Bu içerikler Bekir Akkaya tarafından oluşturulmaktadır .İçeriklerin izinsiz ya da kaynak belirtilip link verilmeksizin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur.

28 Mayıs 2008

MİSAFİR HAYATLAR/Psk.Tülay KÖK

Kendine ait olmayan bir hayatta sığıntı gibi yaşıyorsan başka insanları, başka güzellikleri, başka tatları o hayata nasıl sokabilirsin? Hayatını nasıl zenginleştirebilirsin? Kendi hayatının başrolünü üstlenmediysen hayatını nasıl zenginleştirebilirsin? Yatılı bir misafirliğe gittiğinde, kendi evindeki gibi rahat uyuyabilir, kendi buzdolabını dolabı açıp ne bulduysan mideye indirebilir misin? Ev sahibi {lütfen rahat et, kendi evin gibi davran} dese bile rahat edebilir misin?
Bir başkasının hayatını yaşayan insanlar, bir başkasına hayatını adayanlar işte bu nedenle hep diken üstünde gibidirler. Hep bir huzursuzluk, hep bir tedirginlik vardır içlerinde. Çünkü onlar kendilerini adadıkları o hayatın içinde misafirdirler. Ve bir misafir ne kadar rahat ise başka bir evde onlarda o kadar rahattırlar bu hayatın içinde.
Kendinizin misafir olduğu ve arkadaşınızı çağırabilir, istediğiniz müziği açıp, gürültü yaparak dans edebilir misiniz? Canımızın istediği kıyafetle televizyonun karşısına geçip çerezinizi yiyerek tembellik yapabilir misiniz? Misafir olduğunuz evde hangi zevki rahatça, doyasıya yaşayabilir siniz?

Ama rahat tarafları vardır misafir olmanın. Ev sahibi yemeği yapar, misafire yemek yaptırılmaz çünkü sofrayı toplamaya yardım etmeye kalksanız ev sahibi size şöyle bir bakar: {aşk olsun sen misafirsin geç otur şöyle} der. Yemek yapmaktan da bulaşık yıkamaktan da ve daha bir sürü şeyden kurtulursunuz. Ev sahibinin görevi misafire hizmet etmektir
Başka birinin hayatında misafirseniz de durum aynen böyle olur. Hayat hiçbir zaman dolu dolu yaşanmasa da hazzın en derin noktalarına ulaştırmasa da rahattır. İhtiyaçlarınız karşılanır ve insan zamanla buna alışır. Hayatta başka renklerinde olduğu unutulur, ortalama bir yaşam sürmek yeterli olur. İnsanın kendi hayatının başrolünü oynamasının zevki ve bilinci çok derinlere gömülmüştür.
Bir ömür boyu misafirlikte süren bir hayatı yaşar gidersin artık ne yaşadığını bile farkında olmadan. Aklına bile gelmez artık kendine ait bir evin olduğu bir zamanlar. O ev ne haldedir imdi bilinmez, beklide virane olmuştur, kapısı açılmadığından yıllardır. O kendi evine tekrar emek vermek adam etmek, Yaşanası hale getirmek zor gelir insana. Sığıntı gibi misafir kalmak başkasının hayatı içinde güvenli gelir. Ve güvenlilik arar insan hazdan önce. Alışmıştır artık sığıntı yaşamaya. Uğruna ömür verilen ev sahipleri mi? Hangi ev sahibi bilmiş ki misafirin kıymetini? Ev sahibi gerçekten sevse de misafiri, o da rahat değildir, misafir olmuştur kendi evinde. Ne ev sahibi rahattır ne de misafir. İki yumurta kırıp yiyecekken ev sahibi akşam yemeğinde, misafir geldiğinde bunu yapamaz, istese de istemese de sofra donatmak zorunda hisseder kendini. Misafire özel muamele etmek lazımdır çünkü. Hele de uzarsa bir misafir……….. Ne ev sahibi rahattır ne de misafir.
Kendine ait hayatı olmayan bir insanın hayatında kimseye yer yoktur zaten. Misafirlikte bir hayat süren biriyle karşılaşırsanız ki bunun sayısı çok fazladır- fazla yakınlarında dolaşmayın, mümkün olduğunca çabuk uzaklaşın ve ondan hiçbir şey beklemeyin. Misafirin üstüne misafir giderek farkında olmadan sizde ev sahibinin hayatını yaşamaya başlarsınız yoksa.



