Mesela "atmış yaşında vefat etti" cümlesi bizim takvimlerimizle ve de bizde oluşan zaman dilimi ile çok sınırlı kalmaktadır. Oysa ahiret inancı olan biri için ölümle hayat sınırlı olmayıp, doğumla da başlamış değildir. Bir şeyin varlığı ise kimsenin inanmaması ile de yok olması mümkün değildir. RUH VE BEDEN İLİŞKİSİ Ruhla bedenin bir arada oluşu doğumla başlamaktadır. Ruh ise çok önceden yaratılmıştır. Bedenle ruhun bir araya gelişi ile
Kumru İlçesi'nin İlk Kültür ve Haber Sitesi -İnternette İlk Yayın : 1999
Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.
7 Mayıs 2007
Ömür yılla değil, verimlilikle ölçülmelidir İşte İsmet Erçal/Bekir AKKAYA
Etiketler:
Biyoğrafi,
Haber-Yorum,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
Kumru'da misafir olmak /Bekir Akkaya
Uzun yıllar Kumru’da görev yapmış ve şu anda Fatsa’da öğretmen olarak çalışan Manisalı Değerli Dostum Özgür Seyrek, Kumru’ya ilk geldiğindeki duygularını ve geldikten sonraki izlenimlerini anlatırken “ Kumru gerçekten son derece şirin bir yer. Gelmeden önceki korkularım tamamen boşuna imiş” dedikten sonra, bir yakınının Kumru’ya geldiğinde Pazar yerinde dolaşırken karşılaştığı bir olayı bizlere şu şekilde nakletmişti. “ Ziyaret için bir yakınım yanıma gelmişti. Kumru’nun haftası olan Çarşamba günü pazar yerinde dolaşırken, yoğurt satan Kumrulu bir teyzeye: “ Ben yoğurt almak istiyorum ama üzerimde para yok, şu yoğurt bakracını benim için ayır da yarım saat içersinde gelir alırım.” Der. Kumru’lu Teyze : “ Evladım sen yoğurdu götür, parayı sonra getirirsin. deyince Misafir : “Ama teyze benim kabım da yok, siz bir kenara bırakın ben yarım saat içersinde gelirim, hem kabımı getirir hem de parayı” diye cevap verir. Kumru’lu Teyze : “Sen bakracı al, yoğurdu da götür. Gelecek hafta ben yine
Etiketler:
Yazılarım
IŞIĞA DOĞRU /Bekir AKKAYA
Geçenlerde bilge bir dost bana “en çok sevdiğin hayvan
hangisidir?” diye sordu. Ben de aklıma gelen ilk hayvanı söyledim.
Sonra “ikinci derecede sevdiğin hayvan hangisidir?” dedi. Ben
de söyledim. Bana öyle ilginç bilgiler verdi ki hayretler içersinde
kaldım. Aldığımız bilgiler şimdilik biz de saklı kalsın. Ancak, sevilenle
- seven arasında tahmin edemeyeceğiniz kadar sırlarla dolu bir ilişki
olduğunu aramızda geçen sohbetten anlamış oldum.Aslı Müezzinoğlu internette tanışıp
uzun zamandır görüştüğüm aynı zamanda bizim sitenin de yazarı. İki gün
önce bana sitede yayınlamam için “IŞIĞA DOĞRU” başlıklı bir
yazı gönderdi. Sitede yayınlamayı sonraya bırakıp, önce sizlerle paylaşmak
istedim. Kendisine buradan teşekkür ediyor, yazı ile sizleri baş başa
bırakıyorum.
“Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban
tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru
yerleştiriyorlar.
hangisidir?” diye sordu. Ben de aklıma gelen ilk hayvanı söyledim.
