28 Mayıs 2008

MİSAFİR HAYATLAR/Psk.Tülay KÖK

Kendine ait olmayan bir hayatta sığıntı gibi yaşıyorsan başka insanları, başka güzellikleri, başka tatları o hayata nasıl sokabilirsin? Hayatını nasıl zenginleştirebilirsin? Kendi hayatının başrolünü üstlenmediysen hayatını nasıl zenginleştirebilirsin? Yatılı bir misafirliğe gittiğinde, kendi evindeki gibi rahat uyuyabilir, kendi buzdolabını dolabı açıp ne bulduysan mideye indirebilir misin? Ev sahibi {lütfen rahat et, kendi evin gibi davran} dese bile rahat edebilir misin?
Bir başkasının hayatını yaşayan insanlar, bir başkasına hayatını adayanlar işte bu nedenle hep diken üstünde gibidirler. Hep bir huzursuzluk, hep bir tedirginlik vardır içlerinde. Çünkü onlar kendilerini adadıkları o hayatın içinde misafirdirler. Ve bir misafir ne kadar rahat ise başka bir evde onlarda o kadar rahattırlar bu hayatın içinde.
Kendinizin misafir olduğu ve arkadaşınızı çağırabilir, istediğiniz müziği açıp, gürültü yaparak dans edebilir misiniz? Canımızın istediği kıyafetle televizyonun karşısına geçip çerezinizi yiyerek tembellik yapabilir misiniz? Misafir olduğunuz evde hangi zevki rahatça, doyasıya yaşayabilir siniz?

Ama rahat tarafları vardır misafir olmanın. Ev sahibi yemeği yapar, misafire yemek yaptırılmaz çünkü sofrayı toplamaya yardım etmeye kalksanız ev sahibi size şöyle bir bakar: {aşk olsun sen misafirsin geç otur şöyle} der. Yemek yapmaktan da bulaşık yıkamaktan da ve daha bir sürü şeyden kurtulursunuz. Ev sahibinin görevi misafire hizmet etmektir
Başka birinin hayatında misafirseniz de durum aynen böyle olur. Hayat hiçbir zaman dolu dolu yaşanmasa da hazzın en derin noktalarına ulaştırmasa da rahattır. İhtiyaçlarınız karşılanır ve insan zamanla buna alışır. Hayatta başka renklerinde olduğu unutulur, ortalama bir yaşam sürmek yeterli olur. İnsanın kendi hayatının başrolünü oynamasının zevki ve bilinci çok derinlere gömülmüştür.
Bir ömür boyu misafirlikte süren bir hayatı yaşar gidersin artık ne yaşadığını bile farkında olmadan. Aklına bile gelmez artık kendine ait bir evin olduğu bir zamanlar. O ev ne haldedir imdi bilinmez, beklide virane olmuştur, kapısı açılmadığından yıllardır. O kendi evine tekrar emek vermek adam etmek, Yaşanası hale getirmek zor gelir insana. Sığıntı gibi misafir kalmak başkasının hayatı içinde güvenli gelir. Ve güvenlilik arar insan hazdan önce. Alışmıştır artık sığıntı yaşamaya. Uğruna ömür verilen ev sahipleri mi? Hangi ev sahibi bilmiş ki misafirin kıymetini? Ev sahibi gerçekten sevse de misafiri, o da rahat değildir, misafir olmuştur kendi evinde. Ne ev sahibi rahattır ne de misafir. İki yumurta kırıp yiyecekken ev sahibi akşam yemeğinde, misafir geldiğinde bunu yapamaz, istese de istemese de sofra donatmak zorunda hisseder kendini. Misafire özel muamele etmek lazımdır çünkü. Hele de uzarsa bir misafir……….. Ne ev sahibi rahattır ne de misafir.
Kendine ait hayatı olmayan bir insanın hayatında kimseye yer yoktur zaten. Misafirlikte bir hayat süren biriyle karşılaşırsanız ki bunun sayısı çok fazladır- fazla yakınlarında dolaşmayın, mümkün olduğunca çabuk uzaklaşın ve ondan hiçbir şey beklemeyin. Misafirin üstüne misafir giderek farkında olmadan sizde ev sahibinin hayatını yaşamaya başlarsınız yoksa.



Psk.Tülay KÖK

KAYNAK: http://www.hipnoz.tc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...