Psk.Tülay KÖK

KAYNAK: http://www.hipnoz.tc

ANASİAD:“Sicil affı yasa teklifine siyasi partilerin destek vermesini bekliyoruz”

Merkez Bankası verilerine göre, karşılıksız çek, senet ve kredisini ödeyemediği gerekçesiyle kara listede bulunanların sayısının bir milyon kişiyi aştığını söyleyen Anamur Sanayiciler ve İşadamları Derneği (ANASİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Asım Cep, konu ile ilgili olarak yasa teklifi hazırlayan Giresun Milletvekili Ali Temur ile bir telefon görüşmesi yaparak destek vereceklerini söyledi.

AKP Giresun Milletvekili Ali Temür’ün hazırladığı “borçlarını ödemeleri koşuluyla karşılıksız çek, senet ve kredi kartı borcu nedeniyle kara listede bulunanlara "sicil affı" öngören yasa teklifinin tüm partilerce desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Cep, Temür’un, Başbakanın milletvekillerine verdiği yemekte konuyu gündeme getirdiğini ve destek aldığını da basından öğrendiğini belirtti.

Senetlerin protesto edilmesi, karşılıksız çekler ve kredi kartı borcu nedeniyle işadamlarının gelecekte ki işlerini de olumsuz etkilediğini kaydeden Cep, bu kişiler borçlarını ödeseler bile Merkez Bankası’nın kara listesinden çıkamadıklarını ve hazırlanan kanun teklifi ile bu olumsuzluğun ortadan kaldırılacağının ifade etti.

Cep, mevcut düzenlemeye göre, çek, senet, kredi kartı veya tüketici kredisi borcunu ödese bile ödeyemediği dönemde Merkez Bankası’nın kara listesine girenlere yeni çek yada kredi verilemediğini sözlerine ekledi.
Cep, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ile de bir telefon konuşması yaparak destek istedi.

Bilgi için:
0.532.2565040
asimcep@gmail.com

27 Mayıs 2008

SİGARA İÇENİ: Şikayetten Önce Fotoğrafını Çekin

Yasak getirilen yerlerde sigara içenler için fotoğraf ve video kaydı gibi görsel dökümanlar da ispat aracı olarak kullanılacak.Sigara yasağındaki 62 YTL'lik idari para cezasının, kanuni süresi içinde ödenmesi halinde 15,5 YTL indirim uygulanacak. İçişleri, Maliye ve Sağlık Bakanlıklarının bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğiyle kamu kurum ve kuruluşlarına ait yer, araç, bina ve tesislerde tütün ürünü tüketenlere verilecek idari yaptırım kararlarının uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlendi.

19 Mayıstan geçerli olmak üzere yürürlüğe giren Tebliğe göre, belirtilen yerlerde tütün ürünü tüketenlere ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından idari para cezası verilecek.

Yetkili kamu görevlileri, bu yerlerde tütün ürünleri tüketildiğini haber aldığında, gerekli araştırmayı ivedilikle yapacak. Araştırma sonucu yeterli delil bulduğunda ya da tütün ürünleri tüketildiğini tespit ettiğinde, idari yaptırım karar tutanağı düzenleyecek.

Fiilin işlendiği sırada 15 yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış kişiler hakkında da idari yaptırım tutanağı düzenlenecek. Ancak idari para cezası uygulanmayacak.
(aa)
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=170513

KUMRU’YA KATKI YAPANLARI ALKIŞLIYORUM!/ ABDULLAH SAYGI

Merhabalar, Selamlar, Saygılar, Hürmetler Olsun...Ziyaretçilere 1–2 diye sunduğun yazılarının kendini bilen ve akli melekesi olan biri için gereksiz olduğunu buradan iletmek geldi içimden. Neden derseniz? Öncelikle seni ve senin gibilerinin görevini soranlara yine Kumrulu olup uzaklarda yaşayan bir Kumrulu kızımız minik Nihal özgülden görevini ve mesleğini anlatan dizeleri yazmak isterim.