Sonra “ikinci derecede sevdiğin hayvan hangisidir?” dedi. Ben
de söyledim. Bana öyle ilginç bilgiler verdi ki hayretler içersinde
kaldım. Aldığımız bilgiler şimdilik biz de saklı kalsın. Ancak, sevilenle
- seven arasında tahmin edemeyeceğiniz kadar sırlarla dolu bir ilişki
olduğunu aramızda geçen sohbetten anlamış oldum.Aslı Müezzinoğlu internette tanışıp
uzun zamandır görüştüğüm aynı zamanda bizim sitenin de yazarı. İki gün
önce bana sitede yayınlamam için “IŞIĞA DOĞRU” başlıklı bir
yazı gönderdi. Sitede yayınlamayı sonraya bırakıp, önce sizlerle paylaşmak
istedim. Kendisine buradan teşekkür ediyor, yazı ile sizleri baş başa
bırakıyorum.
“Bir gurup arıyla sineği bir şişeye koyuyorlar. Şişenin taban
tarafını ışığa doğru, açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru
yerleştiriyorlar.
Etiketler:
Yazılarım
HIRSLARIMIZ DA SARHOŞ EDER! /Bekir AKKAYA
Bir yazar için yazılarının okunmasından daha keyifli bir durum olamaz. Her ne kadar TSE damgalı bir yazar olmasak ta zaman zaman yazdıklarımız beklenenden çok takdir topluyor. Buda tabi ki bizlere büyük keyif veriyor.
Geçen Ankaralı Turgut’un Kumru Erecek Yaylasına gelip “CD’mi Ankara’da unuttum.” diyerek sahneye çıkmaması üzerine, yazdığım yazı hayli kabul gördü. Yüzlerce insan gerek Internet yoluyla ve gerekse telefonla bizlere teşekkürlerini bildirdi. Burada yazdığımız yazıları aynı zamanda Kumru org ve Kent Haber Kumru internet sitelerinde de yayınlayarak okuyucularımızla paylaşmaya çalışıyoruz. Kent Haber’de yayınlanan “CD” konulu yazıyı üç günde 227 kişi okudu. Bu vesile ile ben de herkese teşekkür ediyorum.
İlgili yazı ve yazdıklarımızla ilgili bazı hususları ve düşüncelerimi sizlere paylaşmak istiyorum. Bir kere ben yazılarımı kesinlikle siyasi ve kişisel hesaplar üstüne yazmıyorum. Eğer yazılarımda bir siyasilik veya bir kişisellik görenler bilsinler ki büyük bir yanılgı içersindedirler. Yayla üzerine yazılan yazımızda sadece bunlardan biridir. Yayla şenliklerinin sadece bu yıl yapılmadığını, sadece de yayla şenliklerinin Kumru’ya has bir durum olmadığını bilmeyenimiz yoktur.
Geçen Ankaralı Turgut’un Kumru Erecek Yaylasına gelip “CD’mi Ankara’da unuttum.” diyerek sahneye çıkmaması üzerine, yazdığım yazı hayli kabul gördü. Yüzlerce insan gerek Internet yoluyla ve gerekse telefonla bizlere teşekkürlerini bildirdi. Burada yazdığımız yazıları aynı zamanda Kumru org ve Kent Haber Kumru internet sitelerinde de yayınlayarak okuyucularımızla paylaşmaya çalışıyoruz. Kent Haber’de yayınlanan “CD” konulu yazıyı üç günde 227 kişi okudu. Bu vesile ile ben de herkese teşekkür ediyorum.
İlgili yazı ve yazdıklarımızla ilgili bazı hususları ve düşüncelerimi sizlere paylaşmak istiyorum. Bir kere ben yazılarımı kesinlikle siyasi ve kişisel hesaplar üstüne yazmıyorum. Eğer yazılarımda bir siyasilik veya bir kişisellik görenler bilsinler ki büyük bir yanılgı içersindedirler. Yayla üzerine yazılan yazımızda sadece bunlardan biridir. Yayla şenliklerinin sadece bu yıl yapılmadığını, sadece de yayla şenliklerinin Kumru’ya has bir durum olmadığını bilmeyenimiz yoktur.
