Malum mevsim tatil mevsimi.Herkes
bir yerlere gidiyor.Bende dört çocuk altı kişi düştüm yollara.İstanbulda
yaşayanlar bu mevsimde akın akın köylerinin yollarını tutar.Bizde İstanbulun
yolunu tuttuk tatil yapalım diye.
Bu
yazıya İstanbula gittim anaam diye diye başlamak istiyorum.Gerçi artık her
yerde İstanbul dili konuşuluyor ama eskiden böyle denilirdi.İstanbula gettim
anaam..
Evet
bir haftalığına da olsa İstanbula gittim.İş için değil eş ve dostları ziyaret
için.Bir uçtan öbür ucu arabayla bir saat çekiyor.Gördüğün her yer
İstanbul.Hatta her yer köy..Yanlış değil köy.Ne köyümü
:Kadıköy,Bakırköy,Alibeyköy,Ataköy ,Ortaköy,Göktürk köyü
vs.Bu sonuncu köy bizim akrabaların oturduğu yer.Daha on yıl önce 15-20 ev vardı şimdi Samsundan büyük.Adını duymuşsunuzdur.Kemer Country.Ve bir villa bir trilyon lira.İstanbul köylerden ibarette olsa böyle bir yer.Ama bu köyde milyonlarca insan yaşıyor.O trafik ve kalabalıkta nasıl yaşıyorlarsa.Doğrusu bize göre değil.Hele Boğaziçi köprüsündeki trafik insanların sinirini bir hayli bozuyor.
vs.Bu sonuncu köy bizim akrabaların oturduğu yer.Daha on yıl önce 15-20 ev vardı şimdi Samsundan büyük.Adını duymuşsunuzdur.Kemer Country.Ve bir villa bir trilyon lira.İstanbul köylerden ibarette olsa böyle bir yer.Ama bu köyde milyonlarca insan yaşıyor.O trafik ve kalabalıkta nasıl yaşıyorlarsa.Doğrusu bize göre değil.Hele Boğaziçi köprüsündeki trafik insanların sinirini bir hayli bozuyor.
İstanbula
gitmek bedava.Ancak Anadoluya geçiş ücretli.Evet Avrupaya gitmek için otoban
hariç bir ücret ödemeniz gerekmiyor ,fakat Anadoluya geçişlerde köprüde 3 000
000 lirayı bastırmanız gerekiyor.Oysa tam tersi olması gerekmez miydi?Nede olsa
Avrupa der ücreti öder geçerdik.Bu arada uzun yol mümkünse otobanları tercih
etmenizi tavsiye ediyorum.Bir paket sigara parasına 1. sınıf bir yolculuk
yapıyorsunuz.Nereden mi biliyorum.Gişelerde öyle yazıyor.Ayrıca OGS diye bir
sistem var.Otomatik geçiş.Bu uygulama hem daha ucuz hemde trafiği
rahatlatıyor.Ama Türkiyemin güzel insanları sağolsun bununda kolayını
bulmuş.Hiç ücret ödemeden OGSden direk geçiyorlar.Kamera yakalıyor ama sonuç ne
olur bilmiyorum.
İstanbula
her gittiğimde bu kalabalık şehirden ürkerim.Ben oraya tatile giderken binlerce
İstanbulluda köylerine gidiyor bu mevsimlerde.Herkesin özlemi memleketi , köyü.Belkide
çocukluğu.İstanbulda boğaziçi görülmeye değer.Ya çamlıca tepesi …Pazar günü
tıklım tıklım olduğu söylenen bu tepeden istanbulu izlemek bir hayli keyifli.
İstanbulda
yaşayan bir hayli hemşehrimiz var.Hemen hepsi İstanbuldan memnun.Gördüğüm
kadarıyla Kumrunun gurur duyacağı iş adamlarımız mevcut.Yeminli mali müşavir Ali
Osman Salur ,Fabrikatör Necdet Kumrulu,Müteahhitlerimiz Rahim Abağa,MehmetAli
Cin ,Süleyman Cin ,Çamlıcada restoran sahibi Naim ve Saim Evin,Aygaz bayi
Celalettin Dervişoğlu ,
Mühendis Kemalettin Kumru ilk aklıma gelenler.İsmini yazamadıklarım
kızmasınlar.Ayrıca yeni jenerasyondan avukatlarımız,doktorlarımız,mali
müşavirlerimiz ,gazetecilerimiz,yazarlarımız ve iş adamlarımız mevcut.Hepsi
gurur verici.