“SENİN SAYENDE UMUT ARIYORKEN BANA BAKAN GÖZLERDE SEN TUTTUN MİNİK ELLERİMDEN SEN TAŞIDIN BENİ AYDINLIĞA DÜNYAYA GÖZLERİMİ AÇMIŞ GİBİYDİM YENİDEN. IŞIK TUTTUN YARINIMA ADIM ATTIM GELECEĞE DOĞRU ELİM KALEM TUTTU SAYENDE SENİN SAYENDE ÖĞRETMEN OLDUM. ŞİMDİ BENDE ÖĞRETMENİM BENİMDE ÇOCUKLARIM VAR IŞIK OLDUM TEMİZ KALPLERİNE ARTIK HEPSİNİN BİR UMUDU VAR. EN GÜZEL BAHÇESİNDEYİM HAYATIMIN ŞİMDİ EN GÜZEL BAHARIN EN GÜZEL ÇİÇEKLERİ BENİM BAHÇEMDE ONLAR IŞIĞI YARINLARIN. SENİ ANIYORUM YİNE 24 KASIMDA SENSİN BENİ BU GÜZEL GÜNE ULAŞTIRAN ÇOCUKLARIMIN GÖZLERİNDEKİ IŞIK ŞİMDİ BANA EN GÜZEL ARMAĞAN. “Nihal ÖZGÜL

Evet, dostlar ağalar beyler kardeşler bizler ki yılın 12 ayında en fazla 15 gün fırsat bulup memlekette özlem gidermeye çalışanlar için hiçbir engel olmadan bedel ödemeden hatta ve hatta bizlere kendi kişisel fikir ve düşüncelerimizi özgürce anlatım iletim imkânı veren sunan bir siteyi hazırlayıp her türlü ortam ve durumda bizlere sunan Sayın: Bekir Hocamızı öncelikle tanımak

26 Mayıs 2008

'Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin?'/www.akabe.de

YESILI SEVERDI YESIL GIYERDI YESILLERLE GIDIVERDI
Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu.
'Gel seni camiye götüreyim', dedim. 'Bugün Cuma biliyorsun.'
'Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun,' dedi...


'Biliyorum ama,sebebini gerçekten merak ediyorum.'

'Ne bileyim olmuyor işte,dedi.Hem pantolonumun ütüsü bozulup,dizleri çıkar diye endişe ediyorum.'

Gayri ihtiyari gülmeye başladım.

'Herhalde şaka yapıyorsun,' dedim. 'Bunun için cami terk edilir mi?'

'Ciddi söylüyorum,' dedi. Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin.'

Gerçekten öyleydi.Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı.

'Peki,dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi?'

'Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim,' dedi. Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum.

Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti.Daha sonra el sıkışıp ayrıldık.
Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra,kendisinin camide olduğunu söylediler.Hemen gittim.
Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı.
Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle:

'Hani,dedim.Camiye gelmeyecektin?'

Hiç sesini çıkarmadı. Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.

http://www.akabe.de
--------------------------------------------------------------------------------


Musallaname
Giymişler beyazları, yüzleri solmuş
Bir not bırakamamış ardında, gözler dolmuş
Bir yakarış, bin gözyaşı, bir ağlayış
Gidiyor eller üstünde mecburi bu ayrılış

Nasıl bilirdiniz dendiği zaman
İyi bilirdik hep bir ağızdan
Gerçekten iyi miydi?
Yoksa ölüm müydü onu iyi yapan

Sel olmuş gözyaşları, gökyüzüne karışmış ağıtlar
Eller semaya kalkmış, okunuyor bilindik dualar
Kimi Felak, kimi İhlas, kimi Fatiha
Kürekler sıralanmış, atılıyor kara topraklar

Dinle! Dinle bak ne diyor musallaname
Söyle! Neyin fayda eder ecel kapına geldiğinde
Kimler geldi, geçti ve geçecek
Biliyorum, biliyorum, birgün benimde sonum gelecek

İstanbul - 10.08.2004 Mukbil Silkin

Hücrenin içinde nasıl bir hareket var Yaşam nasıl sürüyor.DNA zinciri nasıl işlevler görüyor./VİDEO