Etiketler:
Yazılarım
Cazgır Kadir Korgancı İle -Röportaj /Bekir AKKAYA
- Bize kendinizi tanıtır mısınız? Cazgır Kadir Korgancı : “-Korganlıyım. Asıl mesleğim terziliktir. Biraz da hocalık var. - Cazgırlık nasıl bir şey, bize bu konuda bilgi verir misiniz? -Cazgır Kadir Korgancı : “- Güreşe meraklıyım. Birkaç kez de Kırk pınara gittim. Bizim yöremizde çok güreş yapılır. Kırkpınarda cazgırları görünce beni çok etkiledi. Baktım sahayı şenlendirenler cazgırlar ve ben bu işi yapabilirim dedim. 25 yıldır da yapıyorum. -Kursa gittiniz mi? Cazgır Kadir Korgancı : Hayır gitmedim ama bu bir yetenek işi. Ve ben de bu var. -Ücret alıyor musunuz? Cazgır Kadir Korgancı : “Tabi ki alıyorum. Ancak ben davet edildiğimde gidiyorum. -Fizme Bayramına davet edildiniz mi? Cazgır Kadir Korgancı : “ Tabi ki. Ama ben davet edilmesem de buraya gelirdim. Buraya gelenlerin hiç birisi de davetli değiller. Benim dedem de geliyordu Fizmeye bu şenliğe. Çocukken ben de geliyordum. -Bazı maniler söylüyorsun ve güreşçilerin isimleri ile uyumlu hale getiriyorsun. Nasıl oluyor bu? Cazgır Kadir Korgancı : -
Etiketler:
Biyoğrafi,
Haber-Yorum,
Yazarlarımız-Şairlerimiz
Kurtlar Vadisinde Tasavvuf.../Bekir AKKAYA
Eski ismi ile Radyo Gül, yeni ismi ile Radyo Avrupa’ya geçen hafta canlı telefon bağlantısı ile bağlanarak “Kurtlar Vadisi Irak” filmi ile ilgili görüşlerimi bir saate yakın belirtmeye çalıştım. Radyoda belirttiğim filmle ilgili düşüncelerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Film ve dizilerle aram olmamasına rağmen arkadaşların daveti üzerine Ordu’ya giderek bu filmi geçen hafta izleme imkânım oldu. Kurtlar Vadisi dizisini baştan sona hiç izlemedim. Fakat bu filmde benim dikkatimi çeken bir husus var ki beni hayli düşünmeye sevk etti. Basından takip ettiğim kadarıyla bu hususa her ne kadar bazı olumsuz gözle bakan eleştirmenler olsa da pek kimse olumlu yönünü düşünerek kalem oynatmadı.
Kardeşinin intikamını almak için yola
Film ve dizilerle aram olmamasına rağmen arkadaşların daveti üzerine Ordu’ya giderek bu filmi geçen hafta izleme imkânım oldu. Kurtlar Vadisi dizisini baştan sona hiç izlemedim. Fakat bu filmde benim dikkatimi çeken bir husus var ki beni hayli düşünmeye sevk etti. Basından takip ettiğim kadarıyla bu hususa her ne kadar bazı olumsuz gözle bakan eleştirmenler olsa da pek kimse olumlu yönünü düşünerek kalem oynatmadı.
Kardeşinin intikamını almak için yola
HOCANIN İŞİ ZOR! /Bekir AKKAYA
Herkesin bildiği bir Nasrettin Hoca fıkrası ile bu yazıma başlamayı düşünüyorum. Fıkra şu, “Hoca’nın evine hırsız girmiş. Feryat içersinde derdini paylaşacak birilerini arıyor. Ama nerde! Herkes : “ –Hocam suç sende!” Kimi kapıya daha iyi kilit vursaydın, kimi evi boş bırakmasaydın, kimi eşyalarını daha uygun bir yere saklasaydın”. Gibi sözlerle Hocayı sürekli suçlarlar. Hoca bunalmış bir vaziyette “ Tamam da dostlar bu hırsızın hiç mi kabahati yok?” diye sıkıntısını anlatmaya çalışır.