Yalnız
İstanbuldaki Kumruluların Kumrulular
derneği etkinlikleri haricinde diyalogları nedense yok denecek kadar az.Bunun
nedeni de Pazar hariç her gün çalışıyor olmaları galiba.Pazar günü zaten
dinlenecek mi,evin ufak tefek işlerini mi halledecekler,akrabaları mı ziyaret
edecekler belli değil.
İstanbula
her gittiğimde akrabaları,arkadaş ve dostlarımı sıradan ziyaret etmek için
planlar yaparım ama her nedense bunu birtürlü başaramam.Yukarıda da ifade
ettiğim gibi İstanbulun trafiği ve kalabalığı beni ürkütür ve bir an önce
kaçmak isterim.Bu defasında da öyle oldu.Arkadaşlarımdan sadece Mehmet Azim
beyle buluşabildik.O eski günleri biraz yad ettik.Kumrunun çamurundan
,havasından,suyundan bahsettik.İnsanların Kumrudan ayrılmak zorunda kalışından
dem vurduk.Taş fırında kuru fasülyeden sonra çamlıcada çay içtik.O mekanları
güzelleştiren her halde bu dostluklar.Yoksa insan kendini kaybolmuş
hissediyor.Zambak’ta çalışan Mehmet beyin bürosuna gidip bir yazarın yazılarını
hazırladığı mutfağı gördüm.Bir dergi çıkmadan önce verilen emeği müşahade
ettim.
Ertesi
gün pazardı.Çol çocuk atladık arabalara ver elini Alibeyköy.Minyaturkanın hemen
yakınındaki yeşillik alana serdik
kilimlerimizi.Erken gittiğimizden meydan bomboştu.Yarım saate varmadan etraf
dolmaya başladı.Satıcıdan ilk benim alıp sallanmaya başladığım hamağı bağlamaya
yer bulmak bir hayli zordu.Ogün en az elli tane satılmıştır.Kumruda olsa bir
senede ancak satılır dedim kendi kendime.Derken şarzlı arabalar ,seyyar
salıncaklar,pamuk şekerler türedi etrafımızda.Satıcılar çoğaldıkça bizim cüzdan
hafifliyordu.Seyyar satıcılarda viza kartıda geçmiyor.Ne yapalım başa gelen
çekilir dedik bizde.
İstanbulda
yaşamak zor zanat gerçekten.Tramvaylar,otobüsler dolu.Ayakta gitmek
yorucu.Trafiği dolduran otomobiller ve çoğu bir iki kişiden mevcut.Toplu
taşımaya alışsak ne iyi olacak oysa.Yaşamak pahalı ama gelir düşük.Sonradan
gidrenlerin durumu böyle.Bir eve iki kişinin getirdiği belkide bir memur maaşı
etmiyor.Ama insanlar yaşamak zorunda.İstanbulun iki yüzü var.Zenginleri lüks
bir hayat yaşamakta.Varoşlarda yaşayanların işi zor.Ev kiraları dörtyüzmilyonu
bulmuş.
İstanbul
her tarafı tarih kokan bir yer.İkinci güm Eyüp Sultana gittik.Bizim küçüğün
ilgisini güvercinler çeksede hep beraber Camide namaz kıldık.Efendimizin ayak
izlerini ve Eyüp Sultanı ziyaret ettik.Oralarda yapılan duaların kabül olduğuna
iananalardanım.
Seyahat
eden sihhat bulur hadisin mucibince zinde olarak 2500 KM’lik yolculuktan sonra
Kumruya döndük çok şükür.Yine bir yoğunluk,Yine bir koşturmaca…Her şey aynı
.değişen bir şey yok buralarda.Kumruya gelen dostlarımıza bir acı kahvemiz
nasip olursa ne mutlu bize..
NOT:Giderken
Ankara’ya da uğradım.Melih Gökçek Sincana bir yer yapmış görülmeye değer.Adı
Harikalar Diyarı.Ne arasan mevcut.Ankaraya yolu düşenlerin mutlaka uğramasını
tavsiye ederim..Gölette Yunuslarla dolaşmak deniz özlemini gideriyor.Çizgi film
kahramanları insanı çocuklaştırıyor,başka bir aleme götürüyor.
OSMAN
YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sayfamızda yazmak ve paylaşmak isteyeler
kumruhaber@gmail.com bildirebilir...