Hücrenin içinde nasıl bir hareket var Yaşam nasıl sürüyor.DNA zinciri nasıl işlevler görüyor.MUHTEŞEM BİR HAYAT MUTLAKA İZLEYİN

25 Mayıs 2008

ZİYARETCİLERİMİZİN DİKKATİNE-2/BEKİR AKKAYA

Çok sayıda ilginç mesajlar aldım. Bu mesajlardan büyük bir kısmı “benim görevimi hakkı ile yapmadığımı” ifade etmektedir. Hatta bazı mesajlar da “bu işin ekmeğini yediğimiz halde gurbetteki Kumruluları bilgilendirmediğimizden” yakınılmaktadır.
Bir çokları beni gazeteci ya da patron zannetmekte bu yolla ekmek yediğimi ve “yediğim ekmeğin hakkını vermediğimi” söylemektedir.
Gelen mesajlardan ben şöyle anladım.

1. Gurbetteki bir çok Kumrulu benim asıl mesleğimi bilmemektedir.
2. Yine gurbetteki bir çok Kumrulu beni gazeteci ya da böyle bir mesleğimin olduğunu düşünmektedir.
3. Yine bugüne kadar yaptığımız internet yayıncılığını bir çok Kumrulu, bu yayınları Kumru adına bir ekibin yaptığını düşünmektedir.
4. Yine bir çok mesajda benim ekmek kazancımın bu şekilde oluştuğunu sanmaktadır.

Bütün bu yazılan mesajlardan sonra zorunlu olarak bu açıklamayı yapmanın uygun olduğunu düşünüyorum.

Yakinen bilen dostlarımızın bildiği gibi benim asıl mesleğim öğretmenlik olup şu anda Kumru Öğretmenevi Müdürü olarak çalışmaktayım. Daha doğrusu Devlet memuruyum. Tabii olduğum kanun ise bilenlerin bildiği gibi 657 Devlet Memurları Kanunudur.
Gazetecilikle uzaktan yakından hiçbir bağım yoktur. Yani gazeteci ya da haberci filan değilim. Medya dünyasında çok sayıda dostlarım vardır

24 Mayıs 2008

ŞENLİKLERİMİZİN TARİHLERİ AÇIKLANDI

İstanbul Kumrulular Derneğinin geleneksel hale dönüştürdüğü İstanbul’da Kumruluları buluşturduğu şenlikler 8 Haziran 2008 Pazar günü İstanbul Taşdelen’de yapılacak. Kumru yayla şenlikleri ise 21 Haziran Cumartesi günü Ericak Yayla Şenlikleri ve 22 Haziran Pazar günü ise Düzoba Yayla Şenlikleri yapılacak… Kumru Haber/Kumru

23 Mayıs 2008

HAYAT NEDİR?/ Cemalettin YAKTI

Bu belki de üzerine en çok yazılan, felsefecilerin üzerine en fazla kafa yordukları soruların başında gelen bir soru. Mutlaka sizlerde bu sorunun çeşitli cevaplarına sahipsinizdir. Ben çeşitli yerlerden okuduğum çok hoşuma gelenleri yazmaya başlarsam uzun sayfalar alır. Bunun yerine içimden geldiğince doğrulatmaya ihtiyaç duymadan yazayım diye düşünüyorum.
En temel olarak biz bu hayata gelmeye veya gelmemeye kendimiz karar vermedik. Gitmeye, bu hayatı terk etmeye de kendimiz karar veremeyeceğiz(istisnalar hariç).

Hayata çok güçsüz ve savunmasız, başkalarının yardımına muhtaç olarak gözlerimizi açıyoruz. Bu işleyişin başlayışı hakkında çeşitli fikirler, dini önermeler, teoriler var ama kesin olanı bunu bizim bilmediğimiz. Hayatımızı geçireceğimiz bu sosyal, ekonomik, biyolojik, fiziksel çevre de bizim tarafımızdan oluşturulmadı. En zengininden en fakirine en güçlüsünden en güçsüzüne herkes kendinden önce oluşturulan ve kendisinden öncekilerinde oluşturmadığı bir dünyaya gelir. Kendiside bu dünyada çok şeyleri değiştiremeden kendisinin var ettiklerini de bırakarak gider. Bu süreç önlenemez,