Şu cümleye birlikte göz atalım. “Bir şahsın insanlık ve mürüvveti, dost ve ahbaplarına karşı yakınlığı ve bu yakınlığında devamıyla kabildir. Onlara yakınlık gösterilmeden mürüvvetten dem vurmak, mücerret bir iddiadır.”
Cümle bitmiş gibi gözükse de aslında cümle bitmiş değil. Söylenen söz çok açık ve net. Eğer yukarıdaki sözde aynı düşünceyi paylaşıyorsak cümlenin devamına göz atmak yararlı olur.
Cümle aynen şöyle devam ediyor; “ Onlara karşı iyiliklerimizi onların bize olan iyiliklerine bağlamak ve yer yer o iyilikleri keserek onları cezalandırmak da ham ruhluluk ve hakikate ermemişliğin ifadesidir.” Ve ilgili cümle şöyle bitiyor. Vicdanında huzura ermiş kamil kimseler ne ettikleri iyilikleri başa kakarlar, ne de gördükleri alakasızlıktan şikayet ederler.
Başlangıçta bir şekilde oluşan beraberlikler, zamanla anlamlaşarak kendiliğinden yararlı ve zararlı bir hukuka dönüşür. Evlilikler bu süreçlerden sadece bir tanesidir. Eğer evlenme ile noktalanan beraberlikte siz eşinize “tamam biz evliyiz ama, ben istediğim gibi yaşarım
Şu cümleye birlikte göz atalım. “Bir şahsın insanlık ve mürüvveti, dost ve ahbaplarına karşı yakınlığı ve bu yakınlığında devamıyla kabildir. Onlara yakınlık gösterilmeden mürüvvetten dem vurmak, mücerret bir iddiadır.”
Cümle bitmiş gibi gözükse de aslında cümle bitmiş değil. Söylenen söz çok açık ve net. Eğer yukarıdaki sözde aynı düşünceyi paylaşıyorsak cümlenin devamına göz atmak yararlı olur.
Cümle aynen şöyle devam ediyor; “ Onlara karşı iyiliklerimizi onların bize olan iyiliklerine bağlamak ve yer yer o iyilikleri keserek onları cezalandırmak da ham ruhluluk ve hakikate ermemişliğin ifadesidir.” Ve ilgili cümle şöyle bitiyor. Vicdanında huzura ermiş kamil kimseler ne ettikleri iyilikleri başa kakarlar, ne de gördükleri alakasızlıktan şikayet ederler.
Başlangıçta bir şekilde oluşan beraberlikler, zamanla anlamlaşarak kendiliğinden yararlı ve zararlı bir hukuka dönüşür. Evlilikler bu süreçlerden sadece bir tanesidir. Eğer evlenme ile noktalanan beraberlikte siz eşinize “tamam biz evliyiz ama, ben istediğim gibi yaşarım
Etiketler:
Yazılarım
BEN FİRDEVS’E VERECEM! /BEKİR AKKAYA
1978 yılında rehber öğretmenimiz Ramadan Gökten; “kendimize örnek alacağımız şahıslarda şu vasıflara bakılmalıdır.”diyordu. Bunlar ; 1. Yaşayışı, 2. Çevresi ( arkadaş,aile), 3.Geçmişi, 4. Onu destekleyen basın 5. İcraatı , 6. Yetiştirdiği nesil, 7. Yazılı veya ortaya koyduğu eserleri.” O günden bugüne epey zaman geçti. O notlarımı ben tekrar okudum. O günleri yaşayanlar çevrelerine bakarlarsa“büyük bir fark olduğunu” görürler.
Katılırsınız veya katılmazsınız şahsen ben hayatın her alanında büyük bir yozlaşma olduğuna inanıyorum. Ya da ben çağa ve zamana ayak uyduramıyorum. O yıllarda yaşanılan siyasi boyuttaki hadiseler bu yazının konusu değildir. O günlerde hayatın her alanında bir derinlik söz konusu idi. Yaz aylarında geldiğimiz köylerimizde bile aynı güzellik yaşanıyordu. Biz “samalık hayadı” denilen yerde toplanır, ağabeylerimizin konuşmalarını büyük bir hayranlıkla dinler, onlar gibi olmayı hayal ederdik.
1969 yılında okuduğumuz köydeki ilkokula iki gazete girer ve öğretmenlerimiz sayesinde hem de bu gazeteleri sınıfta yarışırcasına okurduk.
Katılırsınız veya katılmazsınız şahsen ben hayatın her alanında büyük bir yozlaşma olduğuna inanıyorum. Ya da ben çağa ve zamana ayak uyduramıyorum. O yıllarda yaşanılan siyasi boyuttaki hadiseler bu yazının konusu değildir. O günlerde hayatın her alanında bir derinlik söz konusu idi. Yaz aylarında geldiğimiz köylerimizde bile aynı güzellik yaşanıyordu. Biz “samalık hayadı” denilen yerde toplanır, ağabeylerimizin konuşmalarını büyük bir hayranlıkla dinler, onlar gibi olmayı hayal ederdik.
1969 yılında okuduğumuz köydeki ilkokula iki gazete girer ve öğretmenlerimiz sayesinde hem de bu gazeteleri sınıfta yarışırcasına okurduk.
Etiketler:
Haber-Yorum,
Yazılarım
İNSANLARI GÖZETLE-ME! /BEKİR AKKAYA
Birey olarak her birimiz çileli ve sıkıntılı bir hayat yaşıyoruz. Huzur ve mutluluk denilen yaşantıya ulaşmak için çekmediğimiz, katlanmadığımız hiç bir anımız yok gibi.
Hele biraz daha diyerek aradığımız huzur ve mutluluğu hep geleceğe erteliyoruz. “Bulduk” dediğimiz anlarda ise sarhoşluk süremizin bitmesi ile sınırlı. Ne zaman ayılıp gerçekle karşı karşıya gelince aynı tas ve aynı hamamla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.
İki dostun bir araya gelişinde söylenilen birkaç cümleye birlikte göz atalım.
-Efendim yaptıklarımdan hiç tat alamıyorum. Üstelik şimdi bir işim de var.”
- Evi de yaptırdım çoluk çocuğu da
Hele biraz daha diyerek aradığımız huzur ve mutluluğu hep geleceğe erteliyoruz. “Bulduk” dediğimiz anlarda ise sarhoşluk süremizin bitmesi ile sınırlı. Ne zaman ayılıp gerçekle karşı karşıya gelince aynı tas ve aynı hamamla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.
İki dostun bir araya gelişinde söylenilen birkaç cümleye birlikte göz atalım.
-Efendim yaptıklarımdan hiç tat alamıyorum. Üstelik şimdi bir işim de var.”
- Evi de yaptırdım çoluk çocuğu da
Etiketler:
Yazılarım
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
KONULAR
Haber-Yorum
(1835)
Fotoğraf Galeri
(1414)
Fotoğraflarım
(1257)
Biyoğrafi
(1010)
Yazılarım
(1006)
Kitap-Dergi-Gazete
(963)
Kültür-Sanat
(867)
Yazarlarımız-Şairlerimiz
(858)
Hakkımda
(657)
Araştırma-İnceleme
(603)
Eğitim
(595)
Edebiyat
(590)
Spor-Sağlık
(484)
Kumpas-Polemik
(456)
Kurum -Kuruluş
(381)
İslam
(368)
Hatıra
(281)
Video Galeri
(265)
Belgesel
(217)
İmam Hatipliyim
(194)
Tarih
(174)
Şiir Arşivi
(116)
Türkülerimiz
(71)
Şiirlerim
(56)
Röportaj
(49)